‘LNG özellikle insan ve çevre sağlığı için bir gereklilik’

MDN İstanbul

Kaptan Saim Oğuzülgen, gemilerden kaynaklanan hava kirliliğinin azaltılmasında sıvılaştırılmış doğal gaz yakıt sistemlerinin faydalarını
MarineDeal News okurları için anlattı

Yüksek sülfür içeren deniz yakıtlarının liman sahaları içinde kullanılmasının çevreye ve insan sağlığına önemli etkileri bulunmaktadır. Denizcilik endüstrisi hava kirliliğinin kontrolü konusunda yeni yürürlüğe giren yerel, ulusal ve uluslararası kural, yönetmelik ve düzenlemeler dolayısı ile her geçen gün artan bir baskı ile karşı karşıyadır.
Son yıllarda deniz taşımacılığının çevre üzerindeki etkilerine yönelik toplumların endişeleri artmıştır. Küresel anlamda toplam CO2 emisyonları ve hava kirleticilerin önemli bir bölümünden deniz taşımacılığı sorumludur. Eğer mevcut trend tersine dönmezse bu durum daha da kötüye gidecektir.
Yapılan değerlendirmelere göre 2050 yılında deniz taşımacılığı faaliyetlerinden kaynaklanan CO2 emisyon oranı toplam emisyonun yüzde 15’ine ulaşacaktır (Radu, Grandidler, 2012:4). Deniz taşımacılığı faaliyetlerinden kaynaklanan hava kirliliği yüzlerce kilometre taşındığı için, dünyanın hava kalitesi problemlerinde etkilidir. Alınan verilere göre, gemilerden kaynaklanan emisyonların yüzde 70’i karadan itibaren 400 km’lik alanda gerçekleşmekte ve gemiler potansiyel olarak kıyı yerleşimlerindeki hava kirliliğine etki eden en büyük faktörler arasında yer almaktadır (Corbert, Winebrake, Green, Fischbeck, Pandis, 2007:8512).
Kara kaynaklı kirletici emisyonların giderek azalmasına rağmen deniz taşımacılığından kaynaklanan emisyonlar artmaya devam etmektedir. 2020 yılı itibariyle Avrupa etrafındaki uluslararası denizyolu emisyonlarının 27 Avrupa birliği ülkesindeki toplam kara kaynaklı kirliliğe ulaşacağı ve belki de geçeceği öngörülmektedir.

Kirleticilerin insan
sağlığına ve iklime etkileri

Liman faaliyetlerinin yerel hava kalitesi ve insan sağlığı üzerindeki etkileri büyük ölçüde PM 2,5, PM 10, NOx, SOx ve asit birikimi gibi kirleticilerden kaynaklanmaktadır. Deniz taşımacılığından kaynaklanan Partikül Madde emisyonları her yıl dünya çapında 60 bin ölüme etki etmektedir. Bu durum özellikle kıyı bölgeleri ve ticaret rotaları üzerindeki yerlerde yoğunlaşmıştır. Nitrojen Oksit, hassas akciğer dokularına derinlemesine nüfuz edebilir ve hasar verebilir, aşırı durumlarda erken ölümlere de sebep olabilir. Bu tür partiküllerin solunması anfizem ve bronşit gibi solunum rahatsızlıklarına sebep olabilir. Ayrıca var olan kalp hastalıklarını daha da kötüleştirebilir. Mevcut bilimsel kanıtlar sülfürdioksite maruz kalmanın da bronşlar üzerinde birçok yan etkisi olduğunu ve astım semptomlarını artırdığını göstermektedir. Karbonmonoksit kalp rahatsızlıklarını doğuracak önemli kardiyovasküler etkilere sebep olabilir. Merkezi sinir sistemi de etkilenebilir. Yüksek düzeyde karbonmonoksit solunması bulanık görme, çalışma ve öğrenme becerisinde azalmaya sebep olabilir.
Gemiler tarafından yayılan sülfür ve nitrojen bileşenleri nehirler, göller, toprak ve flora üzerinde zararlı asit birikimine neden olabilir. Bu bileşenlerin binlerce kilometre uzaktaki bitki örtüsü ve toprak üzerinde dahi etkileri olabilir.
Birleşmiş Milletlere bağlı ilgili kuruluşlar tarafından (UDÖ/IMO) dünya üzerinde uluslararası deniz trafiğini oluşturan gemilerin yoğun olduğu deniz alanlarında baca emisyonlarının tehlikeli boyutlara ulaşması doğrultusunda, dünya üzerinde belli yerlerde hava kirliliği kontrol alanları (ECA) ilan edilmiştir. Bu yerlere ilaveten Akdeniz ve Japonya Bölgesi de risk altına giren bölgeler haline gelmiş bulunmaktadır.
Türk Boğazları Bölgesi de risk altında bulunan bölgeler içine girmiş bulunmaktadır. Türk Boğazları bölgesinden geçiş yapan 50 bin civarında geminin ayrıca bu bölgedeki limanlara gelip giden ve demir yerlerinde bekleyen gemilerin baca emisyonlarının her geçen gün daha da riskli hale gelmesi doğrultusunda, Türk Boğazları Bölgesi’nde ve çevresinde yaşayan canlıların sağlıklı çevrede sürdürülebilir yaşam haklarının korunması için gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Gemilerden ve araçlardan meydana gelen hava kirliliğinin insan sağlığı için giderek tehlikeli boyutlara ulaşması doğrultusunda gemilerde ve kara araçlarında kullanılan enerjide değişikliklere gidilmiştir. Gemilerde sıvı doğal gaz (LNG) kullanımı ve kara araçlarında ise sıvı petrol gazı (LPG) kullanımı yaygınlaşmaya başlamıştır.
İnsan sağlığının gereklilikleri arasında teneffüs edilen havanın temizliğinin öncelikler içinde bulunması doğrultusunda gemi inşa teknolojisinde giderek sıvı doğal gazın enerji olarak kullanımı yaygınlaştırılacaktır. Özellikle Türk Boğazları’ndan geçiş yapacak, limanlarına gelecek ve demir yerlerinde bekleyecek olan gemiler için bu tür enerji kaynaklarını kullanan gemiler için özel düzenlemeler yapılması yakın gelecekte bir gereklilik halini alacaktır.

Bunu Paylaşın