G-20 Zirvesi’nin jeopolitiğe yansımaları: Hindistan, Orta Doğu, Avrupa Ekonomik Koridoru (IMEC) (1)

MDN İstanbul

Küresel jeopolitiğe doğrudan etki etme potansiyeline sahip G-20’nin 18’inci Zirvesi, 9-10 Eylül tarihlerinde Hindistan’ın başkenti Delhi’de “Tek Dünya, Tek Aile, Tek Gelecek” temasıyla düzenlendi.

Rusya, Çin ve Meksika Devlet Başkanları’nın katılım sağlamadığı G-20 Zirvesi bu yönüyle kadük kalsa ve konsepti sorgulansa da iklim değişikliği, sürdürülebilir ve kapsayıcı kalkınma, cinsiyet eşitliği, teknolojik dönüşüm ve dijital kamu altyapısı ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için hızlandırılmış süreç gibi düşük tonlu başlıklar müzakere edildi.

Zirve’nin odak noktası ve arka planı elbette sunulandan farklıydı. İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan ve Soğuk Savaş Dönemi’nde pekiştirilen uluslararası düzenin anlamını ve etkinliğini yitirdiği mevcut konjonktürde düzenlenen G-20 Zirvesi’nde, esasen küresel güneyin özgül ağırlığını artırdığı ve öne çıkmaya devam ettiği gözlendi. En son söyleyeceğimizi en başta söyleyelim, Küresel Güney’in paradigma kaymasına neden olacağı günlerin ayak sesleri her geçen gün şiddetini artırıyor.

Küresel Güney’in yükselişi

Kimilerine göre Küresel Güney’in yükselişi abartılı bulunabilir. Ancak gündemi meşgul eden ve geçtiğimiz ağustos ve eylül aylarında düzenlenen seri zirveler öngörümüzü teyit ediyor. Örneğin 22-24 Ağustos tarihlerinde Güney Afrika’da düzenlenen BRICS Zirvesi’ni optiğimize alalım. Zirve’de oluşuma taraf olan Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika çetrefilli bir yapıya evrilen ve epeydir müzakere edilen BRICS’in genişlemesi başlığında tarihi bir uzlaşıya vardı. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, İran, Etiyopya ve Arjantin’in BRICS üyeliğine kapılar açıldı. Hâl böyle olunca kuşkusuz güçlü ve geniş katılımlı alternatif bir blok ortaya çıkıverdi.

Öte yandan seri darbelerin yaşandığı Afrika’da geçtiğimiz ay dinamik gelişmeler hız kesmeden devam etti. Kenya’nın başkenti Nairobi’de düzenlenen 1’inci Afrika İklim Zirvesi’ne katılan 54 Afrika ülkesi tarihi bir adım attı. Küresel finans sisteminin revize edilmesi yönündeki talebi tekrarlayan Afrika ülkeleri, yatırımların önünü açması için Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’na çağrıda bulundu. Sonuçta Afrika ülkeleri küresel finans sisteminde kendilerine daha fazla söz verilmesini güçlü bir şekilde talep etmiş oldu.

Rusya kınanmadı

Gelelim G-20 Zirvesi’nin yansımalarına. Altını çizelim, Zirve sonrası yayımlanan sonuç bildirgesinde Rusya’ya eleştiri yöneltilmemesi, Ukrayna cenahında öfke ve hayal kırıklığına neden oldu. Zirve’de iki başlık öne çıktı. Afrika Birliği G-20’ye yeni üye olurken, Çin’e rakip olacak bir ticaret koridoru üzerinde anlaşıldı. Her iki kararın öznesinde yer alan Hindistan önemli diplomatik kazanımlara imza attı. Bilhassa Afrika Birliği’nin üyeliği ülkesini gelişmekte olan Küresel Güney’in temsilcisi olarak konumlandıran Hindistan Başbakanı Modi’nin diplomatik başarısı olarak kayıtlara geçti ve Modi konumunu konsolide etti.

Sonuç bildirgesine odaklandığımızda G20 ülkelerinin, Zirve’nin jeopolitik sorunların çözümü için uygun bir platform olmadığını, ancak dünya ekonomisini etkileyebileceğini kabullendiğini görüyoruz. Diğer taraftan Rus gübre tedarikinin güvence altına alınması ve Karadeniz girişiminin tam uygulanması çağrısında bulunan G20 liderleri, tahıl ve gıda ürünlerinin Rusya ve Ukrayna’dan derhâl ve engellenmeden çıkarılmasının sağlanmasını talep etti.

Hindistan, Orta Doğu, Avrupa Ekonomik Koridoru (IMEC)

Zirve’de karşılıklı fayda-çıkar temelinde şekillenen jeopolitik el sıkışmalar ve birliktelikler elbette dikkatlerden kaçmadı. Afrika Birliği’nin üyeliğe kabulüyle yıldızını parlatan Hindistan, karşılığında AB, ABD, Suudi Arabistan, BAE ve Hindistan arasında akdedilen memorandum ile Avrupa’yı Orta Doğu ve Hindistan ile birleştirecek yeni ve geniş kapsamlı “Hindistan, Orta Doğu, Avrupa Ekonomik Koridoru (IMEC)” ticaret koridorunun kurulmasına onay verdi. IMEC ticaret koridorunun, G20’ye devlet başkanı seviyesinde katılım sağlamayan Çin’in “Bir Kuşak, Bir Yol” Projesi’ne alternatif olarak tedavüle sürüldüğü tespitinde bulunabiliriz.

Akdedilen Mutabakat Muhtırası’na göre IMEC’in, Hindistan’ı Basra Körfezi’ne bağlayan doğu koridoru ve Basra Körfezi’ni Avrupa’ya bağlayan kuzey koridoru olmak üzere iki ayrı koridordan oluşması öngörülüyor. Katılımcılar, demiryolu güzergâhı boyunca enerji ve veri hatları için kablo hatlarının yanı sıra enerji üretiminde kullanılmak üzere yenilenebilir enerjiden elde edilen hidrojen için boru hattı döşemeyi planlıyor.

Son dönemde Hindistan’ın jeopolitik önem ve etkinliğinin Çin’i dengeleme ve baskılama bağlamında her geçen gün arttığını vurguluyoruz. Paylaşılamayan aktör ve destedeki joker konumuna evrilen Hindistan’ı her blok kendi tarafında görmek istiyor. Hâl böyle olunca Hindistan’ın reytingi yukarı yönlü hareket ediyor. Nitekim Zirve’nin yıldızı Hindistan Başbakanı Modi’nin “Bugün, böylesine büyük bir bağlantı girişimine girişirken, gelecek nesillerin daha büyük hayaller kurmasının tohumlarını ekiyoruz” açıklamasına dikkatinizi çekelim. Modi Küresel Güney’in lideri vasfıyla konuşuyor ve hareket ediyor.

Kaybedenler kulübünün kadim üyesi Ukrayna

Rusya’nın bastırması ve birçok ülkenin desteğiyle Ukrayna savaşı bağlamında Rusya’ya eleştiri yöneltilmeyen bir sonuç bildirgesi üzerinde mutabık kalındı. Ukrayna savaşına ilişkin şiddet uygulanmasını kınayan G20 ülkeleri, Rusya’nın adını zikretmekten kaçındı.

Sonuç bildirgesini sert bir dille eleştiren Ukrayna Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nikolenko, G20 ülkelerinin “gurur duyabilecekleri” bir sonuç bildirgesine imza atmadıkları eleştirisinde bulundu. Almanya Başbakanı Olaf Scholz ise, sonuç bildirgesinden memnun olduğunu ifade ederek, G20 Zirvesi’ni “kararlar zirvesi” olarak nitelendirdi. Scholz ironi yaparcasına G20 ülkelerinin Zirve bildirgesi ile Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün “sorgulanamaz” olduğu noktasında “açık bir mesaj” verdiğini savundu.

Rusya: Batı G20 Zirvesi’nin gündemini “Ukraynalaştırmayı” başaramadı

Putin’in katılmadığı G20 Zirvesi’nde Rusya’nın tutumunu Dışişleri Bakanı Lavrov ortaya koydu. Batılı ülkelerin Zirve’nin gündemini “Ukraynalaştırmayı” başaramadıklarını belirten Lavrov, Küresel Güney’in meşru çıkarlarını savunma konusunda yekpare bir duruş sergilendiğini, zira Batı’nın gelişmekte olan ülkelerin acil sorunlarının tartışılması aleyhine tüm gündemi Ukrayna üzerine kurgulamaya çalıştığını vurgulayarak “Zirve, Hindistan başkanlığı ve hepimiz için tartışılmaz bir başarıdır. G20 bir iç reform sürecinden geçiyor. Bu, Küresel Güney’deki G20 üyelerinin kayda değer aktivasyonuna yansıdı” ifadelerini kullandı.

Lavrov BM Genel Sekreterliği’nin Karadeniz Tahıl Girişimi’ni canlandırma çabalarını da yorumlayarak, “Antonio Guterres’in çabalarını takdir ediyoruz. Ancak Batı’nın yalnızca söz verdiği bir ortamda bu çabalar boşa gitmeye mahkûmdur” ifadelerini kullandı.

Hatırlatalım, Zirve sonuç bildirgesinde Tahıl Koridoru Anlaşması bağlamında Türkiye’nin çabaları takdir edilirken, “Tahıl, gıda ürünleri ve gübrenin Rusya ve Ukrayna’dan derhâl ve engellenmeden teslim edilmesini sağlamak için bunların tam, zamanında ve etkili şekilde uygulanması çağrısında bulunuyoruz” ifadesine yer verildi.

Japonya, Hindistan ile askerî bağlarını derinleştirmek istiyor G20 Zirvesi’nde dikkat çeken bir diğer gelişme Japonya marjında yaşandı. Başbakan Kishida, Hindistan ve Japon Silâhlı Kuvvetleri arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine dikkat çekerken, Japonya’nın Hindistan’ı Hint-Pasifik’te “vazgeçilmez” bir ortak olarak gördüğünü ve bölgede deniz güvenliğini sağlamak için daha derin bir işbirliği geliştirmeye istekli olduklarını vurguladı. Ezber bozan bu çıkış Hindistan’ın jeopolitik önemini teyit eden bir başka gelişme olarak kayıtlara geçti.

Özgür ve Açık Hint-Pasifik (FOIP) stratejisine yönelik açıklamalarda da bulunan Kishida, FOIP’in kapsayıcı ve açık bir konsept olduğunu, herhangi bir ülkeyi hedef almadığını vurguladı. Japonya’nın teşvik ettiği FOIP’in, Hint-Pasifik Bölgesi’nde hukukun üstünlüğüne dayanan özgür ve açık bir uluslararası düzeni sürdürmek ve güçlendirmek için ortaya atılan bir kavram olduğunu kaydeden Kishida, Hindistan’ı FOIP’i gerçekleştirmek için vazgeçilmez bir ortak olarak tanımladı. Bölgede giderek sertleşen güvenlik ortamının Doğu ve Güney Çin Denizleri’ndeki istikrara zarar verdiğini kaydeden Kishida, Japonya’nın mevcut statükoda tek taraflı değişikliklere karşı olduğunun altını çizdi. İlerleyen dönemde Japonya ile Hindistan arasında artan çok boyutlu bir işbirliği sistematiğini görmemiz şaşırtıcı olmayacaktır.

İklim değişikliği başlığında hayal kırıklığı

Sonuç bildirgesinde, büyük beklenti içinde olunan iklim değişikliği başlığı kadük kaldı. Metinde fosil enerjilerin kullanımının sona erdirilmesine ilişkin bir ifade yer almazken, G20 ülkeleri salt 2030 yılına kadar yenilenebilir kaynaklardan enerji edinimini üç katına çıkarma taahhüdünü yinelemekle yetindi. Konuya ilişkin Fransa Cumhurbaşkanı Macron, G20’nin iklim koruma konusunda vardığı mutabakatı “yetersiz” bulduğunu ifade etti.

“Bharat” tartışması

Hindistan G20 Zirvesi’ne her anlamıyla damgasını vurdu. Nitekim ansızın ortaya çıkan isim meselesi bir anlamda G20’nin önüne geçiverdi. Hindistan’ın iki resmî isminden biri olan “Bharat”ın Zirve davetiyelerinde, programında ve Modi’nin konuşmalarında yer alması dikkat çekti.

Zirve’yi fırsata çevirmeye çalışan Modi, popülizm yapmaktan da geri kalmadı. Modi’nin ülkeyi sömürgeci geçmişinden koparmak üzere yaptığı bu hamlenin arka planında kuşkusuz Hindistan’da yaklaşan seçimler var. Modi, Hint milliyetçiliğini körükleyerek gücünü konsolide etmeye ve konumunu güçlendirmeye çalışıyor.

Türkiye oyunun dışında mı kalıyor?

Yazıyı bitirirken son dönemde düzenlenen global zirvelerin Küresel Güney’in artan özgül ağırlığını pekiştirdiğine dikkatinizi çekelim. Bu durum G20 Zirvesi’nde de teyit edildi. Günümüzün evrilen sınamaları ve değişen konjonktür karşısında İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan uluslararası düzenin işlevselliğini yitirdiği ve Küresel Güney’in giderek ön plana çıktığı bir döneme giriyoruz. Bu dönemin yükselen değeri hiç şüphesiz Hindistan olacak. Her blok Hindistan’ı kendi safına çekmek istiyor. Hâl böyle olunca Hindistan’ın reytingi sürekli artıyor. Kısa ve orta vadede Hindistan’ı konuşmaya devam edeceğiz.

G20 Zirvesi’nde akdedilen ve Orta Doğu ile Güney Asya’yı birbirine bağlayacak IMEC Anlaşması stratejik önemi yüksek bir hamle. Anlaşmanın zamanlaması ise manidar, zira ABD Başkanı Biden’ın Washington’u G20 grubundaki gelişmekte olan ülkeler için alternatif bir ortak olarak öne sürdüğü konjonktürde kotarılan bu anlaşma ile çok boyutlu kazanımlar hedefleniyor.

Nitekim Biden Zirve’de IMEC’in iki kıtadaki limanları birbirine bağlayacak ve daha istikrarlı, daha müreffeh ve bütünleşmiş bir Orta Doğu’ya yol açacak büyük bir anlaşma olduğunu vurgulayarak Çin’in “Bir Kuşak, Bir Yol” Projesi’ne alternatifi tedavüle sürdü. Öte yandan IMEC hamlesinin, Suudi Arabistan’ın İsrail’i tanımasına yönelik ABD menşeli ve geniş zaviyeli diplomatik arayışta bir kaldıraç olarak da kullanılacağı görülüyor.

Günün sonunda, IMEC İsrail’in Hayfa Limanı’nda Akdeniz’e ulaşırken, Biden yönetimi projeyi Suudi Arabistan ile İsrail ilişkilerinin normalleşmesinde kullanmayı hedefliyor. Meseleye bir de Türkiye bakımından bakalım. Türkiye, Hindistan’ın jeopolitik önemini artıracak, İsrail’in bölgedeki gücünü konsolide edecek IMEC Projesi’nin dışında kalarak denklemin dışına itiliyor ve bölge jeopolitiğine etki etmede zemin kaybediyor. G-20 Zirvesi’nin jeopolitiğe yansımaları: Hindistan, Orta Doğu, Avrupa Ekonomik Koridoru (IMEC) Projesi’nin dışında kalarak denklemin dışına itiliyor ve bölge jeopolitiğine etki etmede zemin kaybediyor.

(1) The India-Middle East-Europe Economic Corridor (IMEC)

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın