Sektör tedbir paketini bekliyor

MDN İstanbul

Devletler küresel krizi bertaraf etmek için yüz milyarlarca dolarlık finansal çözüm paketleri hazırlasalar da, piyasalar bir türlü aradığı güven ortamına kavuşamadı. En son ABD Başkanı Barack Obama’nın yasalaştırdığı 787 milyar dolarlık ekonomik teşvik paketi kendi ülkesinde bile son derece zayıf bulundu. 2008 yılında ABD ekonomisi yüzde 4, Japon ekonomisi yüzde 13, Avrupa ekonomisi ise yüzde 6 küçüldü ve doğal olarak 2009 yılı da kimseye umut vaat etmiyor.  Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick ekonomik krizin 46 milyon insanı daha günde 1,25 doların altında yaşamaya mahkûm edeceğini açıklarken, Uluslararası Para Fonu (IMF) 2009 yılı dünya büyüme oranını yüzde 0,5 olarak tahmin ediyor.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren sektörel tedbir paketinin denizcilik sektörünü de kapsayacağını açıkladı. Hazırlanan paket denizcileri memnun edecek mi bilemiyoruz, ama DTO meclis toplantısında dile getirilen beklentiler son derece yüksekti

Peki, “teğetti, değildi” diye oyalanırken, krize bodoslama dalan Türkiye’de neler oluyor? Elbette Türkiye’de ABD ve destek paketleri hazırlayan diğer 19 ülke gibi, herkesin merakla beklediği bir sektörel tedbir paketi hazırlıyor. Üstelik denizciler, paketin denizcilik sektörünü kapsayacağından da oldukça umutlu. Zira paket hazırlıklarının öncesinde Deniz Ticaret Odası (DTO) ve Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) gibi sektörü temsil eden kurumlar, 2008 yılı başlarında 6,3 milyon dwt olan gemi siparişi bugün 2,5 milyon dwt’nin altına düşen denizcilik sektörünün krizden çıkışını anlatmak üzere hükümet üyelerine kapsamlı sunumlar yaptılar ve sorunlarını, çözüm önerileriyle birlikte dile getirdiler.
Biz de MarineDeal News olarak, hem Deniz Ticaret Odası Danışmanı Prof. Dr. Oral Erdoğan’ın kriz hakkındaki yorumlarını, hem de DTO şubat olağan meclis toplantısında “Sektör diyet yapmak zorunda” diyerek krizle ilgili önerilerini dile getiren DTO Başkanı Metin Kalkavan’ın, konuşmasını derleyerek okurlarımızla paylaşmak istedik.

Prof. Dr. Oral Erdoğan:

