RAND: Orta Doğu’da askeri güç ile bir sonuç alınamıyor

MDN İstanbul

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) merkezli, strateji ve araştırma kuruluşu RAND, ABD’nin Ortadoğu’daki askeri ve strateji politikalarını “sürdürülebilir ortaklıklar, stratejik yatırımlar” şeklinde kapsamlı inceleyip değerlendirdiği bir rapor yayımladı

Araştırmada özetle, ABD’nin girip de yıllardır içinden çıkamadığı Orta Doğu’daki yıllara sari geçmişinin mirası politikalarında nerede yanlış yaptığı ve nasıl bir makas değişikliği yaparak düzeltilebileceğine atıfla, “Alternatif bir Orta Doğu stratejisinin avantajları ve dezavantajları”, “Bölgede diplomatik ve ekonomik yatırımlarla desteklenen yeni bir vizyon ile ABD’nin kavuşacağı imajın kazanımları” ve “Evdeki kısıtlı kaynaklarını Bölgenin zorluklarıyla nasıl verimli elleçmesi gerektiği” gibi gelecek menfaatleri için nelerin avantajlı, nelerin dezavantajlı olduğuna odaklanan temelde 3 soruya aranan cevaplar yer alıyor.

ABD’nin Orta Doğu’ya yönelik politikasının, büyük ölçüde askeri güç araçlarına dayandığı ve ortaklarını kendi tarafında tutmak amacıyla İran başta olmak üzere bölgesel tehditlere odaklanıldığı belirtiliyor. Raporda, ABD’nin uzun süredir devam eden bu politikalarının artık, temel ABD çıkarlarını karşılama ve yeni bölgesel gerçeklere ve stratejik zorunluluklara uyum sağlamada büyük ölçüde yetersiz kaldığı vurgulanıyor.

RAND’ın araştırmacıları, ABD’nin stratejik önceliğini bölgesel çatışmayı ve çatışmanın itici güçlerini azaltmaya yöneltmesi gerektiğine ilişkin alternatif bir yaklaşım öneriyor. Bu önerilen stratejik yaklaşım, bölge devletleri üzerinde sürdürülemez baskılar ve halklar arasındaki çatışma ve sosyoekonomik zorlukları ele almaya daha fazla odaklanıyor.

Araştırmacılar, ABD politikasındaki araçların (siyasi, güvenlik, ekonomik, diplomatik ve bilgilendirici araçlar) bu tür zorlukları eldeki sınırlı kaynakları dikkate alarak daha etkili bir şekilde nasıl ele alabileceği yönünde analizler sunuyor. Araştırmacılar ayrıca ABD’nin bölge içinde ve dışında hem ortaklarla hem de hasımlarla nasıl başa çıktığını inceliyor ve politikaları ABD çıkarları ve bölge yararına nasıl daha iyi kullanabileceğini yorumluyor.

Araştırmacıların eylemleri organize ettiği üç temel önerme;

• Kaynakları; askeri araçlara olan mevcut ağır bağımlılıktan ziyade ekonomik yatırımlara, yönetişime, diplomasiye ve odağında halklar olan programlara öncelik veren daha dengeli bir yaklaşıma aktarmak,

• Kısa vadeli riskler pahasına uzun vadeli kazanımları tercih ederek Bölgesel çatışmayı azaltmak, büyüme ve kalkınmayı desteklemek,

• Temel sorunları ele alırken küresel ve bölgesel ortaklarla çok taraflı olarak çalışmalarda bulunmak.

ABD yardımları geçmişinin eski hususlara dayandığı belirtilen yazıda bölgesel ilişkilerin barındırdığı risklerin (tuzak kurma ve kaynaklardan karşılıksız yararlanma (bedavacılık) gibi) mevcut ortaklıklar için hâlihazırda tam olarak belirlenemediğine de vurgu yapılırken ABD’nin bölgeye yaptığı yardımların büyük çoğunluğundan sadece İsrail, Mısır ve Ürdün’ün faydalandığı belirtiliyor.

Raporda, ABD politikalarının, hasımlarını kontrol altına alma ve çatışmanın itici güçlerini azaltma konusunda yetersiz kaldığının altı çiziliyor. Azami baskı politikalarının, özellikle alınan tek taraflı önlemlerin, İran’ın nükleer programını veya istikrarı bozucu bölgesel faaliyetlerini dizginlemede başarılı olamadığı tespiti yapılırken, Şii milis gruplarını kontrol altına almak için faaliyet gösterdikleri bölgelerde meşru güvenlik güçlerinin desteklenmesinin gerektiği tavsiyesinde bulunuluyor.

Irak ve Suriye’de IŞİD kontrolünün yeniden ortaya çıkmasını önlemek ve benzer terörist gruplara karşı mücadele etmek için hazır bir asker havuzu sağlayan ekonomik ve toplumsal ihtiyaçların ele alınması gerektiği belirtiliyor.

Orta Doğu’da artan angajmana rağmen, Çin ve Rusya’nın birbirlerine sınırları bulunuyor
ABD’nin stratejisini Orta Doğu’ya doğru yeniden yönlendirmesi halinde Çin ve Rusya’nın etkisinin artabileceği, ancak her iki devletin de sınırlarının karşı karşıya olduğu ve bu durumun da ABD’ye ekonomi ve güvenlik alanlarında bazı avantajlar sağladığı değerlendiriliyor.

Rusya, Çin ve ABD’nin, bölgenin ekonomik gelişiminden, terörizmin azaltılmasından ve nükleer silahların yayılmasının önlenmesi konusunda işbirliği sunan ortak çıkarlara sahip olduğu aktarılıyor.

Askeri yatırımlar, bölgesel çatışmayı azaltmaktan ziyade artıyor
ABD’nin bölgeye yaptığı askeri yardımların ekonomik yardımların önüne geçtiği vurgulanırken askeri ve güvenlik yardımına yaptığı önemli yatırımlarına rağmen, bölgenin çatışmalardan uzaklaşmasının sağlanamadığı belirtiliyor. Ayrıca güvenlik işbirliği programlarının titizce, uygulanabilir ve genele yayılan bir değerlendirmesinin ise bulunmadığı tespitinde bulunuluyor.

RAND araştırmacılarının çözüm önerileri;

• ABD, güvenlik yardımında reform yapabilir. Bunun için öncelikle savunma ve terörle mücadele amaçlarına göre uyarlanmış teçhizatların üst düzey silah satışlarını azaltmalı ve 3 büyük yardım alanlarla diğer bölgesel ortaklar arasındaki boşluğu kapatmalı…

• Bölgede artık tarihsel olarak yer edinmiş yüksek askeri ayak izini azaltmanın maliyetlerini ve faydalarını değerlendirmek için bölgesel bir kuvvet dağılımı incelemesi yapabilir.

• Halklara odaklanan yatırımlara öncelik vermek adına kaynakları değiştirebilir. Bu, Orta Doğu halkının sağlık, genç nüfusun yaşadığı işsizlik problemi ve iklim değişikliği gibi konularda artan katılımı, seyahat yasaklarının kaldırılması, insan hakları ihlâllerine dikkat çekmek ve kanıtlanmış programlama ve yöntemlerle insani ihtiyaçlara, kronik yoksulluğa, mültecilere ve yerlerinden edilmiş kişilere hitap etmek ile gerçekleştirilebilir.

• İşleri sürdürmek ve üretkenliği artırmak için özel sektörü, küçük girişimcileri ve istihdam yaratan girişimleri destekleyen ekonomik reformlara ve adil ekonomik büyümeye öncelik vererek bölgesel ekonomik kalkınma ve entegrasyon teşvik edilebilir.

• Körfez monarşileri ile İran arasındaki gerginliği azaltma görüşmeleri desteklenerek diplomasi ve çatışmanın azaltılmasına yönelik çok taraflı mekanizmalar kurulabilir. Orta Doğu’da bölgesel bir güvenlik forumu oluşturmak ve aşırılıkçılıkla mücadeleye daha fazla odaklanarak IŞİD’i yenmek için Küresel Koalisyonu sürdürmek

• Orta Doğu ülkelerinin Soğuk Savaş benzeri bir rekabette ABD çıkarlarını ihlâl etmediği durumlarda Çin ve Rusya ile işbirliğini durdurma çabalarından kaçınmalı ve hedeflerin kesiştiği alanlarda işbirliği fırsatlarını değerlendirmelidir.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın