AKP kapatılmasa da ekonomi düzlüğe çıkmaz

Yüksel Tuğrul

Global piyasalarda yaşanan kriz birinci yılını doldururken, hükümetin siyasi gerginlik nedeniyle gereken önlemleri almaması, piyasalarda büyük rahatsızlığa neden oluyor. AKP’ye açılan kapatma davası ve son olarak da Ergenekon operasyonlarıyla yaşanan gergin süreçle birlikte, Türkiye hem politik hem de ekonomik olarak içinde bulunduğu durumdan çıkmanın yollarını arıyor.  Piyasalarda bugüne kadar AKP’nin kapatılması senaryosu fiyatlanmıştı. Ancak özellikle son dönemde AKP’nin kapatılmayacağı yönünde görüşler hatırı sayılır bir biçimde arttı. Son olarak da dünyanın önde gelen yatırım bankalarından Lehman Brothers, yatırımcılarına dönük hazırladığı “Türkiye Stratejisi” raporunda çizdiği senaryoda yüzde 60 ihtimalle AKP’nin kapatılmayacağını öngörüyor. Bu raporun hemen ardından ABD eski Ankara Büyükelçisi Mark Parris’in, AKP’nin kapatılmama ihtimalinin arttığını açıklaması piyasada APK’nin kapatılmayacağı beklentilerinin fiyatlanmasına neden oldu.
Peki AKP’nin kapatılmaması durumunda Türkiye ekonomisinde ne gibi gelişmeler yaşanacak? İsterseniz bu soruya beraber yanıt arayalım…

AKP kapansa da kapanmasa da Türk ekonomisi bir daha son
beş yıldır yaşadığı güzel günlere dönemeyecek

Kısa süreli düzelme olur
Anayasa Mahkemesi’nden AKP’nin kapatılmaması yönünde bir karar çıkması durumunda piyasada kısa vadeli yani 1-2 aylık bir süre içerisinde düzelme bekleniyor. Ancak bu  düzelmenin çok kalıcı bir düzelme olacağını söylemek pek mümkün görünmüyor. Çünkü yaşanan siyasi belirsizliğin Türkiye’nin risk primini artırdığı bir gerçek olsa da, AKP’nin kapatılmaması demek de, Türkiye’de siyasi risklerin tamamıyla yok olduğu, siyasi anlamda stabilizasyon sağlanacağı anlamına gelmiyor.
Ekonomide olumlu performansın sağlanması için uluslararası çevrelerce de benimsenecek kredibilitesi yüksek bir makro ekonomik program, sıkı bir mali disiplin, ­IMF ile yeni bir anlaşma, AB’ye üyelik sürecinin yeniden ciddi bir şekilde gündeme oturtulması gibi ekonomiye yeniden sağlam bir zemine oturtacak adımların bir an önce atılması gerekiyor.
“AKP kapatılmadı, siyasi riskler bitti demek” de yanlış olacaktır. Çünkü AKP’nin kapatılmaması durumunda, AKP ile karşıt kesimlerin arasındaki buzların eriyeceğini söylemek en hafifinden hayalperestlik olacaktır.
AKP’nin kapatılmaması halinde ekonominin bundan olumlu ya da olumsuz etkilenmesi beklenmiyor. Çünkü yaşanan global konjonktürde bu durumun ekonomiye ancak minimal bir etkisi söz konusu.

Reel ekonomi çok sıkıştı
Reel ekonomi tarafında ise durum daha da vahim görünüyor. Türk ekonomisi açısından, özel sektör yatırımlarının bir önceki yıla göre yüzde 15 arttığı 2006 yılında, ekonomik büyümenin yüzde 6,9 olarak gerçekleştiği, buna karşılık özel sektör yatırımlarının ancak yüzde 2,7 arttığı 2007 yılında, büyümenin yüzde 4,5’te kaldığı unutulmamalı. Bu nedenle, 2008 yılının ikinci yarısında, küresel ekonomiye yönelik endişelerin süregelmesine bağlı olarak, reel sektörün yatırımlarında gözlenecek yavaşlama, birinci çeyrekte yüksek geldiği görülen, ikinci çeyrekte de yüksek gelmesi beklenen büyüme oranlarının, üçüncü ve dördüncü çeyrekte yavaşlamasına neden olabilir. Reel ekonominin çok sıkışık olduğu ve giderek yavaşladığı bir döneme giriyoruz. Her ne kadar ifade edilmese de ekonomi stagflasyona (durgunluk+enflasyon) girmiş durumda ve yakın zamanda da ­bundan çıkış görünmüyor. Enflasyon yükseliyor ve Türkiye ekonomisi potansiyel büyümenin çok altında.
Türkiye’de politik belirsizlik olmasa dahi ekonomi şu anda dünyaya da paralel olarak daralmış durumda. Daha da kötüsü yılın ikinci yarısında öngördüğümüz senaryo. Geçtiğimiz günlerde Avrupa Merkez Bankası Başkanı Jean Claude Trichet’in de altını çizdiği gibi Avrupa ekonomisi daha uzun bir süre enflasyon tehdidinin etkisi altında kalacak ve çok sert şekilde yavaşlayacak. Avrupa ekonomisinde yaşanacak bu yavaşlama ise, ihracatının yüzde 50’sine yakınını Avrupa ülkelerine yapan Türkiye’nin ekonomisine ihracat üzerinden ekstra bir darbe vuracak.
Son olarak şunu belirtelim ki, AKP’nin kapanmaması durumunda ekonomide son 5 yılda yaşanan güzel günlere dönüş olmayacak. Çünkü, dünyada son yüz yılın en büyük para bolluğunun yaşandığı şaşaalı dönem çoktan sona erdi. Hiç kimse, bir sabah uyandığında o güzel günlere geri döneceğimiz hayalinde olmamalıdır. Ne 150 dolara dayanan petrol fiyatları ne de gıda fiyatları eski seviyelerine dönecektir. Global ekonomiye entegre olan Türkiye’ ekonomisi de politik gelişmeler her ne olursa olsun bu süreçten olumsuz etkilenecektir.

Bunu Paylaşın