Küreselleşme ve geri kalmış ülkeler

Bartu SORAL

bartusoral@marinedealnews.com

Küreselleşmenin teorisi Nobel ödüllü Robert Solow’a dayanır. 1956’da ortaya atılan Türkçe’ye tercümesi “yaklaşma” olan “Convergence” teori, geri kalmış ülkelerin bugünkü tanımla “küreselleşme” yani finans ve mal dolaşımının serbestleşmesi sayesinde gelişmiş ülkelere yetişeceğini iddia ediyordu. Solow teorisinde, geri kalmış ülkelerin geri kalmışlıklarını finansa erişimlerindeki yetersizliğe bağlıyordu. Sermaye yetersizliğinin bir sonucu olarak bu ülkelerde el değmemiş, bakir ve dolayısıyla yüksek kârlılık içeren pek çok yatırım alanı vardı. Uluslararası finansmanın önündeki engeller kaldırılır, sermayenin korunması da yerel hukuka değil uluslararası tahkime bağlanırsa, uluslararası sermaye kâr marjları çok daha yüksek olan bu bakir yatırım alanlarına girmek için gelişmiş ülkelerden geri kalmış ülkelere akacak, yatırımlar ve ticaret yüksek kâr marjlarıyla beraber artacak ve geri kalmış ülkeler hızlı büyüme oranlarıyla zaten büyüme oranı yavaşlamış gelişmiş ülkelere yaklaşacaktı. Böylece geri kalmış ülkelerdeki kişi başı millî gelir gelişmiş ülkelerin seviyesine yaklaşacaktı.


Gelişmiş ülkelerdeki uzun dönemli büyüme trendi yeni teknoloji kullanımına dayalı verimlilik artışlarına bağlanırken, bu teknolojik buluşların geri kalmışlar tarafından da kullanılacağı ve hatta bu teknolojiyi ilk kullanan gelişmiş ülkelerin yaptıkları hatalardan ders alacakları için geri kalmışların yeni teknolojiden daha çok faydalanacağı teoride yer buluyordu.


Dünyanın önüne büyük müjde olarak sürülen bu modelin içinde gelir dağılımı adaleti ve büyüme oranları dışında kalkınmanın diğer öğelerinin (örneğin; gelir dağılımı, adil vergi sistemi, sosyal devlet kapsamında ücretsiz, kaliteli eğitim ve sağlık hizmetleri) nasıl çalışacağı ile ilgili pek bir bilgi yoktu. Ama zaten tek kutuplu dünyanın patronu ABD’de hüküm süren ekonomik modelde de sosyal devlet, adil gelir dağılımı gibi bir olgu yer almıyordu. Yani işin o tarafı modeli dayatan ülkeyi pek ilgilendirmiyordu. Solow’un teorisi ekonomi yazınında çok popüler olmuş ve Kuzey Amerika’daki kalkınma ekonomisi okullarında altı kalın çizgilerle çizilerek okutuluyor ve geri kalmış ülkelerin kalkınabilmesi için bir çözüm olarak sunuluyordu. Nitekim Robert Solow 1987 yılında Solow Büyüme Modeli ile Nobel Ödülü kazanmıştır.


Kişi başı millî gelir


Ancak Dünya Bankası’nın kişi başı millî gelir verilerinden görüldüğü kadarıyla küreselleşmenin dayanaklarından birisi olan bu model geri kalmış ülkelerin kalkınmasından ziyade gelişmiş ülkelerin birbirine yetişmesi gibi bir olguya işaret ediyor. 2010 sabit dolar değeri alınarak yapılan ve 1990 finansal serbestinin doruk noktasına ulaşmasından 2018 ve pandemi öncesine kadar süreçte kişi başı millî gelirdeki eğilimler;


küreselleşme ve gelişmemiş ülkeler


Verilerden görüldüğü üzere küreselleşmeyle geçen yıllarda Kuzey Amerika kişi başı millî gelirini 36 bin dolar civarından 54 bin dolara yükseltirken örneğin, Sahraaltı Afrika ülkeleri aynı yerde sayıp durmuş ve 28 yıl içinde kişi başı millî gelirini 1,300 dolardan 1,660 dolara çıkartabilmiş.


Doğrudan yabancı yatırımlar


Oysa finansal serbesti vaatlerinin arkasında uluslararası sermayenin geri kalmış ülkelerin bakir pazarlarına girip yatırımlar yapacağı inancı vardı. Bu sebeple paranın dolaşımın önündeki bütün engeller kaldırılmıştı. Örneğin, Türkiye de 1989’da 32 Sayılı Türk Parasını Koruma Kanunu’nda yaptığı değişiklikle kapılarını yeni yatırımlara açmıştı. Yani daha doğrusu geri kalmış ülkeler uluslararası sermayenin doğrudan yatırımlar için yani fabrika kurmak için kendilerine geleceklerini zannediyorlardı. Yine Dünya Bankası verileriyle 1990-2015 arası doğrudan yabancı yatırımlar toplamına baktığımızda, Nobel ödüllü Solow Teorisi’nin hiç de işlediğini görmüyoruz. Tam tersi geride bıraktığımız 25 yıl içinde düşük gelirli ülkeler sınıfında toplam 138 milyar doğrudan yabancı yatırım yapılırken yüksek gelirli ülkeler sınıfında 23 trilyon 100 milyar dolar yatırım gözlemliyoruz.


küreselleşme ve gelişmemiş ülkeler

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın
bartusoral@marinedealnews.com