Adaları Lozan’da vermedik

MDN İstanbul

Tuğgeneral (E) Dr. Cihangir Dumanlı, Lozan Barış Antlaşması’nın 99’uncu yıldönümünde gündemini koruyan Ege Denizi, Adalar Meselesi, Lozan Barış Antlaşması ile “Adaları Lozan’da verdik” iddialarını hukuki çerçevede tarihte belgeli gerçekler üzerinden değerlendirdi

23 Temmuz’da 99’uncu yıldönümünü kutlayacağımız Lozan Barış Antlaşması Türkiye Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğünü ve tam bağımsızlığını emperyalist devletlere kabul ettirdiğimiz önemli bir siyasi zaferdir. Bu siyasi zafer Kurtuluş Savaşımızdaki askeri zaferimizin sonucudur.

Bugün dahi bazı karşı devrimci, gerici çevreler Lozan’ın bir başarı olmadığını “bağırsak sesimizi duyuracağımız adaları Lozan’da verdiğimizi” iddia etmektedirler. İşte tarihi gerçekler:

Adaları Lozan’da vermedik
Ege Adaları tarihi geçmişleri ve hukuki statüleri bakımından üç gruba ayrılır:

1) Boğazönü Adaları (Limni, Semadirek, Bozcaada, Gökçeada, Tavşan Adası)

2) Doğu Ege Adaları (Midilli, Sakız, Sisam, İkarya),

3) Oniki Ada

Osmanlı İmparatorluğu Ege Adalarını 14’üncü yüzyılın başlarından itibaren, yüz yıla yakın bir süre içerisinde Venediklilerden, Cenevizlilerden ve Rodos şövalyelerinden almış ve Ege Denizi’nde kesin egemenliğini kurmuştur.

Bu kesin egemenlik 19’uncu yüzyılın başlarında (1822) Yunan (Mora) isyanının çıkmasından itibaren sarsılmaya başlamıştır. Mora İsyanı’nın bastırılması için Osmanlı İmparatorluğu Kavalalı Mehmet Ali Paşa’dan yardım istemiş, M. Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa komutasındaki kuvvetler Mora İsyanı’nı bastırmak üzere iken büyük devletler araya girmişlerdir. 1827 yılında Osmanlı-Mısır ortak donanması İngiliz, Fransız, Rus ortak donanması tarafından Navarin’de yenilgiye uğratılmış (yakılmış), bu tarihten itibaren Osmanlı Ege’de deniz üstünlüğünü kaybetmiştir. 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda imzalanan Edirne Antlaşması ile Osmanlı İmparatorluğu Yunanistan’ın bağımsızlığını kabul etmiştir. Bu tarihten itibaren Ege Adalarının bir kısmı da (Ege Denizi’nin batısı ve orta kesimindeki Eğriboz, Kuzey Sporadlar, Kiklad Adalar grubu) Yunanistan’a verilmiştir, Ege ortadan ikiye bölünmüş, batısı yeni kurulan Yunanistan’a bırakılmıştır.

1911 Trablusgarp Savaşı’nda İtalya 12 Ada’yı işgal etmiş, savaşın sonunda imzalanan Uşi Antlaşması ile Oniki Ada geçici olarak İtalya’ya bırakılmıştır. Ardından Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı başlamış, Oniki Ada’nın geçici statüsü kalıcı hale gelmiştir.

Amcası Abdülaziz’in darbe ile tahttan indirilmesinde Donanmayı suçlu bulan Abdülhamit kendisine de darbe yaparlar paranoyası ile donanmayı Haliç’te çürütmüş, 1897 Osmanlı- Yunan Savaşı çıktığında donanma Prens Adalarının hizasına kadar gidememiş, Çanakkale Boğazı’na dahi girememiştir. Bu süreçte Yunanistan deniz üstünlüğünü ele geçirmiştir.

1912-1913 Balkan Savaşı’nda Ege’de deniz üstünlüğüne sahip olan Yunanistan Limni’yi ve Doğu Ege Adalarını işgal etmiştir.

Böylece Trablusgarp ve Balkan Savaşları sonunda Osmanlı İmparatorluğu Ege’deki bütün adalarını kaybetmiştir.

Balkan Savaşı sonunda imzalanan Londra Antlaşması ile Osmanlı İmparatorluğu Doğu Ege Adalarının kaderinin büyük devletler (İngiltere, Fransa, Almanya, Avusturya, Rusya ve İtalya) tarafından belirlenmesini kabul etmiştir.

Altı büyük devlet 20 Ocak 1913’de yaptıkları Londra Büyükelçiler Konferansı’nda Yunan işgali altındaki Doğu Ege adalarının silahsızlandırılmak koşulu ile Yunanistan’a bırakılmasına karar vermişler ve bu kararlarını 14 Şubat 1914’de bir nota ile Türkiye’ye bildirmişlerdir. Bu devletler aynı Konferans’ta Gökçeada, Bozcaada ve Meis Adalarını da Türkiye’ye bırakmışlardır.

Osmanlı İmparatorluğu’na imzalattırılan (10 Ağustos 1920) Sevr Antlaşması Ege adalarının (Gökçeada ve Bozcaada dâhil) Yunanistan’a; 1911 Trablusgarp Savaşı’nda İtalya tarafından işgal edilen 12 Ada’nın da İtalya’ya bırakılmasını öngörmekte idi. Osmanlı bu koşulları kabul etmiştir.

Lozan müzakerelerinde İngilizler önce tüm Ege adalarını müttefik devletlere verilmesini istemişlerdir. Müzakereler sonucunda Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan Adası Türkiye’ye; Doğu Ege adaları silahsızlandırılmak koşulu ile Yunanistan’a bırakılmıştır.

Sonuç olarak: İddia edildiği gibi Ege adalarını Lozan’da vermedik. Bu adaları Osmanlı, Trablusgarp ve Balkan Savaşları’nda kaybetti ve Sevr’de bunu kabul etti. Lozan’a giderken bize ait olamayan bir şeyi vermemiz zaten mümkün değildi.

Lozan’da adalarla ilgili yapılanlar;

  • Daha önce Osmanlı tarafından silahsızlandırmak koşulu ile Yunanistan’a verilmiş olan adaların bu statüsünü aldığımız bazı kazanımlar karşısında tanımak,
  • Karasularımız içindeki adaların bize ait olduğunu kabul ettirmek,
  • İngilizlerin tüm adaların müttefiklere verilmesi isteğini kabul ettirmemek olmuştur.

Buna karşılık 14 Şubat 1914 Londra Büyükelçiler Konferansı’nda Türkiye’ye bırakılan fakat İtalyan işgali altında olan Meis Adası’nın İtalya’da bırakılması kabul edilmiştir.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında 1947 Paris Barış Antlaşması ile yenik İtalya’nın elindeki adalar müttefikler tarafındaki Yunanistan’a yine silahsızlandırılma koşulu ile verilmiştir.

Bu durumda,

  • Boğazönü Adaları Lozan Barış Antlaşması’nın eki olan Lozan Boğazlar Sözleşmesi’nin 12’nci Maddesine;
  • Doğu Ege Adaları Londra Büyükelçiler Konferansı kararlarına atıfla Lozan Barış Antlaşması’nın 13’üncü Maddesine;
  • Oniki Ada Paris Barış Antlaşması’nın 14’üncü Maddesine göre

Silahsızlandırılmak şartı ile Yunanistan’a verilmiştir.

Mevcut durum

Yunanistan 1960’tan beri silahsızlandırma koşulu ile kendisine verilen adaları silahlandırmakta, bunu da 1974’den beri açıkça yapmaktadır. Yunanistan bu kapsamda;

  • NATO kuvvet planlarında silahsız statüdeki adalarda konuşlandırdığı birliklerini deklare etmekte,
  • NATO veya NATO dışındaki çok uluslu tatbikat senaryolarına bu adaları dâhil etmek istemekte,
  • NATO altyapı (ENF) kaynaklarından yararlanarak bu adalarda askeri tesis inşa ettirmeye çalışmaktadır.

Her üç durumda da Türkiye antlaşmalara aykırı olan Yunan planlarını veto etmektedir. Yunanistan da bizim vetomuzo karşılık Türkiye’nin kuvvet planlarını, altyapı projelerini ve tatbikat senaryolarını haksız yere veto etmektedir. NATO’da oybirliği ilkesi gereği söz konusu planlar onaylanmamaktadır.

Yunanistan bununla da yetinmeyip Lozan Antlaşması’nda Türkiye’ye verilen karasularımız içindeki adalarda veya hiçbir antlaşma ile Yunanistan’a verilmediği için bize ait adalarda askeri birlik konuşlandırarak, yerleşim yerleri ve idari teşkilatlar kurarak adalarımızı fiilen sahiplenmektedir.

“Adaları Lozan’da verdik” diyenler:

Önce tarih okumalı,

Darbe paranoyası ile donanmayı Haliç’te çürüterek deniz üstünlüğünü Yunanistan’a kaptıran ve Balkan Savaşı’nda Doğu Ege Adalarını kaybetmemize neden olan Abdülhamit’e bakmalı,

Tüm adaları veren Sevr Antlaşması’nı kabul eden Vahdettin’e bakmalı,

Yunanistan’a silahsızlandırılmak koşulu ile verilmiş olan adaların silahlandırılmasına ve hukuken bize ait adaların Yunanistan tarafından sahiplenilmesine gereken tepkiyi göstermelidirler.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın