‘Ölüyü dirilttiler’

MDN İstanbul

Metin Kalkavan, yeniden aday olma kararını Şadan Hanım’ın kendisi için söylediği “Ölüyü dirilttiler” sözüyle açıklıyor. Kendisine, seçim öncesinde en yüksek tansiyona sahip günlerde, pek çok soru yönelttik. Cesaretle sayısız soru sordum. O da büyük bir hoşgörü ile yanıtladı. İşte 6 saatlik bir röportajdan, oda seçimine dair başlıklar:

Bizim gibi insanları kızdırırsan bizim verimimizi artırırsın. Hadi gel konuş diyorum Salih Bey’e konuşmuyor. Açıkla diyorum, açıklamıyor. Ben bir konuşmaya başlarsam yer yerinden oynar! Kaybedersek de kaybederiz, dünyanın sonu değil ki. Ben zaten bırakmıştım, beni geriye kendisi döndürdü. Sen bana o kadar laf söyleyeceksin, itibarsızlaştırma politikası güdeceksin, Oda’ya yıllardır emek vermiş bu kadar değerli insanı rencide edecek söylemlerde bulunacaksın, sonu bu olur. Bir hırsız olmadığımız kaldı. Benim için söylenen sıfatlar: Hilekâr, sahtekar, ufuksuz, adaletsiz… Bunları kabul etmiyorum! Bana en ağır hakaretleri edebilirsin ama adaletsiz demeyeceksin, benim bir adaletim var. Ben sistem için çalışırım, sistem kurarken birilerinin ayağına basabilirim. Bir zümre için çalışıyormuşum, keyfi yönetim yapıyormuşum, demokrat değilmişim, bunlar çok ağır hakaretler. Ben kendisine, “Senin vizyonun yok, benimle yarışamazsın” dedim. “Madem başkanlığa adaysın, gel bilgi düellosu yapalım” dedim. Yok, kabul etmedi. Sadece, değiştireceğim diyor. Sen neyi değiştireceksin, bir duyalım. 6 aydır sahadalar, ne duydunuz? Veri tabanıymış… Koster filosu bizim yıllardır uğraştığımız proje. Fazla para harcadınız, diyor. Gelirsin karşımıza sorarsın. Türkiye’de başka bir oda bizim gibi bu ülke insanına yatırım yapmıyor. Türk denizciliğinin geleceği için 25.000 kişilik bir eğitim ordusu yetiştiriyoruz, bunun farkında değiller. Bunun altında da şahsi kefaletimle 100 milyon dolarlık imzam var. Eğitim benim için bu kadar önemli, bunları bilmiyorlar.
– Denizciliğin gelecek 20 yılını planladık: Çok delegasyon yapan bir insanım. Türkiye’de yönetim kurullarının çalışma sistemini çoğu kimse bilmiyor. Yönetim kurullarının belli görevleri vardır. Bütçeyi planlaması, strateji belirleyip onaylaması asli görevleridir. Günlük operasyonların içerisinde olmaması gerekir. Oda’da yaptıklarımız kolay kolay Türkiye’de hiçbir kurumda yapılmayacak yenilikler. İster hırs deyin ister cehalet, ben DTO’nun gelecek 20 yılını planlamışım. Kaynakların nereye gideceği belli; yine yarınlarımızı emanet edeceğimiz ‘geleceğimizi’ yaratacak olan eğitime yani genç denizci adaylarına gidecek.
– Sağlam bir ekip yarattık: Bugün baktığınızda uluslararası arenanın her kesiminde boy gösteren, konferanslarda konuşmacı olarak katılan ciddi bir ekip yarattık. Denizci bir ülkeyiz, denizcilik oyununda biz de varız artık. Tersanemizle, gemilerimizle, marinalarımızla; balıkçımız, sigortacımız, hukuçumuzla ve yan sanayimizle yükselen bir değerimiz var. Bunu daha da ileri götürme imkânlarımız ve alt yapımız oluştu. Hem kalitemiz yükseldi hem de sayımız arttı. Çok kaliteli uluslararası firmalar geldi, bunların ciddi katkıları var.
– Bankalar denizciliği öğrendi: Hangi işi yaparsanız yapın, finans çok önemli bir konudur. Bankalarla ilişkiler bu nedenle çok mühim. Bu konuda çok emek verdik. Konferanslarda, fuarlarda, uluslararası örgütlerin yönetimlerinde bir çoğumuz görevler aldık, gençleri teşvik ettik, ne için? Geleceğine yürekten inandığımız sektörümüzü temsil etmek için, Türk denizcileri de var, demek için…Emlak Bankası olayı da bize çok büyük bir ders oldu. Biz yönetirken hiçbir şekilde korumacılık yapmadık. Sorduklarında bildiklerimizi paylaşırdık. Emlak Bankası bize kümelenmenin zararlı olduğunu gösterdi. Denizcilikte kümelenmek iyilik olarak görülür, avantaj olduğu noktalar da vardır ama hem kazalarda hem Emlak Bankası olayında bunun dezavantajlarını yaşadık. Şu anda Türkiye’de 5-6 bankamız ciddi derecede deniz finansmanını bilir duruma geldi.
– Soyadımla gurur duyuyorum: Çok farklı yetiştirildik, grup olarak da aile olarak da… Denizciliğin her alanında neredeyse girmediğimiz, deneyim sahibi olmadığımız konu yok. Ailemle gurur duyuyorum ama hayat bir bilgisayar gibi, çok bilgi koyarsanız çok çıktı alırsınız. Koymazsanız alamazsınız. Denizcilik camiasında en güçlü sülâleyiz ama bu kolay olmadı. Şadan Ağabey (Kalkavan), Türk Armatörler Birliği’nin Başkanı. Ben DTO, Sefer Ağabey Konsey Başkanı, Pınar Kalkavan Brokerler Derneği Başkanı. Taylan, Kooperatif’in 2. Başkanı. İstemesem başkan olamazdım, çok istedim, çok emek verdim. Benim için en değerli şey, zaman! Bu kadar zamanını, bilgini, becerini kullanıyorsun. Sonra da bu kadar itibarsızlaştırılıyorsun. Her birinin hesabını santim santim soracağım.
– Sektör zor bir yıl yaşıyor: Denizcilikte başkanlık mücadelesini sürdürürken, sektör olarak, zor bir yılın içinde olduğumuzu da kabul etmemiz gerek. Bu sene en son zor senelerden biri… Konteyner piyasası ufak da olsa yükselmeye devam ediyor. Sonrasını ilerleyen senelerde göreceğiz. Dökmeciler, bu sene çok zor bir sene geçirecekler, tanker kısmen biraz daha iyi bir sene geçirecek.
– Farklı fikirlerle tartışmaya açığım: Yönetimde 9 kişinin hayır dediği konuyu evete çevirdiğim olmuştur. Ama ilkel metotlarla değil! İkna ederim, saatlerce anlatırım. Yeter ki insanlar benimle tartışsın, aksine bundan zevk alırım. Birçok şey atfedilir ama söylerken, ispat et, gel konuş. Salih Bey’e, Cengiz Bey’in söz vermemesi benim aleyhime olmuştur. Bunu o gün de söyledim. Ama Cengiz Bey’in bunu kasıtlı yapmadığını düşünüyorum. Keşke Salih Kaptan ya da ekibi herhangi bir konuda benimle tartışsa…
– Denizcilik, samimi Allah inancı ister: DTO’ya, kendinize, ailenize menfaat edinmek amacıyla gelirseniz çok menfaat sağlarsanız. Çünkü bilgi, ilk size geliyor. Eğer bu zihniyette değilseniz sizden götürüyor. Biz verenin, Allah katında, alandan daha iyi konumda olacağına inandığımız için hiç öyle bir yaklaşımımız olmadı. Denizde inanmak zorundasınız. Biz mucizeleri yaşayan insanların hikâyeleriyle büyüdük. İki dedemin içinde olduğu bir gemide, Karadeniz’de kötü havaya yakalanıyorlar ve gemi baştan dalıyor uzun bir süre çıkamıyor. Annemin babası namaz kılıyor. Dua ediyor, “kurtar bizi” diye… Ve kurtuluyorlar. Biz Kalkavanlar’ın uysal, kavga etmeyen, dine yatkın kolundan geliyoruz. Varlığım kadar gerçek, derin bir inancım var.
– İnanç nedeniyle sektörü bölmeyin: Komünist olur, faşist olur, cemaatçi olur, cemaat dışı olur. Biz her insana kapımızı açtık, insansın ya, gerisi beni ilgilendirmez. Ancak Salih Beyler’de kızdığım konu, sektörü böldüler. Ben bilgime ve gücüme güveniyorum. Ancak bizim dışımızdaki adaya saygımız da var. Gel konuşalım, insanlar bizim ne yaptığımızı görsün. Sadece bu medeni anlayışla, tartışmak istiyoruz.
– Piri Reis, ülkeme ödediğim vefa borcumdur:  Piri Reis Üniversitesi çok önem verdiğim bir konu. Ülkemize bonservis bedelini üniversiteyle ödüyoruz. Binlerce çocuğu kurtaracağız. Yeri gelecek, iş sahibi yapacağız. Sadece ülkemize değil, dünya piyasasına hediye edeceğiz. Herkeste bu vizyonu düşünme kapasitesi yok. Dört senelik meslek yüksekokulu olarak kurun dendi. Niye kuracağız ki meslek yüksekokulu? Kabul etmiyorum, büyük üniversite kuracağız dedim.
– Geri dönmemin sebebi var: Bu kadar sıfatın yakıştırılacağı hiçbir şey yapmadık, “aldın, çaldın, verdin” sözlerini kesinlikle kabul etmiyorum!
– Gayem düşmanı dost yapmaktır: Seçimler büyük bir fırsat oldu. Ziyaretler de neden daha önce gelmediniz, diyorlar. Haklılar, özür dileriz. Bu süreçte salt oy için ziyaretlerde bulunmadım, oy potansiyeli olmayan bir çok yere de gittim. Bilmediğimiz ne var, bunu görmeye, anlamaya çalışıyoruz. Bizim için güzel bir laboratuvar çalışması oldu. Bardağın dolu tarafı çok fazla ise görmezden geldiklerinde üzülüyorsunuz. En çok bana düşman olanı kazanmayı severim. Bundan keyif alıyorum, şaşırıyorlar. Düşman derken, bana o sebepten bu sebepten kızmış insanlardan bahsediyorum. Bunu da çok normal karşılıyorum. Sistem kuracağım diye, bir sürü kişinin ayağına bastım, birçoğunun istediği gibi davranmadım ve taviz vermedim. Empati yapınca onları haklı görüyorum ancak onlar empati yapma konusunda zorluk çekiyorlar.
– Mavi Vatanı kullanmayı daha beceremedik: Ben ikna yoluyla yöneticilik yapmayı tarz edinmiş bir insanım. İnandığım fikirleri kabul ettirmek için çok zamanımı harcadım. Geldiğimde 3 görüşüm vardı. Benden ülkemin menfaatine aykırı bir şey istemeyeceksin. Resmi kurallara aykırı bir şey istemeyeceksin. Etik değerlere, ahlaki değerlere aykırı bir şey istemeyeceksin. Böyle bir yaklaşımda olunca bir dünya insanı kırabilirsiniz ve menfaatlerine ters düşebilirsiniz. Olabilir.
– Kılavuzlu Romörkör Sistemi yanlış: Beni Hakan Şen ile Altay Altuğ’un sevmesi mümkün değil. Türkiye’de Kılavuzlu römorkör sistemi yanlış ve düzeltilmesi gerekiyor. Ülkeyi rekabetsiz hale getirmenin anlamı yok. Yunanistan’da yolcu gemisi 5 bin dolar öderken Türkiye’de neden 55 bin dolar ödesin? Mantık dışı! Şimdi 25 bine hatta 20 bine düşürdük. Buna da seviniyoruz, Allah razı olsun.
– Hükümetlerle uyumlu çalışıyoruz: Ben hükümetlerle idareyle iyi çalışan biriyim. Bunda da hiç mütevazı olmayacağım. Ben hiçbir zaman hükümetle tartışmam. Hele basın yoluyla hiç tartışmam. O açıdan bardağın dolu tarafına baktığımızda çok büyük işler yapıldı. Başta Sayın Başbakanımız olmak üzere herkese çok teşekkür ediyoruz. Denizcilik sektörü 1-2 saatte anlatılacak bir konu değil. Çok keyifli alanlarımız var. Ekonomiye en büyük katkıyı güzelliklerimizle veriyoruz. Deniz hayattır, kültürdür, mavi vatanı kullanmasını daha beceremedik. Ancak bunu da azimle hep birlikte yapacağız!

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın