TL’nin imdadına Trump mı yetişti?

MDN İstanbul

100 Dollars Macro

Son dönemlerde başta Türk Lirası olmak üzere bütün ülke paraları karşısında rekor üstüne rekor tazeleyen ABD Doları’nın hızını, ABD Başkanı Donald Trump’ın açıklamaları kesti

Trump’ın ocak ayında ünlü ekonomi gazetesi Wall Street Journal’a verdiği mülakatta, ABD para biriminin “çok güçlü” olduğunu söyleyerek, doların değer kazanmasına ilişkin endişelerini dile getirmesinin ardından, ABD Hazine Bakan Adayı Steven Mnuchin de, en azından kısa vade için Trump’la güçlü doların zararı konusunda aynı görüşte olduğunu açıkladı. Bu açıklamalarının ardından da ABD Doları, altı haftayı aşkın sürenin en düşük seviyesine indi. Söz konusu bu gelişmeler bir anlamda, tarihinin en değersiz dönemini geçiren ve yılbaşından bu yana dolar karşısında en fazla eriyen para birimi olan Türk Lirası’nın da imdadına yetişti. Zira, Merkez Bankası’nın, siyasilerden gelen baskının da etkisiyle piyasaların beklediği sertlikte önlemleri bir türlü almaması ve içeride tırmanan siyasi ve güvenlik riskleriyle dolar, 3.94 TL seviyelerine kadar fırlamıştı. Ardından, yukarıda belirttiğimiz nedenlerle doların küresel bazda değer kaybetmesi ve içeride Merkez Bankası’nın aldığı ve ekonomistler tarafından “geçici” olarak nitelendirilen bazı önlemlerinin de etkisiyle kur, 3.75-3.83 TL bandına oturdu.

Yeniden faiz koridoru oluştu
Ancak söz konusu önlemler TL’nin gün içinde yaşadığı ve yer yer 5-8 kuruş aralığına varan sert dalgalanmaların önüne set çekmeye yetmedi. Piyasaların “sert faiz artırımı” beklentisi içinde olduğu 24 Ocak’taki toplantı da ise, Merkez Bankası “yetmez ama evet” denilebilecek ama bir o kadar da karmaşık bir karar aldı. Zaten bu nedenle, karar öncesi 3,76 TL seviyelerinde olan dolar, ilk anda, karar sonrası hızla 3.82 TL seviyesinin üzerine fırladı. Ardından kararın anlaşılması üzerine yeniden karar öncesi seviyelerine gevşedi. Merkez Bankası enflasyondaki artışa vurgu yaparak faiz artışı yaptı. Ancak öyle bir artırım yaptı ki, piyasa faizi kimi zaman yüzde 11 kimi zaman yüzde 9.25 olacak. Daha net anlatımla Merkez şu anda fiili olarak kullandığı marjinal fonlama faizini yüzde 8.5’ten yüzde 9.25’e ve bankaların kullanabileceği geç likidite penceresi faizini de yüzde 10’dan 11’e yükseltti.
Böylece öyle bir artırım gerçekleşti ki, Merkez Bankası geç likidite penceresini kullandığı günler piyasada geçerli faiz yüzde 11, kullanmadığı günlerde ise yüzde 9.25 olacak.
Bir anlamda eski Başkan Erdem Başçı dönemindeki gibi faiz koridoru oluştu. Yani yeni Başkan Murat Çetinkaya’nın koltuğa oturmasıyla başlayan para politikasındaki “sadeleşme” adımı şimdilik rafa kalkmış görünüyor. Peki Merkez Bankası’nın bu adımı endişeleri bitirmeye yetecek mi? Ekonomistlere göre, Merkez’in aldığı bu karar piyasaların ve beklentilerin önüne geçen bir adım değil. Bir başka ifade ile, kurda endişeyi azaltan ama bitirmeyen bir karar.
Uluslararası bazı önemli kurumların yazdığı raporlar da, Türk Lirası’nın seyrine dönük endişelerin canlı kalmasına neden oluyor. Şöyle ki, Oxford Economics ekonomisti Simon Knapp 13 gelişmekte olan ülke ekonomisini sıraladığı araştırma raporunda, ekonomik büyüme ve enflasyon büyüme görünümlerinin ters yönlü olmasının Türkiye ekonomisine zarar verdiğini söylüyor. Commerzbank AG analisti Tatha Ghose ise, daha geniş faiz koridorunun Merkez Bankası’na daha fazla esneklik sağladığını ancak bu tür esnekliklerin Türk Lirası’na yardımcı olmadığını belirtiyor. Ghose raporunda, Türk Lirası’nın sakinleşmesi için Türkiye’de faiz oranlarının 2017 yılında yüzde 11’e yükselmesi gerektiğini söylerken, “enflasyonun gittiği yöne bakılırsa Türk Lirası’na istikrar kazandırmak için gereken bu” diyor. Türk Lirası’nın sakinleşmesini sağlayan gelişmenin, Merkez Bankası’nın uyguladığı likidite yöntemi araçları olmadığının altı çizilen raporda, “Aslında, Türk lirası, dolar rallisini durduran Trump tarafından kurtarıldı” deniliyor.

Bunu Paylaşın