Yeni Tip Koronavirüs (Covid-19)’e diğer ülkeler gibi maalesef bizler de maruz kaldık. Bu ay için 2 ay öncesinden yaptığımız içeriği tam olarak yaşama katamadık. Yeni baştan içerik hazırladık. Mart sayısında işlediğimiz “Liyâkat olursa n’olur, olmazsa n’olur” dosyamızın peşi sıra, bu ay da içerikte, “Geçmişten günümüze ‘Sebepsiz zenginleşme’, ahlâki boyutu, geleceğe etkileri” gibi derya deniz bir konuya sayfa açacaktık. İnsan plan yaparken kader gülermiş.
Hep beraber zor bir mücadele içindeyiz. Hepimiz birbirimizden sorumluyuz. Her bir insanımız çok değerli… Üstesinden birleşik aklı harekete geçirerek gelebiliriz. Yılgınlığa düşmeyiniz ancak kurallara sabırla riayet ediniz. Vefat eden vatandaşlarımıza gani gani rahmet, yakınlarına sabır diliyorum.
Gözle göremediğimiz, karşısında savunmasız olduğumuz sinsi bir düşmanla toplum olarak günlerdir mücadele içindeyiz. Uzmanlar “evde kalın, temas etmeyin” diyor. Toplum olarak daha çok kayıp verip kahrolmamak için bunu herkesin yapması ŞART!
Dayanışma ve yardımlaşma içinde birbirimizi “ana ve baba şefkati ve de kararlılığı” ile korumalı, kollamalıyız. Yineliyorum bu işin şakası yok ve birbirimizden sorumluyuz.
Sivil ve Askeri Bahriye, işlerinin doğası gereği dayanışma ve yardımlaşmanın toplumda en temel örneklerini sergilerler. Bu, salt krizler anında değil, rutin akışta da böyledir. Tüm önlemleri kırmızı alarma geçilmeden evvel aldılar. Başta gemi sahipleri (armatör), tersane ve liman işletmeleri ile ilgili STK’lar konunun üzerine ciddiyetle eğiliyorlar. Eğilmeyenler de, Deniz Ticaret Odaları olmak üzere, her mesleğin ilgili kuruluşuna bildirilebilir. Bu da sorumlu vatandaş görevidir. Gemide olan ve görev değişimi yapamayan personel ve aileleri armatörce gözetiliyor. Alınan ulusal ve uluslararası önlemler nedeniyle görev değişimi yapamayan gemi işletmeleri var. Burada gerek gemi personeline gerek ailelerine sabretmek düşüyor. Kaymakamlık ve valiliklerin de denizciliğe özel koşulları analitik bakışla gözetmesi gerekiyor.
Görev başında olup bizlerin sağlığını korumada insanüstü bir çabayla, yüksek bir azim ve şefkatle uykusuz çalışan sağlık ordumuzun neferlerine yürekten teşekkürler… İyi ki varsınız.
Hekimlerimizi ve sağlık personelimizi korumayı ilk sıraya almalıyız. Onlarsız gerçekten bir hiçiz… Bu gerçeği, utanmadan doktora el kaldıran bazı iki ayaklı canlılar da idrak etmiştir diye umuyorum. Bir musibet bin nasihatten evladır.
Devlet, vakıf, özel hastanelerde görevli sağlıkçılarımızı, güven içinde hizmet edebilmeleri için olası şiddet durumlarına karşı korumalıyız. Bu konuda kentlerde Emniyet mensuplarımıza, kırsalda Jandarmamıza çok büyük görev düşüyor. Ağır şartlarda çalışan değerli her insanımız gibi hayat kurtarma üzerine yemin eden bir hekimin yetişmesi çok özel çabayla yıllar alıyor. Bir anlık bunalımla, bir hasta yakınının şiddetine terk edilemeyecek kadar kıymetliler.
Sağlık kahramanlarımızın yanı sıra büyük bir özveriyle çalışan diğer kamu personelimiz (öğretmenler, banka ve PTT personeli, gıda tedarikçileri, çöpçülerimiz) de önemli. Sahada olanlarda endişe artıyor. İçlerinde sağlıklı olanlar kadar farklı hastalıkları olanlar da bulunuyor. Özellikle çalışan anneler yavrularına ve büyüklerine bulaştırmak konusunda kaygı düzeyi yüksek gruptalar.
Çözüm şu; bizler şimdilik talep oluşturmazsak sorun azalır. Lütfen sadeleşelim ve Nisan ayında yavaşlayalım.
Özellikle Kredi Garanti Fonu (KGF) kapsamında açıklanan ekonomik paketler nedeniyle kamu bankaları çok yoğun. Personel Pazar günü dâhil çalışıyor. Onları da rahatlatacak acil bir uygulamaya geçilmeli. Özellikle bazı vatandaşlarımızda güven bunalımı emareleri var. Davranışları enteresan. Dekont almak için bankaya giden var. KGF için şubenin kapısından ayrılmayan var. Üstelik riskli grup. Kredi için işi başından aşkın personele baskı yapan patronlar da var. İnanılır gibi değil ama gerçek. Personelin sevecen ikazlarını dikkate almıyorlar. Bu böyle devam edemez. Bir süre sonra büyük risk grubundaki banka personelinin virüsü kapmasa bile psikolojileri iflas edecek. Anlayışlı ve hoşgörülü olunuz. Onlar makine değiller. Duyguları var.
Banka yöneticileri… Yukarı yönlü dik tırmanışa geçen vaka grafiği ortadayken, kontrol altına alınana kadar posta gönderimlerinizi lütfen yapmayınız. Bu talebiniz nedeniyle onlarca PTT çalışanı sokaklarda risk altındalar. Acil durumu olan müşterileriniz zaten sizlerle iletişime geçecektir. Anlık problem çözecek yetenektesiniz ve dijitalleşmeyi en iyi seviyede kullanan ve bizleri de bu seviyeye taşıyan sizlersiniz. Lütfen sizler de “sorumlu vatandaş” gibi davranıp şimdilik gereksiz talep oluşturmayınız.
“Sû (asker) uyur, düşman uyumaz”
Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin vatansever yiğitleri, her daim en kıymetlimizsiniz aynı hakimlerimiz, hekimlerimiz, köylümüz ve de öğretmenlerimiz gibi. İyi ki varsınız.
Koronavirüs Aralık ayında Çin’de baş gösterip Ocak ortalarında ciddiyetini dünyaya hissettirip, İran ve İtalya’da tırmanışa çıktığında; 1929 (Büyük Buhran) aklıma geldi. DTO’da bir sohbet arasında endişemi dile getirmiştim. Yarının nelere gebe olduğunu bilemeyiz. Şimdi Türkiye olarak tüm senaryolara hazırlıklı olmalıyız. Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri dehasına haiz Silahlı Kuvvetlerimizin bütüncül olarak tüm önlemleri aldığına eminim. Varlıklarıyla Anavatan’da güvendeyiz, dünyada bu gücümüzle gururluyuz. Tüm askeri personelimizin özenle korunup kollandığından eminiz, bizler için ne kadar özel olduğunuzu şefkatle belirtmeliyim. Zira olağanüstü durumlar olağanüstü hâl tarzı gerektirir. Özellikle yurtiçinde veya yurtdışında görevde olan tüm personelimizin moral motivasyonunun yüksek tutulduğunu, besin değeri zengin gıdalarla beslenmesinin en güvenli ve iyi seviyede sağlandığını umuyorum. Ordu-Milletiz biz. Kınalı kuzularımızın da bizlerin de gönlü rahat ancak aklımız rütbesi ne olursa olsun kahraman ordumuzdadır. Görevde olan personelimizin aileleri sabırlıdır ancak onları ve kahraman gazilerimizi de gözetip kollamada en önde olmalıyız.
Basın emekçileri olan bizler kamu yararı için varız. Kurumsal düzeyde, düzenli ve şeffaf olarak bilgilendirilmemiz doğru bilgi akışını halkımıza iletmemizde elzemdir. Tüm basın kuruluşları eş zamanlı aynı özenle bilgilendirilmelidir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti güçlüdür. Türk Milleti fazilet sahibidir. Her bir vatandaşının kodlarında yardımlaşma, dayanışma, iyilik vardır. Devletimiz hiçbir vatandaşını yaban ellerde bırakmamıştır. Birlikte ikaz ve kurallara uyarsak üstesinden geleceğiz.
Türk! Öğün*, çalış, güven…
Türk Milleti asildir. Sadaka, köle, kul kültürüne haiz bir millet değildir. Böyle olağanüstü durumlar için devlet=millet, millet=devlet anlayışını içselleştirmiştir. Bunun için de hem halk olarak bizler hem devlet erkleri durumu bütüncül anlayışla gözetmeye devam etmeliyiz. Ancak ak akçe kara gün içindir ve milletimizin ihtiyaçlarına önce Devlet Ana elini uzatmalı ve şefkatini göstermelidir. An bu andır.
Vatandaşımız bencil olmamalı. Hem kendi iyiliği hem geleceğinin teminat altına alınması için yapılması gerekenleri yapmalıdır. Koronavirüs ezberimizi bozdu. Kabul. Birçok değerimizin, sahip olduklarımızın veya olamadıklarımızın pek bir önemi kalmadı. Bu travmayı, temassız kalırsak gönül birliğiyle atlatacağız.
Devletimizin çatısı altındaki vatansever her bir ferdinin “sorumlu vatandaşlık” bilinciyle diğerini gözetmesi, birlikte olabilirsek güvende olabileceğimizi bilmesi gerekir. Buna sözde değil özde bağlı olalım.
Belediyelerimiz şeffaf bir şekilde bu yardımlaşmayı kendileri ve muhtarlar aracılığıyla yapıyor. Varlıklı aileler, işletmeler yakın çevrenizdeki kişilerin anlık ihtiyaçlarını bu süreçte gözetmelisiniz. Önemli olan niyettir. İslam’da gösteriş yasaktır. Mümkünse bu yıl ihtiyacı olmayanlara kalabalık iftar davetleri, şaşalı sofralar kurmak yerine, Ramazan ayındaki tasarruflarınızı ihtiyaç sahiplerini tespit ederek “bizzat kendi elinizden” şimdi hayata geçirebilirsiniz. Nisan ayındaki tırmanışın önünü bu kesebilir.
Gölge etme başka ihsan istemem
Tüm siyasiler dâhil olmak üzere ideolojilerimizden uzak kalıp siyaset üstü bir yaklaşımı samimiyetle sergilemeliyiz.
Deneme yanılma yoluyla bu salgının durdurulamayacağını konunun ulusal ve uluslararası uzmanları üstüne basa basa belirtiyorlar. “Ama önce o bana laf attı” demeden, “bilimin ve ilimin” ışığında ilerlersek bu derdi savar, ihtiyacı olan diğer uluslara da deva olabiliriz. Yarınlar için bize yakışan budur.
Yazmadan olmaz. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın sürecin başında uyguladığı kararlarına ne demeli bilemedim. Ancak hac ziyaretlerini bu yıl kırk kere düşünmesini tavsiye ediyoruz. Olanı biteni okuyoruz, durum ciddi.
Okullar uzaktan eğitime geçtiği için öğretmenlere büyük iş düşüyor. Okulları olmayan köylerin imamlarına da köylümüzü bilinçlendirmek için çok görev düşüyor. Köylü milletin efendisidir anlayışına hakimiz ve neslimizin sağlığı için onların varlığı çok önemli. Yerli tohum toprakla tez vakitte buluşmalı.
Ak akçe kara gün içindir
Şimdilik. Arz talep durdu. Tasarrufa geçmek önemli. Arz ölmese de can çekişiyor, talep geçici felç olabilir. Toplumsal ekonomik bir patlama yaşamadan, bütçe planlamaları yeniden gözden geçirilip ekonomik kalkınma planı yapılmalı; “Bendensin ciğerim”, “Sendense o iş tamam!”, “Bizdense hallet o işi” anlayışı toplumda güveni sarsar bu sarsılan güven, güveni sarsanların ayağına dolanır. Liyâkatli olalım. Kimse buna tevessül etmemeli edeni de ihbar etmeli. Devletimiz örneğin bir kredi dağıtacaksa bunu gerçekten önce ihtiyaç sahiplerine adilce dağıtmalı. İşçimiz candır. Müteşebbis de açgözlü ve fırsatçı olmamalı. Her vergi mükellefi “nasılsa ötelendi” dememeli, paranın üzerine yatmamalı, ödeyebiliyorsa vergisini ödemeli. Korkmamalı. Piyasayı asgaride canlı tutmak için cesur olmalı.
Ekonomi olmazsa olmaz. Arzın canlanması için talebi oluşturacak politikaları acilen eyleme geçirmeliyiz. Ancak önce o talebi oluşturacakların canını korumalıyız. Risk grubunda olmayan işsiz üniversitelileri de bu eylem planı içine dâhil etmeliyiz. Hem tecrübe kazanırlar hem istihdama katılırlar. İş seçecek, sunulan işe burun kıvrılacak zaman değil. Can boğazdan geliyor. Acil Tarımda Üretim Politikalarını fîliyata geçirmeliyiz.
Birimiz hepimiz için cansiparane kurallara riayet etmeli, toplumda güveni sağlamalıyız.
*Aklını kullan (Öğün)
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.