Halkalar tamamen kırıldı

MDN İstanbul

Dünyada enflasyon endişesi giderek tırmanıyor. Son olarak ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Jerome Powell yaptığı açıklamada, enflasyonun beklenenden daha kalıcı olabileceğine işaret etti ve ekonomik toparlanmanın
dengesiz olduğunu söyledi

Faizleri artırmak için erken olduğunu vurgulayan Powell, “Sabırlı ve çok dikkatliyiz” diyor. Öte yandan başta Avrupa olmak üzere tüm dünya ciddi bir enerji krizine doğru tam gaz sürüklenirken, dünyanın neredeyse her ülkesinde enerji fiyatlarındaki artış enflasyonist baskının yanında ekonomileri de ciddi şekilde tehdit eder boyuta ulaşmış durumda. Öte yandan tedarik zincirindeki aksama başta ABD ve Avrupa olmak üzere dünyayı sarsıyor. Enflasyonu yukarı çeken aksama, gemileri ve konteynerleri kilitledi. Deniz yolu ile taşımacılıkta maliyetler 10 kat artarken, karada, havada, limanlarda ve depolarda da tedarik zincirinde halkalar tamamen kırılmış durumda.

Euro Bölgesi’nde enflasyon 13 yılın zirvesinde. Üstelik pandeminin yarattığı bu sürecin bir süre daha devam edeceği konusunda fikir birliği mevcut. JPMorgan Chase ve IHS Markit tarafından yapılan bir çalışmaya göre imalat sektöründeki küresel teslimat süreleri, 23 yılın en kötü gerilemesini yaşıyor. Tedarik zincirindeki aksama, Euro Bölgesi’nde eylül ayında yıllık enflasyonu yüzde 3,4’le son 13 yılın en yüksek seviyesine çıkardı. AB’de de ağustos ayında yüzde 3,2 olan yıllık enflasyon, eylülde yüzde 3,6’ya yükseldi. Enflasyon, geçen yılın eylül ayında AB’de yüzde 0,3, Euro Bölgesi’nde ise yüzde eksi 0,3 seviyesinde gerçekleşmişti.

‘2 puanlık faiz indirimi öngörülebilirliği ortadan kaldırdı’
Dünyada hâl böyle iken Türkiye’de de durum daha da içinden çıkılmaz bir hâle doğru sürükleniyor. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s (S&P), Türkiye’nin kredi notu ile not görünümünü teyit ederken, yüzde 20’lere dayanan enflasyon için de uyarılarını artırıyor. S&P açıklamasında Türkiye’deki enflasyon oranının, derecelendirdikleri 137 ülke arasında en yüksek enflasyon oranına sahip 8’inci ülke olduğunun altını çiziyor. Kuruluş, para politikasının öngörülemez olduğunu, Türkiye’nin ödemeler dengesi pozisyonunu hâlâ zayıf olarak gördüğünün de altını çiziyor. Tüm dünyanın enflasyon ve enerji kriziyle boğuştuğu bir dönemde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’ndan, eylül ayındaki 100 baz puanın ardından ekim ayında da 200 baz puan faiz indirimi gelmesi piyasalara büyük sürpriz olurken, tüm piyasa göstergelerini de altüst etti, öngörülebilirliği de imkânsız hâle getirdi.  Dolar kuru 9,60, euro kuru ise 11 TL’yi aştı. Türkiye riski beşte bir düzeyinde arttı. Merkez’in faiz indirimi piyasa faizlerine düşüş olarak yansımazken tam tersine oluşan belirsizlik tavhil faizlerini hızlı yükseltti. Kredi faizlerinde de yükseliş beklentisi hâkim.

‘Daha zor bir döneme girmiş bulunuyoruz’
Merkez Bankası’nın politika faizlerini piyasa faizleri düşsün, finansal koşullar gevşesin diye indirdiğini belirten ekonomistler, “Fakat tam tersi oluyor. Sorunlu bir tablo” diyor. 200 baz puan indirimin genelde sert bir ekonomik yavaşlama ya da şok anlarında değerlendirilebilecek bir indirim olduğuna dikkat çeken ekonomistler, enflasyon, hedefin 4 katıyken aciliyetin sebebini anlayamadıklarına işaret ediyor. Bu durumda ekonomik bir okuma yapmanın pek mümkün olmadığını ifade eden uzmanlar, “Düşen faizlere rağmen Merkez’in borç alma ve geç likidite penceresi aralığının 600 baz puanda kalması, faizlerin sertçe indirilmesi ve öngörülemez bir veri dayanak düzenine geçilmesi ne yazık ki finansal risklerin yüksek kalacağı bir döneme işaret ediyor. Döviz kurunun yüksek, enflasyonun yüksek, maliyet yapmanın daha da zor olacağı bir döneme daha girmiş bulunuyoruz,” değerlendirmesinde bulunuyor.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın