Denizcilik eğitimi filonun gelişimine ayak uydurmalı

MDN İstanbul

Son yıllarda dünya ticaret filosu hızla büyürken denizcilik eğitimi veren eğitim kurumların sayısı artıyor. Türkiye’de denizcilik eğitimi veren 16 fakülte, 7 meslek yüksekokulu ve 50 meslek lisesi bulunurken denizcilik eğitimi alan öğrencilerin sayısı ise yaklaşık 28 bin civarında. Ancak bu hızla çoğalan eğitim kurumları beraberinde verilen eğitimin kalitesindeki düşüşler, staj imkanının yetersizliği ve yetişmiş akademik personel eksikliği gibi sorunların daha fazla dikkat çekmesine yol açtı. Şu an eğitim gören öğrenciler staj yeri bulmakta zorlanırken, kontenjan sayısı bu hızla arttığında ortaya çıkacak talebi karşılayacak gemi sayısının yeterli olmaması denizcilik eğitiminin önemli gündem maddeleri arasında. Ayrıca lisans düzeyinde eğitim verecek deniz kökenli öğretim görevlilerinin azlığı öğrencilerin gemide çalışmaya hazırlanmasında önemli bir eksiklik olarak göze çarpıyor. Akademik eğitimin özendirilmesi ve teşvik edilmesiyle ilgili Öğretim Elemanı Yetiştirme Programları” denizcilik sektörünün ihtiyacı karşılamada önemli bir mekanizma olabilir. Ancak tek başına devletin açtığı bu tip programlar pek yeterli görünmüyor, özel sektörün de eğitim kalitesinin artırılması konusunda katkı sunması zorunlu görünüyor.
İMEAK Deniz Ticaret Odası yıllardır denizcilik eğitime verdiği desteği bir adım ileriye götürerek denizcilik ihtisas üniversitesi olan Piri Reis Üniversitesini kurdu. Her yıl diğer eğitim kurumlarının yanında çok büyük bir kaynak da Piri Reis Üniversitesi’ne aktarılıyor. Eski  Yüksek Denizcilik Okulu’nu içinde katan İstanbul Teknik Üniversitesi de denizcilik eğitimindeki öncü rolünü sürdürüyor. Bu ay denizcilik sektörüne hizmet veren çeşitli eğitim kurumları ve Deniz Ticaret Odası Yönetimi’nin denizcilik eğitimi konusundaki görüşlerini derledik.

“PRÜ dünya gemiadamı ihtiyacını karşılayabilir”
İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı ve Piri Reis Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Metin Kalkavan denizcilik eğitimi konusuyla ilgli yaptığı açıklamada “Üniversite’nin nitelikli eleman yetiştirmek için en doğru yer olduğunu düşünüyoruz ve tüm gücümüzle Üniversite’ye destek veriyoruz” dedi. Her konuşmasında eğitime yapılan hizmetin ülkeye hizmet anlamına geldiğini vurgulayan Metin Kalkavan, Deniz Ticaret Odası olarak Piri Reis Üniversitesi’ni kurarken en temel amacımız uluslararası arenada Türk denizciliğinin yerini sağlamlaştırmaktı” dedi.
“Piri Reis Üniversitesi’nin denizcilik eğitimine katılımıyla kısa sürede tüm alanlarda inanılmaz bir insan kaynağına sahip olacağız. Piri Reis Üniversitesi sadece Türkiye için değil, dünya denizcilik sektörü için de uzmanlar, mühendisler ve yöneticiler yetiştirecek. Küresel rekabette nicelikten çok niteliğin önemli hale geldiği günümüzde kaliteli eğitimin önemi tartışılmaz.
Dünyada yetişmiş gemi adamı ihtiyacı hızla artarken, Türkiye’nin ilk denizcilik üniversitesi olan Piri Reis Denizcilik Üniversitesi’nin kurulması; gerek Türkiye’nin işsizlik sorununa bir nebze katkı sunmak, gerekse denizcilik sektörümüzün önünü açmak anlamında tarihi bir adım olmuştur. Piri Reis Denizcilik Üniversitesi, uluslararası standartlarda eğitimi ile ülkeye her yıl yüzlerce eğitimli denizci kazandırmanın yanı sıra, uluslararası denizlerde çok daha güçlü olmamız için mükemmel bir imkan yaratacaktır. PRÜ kredili ya da burslu eğitim sistemiyle de öğrencilerin ve ailelerinin gelecek korkusunu ortadan kaldırıyor.”

“Denizcilik eğitiminin kalitesi yükseliyor”
Türkiye’nin ilk ve tek çevre duyarlı “Yeşil Kampüsü” olma özelliği taşıyan Piri Reis Üniversitesi’ne aktarılan kaynakları her geçen yıl artırdıklarını ifade eden Kalkavan, DTO 2016 yılı bütçesinin yüzde 60’ına karşılık gelen yaklaşık 45 milyon TL’nin PRÜ’ye aktarılacağının altını çizerken ‘Keşke daha fazla imkanımız olsa da Üniversite’ye daha fazla kaynak verebilsek” dedi.
“PRÜ’den 5-10 yıl evveline baktığımızda denizcilikteki eğitim kalitesinin ne halde olduğunu gayet iyi biliyoruz. Verilen eğitimin kalitesini artırmak için öğrencilere her türlü eğitim ve  gerekli teknik ekipman sağlanıyor. Eğitim gemisi başarıyla seyirlerine devam ediyor. Sağlanan staj imkanları mezun olduğunda, hazır personel ihtiyacını karşılamakta önemli. Bunları yapmayıp tasarruf etsek, ülkeye hizmet etmiş olmazdık. Ana hedefimiz 10 yılda 7 bin zabiti dünya denizlerine hediye etmek ve filolarda çalışmalarını sağlamak. Burada amaç sadece ürün değil hizmet ihracına da katkıda bulunmak. İyi ürün istiyorsan, iyi firmalarla ve iyi insanlarla çalışacaksın. Bunu başardığımız ölçüde denizciliğimiz geleceği garanti altına alınır.”

PRÜ, Türk denizcilerinin dünya denizlerinde çalışma projesi
Türk Denizcilik eğitimine değerli katkılar yapan TÜDEV Yönetim Kurulu Başkanı ve Piri Reis Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyesi Süalp Ürkmez, denizcilik sektörünün eğitimin gelişmesine bugüne kadar verdiği desteği artırarak sürdüreceğini ifade etti. IMEAK Deniz Ticaret Odası’nın yaptığı bütün yatırımları üniversiteye ve eğitime yaptığının altını çizen Ürkmez,  “Piri Reis Üniversitemiz kurumsal ve hukuki olarak devlete bağlı bir üniversitedir” diyerek aktarılan kaynakların aynı zamanda ülkenin gelişmesi için de önemli bir yatırım olduğuna dikkat çekti.
“Biz TÜDEV ve DTO olarak aldığımız malları ve yaptığımız yatırımları geri alıp vakfa aktaramayız. Çünkü bunların tümü Piri Reis Üniversitesi’nin envanterine giriyor. Yarın biz aradan çıkarsak Piri Reis Üniversitesi (PRÜ) de devlet üniversitesi haline gelir. Biz yalnızca PRÜ’ye destek vermiyoruz, birçok üniversite ve liseye de çeşitli destekler ve yardımlar da bulunuyoruz. Türk denizciliğinin ilerlemesine ve yetişmiş personel ihtiyacının karşılanmasında DTO’nun emeği büyüktür.
Son yıllarda, desteklerimizi PRÜ’de yoğunlaştırmamızın temel nedeni denizcilik liselerinden mezun olup üniversiteye yerleşemeyen gençlerimize meslek edindirmektir. Çünkü her yıl denizcilik meslek liselerinden 1200 civarında öğrenci mezun oluyor ancak bunun sadece 100 kadarı devlet üniversitelerine yerleşebiliyor. Sınav sistemi, denizcilik meslek lisesi öğrencileri için büyük dezavantaj. Piri Reis Üniversitesi, devlet üniversitesine girme şansı bulamayan 4 yıllık denizcilik meslek lisesi mezunlarına önemli bir eğitim fırsatı sağlıyor. Böylece büyük bir iş gücü kaybının da önüne geçmiş oluyoruz.”

“İş garantili eğitim”
PRÜ’nün kuruluşunun ardından geçen kısa sürede önemli bir aşama kaydettiğini belirten Ürkmez, sektörün ihtiyacı olan donanımda ve bilgide mezun yetiştirmek için denizcilik ihtisas üniversitesinin çok önemli bir işleve sahip olduğunu ifade etti. Vadeli Öğrenim Ücreti kapsamında, öğrencinin mezun olduktan sonra geri ödeme yapabileceği iş garantili sistemi 2013-2014 Eğitim-Öğretim yılından bu yana gerçekleştirdiklerini kaydeden Ürkmez, öğrencilere sağlanan iş garantisiyle mezun olduktan sonra Eğitim bedelini geri ödeme imkanı sunulduğunun altını çizdi.
“Piri Reis Üniversitesi’nin net olarak yaptığı, devlet üniversitelerine giremeyen öğrencilerin bir vakıf üniversitesinde eğitim görmesini sağlamak. Gençlerimizin denizciliğe ve ekonomiye kazandırılması maksimum düzeyde burs ve imkanlar tanıyoruz. Şu an bakıldığında her iki öğrenciden biri ücretsiz okumaktadır. Yüzde 100, yüzde 75 veya yüzde 50 burs alan çok sayıda öğrencimiz bulunuyor. Hedefimiz burs alan öğrencilerimizin sayısını daha da artırabilmek. Ayrıca, sağlanan iş garantili sistemle ücretli okuyan veya kredi alan öğrencilerimiz de kolaylıkla eğitimlerine yaptıkları yatırımın karşılığını alıyorlar.
Ayrıca, öğrenciler PRÜ’de, ileri seviyede mesleki İngilizce öğrenerek bu alandaki açığı karşılıyorlar. Mezun olduktan sonra uluslararası firmalarda kolaylıkla iş bulabilecek seviyede kaliteli eğitim alan öğrencilerimizin önümüzdeki dönemde dünya denizlerinde göreceğimize eminim. Bence Türkiye bu konuda büyük bir ihracat potansiyeline sahip, bunu değerlendirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Geçtiğimiz yıl satın alınan Ankara feribotunun eğitim gemisine çevirilerek bu konudaki büyük bir eksikliğin giderildiğine inanıyorum.”

Ticaret filosu büyüdükçe eğitimli insan kaynağı ihtiyacı artıyor
Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Doç Dr. Selçuk Nas, denizcilik eğitimi alan mezunların iş bulma konusundaki sıkıntılarının yanında denizcilik işletmelerinin de yeterli nitelikli insan kaynağı konusunda konusunda zorluk yaşadıklarını ifade etti.
Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi 1988 tarihinde Türkiye’de deniz işletmeciliği ve yönetimi alanında eğitim veren ilk yüksek öğretim birimi olarak kuruldu.
Denizcilik Işletmeleri Yönetimi, Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği ve Gemi Makineleri İşletme Mühendisliği Bölümlerinde eğitim verilmektedir. Dokuz Eylül Üniversitesi’nin deniz ticaret filosuna zabit yetiştirdiğini ifade eden Selçuk Nas Denizcilik sektöründeki temel problemlere değindi.
“Son yirmi yılda deniz ticaret filolarında yaşanan büyümeye paralel olarak nitelikli insan kaynakları talebinde yaşanan patlama, günümüzün en önemli sorunu haline geldi. Nitelikli insan gücünün arzını artırma konusunda birçok projeye imza atılmış olup, yeni projeler üzerinde çalışılmaktadır. Bu süreç içerisinde gemi işleten şirketler, nitelikli personeli istihdam edebilmek ve kendi şirketlerini tercih edilebilir kılabilmek üzere çalışırlarken istihdam ettikleri nitelikli insan kaynaklarını ellerinde tutabilmek için “uzun süreli istihdam” programları hazırlamaktadır. Şirketlerini nitelikli insan kaynakları için tercih edilebilir kılma gayreti içerisine giren şirketlerin birçok strateji geliştirdiği de gözleniyor.
Diğer taraftan da kaliteli insan kaynağı arzı yaratmak konusunda büyük sıkıntılar yaşanıyor. 2009’da yaşanan ekonomik kriz arz ve talebi geçici olarak dengelemiştir ancak krizin ekonomik etkileri kalktıktan sonra denizcilik sektörünü, yeterli nitelikli insan kaynağının bulunamamasından dolayı başka bir krizin içine girdiği görülüyor.”

“Türkiye’de denizcilik okulu enflasyonu var”
Türkiye’de denizcilik eğitimine uzun yıllardır önemli katkılar sağlayan Bahçeşehir Üniversitesi Türk Boğazları Araştırma Merkezi Müdürü Kaptan Saim Oğuzülgen “Ülkemizdeki denizcilik eğitiminde en önemli konuların başında yaşanan okul enflasyonu geliyor” dedi.
Denizcilik eğitiminin kalitesi yükseltildiğinde kısa sürede çok sayıda Türk’ün dünya denizlerinde çalışabileceğini vurgulayan Oğuzülgen, bu konuda yapılması gerekenler ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
“Ülkemizde büyük yatırımlarla çok sayıda okul açıldığını görüyoruz. Maalesef okul açmayla herşey bitmiyor. Keşke bizden de binlerce denizci Filipinliler, Hintliler gibi dünya denizlerinde çalışsa ama okula gelen öğrenciyi eğitecek denizci akademisyen sıkıntısından dolayı, yeni okul açmakla eğitimdeki eksikliklerin önüne geçilemiyor. Ülkemizde denizcilik eğitimi görmüş ve denizde çalışmış bilgi ve deneyimlerini öğrencilere aktaracak denizci eğitmen sıkıntısı bulunuyor.
Ülkemizde eğitmenlerin çalışma koşullarını göz önüne aldığımızda denizcilik mezunları denizde çalışmayı tercih ediyorlar. Bir kaptan denizde kazandığının çok daha azına öğretim görevlisi olarak çalışmayı tercih etmiyor. İdealist olarak çalışan insanlarımız var ancak sayıları az. Bu konuda  alınacak tedbirlerle denizcilerin okullarda çalışması teşvik edilmeli. Rahmetli Gündüz Aybay’ın desteğiyle denizci akademisyenlere sosyal yardım vakfı kurulmuş, denizcilere eğitmen yetiştirme konusunda önemli adımlar atılmıştı.
Bunların yanı sıra her denizcilik şirketi bir akademisyeni desteklese, eminim ki birçok denizci okullarda akademisyenlik yaparak katkı sağlayabilir. Bu da eğitim kalitesini yükselterek, öğrencilerin daha hazır bir şekilde okuldan mezun olup çalışma hayatına başlamasına yol açar. Bu şekilde sektörün tüm bileşenleri kazançlı çıkar. Eğer nitelikli denizciler yetiştirmek istiyorsak, deniz tecrübesini kazanmış denizcileri öğretim görevlisi olarak okullarımızda görevlendirmemizde yarar var. Sermayedar kesimin, armatörlerimizin, tersanelerimizin, marinaların da bunu desteklemesi gerekir.
Ayrıca öğretim görevlilerinin de ihtiyacı olan eğitimi almaları için onlara fırsat verilmeli, çünkü öğretim görevlisi kendisini yetiştiremezse onun öğrencileri de birtakım noktalar da eksik kalır.
Öğrencilerin en büyük sıkıntısının yetersiz staj imkanları olduğunun altını çizen Oğuzülgen, bu konunun bir an önce çözülmesi için Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın devreye girmesinden duyduğu memnuniyeti ifade etti.
“Öğrenciler stajını tamamlamadan ehliyet alamadığından çalışmaya bir an önce başlayabilmek istiyor. Denizcilik sektöründe staj yeri yetersizliğinden dolayı büyük bir sıkıntı var. Ben bunu çözecek olanın yine denizcilik sektörü olduğunu düşünüyorum. 12 Aralık’ta İTÜ Denizcilik Fakültesi’nde düzenlenen Balık Günü’nde Bakanımız Binali Yıldırım, Bakanlığın staj gemisi yaptırma projesi konusunda müjde verdi. Daha önce de böyle bir proje vardı ancak gemiyi kimin işleteceği konusunda sıkıntı vardı. Bu geminin işletmesinin her kuruma eşit mesafede olup, herkesin ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir kurum olarak İtü Denizcilik Fakültesi’nin seçilmiş olması gerçekten anlamlı. Yüksek Denizcilik Okulu’ndan bu yana Türk denizciliğine büyük katkılar sağlayan bu kuruma bir denizcilik eğitim gemisi kazandırılması güzel. Bu geminin mülkiyeti İtü’ye ait olmasa da, bütün denizcilik eğitimi organizasyonu bu kanal aracılığıyla yapılır. Tüm okullardan öğrenciler bu gemide eğitim alıp staj yapma imkanı bulabilecek bir organizasyonun ülkemiz denizcilik eğitimine büyük katkısı olacaktır.
Piri Reis Üniversitesi’nin eski Ankara feribotunu eğitim gemisi olarak kullanması öğrencilerin eğitimine büyük katkı sağlayacak. Bildiğim kadarıyla farklı denizcilik okullarından program dahil ederek onlara da staj imkanı sunmayı planlıyorlar. Organizasyonu zor olan bir iş, ancak yapılırsa büyük katkı sağlayacağı kesin.
Denizcilik eğitimindeki en önemli eksikliklerden biri de Türk denizcilerinin Türk Boğazları hakkında fikirlerinin olmaması. Bence kısa süre içinde Türk Boğazları Araştırma Enstitüsü kurulmalı ve dersi verilmelidir. Türk kaptanlarının İstanbul Boğazı’nda kılavuz kaptan almasını yabancı armatöre anlatmak kolay değil.”

‘Armatörler eğitimin öneminin farkında’
Armatörlerin denizcilik eğitimine verdikleri değerin çok önemli olduğunu ifade eden Oğuzülgen, Piri Reis Üniversitesi’nde hem İngilizce hazırlık sınıfında verilen eğitimin hem de staj gemisi vasıtasıyla verilen pratik eğitimin öğrencileri mesleğe hazırlamada örnek olması gerektiğini vurguladı.
İTÜ Denizcilik Fakültesi’nin hem tarihi hem de eğitim kalitesiyle denizciliğe yaptığı katkıyı  DTO’nun yardımlarıyla Piri Reis Üniversitesi de yapmaya başladı. Öğrencinin mezun olurken gemide çalışmaya hazır olması için gerekli tüm eğitimi aldığında hem kendi açısından hem de işveren açısından büyük rahatlık oluyor. Eskiden bizim öğrencilik yıllarımızda bu kadar geniş imkanlar yoktu. Biz kendi girişimlerimizle yabancı gemilerde iş bulup verilen kısıtlı İngilizce eğitimini pratikle geliştirerek uluslararası şirketlerde çalışabiliyorduk. Şimdi de mezunlar mesleki İngilizceyi öğrendikleri takdirde uluslararası gemilerde çalışmamaları için herhangi bir sebep yok.
Denizci kökenli armatörlerimiz eğitimin kıymetini bildikleri için bu konuya eğiliyorlar. Staj konusunda da öğrencilere yardımcı olarak, daha sonra filolarında da görevlendiriyorlar. Bu iki taraf için de çok olumlu sonuçlara yol açıyor.
Filipinliler, oturmuş bir sistemden geldikleri için bütün uluslararası gemilerde çalışıyorlar ama maalesef biz daha o düzeyde değiliz. Ancak kısa sürede onları yetişip geçebilecek potansiyelimiz var, yeter ki doğru eğitim verilerek imkanlar sunulsun.
Personel yönetimi şirketleri de uluslararası gemilerde iş bulma konusunda önemli görev üstleniyorlar. Türkiye’de de uluslararası dev filolarla çalışan V-Ships gibi personel yönetimi şirketleri var. Bunlar yabancı bayraklı gemiye birçok personel gönderiyor ve bu sayı gelecekte daha da artabilir.
Ayrıca gemide çalışan yabancılara ülkeye döviz kazandırdıkları için birtakım ayrıcalıklar sağlanıyor. Bizde de yabancı gemide çalışıp ülkeye döviz kazandıran çalışanlara da birtakım kolaylıklar getirilebilir. Bu çalışanları oralarda çalışmaya teşvik edebilir.”

İTÜ, denizcilik eğitiminde öncü rolünü sürdürüyor
İstanbul Teknik Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nil Güler, Türkiye’de Denizcilik eğitimi ile ilgili değerlendirmelerini ve önerilerini MarineDeal News okurlarıyla paylaştı. Birçok Fakülte’nin denizcilik eğitiminin yanı sıra, öğrencilerine mühendislik eğitimi de verdiğini belirten Nil Güler, İTÜ Denizcilik Fakültesi’nin her iki disiplini de başarılı şekilde vermeye çalıştığını ve kalite sistemini sürekli gözden geçirdiklerini vurguladı.
“Öncelikle belirtmek isterim ki; ileriki yıllarda ülkemizi lider denizci ülke ve İstanbul şehrimizi de dünya denizciliğinde çok önemli rol oynayan bir şehir olarak görmek isterim.
Yıllarca gri listeden çıkamayan gemilerimizin son altı yıldır Beyaz Listeye geçmeleri ve bu yerlerini korumaları, Türk bayrağının beyaz listede bulunması, Türkiye’nin prestijini artırarak gemilere ticari açıdan avantaj sağlamaktadır. Bu konumumuzun sürdürülmesi  gerekiyor.
Uzun vadede mega yat ve offshore platform inşası ve eğitimlerinin çok yararlı olacağını düşünmekteyim. Ülkemizin denizcilik konularında IMO tarafından hazırlanan uluslararası sözleşmelere ve çalışma koşulları konusunda ILO’ya taraf olması ve böylece uluslararası mevzuatta AB kurallarına uyması kapsamında Avrupa Deniz Emniyeti Ajansı (EMSA), Türk denizcilik eğitimine yönelik olarak ülkemizde yaptığı denetimleri tamamlayarak raporunu Avrupa Komisyonuna sunmuştur. 5 yıl önce Türkiye adına EMSA denetimine giren birkaç kurumdan biri olan Fakültemiz, bu denetimi başarı ile vermiştir. Bu sene de aynı şekilde EMSA denetimine girmiş ve minör düzeltmelerle başarılı olarak değerlendirilmiştir.
Fakülte olarak Ar-Ge’ye çok önem vermekteyiz. Gerek yüksek lisans ve doktora tezleri yoluyla gerekse uluslararası ve ulusal projelerimizle, yeni laboratuvarlarımızla akademisyenlerimizi Ar-Ge yapmaya teşvik etmekteyiz.

“Türkiye dünya gemi adamı talebini karşılayabilir”
Nil Güler, “Önümüzdeki yıllarda deniz ulaştırma işletme mühendisleri başta olmak üzere birçok alanda istihdam fazlası olacağını öngörmekteyiz” diyerek Türkiye’nin dünya gemi adamı talebini karşılamak için çalışmaları tamamlaması gerektiğini ifade etti.
“Karadeniz ve Akdeniz çanaklarında yer alan ülkemiz bu üstünlüğünü kullanmak zorundadır.
Fakültemizde 4 yıl önce kurulan Karadeniz Denizcilik Eğitim Kurumları Birliği (Black Sea Association of Maritime Institutions, BSAMI) yolu ile Karadeniz ülkeleri Denizcilik Eğitimi işbirliğini başlattık. Bu ülkeler dünya gemi adamlarının yüzde 25’ini eğitiyorlar.
Yaptığımız çalışmalara göre ülkemizde artan denizcilik eğitim kurumlarının mezuniyet sayıları esas alınıp Türk Denizcilik Filo artışının iyimser bir tahminle 2016 da ulaşacağı rakam da göz önüne alınırsa, denizcilik sektöründe istihdam fazlası olacak alanlar mevcut. Ancak, gemi makineleri işletme mühendisleri için ise arz eksikliği ve talep fazlası olacağını tahmin ediyoruz.
Dünyada ise gemi adamı  talebinin, arzından fazla olduğu çeşitli kaynaklarda belirtiliyor. Bunun en temel sebebi birçok ülkenin gemi adamı eğitiminden ziyade denizcilik konusunda Ar-Ge ve inovasyona yönelmiş olmasıdır.
Bu durumda yapılması gereken öncelikle; mevcut öğrencileri çok iyi eğitmeli, onlara çok iyi mesleki eğitimin yanısıra uluslararası bir kimlik kazandırmaya çalışmalıyız. Dolayısı ile dünya çapında aranan kaptanlar/gemi makine işletme mühendisleri haline getirmeliyiz. Bu olmuyorsa mevcut öğrenci kontenjanlarını azaltıp Ar-Ge’ye yönelmeliyiz. Bu bağlamda Fakültemiz, öğrencilerine uluslararası filolarda istihdam sağlayabilmek için geçtiğimiz yıllarda birçok girişimde bulunmuş ve kısmen başarılı olmuştur.
Ancak bütün eğitim kurumlarının gerekli kaliteye önem vererek Türkiye adına haklı bir şöhrete sahip olması gerekiyor. Fakültemiz, Denizcilik yükseköğretimindeki küreselleşme, enformasyon teknolojileri ve yaşam boyu öğrenme gibi yeni eğilimlere hızla kendini adapte etmiştir. Denizci eğitmen eksiği ise bilinen bir gerçektir. Ayrıca sürekli eğitim merkezimiz geçtiğimiz yıllarda yurt dışına açılarak başka komşu ülkelerden gelen sektör taleplerini değerlendirmeye başlamıştır.”

“Denizcilik İngilizcesi konusuna yoğunlaşmalıyız”
Eğitim sisteminde başta Denizcilik İngilizcesi olmak üzere birçok önemli konunun geliştirilmesi gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. Güler, denizciliğin bir bütün olarak ele alınmasının doğru olacağını kaydetti.
“Devlet olarak Uluslararası Denizcilik  Ofisi açarak gerek uluslararası istihdam, gerekse Türkiye’deki eğitim pazarını kullanmak zorundayız. Fakülte olarak bu konuda kendi olanaklarımızla büyük çaba göstermekteyiz. Gemi üzerindeki çok dillilik ve çok ulusluluktan kaynaklanabilecek olan problemleri çözmek önemlidir. Bu da iletişim, başka kültürlere açık olmak ve Denizcilik İngilizcesi ile doğrudan ilgilidir.
Denizcilik yükseköğretiminin yapısının basit olmamasından kaynaklanan bir takım zorluklarla da karşılaşılmaktadır. Bu noktada önem verilmesi ve üzerinde çalışılması gereken konular; eğitim akreditasyonları, eğitim gemisi eksikliği, denizcilik konusunda çalışacak akademisyen ve öğretim görevlilerinin eksikliği ve hiyerarşik ve üniformalı eğitimin ve öğrencilerin etkin ve sistematik bir şekilde yönetilebilmesindeki zorluklar olarak öne çıkıyor.
Denizciliğin araştırma konularını bir bütün olarak ele alan, eğitim gemisi olan bir Devlet Denizcilik Üniversitesi bir çok eğitimsel sorunlara çözümdür.”

KTÜ denizcilik eğitiminde iddialı
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç Dr. Ersan Başar, denizcilik eğitimi konusunda değerlendirmelerde bulundu. Dünya ticaretinin artmasıyla denizciliğin öneminin de giderek yükseldiğini ifade eden Başar, denizcilik eğitimindeki kalitenin de buna paralel şekilde gelişmesi gerektiğinin altını çizdi.
“Dünya ticaretinin artmasına paralel olarak deniz taşımacılığı da artmaya devam ediyor ve bu ticaretin de yaklaşık yüzde 80’i deniz yolu ile yapııyor. Dünyadaki gemi filosunun büyüklüğü günümüzde 1,7 milyar dwt’yi bulmuş ve bu filo her geçen gün artan gemiadamı talebini yoğunlaştırıyor. Dünya gemi filosunda çalışan toplam 1,5 milyon üzerinde gemiadamının önemli bir parçası olan Türk gemiadamları da Türk gemileri başta olmak üzere yabancı gemilerde de çalışıyor. Bu büyük ticaret hacminde en önemli noktalarından birini oluşturan gemiadamları eğitimi, STCW 78 sözleşmesi kapsamında yürütülüyor. Bu eğitimin verilebilmesi için belirlenmiş alt yapı, deniz kökenli eğitmenler ve uygun müfredat gerekiyor. Eğitim sürecinde gemiadamları 1 yıla varan deniz stajı yapıyorlar.
Ülkemizde 10 yıl öncesine kadar lisans seviyesinde 3 fakülte varken günümüzde bunların sayısı 26’ya ulaşmış, bu fakültelerin 14’ü gemiadamı yetiştirme açısından eğitim öğretime başlamıştır. Bu kapsamda ülkemizde denizcilik eğitimi, bazı sorunları da beraberinde getiriyor. Başta bu eğitim kurumlarında çok yoğun miktarda deniz kökenli doktorasını tamamlamış öğretim elemanı ihtiyacı bulunmakta ve bunların sayılarının çok yetersiz durumda olduğu biliniyor. Bunun yanı sıra denizcilik okullarının alt yapı giderlerinin fazla olmasından dolayı bu eğitim kurumları gerektiği gibi altyapı oluşturmada güçlükler yaşıyor. Ülkemizde okulların artması ile birlikte öğrencilerin gemilerde staj yapmasında zorluklar yaşanmaya başlandığı görülüyor. Türk filosundaki gemi sayısı staja gidecek olan öğrenci sayısı ile aynı oranda artış göstermemesinden dolayı, gemilerde staj yeri bulmakta ciddi zorluklar yaşanıyor.”

“Denizciliğin her alanında eğitim veren tek üniversite”
Karadeniz Teknik Üniversitesi’nin verdiği denizcilik eğitimiyle ilgili bilgiler veren Başar, kısa sürede denizcilik eğitiminde önemli bir noktaya geldiklerini vurguladı.
“Denizcilik eğitimi, gemiadamlarının yetiştirilmesi ile birlikte bu gemilerin yeni inşa ve bakım onarımlarının yapıldığı tersanelerde önemli bir yer tutmaktadır. Buralarda çalışacak olan mühendislerin yetiştirilmesi için ülkemizde 4 fakültede eğitim yapılıyor. Mühendislik temeli verilen bu eğitim için ülkemizde eğitim verecek olan doktoralı öğretim elemanı sayısının yeterli seviyede olduğu bilinmekte olup aynı zamanda bu konuda yapılan bilimsel çalışmalarda üst seviyelerdedir.
Karadeniz Teknik Üniversitesi Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi bünyesinde 1996 yılında Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği ile Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisliği Bölümleri kurulmuştur. Bu bölümlerden mezun olan öğrenciler denizcilik sektörünün tersaneler, limanlar, denizcilik şirketleri ve gemilerde aktif olarak çalışıyorlar. Denizcilik birçok alanda gelişme göstermekte olduğundan Fakültemiz bünyesinde Denizcilik İşletmeleri Yönetimi ile Deniz Bilimleri ve Teknolojileri Mühendisliği bölümleri açılmış olup en kısa zamanda da öğrenci alınmasını planlıyoruz. Bu bölümlerin de öğrenci alması ile birlikte denizciliğin hemen hemen tüm alanında meslek insanları yetiştirilmesi gerçekleştirilecektir. Bu bakımdan da KTÜ Türkiye de bir ilk ve tektir.”

Bunu Paylaşın