“Devlet kamu ihalelerini hızla hayata geçirmeli”

MDN İstanbul

Bu ay MarineDeal News okurları için Özata Tersanesi Yönetim Kurulu Başkanı Özdemir Ataseven ile denizcilik sektöründeki son gelişmeleri ele aldık

Euro bölgesinde yaşanan ekonomik kriz devam ederken Türkiye daha pozitif görünüyor. Ancak bir takım olumsuz verilerde var. Önümüzdeki dönem de ekonomide nasıl gelişmeler bekliyorsunuz?
Türkiye’nin genel ekonomik durumunun dünya ekonomisi ile yakın bağlantılı şekilde hareket edeceğini düşünüyorum. Geçtiğimiz yıllarda Türkiye ekonomisi, dünyadaki krizden minimum düzeyde etkilendi. Günümüzde, ülke ekonomilerinin sadece içe dönük bir şekilde değerlendirilmesi mümkün olamıyor. Ülkeler, özelikle ticaret hacimlerinin yüksek olduğu ülke ekonomilerinin durumlarından, genel finansal durumun kurların üzerindeki etkilerinden ister istemez etkileniyorlar. Önümüzdeki dönemde, Türkiye’nin ekonomik alandaki çabalarının olumlu etkilerini hissedeceğimize inanıyorum, ama bu çabaların ne derece yeterli olacağı dünyanın genel gidişi ile de bağlantılı olacaktır, özellikle maalesef Ortadoğu’da yaşanan gerilimin etkilerini de olumsuz şekilde hissedeceğimizi düşünüyorum.

Türk denizcilik sektörü 2008 yılından itibaren zorlu bir dönem geçiriyor. Siz sektörün genel durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Denizcilik, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de global krizin etkilerini hissetti. Bu krizin etkileri halen dünyada, özellikle denizcilik sektörünün temel bölgesi sayılabilecek Avrupa’da hissedilmektedir. Yakın ge-lecekte bu durumun pek değişeceğini sanmıyorum ama 2014 yılı içinde geçmiş döneme göre bir pozitif ivmelenme bekliyorum.

Süregiden krizden çıkılabilmesi için sektörün ve devletin ortaklaşa atması gereken adımlar nelerdir?
Krizin, 2015 yılına kadar sektörümüzü etkileyeceğini düşünüyorum. Bu kadar uzun yaşanan bir kriz döneminde özellikle girişimcilerin kendi derslerini çıkardıklarına inanıyorum. Gelecek dönemde, geçmiş dönemin hatalarını tekrarlamamamız lazım. Dünya ile iç içe değerlendirilmesi gereken bir sektördeyiz. Dünyadaki tüm hareketlerin bir şekilde bize etkisi oluyor. Bunun için, gerek yatırımlarımızı planlarken, gerek teklifleri hazırlarken değişen dünya konjonktürünü göz önünde bulundurmalıyız. Müşterimizi, marketlerin ihtiyaçlarını daha iyi ana-liz etmeliyiz. Pazarlamaya daha çok önem vermeliyiz. Kendimizi tanıtmak için çaba sarf etmeliyiz. Dünyadaki rakiplerimiz ile başa çıkabilmek için katma değeri yüksek, özellikli projeler gerçekleştirmeli, teknolojiyi takip  eden değil geliştirip satan taraf olmayı başarmalıyız. Devletten beklediğim ise, özellikle kamu ihtiyaçları için gerekli olan projeleri ertelemeden gerçekleştirmek üzere düğmeye basması olabilir, bu kriz dönemlerinde kamu ihalelerinin mümkün olduğunca artırılması, hem marketin canlı kalmasını hem de kamu şirketlerinin ihtiyaçlarını uygun maliyetlerle karşılamasını sağlayacaktır.

Özata Tersanesi’nin kapasitesi ve faaliyetleri hakkında bilgi verebilir misiniz ?
Özata Tersanesi 55.000 m2 alan üzerine kurulmuştur. Halen 7000 m2 kapalı üretim sahasında çelik, aluminyum, kompozit gövdeli gemi ve yat inşaatları gerçekleştiril-mektedir. Özellikle son zamanlarda, geleceğin gemi konstrüksiyonlarında yaygın olarak kullanılacağına inandığım karbon kompozit üretimler üzerinde duruyoruz. Bu ürün segmentinin tersanemiz geleceği için önemli bir pay sahibi olacağını düşünüyoruz. Tersanemiz, 2013 yılı içinde üretimine başlamış olduğu 15 adet karbon katamaran projesinin gerçekleştirilmesi için, uygun alt yapı yatırımlarını gerçekleştirmiş ve şu anda öğünerek söyleyebileceğimiz gibi Avrupa’nın en önde gelen kompozit üretim fabrikasını kurmuştur. Bu fabrikalarda ve özel montaj hangarlarında 2017 yılına kadar her 3 ayda bir yolcu gemisi teslim edeceğiz. Bu üretim hızı Avrupa’daki rakiplerimiz de bile bulunmamaktadır. Firmamızda, halen 250 kişi çalışmaktadır.  Projelerdeki yoğunluğumuza göre çalışanlarımızın sayısı 800 kişiye kadar çıkabilmektedir.

İzmir Belediyesi için yapılan yolcu gemisi projesi için neler söyleyebilirsiniz? Ayrıca bildiğimiz kadarıyla İstanbul Belediyesi benzer bir proje gerçekleştiriyor.
Özata Tersanesi olarak yürütmekte olduğumuz projelerin başında İzmir Büyükşehir Beldiyesi için yapılmakta olan 15 adet karbon kompozit gövdeli katamaran yolcu gemileri gelmektedir.
Bu projenin özelliği gövdesinin malzemesidir. Gövde malzemesi dünyada genellikle yat üretiminde kullanılan malzemeydi. Projenin teknik özelliklerini biraz bahsetmek gerekirse; Karbon katamaran yolcu gemileri 18 knot servis hızında 2 tanesi 30 knot servis hızında olacak, her yolcu gemisi 426 yolcuya hizmet veriyor şekilde donatılacak. Yolcu gemileri aynı zamanda engelli vatandaşlarında rahatlıkla kullanılabileceği sistemler ile donatılmış olacaktır.
İzmir yolcu gemilerinin halen üç adeti gövde inşaatı olarak devam etmektedir. İlk gemimizin donatım aşaması başlatılmıştır. Söz verilmiş olan anlaşma tarihinin içerisinde tamamlanarak İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne teslim edilecektir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yakın zamanda bir ihalesi gerçekleşti. Double and lended tarzı dediğimiz yolcu gemileri ile ilgili ihale açıldı, bu ihalede en iyi ve en düşük teklifi veren firmalar arasında bizde yer aldık ancak ihale iptal edildi, yakın zamanda ihalenin tekrar edeceğini umuyoruz.

Azerbaycan şirketi Asia Denizcilik için yaptığınız ve teslim ettiğiniz yolcu gemisi hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Azerbaycan Şirketi Asia denizcilik için yaptığımız yolcu gemisi Türkiye de bir önceki projeden esinlenerek yapılmış bir gemidir. Bir önceki gemimiz bin yolcu kapasitesine sahiptir. Şu an da inşa etmiş olduğumuz ve teslim ettiğimiz Mirvari gemisi 650 kişi kapasitesine sahiptir. Donatım olarak bir önde teslim ettiğimiz gemimizden biraz farklıdır. Farklılıkları yolcu taşıma bölümlerinin dışında yemek hizmeti verebilecek restoranlara ve özellikle VIP Müşterilerinin ağırlanabileceği VIP Restoranına ve VIP Barına sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Çelik gövdeli olarak inşa edilmiş projemiz Rina tarafından klaslandırılmıştır.
2013 sonrasında şirket olarak stratejilerimiz; halen geliştirmekte olduğumuz kompozit üretimini daha üst seviyelere taşımak ve bu ürün segmentimizde dünya pazarında özellikle yolcu taşıma pazarında daha büyük bir pay sahibi olmaktır.
Düşüncelerimizden ve niyetlerimizden diğeri de bu teknolojinin ihtiyaç duyulduğunu düşündüğümüz savunma sanayi içerisinde yer almasını sağlamaktır. Özellikle büyük teknelerin imalatında kullanılabilecek şekilde geliştirdiğimiz teknolojinin Türk Deniz Kuvvetlerine de çok büyük fayda sağlayacak platformların yakın gelecekte üretilmesinde yer alacağına inanıyoruz. Bu yönde çalışmalarımız ve araştırma geliştirme faaliyetlerimiz devam ediyor. Dolayısıyla bu konu ile de tersanemiz altyapı çalışmalarına devam etmekte edecektir.

Offshore platformlarının inşası önümüzdeki yıllara damga vuracağı konuşuluyor. Türkiye’nin bu sektörden daha fazla pay alması için neler yapılmalıdır?
Şimdi doğal olarak tüm dünyada kaynakların kullanımıyla alakalı bir hızlanma görüyoruz özellikle son on senede, bizde offshore platformlarının inşaasında bir artış bekliyoruz. Türkiye’nin bu sektörden daha fazla pay alabilmesi için öncelikli olarak bu platformlarla alakalı referansların bir şekilde Türkiye de oluşturulması gerekmektedir. Dolayısıyla daha önce tamir işçilerinin yapıldığı ülkemizde bu tür platformların inşaatı ile alakalı mutlaka en azından Türkiye de ki tersanelerin birinde başarılı bir referans proje olmalı bundan sonra Türkiye’nin bu projeden pay alabileceğini düşünüyorum.

Sadece denizcilik değil birçok sektörde siparişler Uzak Doğu’ya yöneldi. Türk denizciliğinin rekabet gücünü koruyabilmesi için ne gibi değişiklikler yapması gerekiyor?
Genel olarak hep aynı şeyi hedeflemek lazım. Katma değeri yüksek,  özellikli projeler gerçekleştirmedikçe alt seviyedeki tabir edebileceğimiz rakiplerimiz işçilik avantajları ve devlet desteklerini kullanarak mutlaka fiyat bazında bizi sıkıştıracaklardır. Ama biz teknolojiyi geliştirip satan bir konuma gelebilirsek özellikli projeleri gerçekleştirip katma değeri yüksek projeleri Türkiye ye getirmeyi başarabilirsek Türk denizciliğinin önünde gidebileceği yol en azından Türk tersaneciliğinin önünde gidebileceği çok yol olduğunu düşünmekteyim. Bununla birlikte devletten herşeyi beklemek belki doğru değil ancak olası kriz dönemle-rinde özellikle devletin tersanecilik adına bir takım bekleyen kamu ihalelerini hayata geçirmesinin tersanecilik pazarını canlı tutacağına inanıyorum.

Küreselleşen dünyada kurumsallaşmanın ve dünya pazarlarında etkin pazarlama yöntemlerinin öneminin arttığını görüyoruz. Türk denizciliğini yurt içi ve yurt dışında daha iyi tanıtmak için neler yapılabilir?
Tanıtımla alakalı geçmişe göre tersanecilikte özellikle büyük bir atılım var tanıtım konusunda geçmişte bir iki tersane yer almazken dünya fuarlarında şuan Türk tersanelerinin fuarlara katılımlarını oldukça yoğun olarak gözlemlemekteyim. Bu iyi bir adım ancak bu tek başına yeterli bir şey değil tersaneciliğin özellikle pazarlama konusunda kendileri ile mücadelesi gerekiyor: Kendinizi pazarlama konusunda geliştirmezseniz artık pazardan pay alma şansınız zorlaşıyır. Dünyada rakip çok var, dolayısıyla gittikçe ekmek aslanın ağzından midesine doğru gidiyor, bunu mutlaka engellemek lazım. Pazarlamayı şirketin temel stratejilerinde ve temel hedeflerinden biri haline getirmek lazım fakat tek başına pazarlama gücü de bir yere kadar etkili olacaktır. Tersanecilik pazarlamanın yanı sıra ürünün kalitesinin de yüksek olmasının beklediği bir sektördür. Pazarlamayı üretimi kalitesiyle özellikle teslim şartlarıyla, kaliteden ve zamandan dolayı müşteri memnuniyeti ile desteklememiz gerekir. Bunlar gerçekleşmediği sürece pazarlama tek başına etkili olmayacaktır.

Bunu Paylaşın