Bu konuda verilen hizmetin kaliteli olmasının büyük öneme sahip olduğunu belirten Eraydın, ‘‘Türkiye’de yakıt ikmali geçmişine bakıldığında 1995 yılında gemilere 10-12 firma tarafından 500 bin ton civarında yakıt ikmali yapılıyordu. 2001 yılında bazı sektör temsilcileri ile bir araya gelip Türkiye Gemi Yakıt İkmalcileri Derneği’ni kurduk. Dernek kurulduktan sonra, Türk bunker sektörünün büyüklüğü aşağı yukarı o dönemlerde 1 milyon tona yaklaştı. Daha sonra 2008 krizine rağmen Türk bunker sektörü büyümeye devam etti. 2013 yılına geldiğimiz de 1,4 milyon tonu gördük. Biz 2013’den itibaren yurtiçinde yaptığımız uluslararası konferanslar, yurtdışındaki etkinliklerimiz ve sektörün kendi içindeki temsilini iyi bir şekilde kullandık.
2013’te yılda 1,4 milyon ton yakıt satıldı. 2017 yılında 2,8 milyon tonla yüzde 100’lük bir büyüme elde edildi. Yüzde 100 büyümenin en dikkat çekici tarafı, geçen gemi sayısının azalmasına rağmen ikmal edilen yakıtın artması oldu. 2013 yılında İstanbul Boğazı’ndan 47 bin gemi geçti, bu dönemde 1,4 milyon ton sattık. 2014’te 46 bin gemi geçti bu dönemde 1,7 milyon ton sattık. Geçen gemi sayısı azaldı, satışımız arttı. 2015’te Boğaz’dan geçen gemi sayısı 43 bin oldu. Bizim sattığımız yakıt miktarı yaklaşık 2 milyon tonu buldu. 2016’da 42 bin 500 gemi geçti, biz 2,2 milyon tonun biraz üzerinde sattık. 2017’de 43 bin gemi geçti, o sene de ise 2,8 milyon ton sattık. Yani Boğazlardan geçen gemi sayısının azaldığı bir dönmede, biz satışlarımızı yüzde 100 artırdık.
Şu anda sene sonunda tahminen 3 milyon ton civarında ikmal yapılmasını bekliyoruz. Sektörde elde ettiğimiz avantajı artırmak adına daha fazla çalışmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.
“Birlik ve beraberlik
sektörümüze fayda sağlar”
Sektörde birlik ve beraberlik içinde olmanın hem sektöre hem de şirketlere fayda sağlayacağının altını çizen Eraydın, 2012 yılında yapılan bir toplantıda mass flow meter üreticisi firmalardan birinin CEO’su ile görüşme imkânı yakaladıklarını belirterek, ‘‘Gemilere yakıt ikmali yapan firmalarımıza, ‘bu ürünü bunker barge’larımıza takalım’ şeklinde bir öneri getirdik. ‘Bununla ilgili yasal zorunluluklar oluşmadan biz bunu gönüllü olarak bunker barge’larımıza takalım, dünyada önemli bir yere geliriz’ dedik ama ne yazık ki bu konuda beraber hareket edemedik. Ancak ben bu ürünleri kendi bunker barge’larıma taktırdım. Bu ürünü taktırmanın hem firmama hem de Türkiye’ye çok büyük faydası oldu. Bu ürün bunker alanında İstanbul’un büyümesine katkı sağlarken, firmamızın da yüzde 280 büyümesinde etkili oldu. Sektörde birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmemiz hem bize hem de ülkemize kazandırır” dedi.
