Cem Gürdeniz’den açıklama

MDN İstanbul

Fotoğraf: Veryansın TV

Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni savundukları için “Devletin Güvenliğine veya Anayasal Düzene Karşı Suç İşlemek için Anlaşma” iddiasıyla 12 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan 104 amiral arasında yer alan Tümamiral (E) Cem Gürdeniz, ilk duruşmasının ardından açıklamalarda bulundu.

Çağlayan Adalet Sarayı önünde kendisine destek için gelen kalabalığa açıklamalarda bulunduğu anları sosyal medya hesabından paylaşan Gürdeniz, “Bugün 104 Amiral Montrö basın açıklaması sebebiyle açılan davada Çağlayan Adliyesinde ifade verdim. destek için gelen büyük kalabalığa teşekkür ediyorum. Aynı dakikalarda Ukrayna Ankara’dan boğazları kapamamızı talep etti. İşte Montrö’nün değeri.İşte tarafsızlığımızın garantisi,” ifadelerini kullandı.

İginizi çekebilir: Amirallerden Montrö ve bekaya vurgu

Cem Güdeniz’in Basın Açıklamasının tamamı:

Değerli Basın Mensupları

Ben hala haklı ve doğru tarafta kalmaya devam ediyorum. Türkiye’de haklı, doğru ve namuslu cephede yerini korumanın zorluğunun farkındayım. Ayağıma kelepçe takılmış olsa da; pasaportuma el konulmuş olsa da; korumalarım alınmış olsa da ama en önemlisi canım kadar sevdiğim bahriye ve bahriyelilerden koparılmış olsam da Atatürk’e, vatanıma ve mavi vatanıma sadık kalmaya devam ediyorum ve ölene kadar devam edeceğim.

Savunduğum tüm değerler, tüm fikirler tarihin ve bilginin süzgecinden geçmiş, Türkiye’nin zaman zaman seviyesizlik rekoru kıran iç siyaseti ve kahve sohbetinin sınırlarını geçemeyen kutuplaşmış ortamının dışındadır. Tek ideolojim Kemalizm, tek rehberim Mustafa Kemal Atatürk’tür. Değerlerimi doğduğum ve kurduğum ailelerim ile gerçek ve tek sahibi Atatürk olan Cumhuriyet Donanmasından alıyorum. Türk savunma ve dış politika gündemiyle, düşünce dünyasına kitaplarım, makalelerim ve sosyal medyadaki videolarım üzerinden Mavi Vatan, deniz jeopolitiği ve genelde jeopolitik öğretiyi getirmeye ve katma değer üretmeye devam edeceğim.

Değerli Basın Mensupları

21 Şubat 2022 tarihinde Rusya’nın Ukrayna’daki Luhansk ve Donetsk bölgelerinin bağımsızlığını tanımasıyla dünya fiilen çok kutuplu dünya düzenine geçti. Batının büyük meydan okuması ve tehditlerine rağmen Çin’i arkasına alan Rusya Federasyonu jeopolitik bir hamle ile yeni düzeni başlattı. Bu sürecin topyekûn konvansiyonel bir savaşa dönüşmeden dengeye kavuşması dileğimizdir. Bu sürecin başlangıcında 14 Ocak 2021 tarihinde kamuoyuna şu açıklamayı yapmıştım: ‘’Montrö Sözleşmesine yönelik Türkiye’nin tutumu İkinci Dünya Savaşından daha zor bir döneme girecek. 1939’da bağımsızdık. Bugün NATO üyeliğimiz Rusya Ukrayna krizinde bizi çıkarlarımız dışında maceraya sürükleme potansiyeline sahip. Çok dikkat edilmeli.’’

30 Ocak 2022 tarihinde de kamuoyuna şu açıklamayı yapmıştım: ‘’Ukrayna krizi savaşa dönüşürse bundan en çok zarar görecek ülke Türkiye olacaktır. Ankara, Montrö Sözleşmesinin Rusya aleyhinde yorumlanmasından, NATO gemilerinin Karadeniz çıkışlarına tolerans gösterilmesine kadar çeşitli baskılara maruz kalacaktır.’’

Burada tekrar ediyorum. Montrö Sözleşmesi NATO ve Batı baskıları karşısında bir barış denizi olarak kalması gereken Karadeniz’de tarafsız ve bağımsız politikamızın tek güvencesidir. Nitekim Cumhurbaşkanı ‘’Türkiye’nin NATO ile Karadeniz’de çıkarları örtüşmüyor’’ deklarasyonu yapmıştır. Benzer şekilde

Millî Savunma Bakanlığı da ‘Montrö Sözleşmesi’nin sağladığı düzenin bütün taraflar için yararlı olduğunu’’ dile getirmiştir.

O zaman 104 Amiralin bugünleri öngörerek dile getirdiği Montrö ve sarıklı Amiral hassasiyeti nasıl oluyor da hukuk kumpası üzerinden bir linç kampanyasına dönüştürülüyor? Türkiye’de yer yerinden oynatılıyor. Donanmaya büyük hizmetleri geçmiş 104 çok değerli amiral bilinçli ve organize bir itibarsızlaştırma kampanyasının hedefi haline getiriliyor? Yargı süreci başlamadığı halde tarafsız kalması gereken devlet kurum ve kuruluşları nasıl oluyor da bu saldırıda taraf olabiliyor? Hukuk Biliminde adı bile geçmeyen darbe imalı bildiri kavramı üzerinden yaş ortalaması 75-80 olan 104 emekli Amiral üzerinden büyük bir korku iklimi ve baskı ortamı yaratılabiliyor?

O zaman şimdi de ben soruyorum. Ben Hodges isimli eski Avrupa Amerikan Kara Kuvvetleri Komutanı Amerikalı Emekli Orgeneral, 13 Şubat günü bir Türk televizyonuna verdiği demeçte şunları söylüyor: ‘’Bence Türkiye batının Rusya’nın ekonomik misillemelerine karşı kendisini koruyacağına daha çok güvense o zaman Montrö Sözleşmesini daha sıkı uygulayabilir. Rus denizaltıları bu sözleşmeyi ihlal ediyor. Türk müttefiklerimizle, onların Rusya’nın karşı tepkisine maruz kalmayacaklarından emin olacakları doğru bir ilişki kurmamız durumunda, Türkiye’nin elinde Rus askeri gemilerine boğazları kapatmaları için meşru nedenler bulunuyor.’’

Peki bu demece karşı Türk basını, Türk kamuoyu cevap veriyor mu? Hayır. 104 amirali linç eden sistem, Amerikalı bir emekli generalin ‘’Türkiye Montrö’yü ihlal ediyor’’ suçlamasına tek cevap vermiyor.

Değerli Basın Mensupları,

11 yıl önce Balyoz manifestomun sonunda şöyle demiştim.

‘’Anadolu coğrafyasının donanmasızlığa ve tırnakları sökülmüş, ulusal koruma refleksini kaybetmiş donanmalara tahammülü yoktur. Bu dijital terör saldırısı sonunda eğer bahriye kan kaybeder, seçkin denizcilerinin tasfiyesi başarılı olur ve bunun yansımaları gelecek günlerde denizlerimizde ulusal çıkarlarımızın aleyhine tecelli ederse, tarih ve gelecek nesiller önünde, bahriye üzerinde bu oyunu oynayanlar kadar, bu oyuna alet olanlar ile sessiz kalanlar da suçlu olacaktır. Takdir aziz milletimizindir. “

Balyoz ihanetinin savcı ve hakimleri ile donanma içindeki işbirlikçileri şimdi hapiste. Diğer taraftan Balyoz’da büyük tasfiye ve haksızlığa uğrayan biz bahriyeliler sayesinde Türkiye’de Mavi Vatan farkındalığı tetiklendi. Şu an devlet ve halkımız Mavi Vatanı biliyor ve koruyor. 104 Amiral kumpası da Montrö farkındalığını tavana taşıdı. Bugün herkes Montrö Sözleşmesinin hayati önemini biliyor ve Ukrayna Rusya krizinde bu değerli sözleşmeyi tarafsızlığımızın garantisi olarak kullanıyor. Bu süreçte de aynısı Balyoz’da yaşandığı üzere başlangıçta bize peşinen hüküm giydiren iradenin sahipleri savunduğumuz değerleri savunmak zorunda kaldılar. İşte Mavi Vatan işte Montrö Sözleşmesi.

Dilerim, Türkiye Karadeniz’de ulusal çıkarlarımızın aksine ABD ve NATO oldu bittileri ile karşılaşmaz. Dilerim, Montrö Sözleşmesi bu zor süreçte Türkiye’nin tarafsızlık garantisi olmaya devam eder. Dilerim whatsup iddianamesi temelli bu hukuk garabeti dava tarihin arşivlerinde yerini alır. Hepinize saygılar sunarım.”

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın