Deniz Kurmay Yarbay (E) Özhan Bakkalbaşıoğlu, 30 Ağustos Zafer Bayramımızın 100’üncü yılında Büyük Zaferin kazanılmasında Mustafa Kemal Atatürk’ün dehasını, stratejik önemi haiz kahraman denizcilerimiz ile sandallar ve kağnıları MarineDeal News’e özel kaleme aldı
Türk milletinin varoluş savaşının en önemli bileşenlerinden birisi de Türk denizcileridir. İşgal sonrası Anadolu’ya kaçan bir avuç Türk denizcisinin toplam tonajı 7 bin ton olan derme çatma tekneler ile Rus limanlarından alınan askerî malzemeyi cephe hattına ulaştırmak için başta Kastamonu’nun İnebolu ilçesi olmak üzere Samsun, Trabzon, Rize limanlarına getirmeyi başarmışlardır.
Bu dönemde Bahriye subayları üç ayrı görev icra etmişlerdir.
Anadolu’ya kaçanların büyük kısmı Karadeniz nakliye filosunu kurmuş diğer grup ise Pontus Rum çeteleri ile kara savaşlarına katılmıştır. İstanbul’da kalanlar ise Muavenet-i Bahriye Cemiyeti’ni kurarak personel, materyal, cephane ve istihbarat faaliyetlerini yürütmüşlerdir.
Atatürk’ün “Gözüm Sakarya’da kulağım İnebolu’da” sözü Bahriyenin Kurtuluş Savaşı’ndaki önemini vurgulama yönünden dikkate değer bir ifadedir. Karadeniz’de görev yapan Bahriye personelinin yaşadıkları ayrı bir destan konusudur.
Kıbrıslı olan Bahriye subayımız Makine Yüzbaşı Arap Sudi görevi gereği Samsun’dan Trabzon’a Ümit vapuru ile giderken Yunanlar tarafından iş birlikçi Rum tercümanın ihbarı ile yakalanmış ve Harp esiri olarak Yunanistan’a gönderilmiştir. Burada kendisine “Sen Kıbrıslısın Türkiye’de işin ne?” diye sorduklarında “Vatanımı işgalcilerden kurtarmak için gitmiştim” dedikten sonra dövülerek öldürülmüş ve Bahriyenin ilk şehidi olmuştur.
4 Kasım 1921 tarihi ve takip eden günlerde Samsun’da Sokrat adı verilen yerli Rumlardan oluşan ve vahşete varan kıyımlar yapan bu çetenin yok edilmesi için harekâta katılan Samsun Dereler Müfrezesi Komutanı Yarbay Pire Mehmet Bey’in birliğine takviye olarak Bahriye Müfrezesinden Yüzbaşı Şakir Bey komutasında 2 Bölük iştirak etmiştir.
İnebolu halkı, İstiklâl madalyası alacak kadar özveri ile açıkta demirlenen gemilerden askerî malzemeyi sandallar filosu ile düşman bombardımanına rağmen sahile getirip buradan da kağnı filosu ile cepheye intikal ettirmiştir.
İnebolu’dan sandallar filosu ile çıkan malzeme yaklaşık 300 bin tondur. Tüm bu malzemeler kağnı filosu ile çoğunluğu kadınlarımızın gayreti ve azmiyle yapılmıştır. Kurtuluş Savaşımızın kazanılması yüzlerce İnebolu sandal filosu 3-5 römorkör, 4-5 gambot ve 2318 kağnı, 3141 at arabası ve 1970 öküz arabası sayesinde olmuştur. Bir karşılaştırma yaparsak Yunan nakliye filosu ise 4 bin 36 kamyondur.
10 Temmuz 1920 tarihinde Karadeniz’de Umur-u Bahriye Müdürlüğü kuruldu. İlk defa Rusumat 4 isimli motor, Yüzbaşı Adil Bey komutasında 22 Eylül-4 Ekim 1920 tarihlerinde 2 alay donatacak miktarda silah ve cephaneyi Tuapse’den, Trabzon’a getirmiştir. Şahin gemisi 20 top, 405 sandık cephane; Rusumat 4 gemisi 10 top ve 2 bin piyade tüfeği ve cephanesini Anadolu’ya taşıdı ve Sakarya Meydan Muharebesi’nin (23 Ağustos- 13 Eylül 1921) kazanılmasında rol oynadı. Sonuç olarak 2 gambot ve sandallar filosundan başlayan bu kahraman filo 1923 yılında küçük tonajlı 26 gemiye ulaşmıştır.
Emperyalizme karşı yapılan Kurtuluş Savaşı Türk ulusunun Büyük Önderi Atatürk’ün dehası ile bir satranç oyununa dönüşmüştür. Atatürk’ün zamansal ve durumsal faktörleri hedefe ulaşmak için en iyi şekilde kullanmasını bilen bir strateji ustası ve dehası olmasıdır savaşı kazandıran. Bu maksatla emperyalizme karşı mücadele ederek kurulan Bolşevik Rusya ile ilişkilerini geliştirmiştir. Henüz 1 buçuk yıllık bir devlet olan Bolşevik Rusya’nın, Türkiye’ye vereceği destek ile güçlü bir devlet haline gelmesi Rusya’nın güney sınırlarını emniyete alması yönünden önemli bir stratejik manevradır. Bu da Karadeniz’den yapılacak askerî yardımın önünü açmıştır. Buna karşın Atatürk’ün bir satranç ustası gibi yönettiği bu dış yardımların diyeti olabilecek Rusya’nın geleneksel hedefi olan sıcak denizlere ulaşmasını da engellemiştir. Rusya destekli Karadeniz nakliyatı Kurtuluş Savaşımızın kazanılmasındaki en önemli dış faktörlerden biridir.
Çanakkale’de düşmanı 18 Mart Deniz Zaferi ile denizden durduran, Kurtuluş Savaşımızın başlangıcı 19 Mayıs 1919 Samsun’a deniz yolu ile gidilerek başlaması, savaşın kazanılmasında Karadeniz filosunun silah ve cephane desteği ile büyük katkı sağlanması ve denizden başlayıp düşmanın İzmir’de denize dökülmesi ile biten bir destan…
Böyle bir savaş akışının dünyada bir benzeri yoktur.
Devletlerin yaşamı için deniz gücü şarttır. Deniz gücünü ve desteğini kaybeden hiçbir ulus ayakta kalmamıştır. Türk imparatorluğu tarihimiz için örnektir.
Bir ulusu yoktan var edebilecek destek sandallar ile yapılabiliyor ve kazanılıyorsa sandallar ve onun kara unsuru kağnılar filomuzu bekamız için güçlendirmemiz ve Mavi Vatanı da benimsememiz gereklidir.
Sultan Abdülhamid döneminden itibaren karaya hapsedilen, deniz stratejisinin ne olduğunu bilmeden Yunan, Balkan ve 1’inci Dünya Savaşı’nda bir şeyler yapmaya çalışan ama aslında Bahriyenin imkân verildiği zaman neler yapacağını bilen subayların Kurtuluş Savaşı’nda derme çatma motor gambotlarla büyük donanmaların eşliğindeki nakliye gemilerinden çok daha büyük işler başardıklarını ve Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında önemli rol oynadıklarını görmekteyiz.
Tarih yazan tarihçilerimizin Kurtuluş Savaşı’ndaki Türk Bahriye subay ve personelini daha derinden araştırmalarını beklemekteyiz.
Sandallar filosunun 1920’de yaptığı işin tersini 2’nci Dünya Savaşı’nda Dunkerque’de İngilizler motor/yat filosu ile askerlerini anavatana tahliye etmişlerdir. Denizciliğin temel aracı sandaldır. Sandal motoru, motorlar gemiyi ve gemiler donanmayı ve ticaret filosunu meydana getirir.
50 yıl öncesinin sandal sayısına bugün sahip değilsek temelde sıkıntı var demektir. Gençlerimizi kürek çekerek denizci yapmalıyız. Denizcilik merdiven basamakları gibidir ve tek tek çıkılması gerekir. Yorulmazsınız, hızlı ve basamak atlayarak çıkarsanız hazım edemezsiniz ve yorgunluktan çökersiniz Sultan Abdülaziz’in Donanması gibi…
Kıssadan hisse.
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.