Borsamız dipte, konut zirvede

MDN İstanbul

Piyasalardaki dalgalanmalar ve düşük faiz ortamı Türkiye’de yerleşmiş bazı ezberleri bozuyor

Piyasalardaki dalgalanmalar ve düşük faiz ortamı tasarruf sahiplerini yüksek getirili yatırım araçlarına yönlendirirken, geçmiş dönemlere dair yapılan bazı çalışmalar, Türkiye piyasalarının kendine özgü sorunları nedeniyle yerleşmiş bazı ezberleri de bozuyor.

Şöyle ki uzun vadede her zaman en iyi kazandıran yatırım araçlarından biri olarak gösterilen hisse senetleri dünya çapında bu geleneğini bozmazken Türkiye, enflasyonunun oldukça altında getiri ile yatırımcılarını üzen bir performans sergiliyor. Son olarak Bizim Menkul Değerler‘in yaptığı ve 2010 yılından bu yana ana yatırım araçlarının performanslarına yer verdiği çalışma yatırımcılar için de önemli bir yol haritası olacak nitelikte.

Mayıs 2021 itibarıyla Ocak 2010 sonrasında 11,5 yılda ana yatırım araçlarının toplam getirisinin hesaplandığı çalışmaya göre, yatırım araçlarının getirilerinin kıyaslanacağı temel veri olan tüketici enflasyonu yüzde 208,5 arttı. Çalışmada, vade 10 yılı aştığı ve yeterince uzun olduğu varsayımıyla yatırım araçları getirilerinin enflasyonun kayda değer bir oranda üzerinde gerçekleşmesi gerekiyor. Ancak çalışmaya göre, en riskli yatırım aracı olan hisse senetlerinin getirisi yüzde 134 ile aynı dönem TÜFE’sinin dahi oldukça altında kalıyor.  Oysaki uzmanlara göre uzun vadede, riskli araç olarak hisse senetlerinin daha yüksek getiri elde etmesi beklenirdi. Ancak hemen bu durumun İstanbul Borsası’na özgü olduğunun altını çizelim. Çünkü aynı dönemde gelişmekte olan borsaların performansı çok daha yüksek. Borsa İstanbul’daki performans düşüklüğünün nedeni olarak ise yabancı yatırımcıların çekilmesi, şirket kârları ile temettü veriminin düşüklüğü, yerli yatırımcıların al-sat üzerine yoğunlaşması öne çıkıyor. Öte yandan reel bir yatırım olarak konutların 11,5 yılda ulaştığı getirisi ise yüzde 393. Hatta son bir yılda Türkiye konut fiyatlarında dünya birincisi durumunda. Bu gerçeklikle, Türkiye konut fiyatlarında dünya lideri, hisse senedi performansında ise dünya sonuncusu.

Mevduat getirisi de enflasyona yenildi
11,5 yıla varan yatırım araçlarının toplam getirilerinde ortaya çıkan başka bir sonuç ise Türkiye’de mevduatın ki, buna tahvil faizleri de dâhil, reel bir getiri sunmadığı. Şöyle ki; TÜFE yüzde 208 artarken TL vadeli mevduatın getirisi yüzde 214’de kalıyor.

Uzmanlara göre, buradaki rakamın ortalama olduğu kabul edilirse, büyük mevduatların daha yüksek faizleri aldığı, küçük mevduatların ortalamanın altında kaldığı ve enflasyona karşı dahi kendini koruyamadığı gerçeğini kabul etmek gerekiyor. Analistlere göre, TL faizlerindeki reel düşüklüğün bir nedeni siyasi otoritenin yaklaşımı ise diğer nedeni de küresel düzeyde faizlerin tarihin en düşük düzeyinde seyretmesi.

Altın 11,5 yılda yüzde 904 getiri sağladı
Türkiye’nin durumunun dünyadan farklı olduğunun altını çizen uzmanlar, “Çünkü enflasyonu da risk primi de yüksek. Buna karşılık reel faizlerin düşüklüğü ve çoğu zaman negatife dönmesi, tasarruf ve para sahiplerini döviz ve altına yöneltiyor. Bu durum da TL’nin değerini düşürüyor” değerlendirmesinde bulunuyor. Çalışmaya göre, düşen TL aynı zamanda altının TL bazındaki kazancını da katlıyor. Geçmiş 11,5 yılda gram altın fiyatları yüzde 904 gibi yüksek bir oranda getiri sağlarken, bankaya vadeli olarak yatırılmış doların getirisi yüzde 606, euronun da yüzde 470 oldu.    

Bunu Paylaşın