2030’lar, Açık Deniz Görev Grubu/Kuvvetine doğru

MDN İstanbul

Berkin Mühendislik İş Geliştirme ve Programlar Yöneticisi Mesut Zafer Sarı, TCG ANADOLU ve TCG TRAKYA gibi yeni platformların envantere girmesiyle birlikte 2030’lara hazırlanan Açık Deniz Görev Grubu/Kuvveti’nin ihtiyaç duyacağı yetenekleri değerlendirdi

Dünya’daki gelişmelere istinaden Türk Deniz Kuvvetleri Stratejisi geçtiğimiz yıllarda güncellenmiştir. Günümüzde harekat ortamı; kara, deniz, hava, uzay ve siber olmak üzere beş boyutlu olmuştur. Harekat ortamını; coğrafya, boyutlar (5 boyut), aktörler ve koşullar oluşturmaktadır. Türkiye’nin yurtdışı politikası, ekonomik çıkarları, yatırımları ve söz konusu ülkelerde yaşayan vatandaşların yoğunluğu, coğrafyanın temeli olan ilgi ve etki alanlarını biçimlendirmektedir.  Sualtının artan önemi nedeniyle açık denizler/okyanuslar ve dünyanın ortak kullanım alanı olarak tanımlanan kutup bölgeleri artık ilgi alanımıza girmiştir. Uzun vadede kaynakların paylaşımında yer almak üzere İTÜ Kutup Araştırma Merkezi  (PolRec) kurulmuştur. Türkiye’nin son dönemde; Orta Doğu ve Arap Yarımadası, Güney Asya ve Afrika kıtasına yönelik olarak ekonomik faaliyetlerini geliştirdiği ve Avrupa kıtası hariç vatandaşlarının yoğunluklu olarak bu bölgelerde yaşadığı görülmektedir. Özellikle Afrika’nın kuzeyi, kuzey doğu ve kuzey batı sahili ülkelerle işbirliği artmıştır.

Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü’nün verilerine göre; 2002-2015 arasında açılan dış temsilciliklerin kıta dağılımına bakıldığında, 27’si Büyükelçilik ve 2 Başkonsolosluk olmak üzere toplam 29 yeni temsilcilikle, Afrika kıtası ilk sırada yer almaktadır. Son on yıl içerisinde, Türk Hava Yolları, Afrika’nın çeşitli yerlerine birçok uçuş başlatmıştır. Türk yatırımcılarının kısa ve orta vadeli yurtdışı yatırımlarının yüzde 80’i yaklaşık dört saatlik uçuş uzaklığındaki coğrafyada yoğunlaşmaktadır.

Türk vatandaşlarının yaşadığı ve ekonomik çıkarlarının bulunduğu Afrika’nın çeşitli yerlerinde karışıklıklar ve çatışmalar meydana gelmekte, bulundukları ülkelerin sorunlarından doğrudan etkilenmektedirler. 2011 yılında, NATO’nun Libya’ya karşı düzenlendiği harekatta Deniz Kuvvetleri, muharip olmayanların tahliyesinde hızlı ve etkin bir rol oynamış, vatandaşlarımızın güvenli bir şekilde ülkemize ulaşmasını sağlamıştır. Çeşitli ülkelerdeki ekonomik girişim ve yatırımlarımızın güvence altına alınması, gerektiğinde vatandaşlarımızın tahliyesi Deniz Kuvvetleri’nin sürekli ve daha zorlu senaryolarda üstleneceği görevlerden birisi haline gelmiştir.

Deniz Kuvvetleri’nin mevcut dış politikalar çerçevesinde açık denizlere doğru hareketinin en güzel örneği Türk Deniz Görev Grubu (TDGG)’nun teşkil edilmesidir. 2010 yılında Akdeniz’de, 2011 yılında Aden Körfezi ve Somali açıklarında, 2014 yılında Afrika kıtası çevresinde görev icra edilmiştir. Barbaros Türk Deniz Görev Grubu 2014 yılında dört gemiden oluşan birlikle, tüm Afrika kıtasını tamamen dolaşmış ve 24 ülkeye liman ziyareti yapmış ve ikili eğitimler gerçekleştirmiştir.

Son dönemdeki birkaç örnekle açıklanan gelişmeler göz önüne alındığında, Deniz Kuvveti Kuvvet Kullanma eylemi, niteliğine bağlı olarak; Savaş, Deniz Güvenliği ve Deniz Kuvveti Diplomasi’sinden oluşmaktadır. Türk Deniz Kuvvetleri’nin barış dönemi faaliyetleri kapsamında, Deniz Kuvveti Diplomasisi öne çıkmaktadır. Deniz Kuvveti diplomasisi; savaş dışı harekat, sivil-asker işbirliği, denizcilik gücünün geliştirilmesi, varlık ve güç gösterme, muharip olmayanların tahliyesi, yurtdışındaki vatandaşların ve ekonomik yatırımların korunması, krize mukabele harekatlarını kapsamaktadır.

Bölgemizde ve çevre denizlerdeki gelişmeler dikkate alındığında, Türk Deniz Kuvvetleri’nin gelişen durumlar/krizler karşısında Açık Deniz Görev Grubu/Kuvvetini oluşturmasını dikte etmektedir. TCG ANADOLU (LHD) bir tabur görev grubunu taşıyabilmektedir.  Açık Deniz Görev Grubunun ana nüvesini TCG ANADOLU oluşturacak, iki Gabya sınıfı fırkateyn ve görevin gereklerine göre ilave edilebilecek diğer platformlar eklenebilecektir. TF 2000’ler envantere girdiğinde ise, Gabya sınıfı fırkateynlerin yerini alacaktır. LHD (Landing Helicopter Dock) çok maksatlı bir platformdur. Ana karadan çok uzak bölgelerde bünyesindeki ve görev grubu içindeki platformların yeteneklerini kullanarak, amfibi harekat, deniz hava harekatı ve tüm deniz harekat nevilerini icra edebilecek yeteneğe sahiptir.

Türk Deniz Kuvvetleri, yakın zamanda donanmaya katılacak TCG ANADOLU ve envantere yeni aldığı TCG BAYRAKTAR ve TCG SANCAKTAR ile birlikte tugay seviyesindeki bir birliğin güç aktarımını (power projection)  sağlayabilecektir. Görev ihtiyaçlarına göre eklenecek çeşitli unsurlarla birlikte, gerektiğinde Açık Deniz Görev Kuvveti de teşkil edilebilecektir. Önümüzdeki dönemde NATO üyesi ülkelerde olduğu şekilde etki ve ilgi alanlarımızda görev yapmak üzere Turkish Maritime Force teşkili kaçınılmaz olacaktır.

TCG ANADOLU’nun donanmaya katılmasına müteakip TCG TRAKYA (LHD)’nın inşası planlanmaktadır. Türkiye’nin küresel güç olmasının önemli basamaklarından birinin hazırlanması, siyasi ve ekonomik hedeflerine ulaşabilmesi için denizaşırı coğrafyalarda daha zorlu senaryolarda görev icra edilebilmesi maksadıyla; TCG TRAKYA’nın uçak gemisi olarak inşasının uygun olacağı kıymetlendirilmektedir.

Yeni platformların envantere girmesiyle birlikte 2030’lara hazırlanan Açık Deniz Görev Grubu/Kuvvetinin, kuvvet kullanacağı görev alanlarına yönelik olarak; Karaya Etki, İstihbarat, Gözetleme ve Keşif, Ağ Destekli Yetenekler, A2AD (Anti-Access/Area Denial-Hareket kabiliyetinin kısıtlanması ve alan erişiminin engellenmesi) yeteneklerini geliştirmeye ihtiyaç duyacaktır.

Günümüzde, muhasımın savaşma azim iradesinin kırılması maksadıyla yıpratma harbi (war of attrition) uygulanmakta ve kara içlerindeki stratejik tesislere kadar derinlemesine nüfuz eden füzelerden ve gemilerden atılan akıllı top mühimmatlarından istifade edilmektedir. Muhasımın siyasi, askeri, ekonomik, sosyal, bilgi ve altyapı sistemlerinin bir bütününü oluşturan etki odaklı yaklaşımlar ön plana çıkmaktadır.

İstihbarat, gözetleme ve keşif faaliyetlerinde; uydulardan, insansız suüstü, sualtı ve hava vasıtalarından azami şekilde istifade edilmesi gerekir. Toplanan tüm bilgiler bir merkezde analiz edilecek, değerlendirilecek ve gerçek zamanlı olarak görev alanında bulunan birliklere gönderilecektir. Açık Deniz Görev Grubu/Kuvveti’nin bulunacağı coğrafyaya ilişkin C4ISR (Concept of Command, Control, Communications, Computers, Intelligence, Surveillance and Reconnaissance) isterleri teknolojik gelişmelerle birlikte artırılmalıdır.

Ağ Destekli Yeteneklerin (ADY) kazanılması ile birlikte, gemi/birliklerdeki savaş yönetim sistemi yazılımları, sahilde konuşlu silah/sensör/sistemler, insansız suüstü, sualtı ve hava vasıtalardan elde edilen kullanabilir bilgiler aynı ağ mimarisi içinde kullanılabilecektir. ADY, gelişen teknoloji ile birlikte silah/sensör/sistem/cihazların birbiriyle veya daha büyük sistemlerle bağlantılı olduğu iletişim ağı olarak adlandırılan ‘’Nesnelerin İnterneti’’  (Internet of Things_-IoT) çerçevesinde sürekli olarak geliştirilmelidir. ADY vasıtasıyla bir araya getirilen bilgiler ortak ve anlaşılabilir bir yapıda dost ve müttefik birliklerle eş zamanlı olarak paylaşılacak yapıya kavuşturulması hedef alınmalıdır.

Türkiye’nin coğrafyası, deniz ticaret yolları, enerji koridorları, iletişim ağları ve ulaştırma yolları açısından köprü görevi görmektedir. Ülkemiz, bu alanlardaki milli çıkarlarını güvence altına almak zorundadır. Dünya üzerindeki çevre denizlerde ve ilgi alanlarımızdaki düğüm noktaları, aidiyeti belirsiz bölgelerde kaynaklanan gerilimler atmakta ve söz konusu hassas bölgelere Alan Erişiminin Engellenmesi ve Harekat Kabiliyetinin Kısıtlanması (Anti Access / Area Denial) uygulamaları genişlemektedir. A2AD uygulanan bölgelerde uzaktan caydırıcılık sağlanmakta ve hedef deniz sahasına girse bile AD yeteneklerinin baskısına,  hareket serbestisini kısıtlayıcı etkisine maruz kalmaktadır. Çin’in Güney ve Doğu Çin Denizi’nde ABD donanmasına karşı uyguladığı A2AD kapasitesi ve stratejisi, ABD donanma gemilerinin hareket serbestisini kısıtlamıştır. Ülkemizdeki savunma sanayi firmaları, yeni nesil Deniz Kuvvetleri platformlarının A2AD yeteneklerini geliştirici alanlara yönelmelidir.

Söz konusu yeteneklerin geliştirilmesi ve millileştirilmesi maksadıyla, Savunma Sanayinde yer alan, birçok kamu, vakıf ve özel sektör kurum/kuruluş/firmalarının harekat ihtiyaçlarını karşılayacak Ar-Ge faaliyetlerine yönelmelerine ihtiyaç duyulmaktadır.

Bunu Paylaşın