SINIRLARI BİLİNMEYEN BİR DONANMA YOLUNDA: SUALTI SİLAHLARI TEKNOLOJİLERİ

MDN İstanbul

Gizlilik deniz harp sahasının değişmeyen yasalarından. Bu gizliliğin çözülmesinin en zor olduğu alan halen suyun altı. Sınırları bilinmeyen bir donanma olabilmek için sualtına yatırım yapmak bir tercih değil, artık bir zorunluluk. Tarih bunun kanıtları ile dolu. Nusrat’ın 26 mayını olmasaydı bugün tarih bambaşka yazılabilirdi!
Suyun  altı, dünden bugüne çok da değişmiş değil! Sanırım bu nedenle Amerikan Donanması Kurmay Başkanı Oramiral William F. Moran, Geleceğin Amerikan Donanmasını: “Dağılmış, İnsansız ve Sualtında” olarak tanımlıyor. Sualtında güçlü olan bir donanma hayal ediyor. Ki insansız araçların kullanıma girmesiyle birlikte yeni sualtı silah teknolojileri ve pazarları açılacak. Denizaltıların ateş gücü bambaşka boyutlara ulaşacak. Yeni teknolojilerde mutlak ilerlemeler olacak. Silah sistem tasarımı, mekanik mühendislik, tahrik, güç kaynağı, elektronik, sinyal işleme, güdüm, hidrodinamik, aerodinamik, bilgisayar ve yazılım, patlayıcı ve patlayıcı mekaniği onlarca alan yeni buluşlara gebe! Bu nedenlerle geleceğin sualtı silah teknolojilerini inceleyen bir dosya ile karşınızdayız. İyi okumalar…

Torpidoya Karşı Savunma Torpidosu: ASELSAN TORK

ASELSAN Program Müdürü Zekeriya Şahin: Torpidoların gelişimi ve teknolojik gelişmeler dikkate alındığında, önümüzdeki dönemde, karşı tedbir ihtiyaçlarının, hem ülkemizde hem de dünyada daha da artacağı değerlendirilmektedir
Torpidolar; denizaltılar ve suüstü gemileri için ölümcül bir sualtı tehdidi olma özelliğini, geçtiğimiz yüzyılda olduğu gibi, günümüzde de korumaktadır. 20. yüzyılın başlarında, akustik güdüm ihtiva etmeyen klasik torpidolar, gelişen teknoloji ile yerlerini; dümen suyuna güdümlü (wake-homing), aktif, pasif ve aktif/pasif bileşik modda arama, tespit ve takip yapabilme kabiliyetleri ile karmaşık bir tehdit hâlini alan modern torpidolara bırakmıştır.

Malzeme, mikro ve nano teknolojilerdeki gelişmeler, torpidoların, aynı anda birden fazla hedefi, 3 boyutlu ve yüksek çözünürlükte tespit edebilmesine, takip edebilmesine ve sınıflandırabilmesine olanak sağlamanın yanında gelişmiş karşı-karşı tedbir algoritmalarıyla donatılabilmesine de imkân vermiştir. Buna ek olarak, fiber-optik iletişim teknolojisindeki gelişmelerle birlikte torpidolar, fiber-optik kablo ile uzaktan kontrol edilebilmenin yanında atıldığı platforma yoğun bilgi aktarabilme yeteneği ile çok daha tehlikeli bir silah durumuna gelmiştir.

Bu gelişmelere bağlı olarak, önümüzdeki dönemde platformların, sadece manevra yaparak veya sadece “işlevsel imha” (soft-kill) karşı tedbir sistemleri kullanarak torpido tehdidinden kurtulma olasılığı neredeyse imkansız hale gelecektir. Bu sebeple “işlevsel imha” yöntemlerinin yanında “fiziksel imha” yöntemlerinin önemi en üst düzeye çıkacaktır.

Torpido Karşı Tedbir Sistemleri

Günümüz torpido karşı tedbir sistemleri, işlevsel imha ve fiziksel imha olarak ikiye ayrılmaktadır. Akustik aldatıcı ve karıştırıcıların kullanımını içeren işlevsel imha yönteminde amaç, uygun taktiklerle torpido sonarının karıştırılmasını veya aldatılmasını sağlayarak torpidonun hedefine ulaşamadan bataryasını bitirmektir. Fiziksel imha yönteminde ise  amaç, tehdit torpidonun diğer bir savunma torpidosuyla fiziksel olarak imha edilmesi veya görev yapamaz hâle getirilmesidir.

Günümüzde; ASELSAN, ARGON, WASS, ULTRA, DCNS ve RAFAEL gibi firmalar başta olmak üzere birçok işlevsel imha torpido karşı tedbir sistemi üreticisi olmasına rağmen, tehdit torpidoların tamamına karşı etkin olabilecek, işlevsel imha ve fiziksel imha özelliklerini bir arada barındıran bir karşı tedbir sistemi çözümü henüz pazara sürülmemiştir.

Avrupa menşeili MU90 ve Rus yapımı PAKET-E/NK hafif torpidolarının bu amaçla da kullanılabileceği açık literatürde belirtilse de temelde savunma torpidosu amaçlı olarak hâlihazırda Alman menşeli “Sea-Spider” ve Amerikan menşeli “Countermeasure Anti Torpedo (CAT)” çalışmalarının devam ettiği bilinmektedir.

ASELSAN: Torpido Karşı Tedbir Teknoloji Merkezi

Aselsan tarafından sualtı akustik sistem geliştirme çalışmalarına 2006 yılından itibaren başlanmış ve özellikle torpido karşı tedbir sistemleri konusunda, kısa süre içerisinde çok önemli teknolojik kazanımlar elde edilmiştir.

Bu çalışmalar neticesinde, denizaltılar için Zargana Torpido Karşı Tedbir Sistemi ile suüstü platformları için Hızır Torpido Karşı Tedbir Sistemi milli imkanlarla geliştirilmiştir.

Zargana ve Hızır sistemlerinin en kritik yapıtaşlarından olan sarf edilebilir efektörler de bu süre içerisinde özgün olarak geliştirilmiştir. Zoka adı verilen bu efektörler aldatıcı ve karıştırıcı olmak üzere iki farklı türde olup, kullanıldıkları platforma göre farklılıklar gösteren geniş bir Zoka efektör yelpazesi oluşturulmuştur. Zoka efektörleri akustik güdüme sahip tüm torpidolara karşı etkin olacak şekilde gelişmiş akustik karıştırma ve aldatma algoritmalarıyla donatılmışlardır.

Denizaltılar ve suüstü gemileri için torpido tehdidine karşı en etkin savunma, işlevsel imha ve fiziksel imha yöntemlerinin birlikte kullanılması ile sağlanabilecektir. Aselsan’ın, torpidolara karşı savunulması amacıyla geliştirdiği, özgün donanım ve yazılıma sahip Torpidoya Karşı Savunma Torpidosu (Tork) ile ilgili çalışmalar, TÜBİTAK TEYDEB 1501 desteğiyle 2014 yılında başlamıştır. Tork, gemilere karşı atılacak olan akustik güdümlü, tel güdümlü, güdümsüz ve dümen suyuna güdümlü torpidoları imha etmek amacıyla geliştirilmekte olan bir anti-torpido torpidosudur. Tork; platforma yaklaşan torpido tehdidini, sonar arayıcı başlığı ile hassas şekilde konumlandırabilmektedir. Sistem, gelişmiş önleme algoritmalarını kullanarak imha mesafesine geldiğinde infilak ederek, torpido tehdidini görev yapamaz hâle getirecek şekilde geliştirilmektedir.

Tüm torpido tiplerine karşı etkili olması hedeflenen Tork, işlevsel imha karşı tedbir sistemleri Zargana ve Hızır ile entegre olarak çalışabilecek şekilde geliştirilmektedir.

Tork Sistemi;

• Sonar Arayıcı Başlığı

• Güdüm/Kontrol Birimi

• Harp Başlığı/Talim Başlığı

• Batarya Bölümü

• Motor Sürücü Bölümü

• İtki ve Yönlendirme Alt Sistemi

bileşenlerinden oluşmaktadır. Hâlihazırda deniz ortamında manevra tecrübeleri devam eden Tork’un, 2017 yılı sonunda, akustik arayıcı başlığı ile performans testlerinin yapılması planlanmaktadır.

ASELSAN Fiziksel İmha Karşı

Tedbir Torpidosu Tork

Tork sistemi; çalışma prensibi, boyutları ve alt bileşenleri ile hafif torpidoyla büyük ölçüde benzerlik göstermektedir. Bu sebeple Aselsan, Tork sistemini, önümüzdeki dönemde, gerek yurt içi ihtiyaçlar gerekse yurt dışı pazar potansiyelini de dikkate alarak, hafif torpidoların altyapısını da oluşturacak şekilde geliştirmektedir. Tork’un Sonar Arayıcı Başlığı için geliştirilmiş olan elektronik alt sistemi (dry-end), hafif torpido Sonar Arayıcı Başlığı kapsamında sadece uyumlama devrelerinin değiştirilmesiyle kullanılabilecek özellikte geliştirilmiştir. Tork ve Hafif torpido Sonar başlıkları arasındaki temel farklılık akustik dizinleridir (wet-end). Hedef büyüklüklerine bağlı olarak Tork’un akustik dizini hafif torpidoya göre daha yüksek frekansta çalışmaktadır.

Tork’un diğer önemli alt sistemlerinden motor, itki-yönlendirme ile güdüm ve kontrol alt sistemleri ise hafif torpido için herhangi bir değişiklik ihtiyacı olmadan kullanılabilecek şekilde geliştirilmiştir. Hâlihazırda Motor Sürücü Birimi, Tork ihtiyaçlarını fazlasıyla karşılarken, hafif torpidonun ihtiyaç duyacağı güç seviyelerinde, iki adet motoru aynı anda sürebilecek kapasitededir.

Tork’taki mevcut çalışmalarla milli hafif torpidonun altyapısını da büyük ölçüde tamamlamış olan Aselsan torpido teknolojilerinde önemli bir altyapı ve teknolojik birikim elde etmiştir.

Geleceğe Bakış

Savunma sistemlerinin her alanında olduğu gibi, suyun altında da “tehdit” ve “karşı tedbir” kavramları birbirlerine bağlı olarak sürekli bir gelişim göstermektedir. Torpido üreticileri, torpidolarının daha hızlı, daha sessiz ve daha akıllı hareket edebilmeleri için, yeni gelişen teknolojilerle birlikte, torpidolarını sürekli olarak güncellemekte veya yenilemektedir. Benzer şekilde, karşı tedbir sistemleri de savunma kabiliyetini en üst düzeye taşıyacak şekilde tehdit durumlarına karşı sürekli gelişim göstermektedir. Bu yarışta, denizaltıların ve suüstü gemilerinin torpido tehdidinden sakınabilmesi için, yeni metotlar da geliştirilmektedir.

Torpidoların gelişimi ve teknolojik gelişmeler dikkate alındığında, önümüzdeki dönemde, karşı tedbir ihtiyaçlarının, hem ülkemizde hem de dünyada daha da artacağı değerlendirilmektedir.

Aselsan, 40 yıllık teknolojik birikimini kullanarak, ülkemiz için gereken her türlü sualtı akustik sistem teknolojisinde sorumluluk almayı sürdürecektir. Performans, işlevsellik ve lojistik ihtiyaçlara uygun modüler sistemler ile torpido ve torpido karşı tedbir sistemlerinde ülke savunması için en ileri teknolojiyi kazandırmaya devam edecektir.

Torpido Silah Sistemlerinin Geleceğine Bakış
Amiral (E) Alaattin Sevim: Torpidoların kullanılacağı harekat ortamı devamlı olarak değişmektedir. Haberleşme, sensörler ve taktik angajman için kullanılacak sualtı networkleri, akustik ve fiber optik alanlarındaki teknolojik ilerlemeye paralel olarak gelişmeye devam ediyor

Denizaltının harekat sahasında görüldüğü ilk zamanlardan bugüne kadar denizaltı savaşı önemli derecede değişti. İnsanın yaratıcılığı ve teknolojideki ilerlemeler, sualtı silahlarını yüzen mayınlardan ve ilkel torpidolardan alarak günümüzün donanmalarında kullanılan yüksek süratli, güdümlü, homing torpidolara getirdi. Denizaltı savaşından savaş gemisi tasarımına ve taktiklerin geliştirilmesine kadar birçok alanda modern torpido, deniz savaşının temel lokomotiflerinden biri olmuştur. Torpido, en dinamik ve öldürücü sualtı silahıdır. Günümüz donanmaları için modern torpido, denizaltıların satıh ve denizaltı tehditlerini yenmesine olanak tanır ve gemiler ile uçaklara tehdit denizaltılara saldırma olanağı sağlar.  Torpidonun büyük kaynaklar harcanarak inşa edilen gemileri ve denizaltıları tek bir atışta batırma kabiliyeti denizdeki komutanların daima göz önünde bulundurmak zorunda oldukları bir husustur. Bu sofistike ve karmaşık silah sistem tasarımı, mekanik mühendislik, tahrik, güç kaynağı, elektronik, sinyal işleme, güdüm, hidrodinamik, aerodinamik, bilgisayar ve yazılım, patlayıcı ve patlayıcı mekaniği gibi birçok alanla ilgili teknolojileri içermektedir. Modern torpido, ateşle ve unut tipi bir silah olarak optimum arama gerçekleştirmek, torpido karşı tedbir sistemlerinden sakınmak, sahte hedefler arasında gerçek hedefi tespit etmek ve sonuçta hedefi imha etmek üzere onu hedefe yönlendiren akıllı bir yönetim sistemine sahip bir silahtır.

Peki, gelecek torpido için neler saklamakta? Dünyanın ileri gelen donanmaları için bu alandaki temel meydan okuma; envanterde mevcut torpidoların geliştirilmesinin yanı sıra yeni nesil torpidoların geliştirilmesi için yeni teknolojilerin araştırılmasıdır. Soğuk Savaşın bitiminden bu yana, denizaltı operasyonlarında dikkat büyük oranda derin sulardan sığ sahil bölgelerine kaymıştır. Akustik gürültü, yerel gemi trafiği, sahte hedefler ve dipten yansımalar, bu gürültülü ortamda torpidoların performanslarını etkilemekte ve daha iyi güdüm ve kontrol gereksinimi kritik hale gelmektedir. Torpidoların sonar dizinlerinin geniş bant modunda çalışma yeteneğine kavuşturulması ve daha gelişmiş veri işleme ünitelerinin torpidolara yerleştirilmesi kıyı sularında harekatın başarısı için gerekli hale gelmiştir.

Torpido içinde “daha akıllı” güdüm ve kontrol sistemleri geliştirmek üzere incelenen birkaç yeni yaklaşım mevcuttur. Geliştirilmiş sinyal ve taktik veri işlem yöntemlerine ek olarak, torpidolar ve atıldıkları platformlar, akıllı torpido yönetim sistemleri ve ultra-geniş bant sonar dizinleri arasında daha gelişmiş, iletişim sağlamada da ilerlemeler kaydedilmiştir. Akustik ve fiber optik iletişim teknolojilerindeki gelişmeler, torpido sensörleri ile denizaltıların sensörlerinden alınan verilerin birlikte değerlendirilmesi ile muharebe yönetim sistemleri için daha iyi bir taktik resmin oluşturulmasına imkan tanımaktadır. Akıllı torpido yönetim sistemleri, sinir ağlarını ve bulanık mantığı kullanarak silahın gelişen dinamik taktik duruma adapte olmasını sağlayacak ve ultra geniş bant dizinler de torpidoların sensör yeteneklerini önemli ölçüde artıracaktır.

Zor tespit edilme de yeni nesil torpidoların vazgeçilmez özelliklerinden biri olacaktır. Gerçekten tehdit tarafından zor tespit edilecek veya hiç tespit edilemeyecek bir torpido geliştirilmesi, denizaltılar için tehdit hedeflere daha fazla yaklaşma ve saldırı seçeneği sağlayacaktır. En son ana kadar duyulamayan bir torpido, tehdidin torpidoyu tespitini geciktirecek ve karşı önlemler ya da karşı taarruzlar ile etkili bir şekilde tepki verme kabiliyetini zayıflatacaktır. Bu husus, tehdidin başarı ile etkisiz hale getirilmesi ihtimalini büyük oranda artıracak ve potansiyel olarak ölümcül bir karşı saldırıyı önleyecektir.

Yeni torpido teknolojileri şekillenirken, klasik torpido dizaynlarında çarpıcı şekilde farklılaşmalar da ortaya çıkmaktadır. Bazı teknolojik gelişmeler, klasik yaklaşımları değiştirmeye zorlayan çok önemli etkilere sahiptir. Geleceği değiştirme potansiyeline sahip bu teknolojilerden biri “Süper Kavitasyon’’ tekniği olabilir. Sürat sınırlarını zorlamak torpido performansını ve bunun sonucu ortaya çıkacak etkinliği önemli ölçüde etkilemektedir. Reaksiyon göstermesine fırsat tanımadan bir tehdidi etkisiz hale getirebilme yeteneği belirgin bir avantaj sağlar. “Süper Kavitasyon” teknikleri kullanılarak bir torpido mevcut torpidoların beş misline kadar hızlanabilen özerk yüksek süratli, yüksek manevra kabiliyetine sahip, tehdit reaksiyon göstermeden önce hedefine ulaşabilen bir sualtı füzesi haline gelir. Bu yaklaşımda, torpidonun önündeki su yüksek hız nedeniyle buharlaşmakta, böylelikle torpidonun içinde uçması için sualtında torpidoyu çevreleyen bir buhar cebi oluşturmaktadır. Böyle bir buhar cebinde hareket etmek, sürtünmeyi önemli ölçüde azaltarak belirli bir giriş gücü için son derece yüksek bir hıza ulaşılmasını mümkün kılmaktadır. Ancak böylesine yüksek süratlerde hareket de torpidonun sensörlerinden istifade imkanını ortadan kaldırmakta, torpidonun yüksek süratine bağlı olarak çıkardığı gürültü nedeniyle hedef tarafından uzak mesafelerden tespit edilmesi ihtimali artmakta, hatta bu gürültünün atış anından itibaren duyulmaya başlanması nedeniyle atışı yapan denizaltının mevkisinin tespit edilmesi riskini de beraberinde getirmektedir. Bununla beraber Süper Kavitasyon torpidoların mevcut durumları itibari ile yakın mesafelerden yapılacak taarruzlarda ve torpidolara karşı atılacak karşı tedbir sistemlerinde kullanılma potansiyelleri yüksektir.

Torpidoların patlayıcı yükünü taşıyan harp başlıkları da gelecekte gelişme gösterecektir. Harp başlıkları hem patlama enerjisini tüm yönlere yayacak yığın şarj hem de enerjiyi istenilen yöne yönlendirmeyi mümkün kılacak yönlü infilak alternatifleri sunan çok modlu patlama özelliklerine sahip olacaktır. Torpido taşıyıcısı platformların emniyetini artırmak maksadıyla düşük duyarlıklı mühimmat ihtiyacını karşılarken, daha yüksek öldürme gücü sağlayacak ve daha güçlü etkiler yaratmak için giderek daha enerjik malzemeler kullanacaklardır. Bu, torpidoya daha fazla “tahrip gücü” sağlayacak ve artan menzil ile birlikte daha fazla sensör ve veri işleme ünitesinin yerleştirilmesi için daha fazla boş alana sahip daha küçük ve hafif torpidoların geliştirilmesi mümkün olacaktır.

Torpidoların kullanılacağı harekat ortamı devamlı olarak değişmektedir. Haberleşme, sensörler ve taktik angajman için kullanılacak sualtı networkleri, akustik ve fiber optik alanlarındaki teknolojik ilerlemeye paralel olarak gelişmeye devam ediyor. Platform, silah ve harici sensörlerden gelen verilerin birleştirilmesi ve işlenmesi, bu networkler ile iletişim kurabilen ve akıllı torpido yönetim sistemlerinden faydalanabilecek yeni nesil akıllı torpidoların geliştirilmesini gerektirmektedir. Bu torpidolar, sadece denizaltılarda değil aynı zamanda her biri uzaktan kontrollü bir ateşleme platformu haline gelecek ve denizaltının tehditten uzak kalmasını sağlayarak, bekasını artıracak insansız denizaltı araçlarında da konuşlandırılabilirler. Hız, zor tespit edilme ve yeni angajman konseptlerini kullanmak suretiyle modern torpido, harekat sahasındaki tehditlere karşı avantaj elde etmek için gerekli yeteneği sağlamaya ve harekat sahasını şekillendiren unsurlardan biri olmaya devam edecektir.

Deniz Sualtı Silah Sistemleri: Mayın Harbi

KOÇ Bilgi ve Savunma Teknolojileri AŞ/ Kıdemli Proje Yöneticisi Erkan Helvacılar: Uzun vadede Mayınlar sadece patlayıcı madde içermeyecek enerji depolama teknolojilerindeki gelişmelerle özellikle sığ sularda elektromanyetik saldırı gerçekleştirebilen mayınlar keşfedilecektir

Deniz Mayın Harbi; stratejik, operasyonel ve taktik açıdan deniz mayınlarının suüstü ve sualtı platformlarına karşı havadan, gemiden ve denizaltından döküldüğü bir harp şeklidir. Deniz mayınları, tarih boyunca meydana gelen deniz savaşlarında özellikle gelişmemiş zayıf ülkeler için daha güçlü rakiplerine karşı kullandıkları etkin bir silah ve güçlü donanmalar içinse sürekli bir tehdit oluşturmaktadır. Gerek düşük maliyeti ve uygulama kolaylığı, gerekse etkinliğini uzun yıllar boyunca sürdürmesi nedeniyle, deniz mayınları özellikle II. Dünya Savaşı’nın en fazla kullanılan silahı olarak literatüre geçmiştir.

İkinci Dünya Savaşı’nda ABD 21’inci bombardıman filosunun toplam iş gücünün yüzde 5,7’si ile gerçekleştirmiş olduğu Japon sularına yönelik mayınlamanın, düşman birliklerinin çok daha yüksek oranda efor harcamasına ve kayıp vermesine sebep olmuştur. Ayrıca literatürde ABD filosunun füzeler ile bir, torpidolar ve uçaklarla iki gemi kaybetmiş olmasına karşın mayın patlaması neticesinde on beş gemisini kaybettiği belirtilmiştir. Bu istatistik mayın kullanımının etkinliğini göstermektedir.

Deniz Mayınları Dip Mayınları ve Demirli Mayınlar olmak üzere iki şekilde sınıflandırılmaktadır.  Dip Mayınları: Anti İşgal Temaslı, Etkileşimli ve Kontrollü olmak üzere 3 alt sınıftan oluşmaktadır. Demirli Mayınlar ise Sabit ve Sabit Olmayan olmak üzere 2 alt sınıftan oluşmaktadır.  Günümüzde özellikle farklı duyarga kombinasyonlarına sahip etkileşimli dip mayınları ve hava mayınları geliştirmektedir.

Mayın Harbi

Tehlikeli ve kolay bulunması nedeniyle yaygın kullanılan bir harp aracı olanı deniz mayınları karşı tespit ve teşhis amaçlı doktrinsel çalışmalar yapılmış ve özellikle içinde bulunduğumuz soğuk savaş sonrası dönemde insanlı ve insansız araçların bu amaçla kullanımıyla mayınların bertaraf edilmesine yönelik gelişmeler yaşanmıştır. Mayın harbinde tarihte çok çeşitli mayın dökme işlemleri gerçekleşmiştir. En tipik uygulamaları: gemiden mayın dökümü, denizaltından mayın dökümü ve havadan mayın dökümüdür. Gemiden mayın dökümü günümüzde en çok kullanılan yöntemdir.

Mevcut Mayın Silah Sistemleri

Dip mayını teknolojisinde literatürde yer alan en güncel mayınlar İtalya’nın Manta ve Asteria mayınlarıdır. Manta mayını 3 -100 m arasında küçük denizaltı, küçük ve orta büyüklükteki gemi hedefleri için etkin olan, gemiden ve uçaktan dökülebilen bir dip mayınıdır. Bu mayın akustik, manyetik ve yakınlık duyargalarına sahip olup, kurulma gecikmesi ve hedef sayma mekanizması ile beraber ateşleme zincirini başlatabilen bir elektronik üniteye sahiptir. Mayının keysi kesik koni şeklinde cam kumaş olup soğurma özelliği, deniz dip tabiatına uyumluluğu, kuvvetli akıntılara karşı sabit kalabilme özelliğiyle göze çarpmaktadır.

Asteria mayını akustik, sismik, manyetik, basınç ve optik duyargalara sahip, geniş alanda etki göstermek üzerine tasarlanmış gemiden denizaltına kadar farklı hedeflere karşı etkinlik gösterebilen dip mayınıdır. Mayın, gelişmiş tapa ve dijital teknolojisi, geniş veri kütüphanesi, kurulma gecikmesi ve hedef sayma mekanizması ile beraber İtalya’nın en gelişmiş mayınıdır. Mayın, 6-300 m derinliğinde çalışabilme özelliğine sahiptir. Epoksi resini emdirilmiş cam fiber malzemeli keysi ile tespiti zor bir tasarımdır.  Mayın, 200 kg, 400 kg, 600 kg patlayıcı içeren 3 farklı modülden oluşur .

Uzun Vadede Mayın

Silah Sistemleri

Kısa vadede mayın silah sistemleri; dış kaplamasında nano-yapılı sonar akustik sinyalleri soğuran, sayısal sinyal işleme algoritmaları içeren ateşleme mekanizmaları bulunan, istenilen mesafede istenilen etkiyi yaratabilecek şekilde patlayabilen ve gelişmiş sensörlerle donatılmış ve aynı zamanda dalgıç ve ROV’ların hareketlerini analiz edebilen silahlar olacaktır.

Orta vadede mayın silah sistemleri; Mayın Sistemleri, Mayın Karşı Tedbir (MKT) sistemlerini hissederek kendini gömebilecek, kaplamaları gemilerde bulunan üç boyutlu yazıcılarla üretilebilecek ve bazı tip kaplamalarda canlı bitki örtüsü kullanılarak AUV’lerin otonom tespit ve sınıflandırma kabiliyeti kırılmaya çalışılacaktır. Mayınların patlayıcı şarjları nano-teknoloji ve malzeme teknolojilerindeki gelişmelerle daha etkin ve küçük boyutta olacağından mayınların boyutları küçülecek ve tespiti zorlaşacaktır. Uzaktan kablosuz sualtı sinyal kontrollü mayınlarla daha caydırıcı tedbirler alınabilecektir. Mayınlı sahalardan geçişte tanıtma/tanıtma maksadıyla kriptolu sinyalle mayınlar aktif/pasif konuma getirilebilecektir. Uzun vadede mayın silah sistemleri, dalga ve sualtı akıntılarından enerji elde edebilecek ve daha uzun ömürlü olacaktır. Uydu ve haberleşme ağlarındaki gelişmelerle uydu üzerinden aktif/pasif yapılabilen gelişmiş mayınlı sahalar oluşturulabilecektir. Mayınlar sadece patlayıcı madde içermeyecek enerji depolama teknolojilerindeki gelişmelerle özellikle sığ sularda elektromanyetik saldırı gerçekleştirebilen mayınlar keşfedilecektir.

Ülkemizdeki Durum

Ülkemizde teknolojisi oldukça eski demirli ve dip mayınları olduğu bilinmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin etkin ve güçlü bir mayın harbi yeteneği kazanabilmesi için yeni teknolojiye sahip mayın karşı tedbirlerine karşı dirençli, harekata özgü konfigüre edilebilen ve duyarsız mühimmat özelliği gösteren modern ve milli deniz mayınlarının geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Bu kapsamda Koç Bilgi ve Savunma Teknolojileri A.Ş önderliğinde çalışmalar başlatılmıştır. Mühimmat tasarımı, geliştirme ve üretimi konularında uzman TÜBİTAK SAGE ve Makine ve Kimya Enstitüsü Kurumu ile de iş birliği faaliyetleri devam etmektedir.  Bu çalışmalar ışığında ülkemiz envanterine milli etkileşimli modern dip mayınları kazandırılacaktır.

Geçmişten geleceğe mayın teknolojileri
Emekli Subay Şenol Azgın: İlk olarak mayınlar Amerikan İç Savaşı’nda kullanılmıştır. Birinci Dünya Savaşı’nda ittifak kuvvetleri tarafından sularımıza binlerce mayın dökülmüştür. Bununla birlikte; Çanakkale Boğazı mayın hatları ve Nusrat mayın gemisi tarafından dökülen 26 mayın savaşın kaderini değiştirmiştir

İkinci Dünya Savaşı sırasında da mayınların çok geniş çapta kullanıldıkları görülmektedir. İkinci Dünya Savaşı’ndaki en çarpıcı örnek, Amerikan uçakları ile dökülen 12.000 mayının  Japonya’nın deniz ticaret filosunun dörtte üçünü yok etmiş veya kullanılamaz hale getirmiş olmasıdır. Japonya sadece ticaret filosunu kaybetmekle kalmamış dökülen bu mayınların tehdidinden korunmak için olağanüstü bir çaba sarfetmiş, 300’e yakın mayın tarama gemisi ile aylarca temizlik harekatı yapmak zorunda kalmıştır. İkinci Dünya Savaşı’nda dökülen 500.000 mayın; 1.500 geminin batmasına ve 500 geminin ağır hasar almasına neden olmuştur.

Kore Savaşı’nda da mayın harbi açısından çok önemli bir olay yaşanmıştır. Kore tarafından dökülen mayınlar nedeniyle  ABD’nin 50.000 askerini taşıyan 250 gemisi istenilen zamanda karaya ulaştırılamamıştır. Tam 8 gün ABD Donanması dökülen mayınların temizlenmesi için beklemek zorunda kalmış yani harekatın sürpriz etkisi önlenmiştir.

Körfez Savaşı’nda, Kuveyt yakınlarına dökülmüş eski mayınların serbest bırakılması ve bu mayınlara çarpan USS Princeton ve USS Liberty destroyerlerinin de ciddi hasar görmesi; koalisyon güçlerinin 40 gün mayınları temizlemekle meşgul olmasına neden olmuştur. Tüm bu örneklerden de görüleceği gibi mayın silahı son derece etkili bir silahtır. Konuya bir de ekonomik açıdan bakalım. Bir mayın silahının maliyeti temel olarak içindeki  patlayıcı miktarı, ateşleme mekanizması ve dış kaplamasının özelliğine göre değişiklik gösterir. Dünya üzerinde bilinen mayınlar 1.500 ila 100.000 dolar arasında değişen fiyatlara üretilebilmektedir. Yalnızca 1.500 dolara mal olan bir mayının USS Samuel Roberts’ta meydana getirdiği hasarın bedeli 96 milyon dolar olmuştur.

Geleceğin mayın teknolojileri

Dün, savaşların kaderini değiştiren mayın teknolojileri gelecekte nasıl gelişecek. En önemli sorulardan biri!

Gelişen kritik teknolojilerle mayın silah sistemleri; dış kaplamasında nano yapılı sonar ekolarını absorbe edebilen, bazı tip kaplamalarla canlı bitki örtüsü kullanılarak AUV’lerin otonom tespit ve sınıflandırma kabiliyetini kırmaya çalışılacak, UEP ve ELFE elektrik alan değişimleri üzerine ateşleme mekanizmaları bulunan, MKT sistemlerini hissederek kendini gömebilecek ve aynı zamanda dalgıç ve ROV’ların hareketlerini analiz edebilen silahlar olacaktır.

Mayınların patlayıcı şarjları nanoteknoloji ve malzeme teknolojilerindeki gelişmelerle daha etkin ve küçük boyutta olacağından mayınların boyutları küçülecek ve tespiti zorlaşacaktır. Uzaktan kablosuz sualtı sinyal kontrollü mayınlarla daha caydırıcı tedbirler alınabilecektir. Mayınlı sahalardan geçişte tanıtma/tanıtma maksadıyla kriptolu sinyalle mayınlar aktif/pasif konuma getirilebilecektir.  Daha uzun vadede uydu ve haberleşme ağlarındaki gelişmelerle uydu sinyali ile aktif/pasif yapılabilen gelişmiş mayınlı sahalar oluşturulabilecektir. Mayınların sadece patlayıcı madde içermeyerek enerji depolama teknolojilerindeki gelişmelerle özellikle sığ sularda elektromanyetik saldırı gerçekleştirebilen mayınların üretilebileceği kıymetlendirilmektedir.

MKT sistemlerinde ise; tarama sistemleri gelişmiş mayın karıştırma (mine jamming) yapabilecek ve avlama sistemlerinde kablosuz şarj edilebilir AUV’ler kullanılmaya başlanacak, bu sayede sualtında kendi kendilerini şarj edebilecektir. Organik MKT ve modülerleşme konseptleri giderek gelişecek ve denize daha dayanıklı platformlarla daha hızlı ve uzağa intikal edilebilecektir. Mayın avlama harekâtında, özellikle sığ sularda kolaylıkla kullanılabilen güneş enerjili AUV’ler geliştirilecek ve bu sayede harekât süreleri kısıt olmaktan çıkacaktır. Özellikle gömülmüş mayınlara karşı düşük frekanslı sonarlarla tespit kabiliyeti ortaya çıkacaktır. Havadan MKT sistemi gittikçe önem kazanacak ve lazer optik teknolojilerdeki gelişmelerle 30 metreden daha derin sularda tespit ve sınıflandırma yapılabilecektir. AUV ve ROV cihazlarında sualtında lazer enerji kullanarak imha prosedürleri geliştirilerek mayınların ana patlayıcıları imha edilmeden sadece ateşleme mekanizmaları etkisiz hale getirilerek ele geçirilmeleri sağlanacaktır. Daha ileriki yıllarda uydu ve haberleşme teknolojilerindeki gelişmeler ile tamamen uzaktan erişimle MKT icra edilebilecek ve insansız yargılama yapay zekası oluşturularak AUV’lerin kendi başına mayın imha kararı alabileceği öngörülmektedir.

İnsansız MKT Sistemleri

İnsansız MKT sistemleri, özellikle ufuk ötesi harekat icra edecek unsurlara konuşlandırılarak kullanılabilecek, hafif, çevik ve örtülü harekât icra etme kabiliyeti olan sistemlerdir. İnsansız MKT sistemleri suüstü ve sualtı sistemleri olmak üzere iki alt gruba ayrılabilir. Günümüz teknolojisi ile geliştirilmiş insansız sualtı sistemleri, üzerlerine entegre edilmiş sonarları vasıtasıyla, özellikle sığ sularda çok etkin bir şekilde mayın tespit ve sınıflandırma faaliyeti icra edebilmektedir. İnsansız suüstü MKT vasıtaları ise otonom teknolojileri sayesinde insansız sualtı araçlarını mayınlı sahada atma-toplama, sualtı verilerinin aktarımı ve gelişmiş sistemlerle mayın tarama faaliyeti icra edebilmektedir.

İnsansız MKT sistemlerinin kullanım konsepti “mayınlı sahadan personelini çıkar” ilkesinden hareketle ortaya çıkmıştır. Ancak insansız MKT sistemlerinin, mayınlı bir sahada platformlarından ayrı bir mevkide, deniz tabanı ve temaslarla ilgili verdiği bilgiler halen tartışma konusudur. Bununla birlikte bir mayınlı sahanın sınırlarının tam olarak belirlenemez olması insansız MKT sistemlerinin konuşlandırıldığı platformların gerçekten de mayınlı sahanın dışında olup olmadıklarını açıklanamaz kılmaktadır. Ayrıca sualtı seyir sistemleri, kontrol, tespit ve sınıflandırma teknolojilerinin halen olgunlaşma süreci içerisinde olması ve son teknoloji ile üretilmiş olmaları sebebiyle bakım maliyetleri de dezavantajları arasında sayılabilir. İnsansız MKT sistemleri halen tam anlamıyla kendilerini kanıtlamamış olsalar da otonom akıllı sistem teknolojilerindeki gelişmeler ve giderek kabul gören “mayınlı sahadan personelini çıkar” ilkesi ile önümüzdeki yıllarda kullanımının giderek artacağı kıymetlendirilmektedir. Ayrıca bu sistemlerin, organik MKT konseptinin gelişiminde anahtar rol oynayacağı değerlendirilmektedir.

Organik MKT Sistemleri

Gelişmiş ülkelerin son yıllarda üzerinde durduğu bir MKT konsepti olan “Organik MKT”, çok maksatlı görev fonksiyonu olan ana vurucu platformlara (suüstü gemileri, denizaltılar, helikopterler vb.) modüler olarak MKT kabiliyetlerinin de kazandırılması üzerine kurulu bir kavramdır. Lazer mayın tespit ve teşhis sistemleri ile donatılmış helikopterler, insansız hava araçları, insansız suüstü MKT sistemleri ve insansız sualtı MKT sistemleri organik MKT konseptinde kullanılan sistemlere örnek olarak verilebilir. Bazı geleneksel MKT sistemlerinin ve uzmanlaşmış personelin tahmin edilebilen gelecekte idamesine devam edilecek olsa da özellikle diğer harp nevileri (denizaltı savunma harbi, suüstü harbi, hava savunma harbi vb.) de göz önünde bulundurulduğunda bu konseptin hızla gelişeceği ve MKT harekatında insansız sistemlerin kullanımının artacağı değerlendirilmektedir.

 

 

Bunu Paylaşın