‘Dünyanın gelecek on yılı kayıp’

MDN İstanbul

Global ekonomide durgunluğa işaret eden veriler baş döndürücü bir hızla geliyor. Gelecek çok aydınlık değil. Bunu açıkça dile getiren ise Rusya Maliye Bakanı Aleksei Kudrin oldu. Kudrin, evirip çevirmeden çıktı ve ‘kral çıplak’ dedi: Dünya ekonomik büyüme açısından kayıp bir on yılla karşı karşıya

‘IMF dünya ekonomisine dönük büyüme tahminlerini düşürdü’, ‘Moody’s Yunan bankaların notunu düşürdü’, ‘IMF Yunanistan temsilcisi açıklamalarda bulundu’, ‘Euro Bölgesi PMI verileri daralmayı işaret etti’, ‘İtalya’nın kredi notu düşürüldü’, ‘ABD’nin en önemli bankaların notu düşürüldü’, ‘ABD’de Haftalık İşsizlik Maaşı Başvuruları bu hafta da beklentilerden kötü gerçekleşti’… Bunlar sadece eylül ayının son haftasında uluslararası ajanslara düşen haber bombardımanından sadece bir kaçı. Kuşatma altındaki bir kenti bombalar nasıl yerle bir ediyorsa bu haberler de piyasaları yerle bir ediyor.
Sadece finansal piyasaları değil, dünya ekonomisinin geleceğine yönelik en ufak iyimserlik kırıntılarını da alıp götürüyor. Uzmanlar,  ABD ve Avrupa’nın halen üç krizle karşı karşıya olduğunu belirtiyor ve bunları büyüme ve işsizlik, kamu sektörünün yüksek borçluluğu ve bankacılık krizleri olarak sıralıyor.
Gazeteniz MarineDeal News’ün geçen ayki kapak haberinde dünya ekonomisinde yaşananların 1929 ekonomik buhranından daha da kötüye gittiğine yönelik bir analiz yapmıştık. Eylül ayı sonu itibarıyla bu analiz iyiden iyiye dünya ekonomi basınında ön plana çıkarken, Rusya Maliye Bakanı Aleksei Kudrin ise evirip çevirmeden çıktı ve ‘kral çıplak’ dedi. Kudrin, kriz nedeniyle dünyanın ekonomik büyüme açısından kayıp bir on yılla karşı karşıya bulunduğunu bildirdi. Aslında sadece Kudrin’in değil, dünya ekonomisine yön veren birçok ekonomist ve politika yapıcısının da düşüncesi bu yönde. Kudrin’i onlardan ayıran yanı ise açık sözlü olması.

Dünya liderini arıyor ama lider yok
Dünyayı bu denli karamsarlığa iten ise Avrupa ve ABD’de yaşanan krizden çıkışta atılması gereken adımların bir türlü atılmaması. Ülkelerin kendi çıkarlarını dünya çıkarlarından üstün görmesi krizden çıkış için gerekli sekronize adımların atılmasını engelliyor. Geçmiş dönemlerdeki krizlere bakıldığında dünya içinde bulunduğu krizden, ABD ve  Avrupa ya da Japonya hep bir ekonominin liderliği ile çıkmış.
İşte dünya ekonomisi bugün yaşanan krizde de liderini arıyor. Ama maalesef görünen o ki, ne kimsenin lider olacak dermanı ne de isteği kalmış. Dünyaya liderlik etmesi beklenen siyasi iradeler kendi ülkelerinde yaklaşan seçimlerden dolayı oy kaybı telaşına düştükleri için beklenen hızlı adımlar bir türlü atılamıyor. IMF-Dünya Bankası toplantıları için Washington’a giden Başbakan Yardımcısı Ali Babacan yaptığı bir açıklama ile bu durumun analizini oldukça da doğru yapıyor. Babacan eylül sonunda dünya ekonomisine yönelik Washington’da yaptığı değerlendirmede ”Hükümetlerin, özellikle gelişmiş pek çok ekonomideki hükümetlerin kararlar alması ve adım atması gerekiyor.
Doğrular belli, ama o doğruları yapacak siyasi irade, güç lazım” diyerek dünyadaki siyasi iradesizliğe dikkat çekiyor. Herkesin 1929 ekonomik buhranından daha kötü bir dönemin yaşanacağında hemfikir olduğu böyle bir dönemde krize ortak çözümler üretilemiyor, büyüme yavaşlıyor, kamu borcu artmaya devam ediyor. İşte tam da böyle bir ortamda eylül ayı sonunda Washington’da IMF-Dünya Bankası toplantıları yapıldı. Tüm dünya nefesini tutmuş bu toplantılardan krizden çıkışın haritası çıkacak diye beklerken maalesef sonuç yine hüsran oldu. IMF Başkanı Christine Lagarde “Hepimiz aynı gemideyiz” dedi, Avrupa Merkez Bankası Başkanı Jean Claude Trichet, ”İnkarda değiliz. Küresel krizin merkezindeyiz” dedi ve Euro Bölgesi liderlerine, kriz karşısında karar sürecini hızlandırma çağrısında bulundu. Toplantılara katılan bir çok ünlü ekonomist ise maalesef geleceğe daha karamsar bakıyor. Washington’da yapılmakta olan IMF-Dünya Bankası toplantılarında konuşmaların, fikirlerin ve tespitlerin hep makro düzeyde kaldığını eleştiren ekonomistler işin mikro tarafında ne bir somut adım atılabildiğini ne de üzerinde detaylı çalışılmış noktalar ortaya konduğunu belirtiyor.  Sorunların çözülemeyeceği konusunda zaten kuşkuları olan piyasa aktörlerinin bu durum üzerine iyice korkuya kapıldığını kaydeden uzmanlar, Uluslararası Finans Enstitüsü’nün (IIF) toplantılarında, önümüzdeki dönemde Kuzey Amerika ve Avrupa finans sektörünün yüzde 25 kadar küçülebileceğinin ileri sürülmesinin endişeyi iyice tetiklediğini ileri sürüyor.

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın