Ekinci: “Tersaneler yerli çelik kullanımında özendirilmeli”

MDN İstanbul

Çeşitli sektörler bazında 2013 yılı ihracat ve ithalat rakamları açıklanırken, gemi inşa sanayini yakından ilgilendiren alanların başında Türk çelik sektörü geliyor. Geçmiş yıllarda artan çelik üretiminde 2013 yılında azalma kaydedilirken, Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci ile sektörün geleceği üzerine bir röportaj gerçekleştirdik

2013 yılında oluşan çelik üretimini geçtiğimiz yıllardaki rakamlarla karşılaştıran Namık Ekinci oluşan tabloyu değerlendirdi: “Çelik üretiminin son 5 yılını ele alacak olursam; 2009 yılında 25,3 milyon ton üretim gerçekleştiren sektörümüz, 2010 yılında üretimini 29,1 milyon yükseltti. Bu yükseliş trendi ile 2011 yılında üretimimiz 34,1 milyon tona, 2012 yılında ise 35,9 milyon tona ulaştı. Ancak 2013 yılı rakamlarımıza baktığımızda küresel olarak yaşanan ekonomik ve siyasi çalkantıların sektörümüzü olumsuz yönde etkilediğini görebiliyoruz. Geçtiğimiz yıl ham çelik üretimimiz yüzde 3,4 oranında düşerek 34,7 milyon tona geriledi.
Yaşanan bu düşüşün, küresel ekonomik ve siyasi gelişimler doğrultusunda önümüzdeki yıl aşılacağını umuyoruz. Böylece başarılı performansımızı devam ettirerek, dünya ekonomisindeki payımızı artırmayı hedefliyoruz.”

‘İhracatta birinci sırada Orta Doğu var’
Çelik ihracatı rakamlarının küresel ekonomik krizden etkilendiğini belirten Ekinci, ihracat rotalarındaki dağılımın dikkat çekici olduğunu kaydetti.
“Daha önce de belirttiğim gibi geçtiğimiz yıl boyunca tüm dünyada yaşanan siyasi ve ekonomik krizler çelik sektörünü üretimin yanı sıra ihracatta da zorladı. 2013 yılı rakamlarımıza bakacak olursak; değer bazında 13,9 milyar dolar, miktar bazında ise 18,4 milyon ton ihracat gerçekleştirdiğimizi görüyoruz. Sektörümüzün direkt ihracatına diğer birliklerin faaliyet alanına giren demir çelik ürünleri de eklendiğinde 2013 yılındaki toplam çelik ihracatımız; miktar bazında 19,2 milyon ton, değer bazında ise 15,9 milyar dolar oldu.
Bölgeler bazında ise 7,4 milyon tonluk ihracat ile Orta Doğu ihracatımızda ilk sırada yer aldı. Bu bölgeyi 3,3 milyon ton ile Afrika ülkeleri, 2,8 milyon ton ile Amerika kıtası ülkeleri ve 2,8 milyon ton ile Avrupa Birliği izledi.
Bu dönemde ihracatımızın miktar bazında en çok arttığı ülkeleri Irak, Portekiz, İtalya, Yemen ve Tayland; en büyük düşüş yaşanan ülkeleri ise sırasıyla Suudi Arabistan, Mısır, Lübnan, Kanada ve Singapur olarak sıralayabilirim.”

İnşaat demiri ihracatında dünya lideriyiz’
Üretimi ve ihracatı artırma konusuna da değinen Namık Ekinci hedeflerinin Türkiye’nin dünyadaki konumunu güçlendirerek  ürün çeşitliliğinin artırılması olduğunu vurguladı.
“Türk çelik sektörü, dünya çelik piyasalarında ilk sıralarda yer alıyor. Gerek ihracat gerekse üretim rakamlarımız bizi listede yukarılara taşıyor. 2013 yılı 34,7 milyon ton ham çelik üretimi ile dünyada sekizinci sırada yer almaktadır. İhracatta ise dünya sıralamasında yedinci ve inşaat demiri ihracatında dünya lideriyiz. Bizim en büyük hedefimiz önümüzdeki yıllarda dünya sıralamasında daha da yukarılara çıkmak. Bu hedef doğrultusunda sektörümüzü dünya pazarlarında tanıtmak ve pazar payımızı artırmak amacıyla çalışmalarımıza aralıksız devam ediyoruz.
Bu doğrultuda özellikle alışıla gelmiş mevcut ürünlerimiz ile yetinmeyip; nihai ürün çeşitliliğimizin artırılması ge-rektiğine inanıyoruz. Böylece toplam ihracat miktarımız ile birlikte karlılığımız da artacaktır. Firmalarımız çeliğin kullanım alanını genişletecek yeni inovatif ürünlere yönelmeliler. Üretim miktarımızın arttırılmasının yanı sıra tesislerimize yeni teknolojileri adapte etmemiz büyük önem taşıyor.
Bu kapsamda birlik olarak firmalarımıza destek vermek üzere, Ar-Ge, inovasyon, sertifikasyon ve çevre konularında faaliyet gösterecek Malzeme Test ve Analiz Laboratuvarları (Matil) A.Ş.’yi kurduk. Matil A.Ş. ile Ar-Ge ve inovasyonun tüm sektöre yayılması, yüksek test maliyetleri, uzun test süreleri ve nakliyelerin yarattığı zaman kaybını ortadan kaldırmayı hedefliyoruz.
Bunlara ek olarak mevcut pazarlarımızı korurken, yeni pazarlara ulaşmamız gerekiyor. Uluslararası piyasalarda, rakiplerimize göre daha avantajlı konuma gelebilmemiz için lojistik ve ulaşım imkânlarının geliştirilmesi, hedef ülkelere tarifeli gemi seferlerinin düzenlenmesi, ihraç pazarlarımızdaki lobi faaliyetlerimizin geliştirilmesi büyük önem taşıyor. Sektörümüzde faaliyet gösteren firmalarımız bu stratejileri hayata geçirebilirlerse, 2023’e kadar ihracatımızda hem nicelik hem nitelik açısından büyük bir sıçrama gerçekleştirebiliriz.
Çelik İhracatçıları Birliği olarak firmalarımıza desteğimizi sürdürdüğümüzü de belirtmek isterim. Türk çelik sektörünü dünya pazarlarında tanıtmak ve pazar payımızı artırmak amacıyla yurtdışına ticaret heyetleri düzenlerken; uluslararası ithalatçı firmaların Türk çelik ürünlerini ve üretim tesislerini yakından tanımaları amacıyla alım heyetlerinin Türkiye’ye ziyaretlerini organize ediyoruz. Ayrıca sektörümüzün ve firmalarımızın, yurtiçi ve yurtdışında karşılaştıkları sorunları çözmek için de çalışmalar yapıyoruz.”

‘Yeni tesisler tersanelerin tüm ihtiyacını karşılayacak’
Çelik üreticilerinin yerli tersanelerle olan ilişkisine değinen Ekinci, mevcut durumda gemi inşa sektöründen gelen çeşitli ürün taleplerini karşılamakta zorlandıklarını belirtti. Önümüzdeki dönemde yatırım yapılan tesislerin faaliyete geçmesiyle birlikte tersanelerin ihtiyacına uygun yapıda çelik üretiminin yapılabileceğine dikkat çeken Ekinci, önümüzdeki dönemle ilgili gelişmelerden umutlu olduğunu söyledi.
“Gemi üretiminde kullanılan profil ve sac tiplerinin Türkiye’de yetersiz düzeyde üretimi vardır. Bu nitelikteki çeliği sadece Erdemir üretmektedir. Yeni tesislerimiz de devreye girmektedir ve önümüzdeki dönemde ihtiyacın tamamını yerli olarak karşılanması mümkün olacaktır. Ancak şu an yetersizdir ve dolayısıyla Türkiye’de halen gemi yapımında kullanılan çeliğin büyük bir bölümü ithal edilmektedir. Türkiye gemi inşa sanayi küçük ve orta boy kimyasal tanker inşasında dünya sipariş defteri incelendiğinde, 2008’e kadar yani ekonomik krize kadar, dünya sıralamasında adet bazında birinci ve tonaj bazında beşinci sıradaydı. 2008 yılında tanker ve kuru yük gemilerin yapımında 600 bin ton çelik tüketimi gerçekleştirmiştir. 2011 verilerine göre ise dünya sıralamasında 11. sıraya gerilemiştir. Bu direk olarak gemi yapımında kullanılan çelik talebinin de azalması anlamına gelmektedir. Dolayısıyla öncelikle gemi inşa sektörünün içinde bulunduğu sıkıntılı süreci atlatması gerekmektedir. Zira gemi yapımında yüklü miktarda tükettiği çeliğin artarak devam etmesi bizim için önemlidir.
Çin ve Tayvan gibi gemi inşa sektöründe alt yapısı kuvvetli ve düşük fiyatlı insan gücü olan ülkelerle rekabet edebilmesi için devlet tarafından teşviklerle desteklenmesi ve yeni projeler üretmesi gerektiğine inanıyorum. Öte yandan çelik sektörünün gelişimi için, gemi yapımında kullanılan ürünlerin yerli payının artırılması için gerekli özendirici tedbirlerin işleme sokulması gerekmektedir.”

‘2014 yılında çeliğin  yarıya yakını ihraç edilecek’
“2014 yılı çelik üretim hedefi 38 milyon tondur.  Bu yıl sektörümüzü zorlayan olumsuz koşulların aşılması, dünya ve ülkemizdeki siyasi, ekonomik istikrar ile güven ortamının sağlanması en büyük temennimiz. Ancak koşullar değişmediği takdirde, 2014 yılı ihracatımızın da bu yıldan pek farklı olamayacağını düşünüyoruz ve bu şartlar altında ihracat hedefimizi 18,5 milyon ton olarak belirtiyoruz.
Çelik üretimini artırmak için halen devam eden iki farklı yöntem kullanılmaktadır. Kapasite artış yatırımlarında, firmalar özellikle çelikhane kapasitelerini artırarak pazar paylarını ilerletme yönünde gayret sarf etmektedirler. Halen Kardemir üç milyon tonluk kapasiteye ulaşmak için yüksek fırın sinter tesisi ve kok üretiminden oluşan kapasite artırım yatırımını sürdürmektedir.”

‘Yeni tip kaliteli çelik üretimi artarak sürecek’
Çelik üretimini artırma ve çeşitlendirme konusunda sektörün çalışmalarından övgüyle bahseden Namık Ekinci, sözlerini yeni sahalardan elde edilecek kaliteli ürünlerle ilgili gelinen aşamadan mutlu olduğunu söyleyerek noktaladı:
“Ürün çeşitlendirmeye yönelik yeni yatırımlar bulunmaktadır. Ülkemizde halen üretilemeyen ve ithalat yoluyla temin edilen ürünlerin talebine yönelik sıfırdan yatırımlar sürdürülmektedir. İzmir Demir Çelik’in orta profil haddehanesi buna iyi bir örnek olup, bu yıl içinde tam olarak ticari üretime geçmesi beklenmektedir. Bunlara ek olarak ABD’de Nucor’un başlattığı elektrikli ark ocaklarından yassı çelik üretim trendine Çolakoğlu’ndan sonra Habaş da dahil olmuş olup, ince slab’tan sıcak yassı üretimine başlayacaktır. Bir sonraki aşamada soğuk haddehane de kurulacağı belirtilmektedir.
Ülkemizde bugüne kadar hiç üretimi yapılmamış kalite çelikler yani soğuk ve sıcak is takım çelikleri, aşınmaya dayanıklı çelikler, ağır profiller, geniş levhalar gibi alanlar yatırım için bakır alanlardır. Bu alanlara daha yoğun bir şekilde yönelmek gerektiğini düşünüyorum.”

Bunu Paylaşın