“Denizcilik sektörü, sektörel tedbir paketinin denizcilik sektörünü de kapsaması için elinden geleni fazlasıyla yaptı”
1956 yılından 2006 yılı sonuna kadar bir sürü faktörü dikkate alarak hazırladığımız modeli 2006 sonunda tamamlamış ve Tersaneler Master Planı içinde sunmuştuk. Bu modele göre 2006’dan sonra, dünya ticaretinin daralma ihtimalinin yüksek olduğunu ve özelikle 2007 ve 2008’de büyük bir sorunla karşılaşılabileceğini söylüyorduk. Ayrıca hazırladığımız modelde 2009’dan itibaren kötüleşmenin duracağı yönünde bir beklenti de vardı. Raporda şöyle yazıyordu: “Son yıllarda filo gelişiminde hızlanan artışın yüksek ihtimalle yavaşlayacağı ve belki 2007 ve 2008, olmasa da ardından 2-3 yıllık dönemde, yavaşlama ve/veya durgunluk yaşanabileceği tahmin edilmektedir”. Bu 2006 sonunda yazılıp, 2007 şubatında Denizcilik Müsteşarlığı’na sunulmuştu. Şu an bu modelin tutarlılığı ve  işe yarıyor olması bize güven veriyor. O zaman tekrar modele geri dönüp bakarsak, 2009’da bir gerileme olacağı ama 1-2 sene, belki maksimum 3 sene yaşanacak bir duraklama veya gerilemeden sonra büyümenin tekrar yaklaşık 10-12 sene sürebileceğini söyleyebilirim. Özetle 2020’lere kadar hızlı bir büyüme dönemi, ardından  yine yavaşlama bekliyoruz.
Ayrıca modele göre normal büyüme halinde 2026’da 1,58 milyar global filo oluşacak diye de belirtmiştik. Şu anda bunu neden emin olarak söyleyebiliyoruz? Çünkü 2006’da, 2007 sonunda 1,15 milyar dwt tonaja ulaşılacağını da aynı modele göre söylemiştik. Ama genel kanı, bu kadar yoğun siparişlerle teslimlerin hızla artacağı ve 2009’da, 2010’da 1,3, 1,4 milyar dwt’ye  ulaşılacağı, modelin de yanlış olduğu kanaatiydi. Fakat şu anda sipariş iptallerinin yüzde 60’a vardığını düşünürsek, o filonun öyle kontrolsüzce, talebin üzerinde artmasının da imkânsız olduğunu görmüş olduk. Dünya filosunu arz diye düşünün, diğer tarafta da taşınması gereken mal var. Bu ikisi ilişkili gidecektir.
“Talep olmadan endeks yükselmez. O yüzden tüketici endeksleri de önemli bir veridir.”
2006’nın 28 Kasım’ında “Lloyd’s Shipping Economist”de DTO adına sunuş yaptığım zaman 2008’de global filo tahminimin 1,1 milyar dwt olacağını söylemiştim. Zaten gerçekleşen de o. Ama açın ABS’in, diğer bildiğiniz yerlerin 2006 raporlarını, “2008 sonuna 1,3-1,4 milyar dwt bekliyoruz” demişlerdi. Siz de Deniz Ticaret Odası’na inanmayıp, gidip bol bol sipariş yaptınız. O yüzden burada bir gaza getirme süreci yaşandı. Yine aynı kohferansta söylediğimiz ifadelerden biri de “2008’den sonra, özellikle de 2008’de bir gerilemenin olması beklenmektedir” şeklindeydi. Yine Yunanistan’da yayımlanan dergide dünya ticaretindeki daralmadan dolayı filonun gerilemesine ilişkin açıklamalar vardı. 18 Ekim 2007’de Yunanistan’da yine DTO’yu temsilen Marine Money’deki sunuşta navlunların hızla düşmesine ilişkin bir beklentiyi dile getirdik ve “Piyasalarda düşüş çok yakındır” dedik. Bunları şunun için söylüyorum; çünkü bazı bakanlar, bürokratlar veya sektör temsilcilerince “Hiç kimse böyle bir krizi bekleyemezdi” deniliyor. Bekleyenleri hiçe sayıyorduk.
Denizcilik sektörü, sektörel tedbir paketi konusunda elinden geleni fazlasıyla yaptı. Ama bizden çok, özellikle Ulaştırma Bakanlığı ve Denizcilik Müsteşarlığı, sektördeki çalışanlardan çok bizim için çalıştı. Diğer bürokratlar ve bakanlar sektörümüzü tanımadıkları için onlarla bu iletişimi kurmak gerçekten çok zordu. Onlar da iyi niyetlilerdi, ama tam olarak işin içinde olmadıkları için bizi anlayamıyorlardı sanırım. Örneğin kredi ötelemesi konusunu, istihdamdaki işten çıkarmaların daha ne kadar devam etme riski olduğunu, yan sanayinin sektör açısından ne kadar önemli olduğunu, bizden çok bakanımız ve müsteşarlık dile getirdi. O yüzden ben bundan sonraki çalışmalarda Denizcilik Müsteşarlığı’na daha çok destek verilmesini talep etmek zorundayız diye düşünüyorum.

Metin Kalkavan

“Sektör mutlaka diyet yapmak zorunda. Bu diyeti de sağlıklı yapabilmesi için, sağlıklı ara girdilere ihtiyaç var. Bunu da devletimizden bekliyoruz”
Mart ve nisan aylarında bir düşüş daha olacağı bekleniyor. Ama yine de iyimserliğinizi kaybetmeyin. Çünkü denizcilik sektörü dünya için olmazsa olmaz sektörlerden. Bu sektörde genç gemisi olan hangi fiyattan yatırım yaparsa yapsın, dayanabildiği sürece gene avantajlı çıkacaktır ve sektörde gene kazanacaktır. Ama bunu sadece denizcilik sektörünün sorunu  olarak görmemeliyiz. Kamu, mali ve reel kesim bunu ortak sorun olarak görmelidir. Yaşananlar sadece denizcilerin problemi gibi bir yaklaşım karşısında her şey çöker. Amerika diyor ki, “Ben bunu ya çözeceğim, ya çözeceğim”. Sadece zamanı uzayabilir. Burada önemli olan, mücadeleden kimin az hasarla çıkacağı. Burada herkes kaybediyor. Kazanan yok denecek kadar az. Bu yüzden insanlar neredeyse sıfır faizle Amerikan bonolarına yatırım yapıyor. Sadece kaybetmemek için. Kazanmak için değil.
Dünyanın 65 trilyon dolarlık gayri safi milli hasılası var, bunun yüzde 20’sini Amerika yapıyor. Ama bundan daha önemli olan bir şey var, 600-650 trilyon dolarlık sanal bir işlem hacmi oluştu. Bunun da yüzde 20’sini değil çok daha fazlasını Amerika gerçekleştirdi. Çöküşün oradan başlamasının sebeplerinden bir tanesi bu. Umudu kaybetmeyeceğiz, bu sektör çok daha iyi günler görecek. Ama bugün geldiğimiz noktada bu sektörle birlikte birçok reel sektörün desteğe ihtiyacı var. Ayağınız sakatlanmış, yürüyemiyorsunuz. Sekerek yol kat edemezsiniz, koltuk değneğine ihtiyacınız vardır. Bunun gereği karşı tarafa zarar vermeden, bizim ülkede kamu mali yapısını bozmadan neler yapılabilir, o önemli. Her ülke de bunu yapmaya çalışıyor. Bütün ülkeler paketlerini, yardımlarını açıklıyor. Hükümetimiz de bunu eninde sonunda, ülkenin menfaati için yapacak.
Denizcilik sektörü kasım sonu aralık başında dibi gördü. Yüksüzlüğü yaşadı. O günlerin bir daha yaşanacağını tahmin etmiyorum. Bunu neden yaşadı? O anda devamlı yükselen emtia fiyatlarından dolayı stoğa her türlü malı almaya çalışan üretici, daha da artacak diye bu yakıt olabilir, demir çelik olabilir, kömür olabilir- frene bastı. Belirsizlikte herkes frene bastı ve projeler ötelenmeye başladı. Bugün dünya filosunun ciddi bir kısmı laid up’ta. Ciddi bir kısmı da hurdaya gitmeye başladı. Bunun karşılığında gelen sipariş yok denecek kadar az. Konteyner gemisinde aralık ve ocak aylarında sipariş sıfır. Dünyada pek görülmemiş bir şey.
Oral Hocamın söylediği gibi dünya filosunun yüzde 50’sinin order’da olduğu bir şeyi dünya ekonomisinin absorbe etme şansı sıfırdır. Önümüzdeki üç senede dünya filosuna gelecek olan gemi sayısı yaklaşık 500 milyon ton civarındadır. Ekonominin bu kadar hızlı büyüyüp de bunu absorbe etme şansı yoktur. Bir yandan hurdaya gidiş, öte yandan sipariş iptalleri ya da sipariş verilmemesi bu olayın balansa yaklaşmasına olanak tanıyacak. Ama “nasıl olsa yükselecek” diye yatırıma devam edilmesi en büyük tehlikedir. Spekülatif olarak “kazanmayı” ne olursa olsun düşünmemek lazım. Kazanmak istiyorsanız, bugün sıkışmış olan, satmak zorunda olan armatörlerden yarı fiyatına yeni gemi alabilirsiniz. Ama sakın ola sipariş vermeyin. Bırakın piyasaların tamamı yükselsin. Bugün Baltic Dry endeksin gelmiş olduğu nokta, hâlâ tarihsel ortalamanın altındadır.
Bankalarımız, piyasalar paldır küldür düştüğünde, hemen frene bastılar. Bu gerçekten doğru değil. Altı ay önce çok iyi olan piyasalar şimdi kötüleşmiş olabilir. Ama bunun altı ay ya da bir sene sonra ne olacağını tahmin etmek çok kolay değil. Bu açıdan baktığınızda hele yeni gemilerde ve projelerde, daha önemlisi öz kaynak oranı iyi olan, yüksek olan firmalarda kesinlikle desteğe devam etmeleri lazım.
Geldiğimiz noktada, yine söylemek istiyorum, lütfen piyasada duyduklarınızın büyük bölümüne inanmayın. Firmalar hakkında da lütfen konuşmayın. Hangi firma olursa olsun hiç önemli değil. Gerçekten sıkışık durumda olabilir. Nakit akışında problem olabilir. Çünkü bankalar size bir bütün olarak bakıyor. Sizi birbirinizden fazla ayırt etmiyor.
Sektördekilerin birbirine yardımcı olması lazım. Sektör eninde sonunda bu krizden iyi çıkacak. Aslında buradaki olay şu; çok iyi koşan bir atleti düşünün, alması gereken kalori belki 5 000, belki 8 000. Ama koşarken dizi sakatlanıyor. Artık koşma şansı yok. Yemeği de alışkanlık haline getirmiş, bir taraftan da yemeğe devam ediyor. Bir bakıyorsunuz inanılmaz bir yağlanma, bir şişmanlık. Şimdi zayıflama zamanı. Zayıflarken de herkesin yatırımında çok dikkatli olma dönemi geldi de geçti bile, ama halen yapabilecek şeyler var. Spekülatif yatırımları çok ciddi düşünmek lazım. Kimisi son derece hızlı kilo kaybedecek, kimisi yavaş yavaş kaybedecek. Ama sektör mutlaka diyet yapmak zorunda. Bu diyeti de sağlıklı yapabilmesi için, sağlıklı ara girdilere ihtiyaç var. Bunu da sayın devletimizden bekliyoruz.
Bugün elime gelen bir istatistiğe, göre biz sunumu yaparken, iptaller ve dondurulmuş gemi sayısı 169 iken şu anda 200. Bakın, 19 Ocak’tan bu yana 121 ötelenen proje, 79 iptal var. 200 sayısı demek, çok büyük bir kayıp demek. Rakama vurduğunuzda 3-3,5 milyar dolarlık bir iptal söz konusu. Yine de umudunuzu kaybetmeyin.

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın