Türkiye son zamanlarda Karadeniz’de, Ege’de, Libya’da, Doğu Akdeniz’de, Kıbrıs’ta, Suriye’de, Irak’ta ve Azerbaycan’da çok cepheli bir mücadele verdi, veriyor… Ege’de Yunanistan’dan kaynaklanan sorunlar devam ediyor. Yunanistan hızını alamıyor ve özgül ağırlığına bakmaksızın diplomatik hamleleri ardı ardına sıralıyor
Tüm gözler şimdilerde ABD’nin demokrasi ile tanışma sınavına çevrilmişken Türkiye ile Yunanistan arasındaki “istikşafi görüşmeler” Almanya’nın arabuluculuğunda tekrar başlama sürecine girdi. Biz en iyisi ABD’yi kendi iç meselesi ile başbaşa bırakarak kendi meselemize odak olalım. Konumuz istikşafi görüşmeler…
Türkiye’nin uzun süredir tüm sorunların masada görüşülmesi talebine karşılık, Yunanistan, sadece deniz sınırlarını görüşmek istiyor. Bu nedenle görüşmeler bildiğiniz gibi bugüne kadar başlayamadı.
Süreçle ilgili ilk olarak Yunan Kathimerini gazetesi, Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’de gaz ve petrol arama faaliyetlerinden vazgeçeceğine dair güvence aldığını ve istikşafi görüşmelerin yeniden başlaması için Ankara’dan bir adım beklediğini haberleştirdi.
Haberin hemen sonrasında ise Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Jürgen Schulz Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar’ı bu görüşmeler özelinde makamında ziyaret etti. Görüşme sonrası ikili konu hakkında açıklamalarda bulundu.
Schulz’u makamında kabûl eden Akar görüşme öncesi Yunanistan ile istikşafi görüşmelere tekrar başlamaya hazır olduklarını belirterek, “İlk günden itibaren her vesileyle tekrar tekrar ifade ettiğimiz gibi, biz uluslararası hukuktan yanayız. Uluslararası hukukun, ikili anlaşmaların uygulanmasını istiyor, bekliyoruz. Bu konuda iyi komşuluk ilişkilerine çok önem veriyoruz. Bütün sorunların görüşmeler, konuşmalar yoluyla çözülmesi gerektiğini, siyasi çözümler bulmamız gerektiğine inanıyoruz. Bunu da her vesileyle dile getiriyoruz. Bugüne kadar yapılan çalışmalar çerçevesinde birçok konu gündeme geldi. Bunların sistematik şekilde tartışılması, konuşulması için bir taraftan istikşafi görüşmelerin, diğer taraftan güven ve güven artırıcı önlemler çerçevesindeki görüşmelerin başlamasını, ayrıca Sayın Cumhurbaşkanımızla Sayın NATO Genel Sekreteri’nin yaptığı görüşmeler sonundaki ayrıştırma görüşmelerinin başlamasını bekliyoruz. Bunlar bizim için önemli. Görüşmeler çerçevesinde gerçekten sorunlarımızın çözülebileceğine, çözülmesi gerektiğine inanıyoruz,” açıklamalarını yaptı.
Doğu Akdeniz’deki barış ve çözüme katkılarından dolayı Almanya’ya teşekkür eden Bakan Akar, “Çok ciddi katkılar sağlandı. Bu katkıların devamını bekliyoruz. Türkiye ile Yunanistan arasındaki problemlerin de objektif şekilde değerlendirilmesini tüm üçüncü taraflardan beklediğimizi de ifade etmek istiyorum.” diye konuştu.
Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Schulz ise gerginliğin bir an önce çözülmesini beklediklerini belirterek, bunun için de en iyi yolun karşılıklı görüşmeler olduğunu dile getirdi.
MarineDeal News olarak bu konu üzerine ülkemizin bölgedeki haklarından taviz vermemesi ve istikşafi görüşmelerde tek bir konu üzerine odaklanılmaması konusunda sıklıkla uyarılarda bulunuyoruz.
Bu amaçla;
Dz. Kurmay Albay (E) Serter Tuçaltan’ın Kasım 2020 sayımızda yer alan “Doğu Akdeniz’deki Sınırlandırma Ege merkezli “İstikşafi Görüşmeler”in konusu olmamalı’’ başlıklı makalesinin Sonuç bölümünde bulunan, “…İstikşafi Görüşmeler, Türkiye ve Yunanistan için Ege kapsamında diyalog yolunu önceleyen bir yöntem. Ancak Yunanistan’ın yeni sürecin daha başındaki tutumu geçmişteki 60 görüşmeden neden netice alınmadığının da bir göstergesi…’’ çıkarımlarını tekrar hatırlamakta fayda görüyoruz.
Ayrıca,
Deniz Kurmay Yarbay (E) Özhan Bakkalbaşıoğlu’nun Ekim 2020 sayımızda yer alan “Uluslararası hukuka göre Doğu Akdeniz’de Yunanistan muhatabımız değil” başlıklı makalesinde yer alan “…Sonuç olarak; Yunanistan Ege ve Doğu Akdeniz’de teşebbüste ön olarak bazı oldu bittilerle bazı ada ve adacıkları kendi egemenliğinde göstermek için fiili durum yaratmış; Doğu Akdeniz’de ise kıta sahanlığı dışında hiçbir hakkı olmadığı halde görüşme zeminini zorlamaktadır. Aslında bu şu demektir: Masadan en az kayıpla çıkmak. Türkiye maalesef geçmiş dönemlerde bu konulara eğilmemiş ve meydan Yunanistan’ın inisiyatifine bırakılmıştır. Bu da Deniz’lere olan açılımımızı asgari düzeye getirecek bir durumdur. Türkiye’nin Deniz’lerden kuşatılmasını önlemek bağımsız KKTC ile birlikte olmalıdır. Kıbrıs’ı asla kaybetmememizin gerekli olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Güçlü bir deniz gücü ile Mavi Vatan kavramı artık Türkiye’nin vazgeçilmez politikasıdır. Çıkarlarımız Mavi Vatan içindedir. Bu vazgeçilemeyecek kavrama sahip olursak Türkiye’nin önü açıktır. Nasıl Yunanistan’ın denize bile dökülse vazgeçmediği bir ideali, Megola İdeası varsa bizim de Mavi Vatan vazgeçilmez idealimiz olmalıdır. Sadece devlet politikası olarak değil toplumumuz da bu konuda eğitilmeli ve bu kavram başta genç nesillere aşılanmalıdır. Dolayısıyla bu, bir devlet politikası olarak benimsenmeli ve vazgeçilmez idealimiz olmalıdır.…’’ çıkarımlarının da tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Türkiye ve Yunanistan istikşafi görüşmelere başlıyor
22 Eylül itibarı ile Doğu Akdeniz özelinde bölgesel jeopolitik özetle şu şekildeydi. Türkiye ile Yunanistan arasında tansiyon tedricen düşmüş, her iki ülke donanmasını geri çekmiş, araştırma gemisi çalışmaları askıya alınmış, NATO ve Almanya’nın arabuluculuğu ile Türkiye ve Yunanistan müzakerelere başlama kararı almıştı.
Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Başbakanı Merkel ve AB Konseyi Başkanı Charles Michel’in gerçekleştirdiği üçlü video konferans sonrasında, Türkiye-AB ilişkilerinin kapsamlı bir şekilde ele alınıldığı duyurulmuş, Türkiye ve Yunanistan’ın istikşafi görüşmelere başlamaya hazır olduğu ifade edilmişti.
Dahası Reuters, Türkiye ve Yunanistan’ın İstanbul’da görüşme konusunda uzlaşı sağladığını duyurmuş, bunu Yunanistan Dışişleri Bakanlığı’nın yaptığı “Yunanistan ile Türkiye, istikşafi görüşmelerin 61. turunun yakında İstanbul’da yapılması yönünde anlaşmaya vardı” açıklaması takip etmişti.
MarineDeal News, Ekim 2020 sayımızda, ‘Barış istiyorsanız savaşa hazırlıklı olmalısınız’1 başlıklı yazımızı kaleme alırken “…yaşanan kimi gelişmeler bizi tedirgin etti ve esas Arap-İsrail meselesini irdelemeyi hedeflemişken bazı uyarılarda bulunmak istedik, tarihe not düşmek adına…” diyerek ilgili makalemizle konuya ve bizi tedirgin eden hususlara dikkat çekmiştik. İlgili bölümü okuyalım:
İstikşafi görüşmelere dikkat!
“(…)Hatırlatalım, Türkiye ile Yunanistan arasında kapalı kapılar ardında yapılan ve içeriği bilinmeyen istikşafi görüşmeler 2016 yılında askıya alınmıştı. Burada bir parantez açalım, istikşafi görüşmelerden bir sonuç beklemek hayâlcilik olur. Nitekim iki ülke arasındaki sorun sarmalı çok boyutlu. Diplomasiye şans verme adına yapılan bu gösteri esasen bölgenin gazını almaktan ve gerilimi düşürmekten ibaret.
Ancak süreç esnasında büyük güçlerin baskı yapması sonucu ilginç ve aleyhimize gelişmeler yaşanabilir. Bu nedenle bu görüşmeler mutlak suretle kamuoyuna açık yapılmalı ve süreç yakından takip edilmelidir. Biz uyaralım, zira 15 Temmuz öncesi, FETÖ döneminde yapılan istikşafi görüşmelerde iki ülkenin uzlaştığı, Türkiye’nin Ege’de kıta sahanlığı, karasuları ve gayri askeri statüdeki adalar başlıklarında taviz vermeyi kabul ettiğini dönemin Yunan medyası yazmıştı. Biz de gelişmeleri bu vesileyle öğrenebilmiştik. İstikşafi görüşmelerin kesilmesiyle olası kayıpların önüne geçilmişti.
Yunanistan Cumhurbaşkanı müzakere sürecine tüy dikti
Yazının başlığına konu olan ve Yunanistan Cumhurbaşkanı Katerina Sakellaropoulou tarafından 21 Eylül 2020 tarihinde GKRY ziyaretinde yapılan açıklama, iki ülke arasında başlatılan sürece tüy dikti, geleneksel ikircikli ve güvenilmez Yunan dış politikasını açık etti. Yunanistan’ın izlediği stratejinin arka planını çözmek için anlaşılan bu dönemde Yunan Cumhurbaşkanını yakından takip etmek durumunda kalacağız, zira bayan Sakellaropoulou sık aralıklarla gerçek niyetlerini ifşa ediyor.”
Son bir değerlendirme yapmadan önce;
Ocak 2021 sayımızda kaleme aldığımız, “Dünya silahlanırken Yunanistan nereye gidiyor: Yunanistan savaşa mı hazırlanıyor?” başlıklı yazımızı okumanızı tavsiye ediyoruz, zira bu yazıda “…Türkiye’nin devam eden projelerini herhangi bir kayba uğramadan tamamlaması hayati önemdedir” diye belirtmiş üzerimizde sistematik baskı yaratıldığına ve sebeplerine dikkat çekmiştik.
Çok önemli
İstikşafi görüşmelerin tekrar başlayacağı bir süreçte özellikle Egemenliği Antlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmemiş Ada, Adacık ve Kayalıklar (EGEYDAAK) konusunda taviz verilmemeli. Hukuksuz bir şekilde askerîleştirilen adaların ve kayacıkların derhal gayri askeri statüsüne kavuşturulması sağlanmalıdır. Hatta bu konu görüşmeye dahi açılmamalıdır.
Yunanistan’ın karasularını 12 mile çıkarma talebi de kesinlikle reddedilmeli zira silahlanma konusunda yatırımlarını giderek artıran Yunanların ülkemize olan tavrı nedeniyle güvenilirliğinin gözden geçirilerek sorgulanması önemi haiz bir gerekliliktir.
Daha önce yazdığımız gibi ve başta tekraren belirttiğimiz gibi Türkiye çok cepheli bir mücadelenin içerisinde. Bu cephelerin neredeyse tümü birbirleriyle bağlantılı, başat aktörler aynı. Kısa vadede stratejik amaçlar değişmiyor, aktörler amaçlarına ulaşmak üzere taktik manevralar yapıyor, ancak aynı hedefe ilerliyor.
Dış politikanın milli gücün diğer unsurlarına katkı sağlarken bu hususları dikkate alması gerekiyor…
MarineDeal News olarak ülkemizin çıkarları doğrultusunda en doğru yaklaşımları ve değerlendirmeleri okuyucularımız ile buluşturmaya devam edeceğiz. Unutmayalım ki Savunma Denizde Başlar ve denizler bizim geleceğimiz.
1Yunanistan Cumhurbaşkanı Katerina Sakellaropoulou tarafından 21 Eylül 2020 tarihinde yapılan GKRY ziyaretinde ifade edilmiştir.
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.