Seçim size kalmış!

MDN İstanbul

Krizin merkez üssü ABD’den gelen en son haberler piyasalarda kımıldanma sinyalleri veriyor

En son açıklanan Amerika Birleflik Devletleri temmuz ayı ev satışlarının son iki yıllık dönemdeki en hızlı artışı kaydetmesi ve ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı’nın dünya ekonomisinin durgunluktan çıkmakta olduğu yönündeki açıklamaları, Avrupa ve ABD piyasalarına moral verdi. Bu haberler emtia ve petrol hisselerini uçururken, petrol fiyatlarını 75 doların üzerine taşıdı. Küresel finans piyasalarında Temmuz 2007’de patlayan krizin dip noktası aslında Mart 2009’da görülmüştü. Yaklaşık bir buçuk yılı aşkın bir süre düşüş dönemiydi. fiimdi çizilen tabloda o dönem geride kalmış görünüyor.
Hisse senedi borsalarının ortalamasını yansıtan MSCI Dünya Endeksi baz alındığında yüzde 60’lık bir düşüş yaşandı. Finans piyasalarında beş buçuk aydır devam eden çıkışta MSCI Dünya Endeksi yüzde 56.6 yükseldi. Gelişen piyasalar ise en yüksek noktasının yüzde 35 altında seyrediyor. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) ise en oynak piyasalardan biri. Dolar bazında düşüşü yüzde 75’i, toparlanması yüzde 155’i buldu. İMKB’nin tepe noktasına göre değer kaybı sadece yüzde 19. Türkiye’nin diğer piyasalardan daha hızlı toparlanmasında bankaların büyük ölçekli faiz indirimlerinden dolayı kâr patlaması yaşaması ve bunun borsaya yansıması etkili oldu. Pozitif gelişmeler sadece borsayla sınırlı değil. Faizler de tarihi dip düzeylerinde. Merkez bankalarının öncülük ettiği bu indirimler yanında piyasalara bol likidite de veriliyor. Risk alma iştahının yeniden geri gelmesinde en etkili faktör bu. İkinci faktör de hükümetlerin maliye politikalarını gevşetmeleri.

Türkiye’de para kaybetmek çok zor
Para bol, maliyeti ucuz olunca ve devamının geleceği garanti edilince küresel bazda risk alma iştahı yeniden yükseldi. Bir yerde piyasaların şişirdiği balonun patlamasıyla oluşan kaos ortamının yerine, merkez bankalarının ve devletlerin yardımı, garantisi ve eşgüdümüyle ikinci bir balon şişirildi. Küresel finansal kriz bitti. Dünya piyasaları kriz öncesi en yüksek düzeylerinin sadece üçte bir gerisinde, Türkiye’de de yüzde 20 altında. Büyüklüğü 2 milyar doları bulan Deutsche Bank iştiraki DWS Fonu’nun Başkan Yardımcısı Sebastian Kahlfeld, “Türkiye’de para kaybetmek çok zor. Gerçekten fantastik bir getiri var” diyerek finans piyasaları açısından krizin kalmadığının altını çiziyor.

BDI 2.5 ayda yüzde 42 düştü
Finans piyasalarındaki gelişmelere bakıldığında sanki kriz öncesi ekonomiyle, şirketlerin durumuyla bugünkü durum aynı. Ama gerçekte hiç de öyle değil. Dağlar kadar fark var. Ekonomik yönden çöküş yaşanmasına karşın finansal piyasaların kriz olmamış gibi kriz öncesi düzeylerine çok yaklaşmaları tam bir ironi. Reel ekonomik durumun aynası olarak görülen dünya navlun fiyatlarının göstergesi Baltic Dry Endeksi’nin son iki buçuk aylık düzeyi son derece dikkat çekici. Endeks 2.5 ayda yüzde 42 düştü ve 23 Ağustos itibariyle en yüksek tepesine göre kaybı ise yüzde 79 gibi çok yüksek bir seviyede. Finansal ekonomi çok iyi, kriz bitmiş. Ama reel tarafta değişen fazla bir şey yok. Reel veya temel ekonomi finansal ekonomiyi doğrulamıyorsa balon elbet bir gün patlar. Kötü gelişmeleri önceden haber veren Baltic Dry Endeksi bir kez daha aynı şeyi yapacak mı?

Balon patlar mı?
Yaparsa finansal piyasalarda düzeltme yakında demektir. Ancak bu kez bir fark var. O da sıfır faizli para, dünyanın eşgüdüm içinde ekonomileri canlandırana kadar para ve maliye politikalarını gevşetmeleri. Ekonomileri canlandırmak için yürürlükte olan aşırı gevşek küresel mali ve para politikaları olduğu sürece balon patlamayabilir. Ancak para ve maliye politikalarında değişikliğe gidilmesi, bunun sinyali ya da haberi balonu patlatır. Bu değişiklik de gelecek yıl ortası gibi bekleniyor. Onun için piyasalar keyfine bakıyor. Ancak böyle de olsa, bu düzeylerden hisse senedi alanlar ya piyasanın gerileyip reel ekonomiye yaklaşmasını ya da reel ekonominin canlanıp borsanın yanına gelmesini bekleyecekler. Biraz canlanma, biraz borsa düzeltmesi de mümkün tabii. Yoksa reel ile finansal kesim arasında böylesi büyük bir makas uzun süre devam ettirilemez.

Merkez bankaları uyarıyor
Öte yandan çeşitli ülke politika yapıcılarının “krizde en kötüyü gördük” açıklamalarına rağmen Avrupa Merkez Bankası Başkanı Jean- Claude Trichet de piyasaları uyarmadan geçmiyor. Trichet hem diğer ülke merkez bankası başkanlarını hem de ekonomi yöneticilerini en kötü dönemin geride kalmış olmasına rağmen, alınan derslerin unutulmaması gerektiğinin altını çiziyor. Trichet merkez bankası başkanlarından Lehman Brothers’ın iflası gibi “dramatik olayların” tekrarlanmaması için ellerinden geleni yapmalarını istiyor. Trichet, “Şimdi reel ekonominin ‘serbest düşüş’ döneminden çıkıldığını teyit eden işaretleri  gördüğümüze göre düşebileceğimiz en büyük yanlış, bu görevimizin önemini ve aciliyetini unutmak  olur… Önümüzde çok engebeli bir yol var” diye konuşuyor.

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın