Türkiye Madrid’te neden tutum değiştirdi?

MDN İstanbul

Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasında Madrid’te yapılan zirvede “Üçlü Muhtıra” imzalandı. NATO’nun genişlemesi, ABD’nin imza sonrası Türkiye’nin F-16 alımıyla ilgili isteğine yönelik yaptığı olumlu açıklamalar dış politikada Türkiye adına olumlu olarak karşılandı. Ege Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinem Ünaldılar, Madrid’te yaşananları ve anlaşmayı MarineDeal News okuyucuları değerlendirdi.

‘NATO’nun önündeki en büyük engel kalktı’
Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın üyeliklerini desteklemesi, NATO’nun genişlemesinin önündeki en büyük engeli kaldırmış oldu. Avrupa güvenliğinin bütünlüğü açısından Türkiye’nin blokaj kararını kaldırmış olması önem taşımakta. Türkiye, uzun süredir NATO müttefiklerine PYD/YPG, PKK terör örgütünün yarattığı güvenlik endişelerini anlatmaya çalışıyordu. Özellikle terörizmle mücadele yalnız bırakılıyor olması ve NATO’ya üye olmak isteyen İsveç ve Finlandiya’nın terör örgütünün faaliyetlerini destekler yöndeki politikaları, Türkiye’nin üyelikler konusundaki olumsuz kararının en önemli nedeniydi.

F-16’lar müzakere sürecinde etkili oldu
Bununla birlikte ABD ile sorunların çözülmesi ve F-16’ların Türkiye’ye satışının sağlanması da Türkiye’nin üyelik müzakere sürecinde çözülmesini istediği önemli konulardandı. Madrid Zirvesi’nde imzalanan “Üçlü Muhtıra” Türkiye’nin güvenlik endişelerinin görünür hale gelmesi açısından önemli. Hukuki açıdan bağlayıcılığı tartışmalı olmakla birlikte İsveç ve Finlandiya’nın terörle mücadele konusunda Türkiye’ye destek vereceklerini taahhüt etmeleri ve güvenlik birimleri arasında bir iş birliği mekanizmasının kurulması kararı, Türkiye’nin güvenlik endişelerini karşılayacak bir zemin oluşturmakta.

Silah ambargosu kalktı
Bununla birlikte İsveç ve Finlandiya’nın Türkiye’nin Suriye operasyonları nedeniyle koyduğu silah ambargolarını kaldırmaları da memnuniyet verici. Muhtıra’nın 4. maddesinde İsveç ve Finlandiya’nın “Türkiye’de FETÖ olarak tanımlanan örgüte” destek sağlamayacakları ibaresinin geçmesi de Türkiye açısından önemli. İsveç ve Finlandiya’nın PESCO projelerine Türkiye’nin de katılımının sağlanması konusundaki destek vereceklerini taahhüt etmiş olmalarının da altını çizmek gerekir. Ancak tüm bu kazanımlar tarafların taahhütlerini yerine getirmeleri ve kurulacak ortak mekanizmanın etkin işlemesiyle anlamlı olacaktır.

‘Muhtıra metninin hukuki bağlayıcılığı tartışmalı’
Muhtıra metninin kesin bir garanti sağlamadığı ve hukuki açıdan bağlayıcılığının tartışmalı olduğunu belirtmek gerekir. Ancak 9. maddede belirtilen ortak mekanizma tarafların taahhütlerine uyup uymadıklarının İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelikleri sonrasında da değerlendirmek mümkün olacak. Ancak mutabakatın bağlayıcı olmadığını tekrar vurgulamak gerekir. Üyelik sonrasında olası rahatsız edici faaliyetlerde tarafların mutabakatın gereklerini yerine getirmeleri beklenecektir.

‘Türkiye Batı ittifakına bağlılığını bir kez daha gösterdi’
Türkiye, Finlandiya ve İsveç’in üyelikleri üzerindeki blokajı kaldırarak Batı ittifakına olan bağlılığını bir kez daha göstermiş oldu. Uzun süredir NATO müttefikleriyle yaşanılan sorunlar düşünüldüğünde bu adımın Türkiye’nin Batı ittifakına bağlılığının altının çizilmesi adına önemli olduğunu belirtmek gerekir. Ayrıca İsveç ve Finlandiya genişlemesine karşı çıkması uzun vadede olabilecek bir güvenlik sorununda, Türkiye’nin sorumlu tutulmasını da beraberinde getirebilirdi.

‘Türkiye fırsatları değerlendirdi’
Bu çerçevede Avrupa güvenlik mimarisinin bütünlüğünün sağlanması, Rusya’nın açık tehdit olarak belirtildiği bir dönemde oldukça önemlidir. Türkiye iki ülke ile yürütülen müzakereleri, ABD ile olan sorunların çözülmesi açısından da bir fırsat olarak değerlendirilmiştir. Biden, F-16 satışı konusunda çabalayacağını belirtmiş olmakla birlikte bu konuda asıl sorun Kongre’yi ikna etmek ki bunun ne kadar mümkün olacağını göreceğiz. Üzerinde anlaşılamayan diğer sorunların akıbeti de meçhul. ABD’nin PYD/YPG desteği konusunda kısa vadede ilerleme beklemek fazla iddialı olacaktır. Bu çerçevede zirve sonrasında ABD ile sorunlar devam edecektir ancak ilişkilerin ılımlı hale gelmesi sorunların çözülmesi açısından diyalog zemini oluşturabilir.

‘Avrupa Birliği ile kemikleşen pek çok sorun var’
Madrid Zirvesi’nde yaşanan gelişmelerin Türkiye-AB ilişkilerine doğrudan bir yansıması olacağını düşünmüyorum. AB ile kemikleşen pek çok sorun, Türkiye-AB ilişkilerini gelecekte de zorlayacaktır. Bununla birlikte Finlandiya ve İsveç’in Türkiye’nin PESCO projelerine geniş katılımını destekleyeceklerini belirtmeleri savunma sanayi iş birlikleri konusunda olumlu çıktılar yaratabilir.

Ancak AB-Türkiye ilişkilerinde hâlâ çözülmesi gereken pek çok konu başlığı var. Genel olarak değerlendirildiğinde ise Türkiye’nin dış politikasında Rusya ve Batı ittifakını dengeleyen politikasına devam edeceğini, yükümlülükleri açısından tamamen Batı ittifakına bağlı olduğunu ve yerinin Batılı müttefiklerinin yanında olduğunu gösterdiğini belirtmek gerekir.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

 

Bunu Paylaşın