Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı (DzKK)’nın amfibi zırhlı araç ihtiyacını karşılamak için, Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) tarafından tedarik faaliyetleri yürütülen proje kapsamında geliştirilen FNSS tarafından üretilen Zırhlı Amfibi Hücum Aracı (ZAHA), IDEF 2023’te ziyaretçilerinin ilgi odağı oldu. Kara ve deniz aracının sahip olması gereken özelliklere sahip olmasıyla fark yaratan ZAHA’nın tüm ayrıntılarını FNSS Savunma Sistemleri A.Ş. Yurtiçi Programlar Direktörü, Elektrik ve Elektronik Yüksek Mühendisi Hikmet Balcı ile konuştuk
ZAHA’nın en ayırt edici, en öne çıkan özelliği nedir?
ZAHA’nın açılımı; Zırhlı Amfibi Hücum Aracı. ZAHA’nın benzerinden dünyada bir tane daha var. Çinliler de olduğunu biliyoruz ama biz daha çok Amerikalıların AV7 diye adlandırılan aracını tanıyoruz. O aracın da belli bir ömrü var. Yıllar önce tasarlanmış, üzerindeki sistemlerin çoğu üretimden kaldırılmış, eski analog teknolojiyle tasarlanmış bir araç. O araçla kıyaslandığında ZAHA, sınıfının en iyi aracı. Üzerinde sahip olduğu teknoloji hem denizde hem karada gösterdiği performans ve çok ciddi kalifikasyon testlerinden geçmiş olması, aracımıza diğer araç karşısında çok ciddi bir üstünlük kazandırıyor. Aracın içerisinde sahip olduğu alt sistemlerin çoğunluğu yerli alt sistemler. Biz FNSS olarak özellikle tasarladığımız araçlarda yerli sanayiyi kullanmaya, yerli katkı payının üst seviyelerde olmasına çok dikkat ederiz. Kullandığımız alt sistemlerin, birimlerin yerli çözümleri yok ise o projenin eğer takvimi yetiyorsa, kısıtları el veriyorsa mutlaka yerli ürün geliştirmeye çalışırız. ZAHA aracının da üzerindeki birçok alt sistemi, birçok alt birimi yerli tasarlanmış, yerli üretilmiş durumda. Bir ürünü veya bir platformu yaparken seçtiğimiz alt sistemlere bağlı olarak yerli katkıyı belli bir noktaya getirebiliyorsak bu hem Türk mühendislerinin hem Türk sanayisinin çok ciddi bir başarısı olarak görülmeli ve görülüyor da. O yüzden bizim açımızdan gurur verici. ZAHA’nın teknik özelliklerine gelirsek özellikle hem denizde hem de karada gitmesi inanılmaz bir yetenek. Aracın kendi kendini düzeltme özelliği, denizde erişebildiği hız, bu hızla birlikte denizde üstlendiği operasyonel yetenekleri çok hızlı bir şekilde yerine getirebilmesi, üzerindeki mayın geçidi açma sistemi öne çıkan özellikleri. Ayrıca mayın geçidi açma sistemi de yerli bir sistem.
Mayın geçidi açma sisteminin işleyişini detaylandırır mısınız?
Karaya bir çıkarma yapıldığında eğer kıyıda mayınlı bir bölge varsa bu bölgedeki mayınları temizlemek için kullanılıyor.
Denizde de aynı şekilde mi?
Değil. Operasyonel anlamda mayın geçidi açma sistemleri bu tür araçlarda, araç kıyıya çıkarma yaptığında ilk karşılaşabileceği mayınlı bölgeden güvenli bir şekilde geçmesini sağlıyor. O sistem de yerli bir sistem. Orada da Makine Kimya Endüstrisi ile çalışıyoruz. Onların sistemini daha önce çok ciddi testlerden geçirerek bizim ZAHA aracının operasyonel isteklerine uygun hâle getirdik. Orada da çok ciddi bir çalışma yapıldı. Onun dışında uzaktan komutalı silâh sistemi araca çok önemli bir yetenek kazandırıyor. Hem denizde hem karada aracın etraftaki tehditlere karşı ateş gücünü yükselten bir sistem. Üzerindeki nişangâh sistemi hem gece hem gündüz uzun mesafeden silâhla birlikte 40 milimetre bomba, 2.7 silâhla birlikte etkin bir ateş gücü sağlıyor. Bunun dışında aracımıza varyant bazında baktığımızda personel alıcı diye tanımladığımız bir varyantın olduğunu söyleyebiliriz. Bu aracın üzerine aynı zamanda mayın geçidi açma sistemi takılabiliyor. Aracın komuta varyantı var. İçerisinde komuta kontrol belli bir yeteneğe sahip komuta kontrol sistemiyle operasyonel anlamda araçları yönlendirebiliyor. Kurtarma aracımızın üzerindeki vinçle doğrudan müdahale edebiliyoruz. Dolayısıyla aracın dört farklı varyantı var. Bu varyantlar da üzerindeki alt sistemlerle yine yerli sistemler. Türk Silâhlı Kuvvetleri’nin deniz harekât gücüne çok ciddi katkısı olacak bir sistem. Üzerindeki birlik takip sistemi aracın hem konuşlandığı gemiyle hem kendi aralarında taktiksel veri paylaşımı sağlıyor. Proje başladıktan sonra hem Savunma Sanayii Başkanlığı hem de Deniz Kuvvetleri’nden proje subaylarımız, son kullanıcı amfibi deniz subayı ve görevlendirilmiş subaylarımızla kafa kafaya verip birlikte sonuçlar çıkarttığımız, birlikte bir takım operasyonel gereksinimlere katkıda bulunduğumuz bir süreç geçirdik. Bu anlamda da “Gerçekten ürün, Deniz Kuvvetlerimizin amfibi harekât ihtiyacını sonuna kadar karşılayacak” diyebiliriz. Hatta birtakım konularda kafa kafaya verdiğimiz süreçte beyin jimnastiği yaparak “bunu da eklesek iyi olur mu?” diye fikirler ortaya attık.
Ürün gelişimini devamlı sürdürüyor diyebilir miyiz?
Tabii ki… FNSS olarak bütün ürün geliştirme süreçlerimizde mutlaka bu süreci yaşarız. Birlikte oturur hem taktiksel hem de teknik anlamda gereksinimler üzerinden geçeriz. Elbette taktiksel gereksinimler, son kullanıcının gereksinimleridir. Bunu tekniğe çevirmek için de karşılıklı sürekli görüşmeniz gerekir.
Ürün geliştirirken dünyadaki tehdit-ihtiyaçları görüp ona göre bir rota mı çiziyorsunuz?
Evrensel bir ürün geliştirme sürecine baktığınızda çok ciddi aşamalardan geçildiğini görürüz. Biz buna şelâle modeli de diyoruz. Bir gereksinim seti geliyor. O gereksinim seti çok olgun seviyede de olabilir, başlangıç seviyesinde de olabilir. İkisiyle de çalışabilirsiniz. Başlangıç seviyesinde geliyorsa uzun bir gereksinim analiz dönemi geçiriyorsunuz. Bu gereksinim analiz döneminde; son kullanıcı, tedarik makamı, lojistik gereksinimleri belirleyecek Türk Silâhlı Kuvvetleri’nin lojistik ayağı, firma, firmanın tek- ‘ZAHA, sınıfının en iyi aracı’ Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı (DzKK)’nın amfibi zırhlı araç ihtiyacını karşılamak için, Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) tarafından tedarik faaliyetleri yürütülen proje kapsamında geliştirilen FNSS tarafından üretilen Zırhlı Amfibi Hücum Aracı (ZAHA), IDEF 2023’te ziyaretçilerinin ilgi odağı oldu. Kara ve deniz aracının sahip olması gereken özelliklere sahip olmasıyla fark yaratan ZAHA’nın tüm ayrıntılarını FNSS Savunma Sistemleri A.Ş. Yurtiçi Programlar Direktörü, Elektrik ve Elektronik Yüksek Mühendisi Hikmet Balcı ile konuştuk nik personeli bir araya geliyor, kafa kafaya veriyor. Ham seviyede kullanıcının gereksinimlerini, çok uzun bir sistem gereksinim setine çeviriyor. Bu çok güzel bir süreç aslında. Mühendislik alanında en sevdiğim süreçlerden bir tanesi. Bu süreci başarıyla tamamladığınızda artık birbirinizi anlıyorsunuz, el sıkışıyorsunuz. “Benim aracım, şunları şunları yapacak” diyorsunuz “Ne yapmalı” sorusuna cevaplarınızı ortaya koyuyorsunuz. Ondan sonraki aşama: Bunları nasıl gerçekleştirmeli? Orası teknik taraf. Mühendislerin oturup bizzat kâğıt kalemle tasarım yaptığı, üç boyutlu çizim modelleri üzerinden tasarım yaptığı ya da üzerinde bilgisayar programları kullanarak kodlama yaptığı süreç. Bu sürecin sonunda parçalar bir araya getiriliyor, parçaların entegrasyon süreci sonunda artık şu soruyu soruyorsunuz: Benim aracım, benim ortaya çıkardığım sistem, son kullanıcımın isterlerini karşılar mı? Buna biz kalifikasyon süreci diyoruz. Türkçe’ye ‘geçerli kılma’ diye çevriliyor bazen. Ben çok seviyorum bu terimi. Yani benim ortaya çıkardığım sistem, doğru sistem mi? Doğru gereksinimleri karşılayabilecek sistemi mi yaptım?
Ürün, süreç içinde tıkanmadan geliştirilebilir mi?
Bir önceki süreçte zaten riskleri koyup onları ortadan kaldırmış ve ona göre tasarım geliştirmiştiniz. En son aşamada sorduğunuz soru olan “Kullanıcının isterlerini ve beklentilerini gerçekleştirebildim mi?” sorusuna doğru cevabı verebilmelisiniz ki bu da çok uzun bir süreç. Mesela biz ZAHA’yı karada 6250 kilometre sürdük ve aracı öyle bir yorduk ki denize girdi çıktı, karada tekrar sürüldü, bir takım performans testleri yapıldı, sonra tekrar denize gitti. Dolayısıyla bu araç, operasyonel ömründe karşılaşabileceği zorlu koşulların çoğunluğunu bu test sürecinde görerek deneyimledi.
ZAHA hangi motoru kullanıyor ve araçta yerli olmayan hangi sistemler var?
ZAHA’nın kullandığı motor, “power pack” diye adlandırdığımız motor, artı transmission yabancı menşeli. İngiliz motoru. Bu aracın tasarımının başlandığı dönemde bizim yerli motorumuz yoktu ama şu aşamada konuşursak eğer, kalifikasyon aşamasında yerli motorlarımız var. Biz de destekliyoruz bunu. 27 Temmuz’da, BMC firmasıyla bir MoU (mutabakat zaptı) imzaladık. Hem Türk savunma sanayisinde emeği geçmiş, buna gönül vermiş hem mühendisler hem de yöneticiler olarak istiyoruz ki her şeyi yerli kullanalım ama tıkandığınız yerler var. Kara dediğiniz zaman tıkandığınız yerler motor ve transmission oluyor. İnşallah bunu da sizlerin anlatımı, bizlerin firmalarla yaptığı işbirlikleriyle ülkemiz kısa sürede aşacak. Motor ve transmission da yerli olacak. Dönüp otuz kırk yıllık savunma sanayi geçmişine baktığınızda yapamayacağımız bir şey değil. Tekrar ZAHA’ya dönersek bu iki bileşen dışında boyasından üzerindeki zırha, elektroniklerden hareket kabiliyetini sağlayan bileşenlerine kadar aracın her şeyi yerli. ZAHA’nın ikinci projesi olursa yerli katkıyı daha da artıracağız.
İlerleyen dönemlerde ZAHA’nın ihraç edilme gibi bir durumu olacak mı?
İhracat ettiğiniz ülke, “bir takım bileşenleri benden, benim işaret ettiğim alt yüklenicilerden alacaksınız” gibi bir şart koşuyor. Ona da hazırlığımız var. Dolayısıyla araçlar modüler yapıda. Çok kritik bileşenler dışında aracın alt sistemlerini değiştirebiliriz. Bu size esneklik de kazandırır. Geçen sene Endonezya’dan üst düzey bir heyet geldi. Bu ziyaretlerini Foça’daki testlere özelikle denk getirmiştik. Foça’ya davet ettik ve testlere katıldılar. Bizzat aracın performansını orada gördüler. O günden beri de kendileriyle görüşüyoruz. Umuyoruz ki önümüzdeki zaman diliminde Endonezya ZAHA’yı envanterine katacak.
Çift doğalı bir araç olarak karada da görev yapabilen ZAHA aynı zamanda diğer araçlarla birlikte muhtelif çıkarmalarda kullanılabilecek mi?
Tabii, üç aracımız şu an TCG Anadolu-LHD (Landing Helicopter Dock) gemisinde. Bu araçların hepsi LHD gemisiyle taşınabilir olacak. Araçların LHD gemisi içindeki yerleşimleri, operasyonel durumu, diğer bir gemiyle haberleşmesi, komuta kontrol çevriminin içinde bulunması bunların hepsi az önce söylediğim son kullanıcıyla oturup birbirimizi anlamaya çalıştığımız, detaylandırmaya çalıştığımız dönemde konuşuldu ve belli bir seviyeye getirildi.
Aracın kendini koruma sistemi hakkında da bilgi verir misiniz?
FNSS olarak en dikkat ettiğimiz şeylerden bir tanesi emniyet. Aracın, personelimizi emniyetli bir şekilde operasyona götürmesi ve performansını sergilemesi önemli. Personelin sağlığını en iyi şekilde koruyabilmesi önemli. ZAHA aracımızda da bir balistik koruma var. Aracımızı en üst düzeyde koruyoruz. Deniz Kuvvetleri’nin bizden beklediği seviyede araçlarımızı koruyoruz. Bunun dışında aracın denizde olması nedeniyle içinde de can güvenliğine yönelik çok çeşitli önlemlerimiz var. Hepsini test ettik. En güzel tarafı bunların kâğıt üzerinde, teoride kalmaması. Aracın hazırlık seviyesinden personelin en zor koşullarda nasıl çıkartılacağına kadar her şey test edildi. Bunları, bir kabul heyetiyle beraber yaptık ki hiçbir soru işareti kalmasın ve aynı zamanda olası tüm senaryolara karşı da hazırlıklı olsun. Dolayısıyla aracın emniyeti içerisindeki personelin can güvenliği açısından değerlendirdiğimizde koruma sisteminin en üst seviyede olduğunu söyleyebiliriz.
ZAHA’nın fiyat skalası hakkında bilgi verir misiniz?
ZAHA’ya yatırım yapmak isteyen bir ülke için ekonomik olarak nasıl bir fikir oluşmalı? Yurtiçi projelerimizde bütçelerimiz çok kısıtlı ve o kısıtlı bütçelerle maliyet etkin çözümler bulmak zorundayız. Bu projede de bunu gerçekleştirdik. Dolayısıyla fiyatının çok rekabetçi olduğunu, özellikle ihracat söz konusu olduğunda çok iyi bir fiyat verebileceğimizi söyleyebilirim ama mühendisleri en çok cezbeden şeylerden bir tanesi maliyet etkin çözümler bulmaktır. Biz de FNSS olarak özellikle mühendislik gücümüzü ve tedarik zinciri yapımızı maliyet etkin çözümler bulmak konusunda motive ediyoruz ve yönlendiriyoruz.
FNSS’in sürdürülebilirlik konusunda hassasiyetleri var mı?
Mühendisler olarak tasarımlarımızda bizim en büyük rehberimiz doğa ama aynı zamanda doğaya zarar vermeden sürdürülebilir ve çevreye duyarlı bir şekilde çalışmamız gerekiyor. Biz sürdürülebilirliğe çok önem veriyoruz ve bu konuda öncü savunma sanayi şirketlerinden bir tanesiyiz. Gerek kendi enerjimizi kullanma gerek atık suyumuzu temizleme, arıtma gibi faaliyetlerin içindeyiz. Sürdürülebilirlik çok önemli. Doğaya zarar vermeden, gelecek nesle daha az kirlenmiş bir dünya bırakmak amacıyla şirket olarak ciddi önlemler alıyoruz.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın envanterinde şu an kaç adet ZAHA var?
Sözleşmemiz kapsamında bugüne kadar 18 adet araç teslim ettik. 18 araç şu an envanterde. Eğitim faaliyetlerine devam ediyor. Biz destek oluyoruz. Aynı zamanda kendi bünyelerinde araçları operasyonel olarak da kullanıyorlar. Dokuz tane daha teslimatımız var. Onları da en yakın zaman içinde gerçekleştireceğiz. Belki bugün (28 Temmuz) öğleden sonra 7 tane daha teslimat yapma ihtimâlimiz var. Çünkü bir yandan kabul faaliyetleri devam ediyor.
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.