2015’te ekonomiyi neler bekliyor?

MDN İstanbul

2014’e başlarken olduğu gibi 2015’e girerken de aralık ayı hem piyasalar hem de geleceğe yönelik ekonomik beklentiler açısından tam anlamıyla kâbus gibi geçti

İçeride yaşanan gerginlikler bir yana dışarıda artan jeopolitik riskler, ABD ve AB’nin Rusya’ya karşı artırdığı yaptırımlar ve petrol fiyatlarının son altı ayda yüzde 45 seviyelerinde çakılmasıyla birlikte küresel ekonomide kartların yeniden karılması, piyasaları altüst etmeye yetti. Dolar tarihi seviyesi olan 2.41 lirayı görürken, Euro yeniden 3 TL sınırından döndü. HSBC Türkiye Hazine Grup Müdürü Fatih Keresteci’nin “Rus gribi” teşhisi koyduğu ve başta gelişmekte olan ülkeler olmak üzere, küresel ekonomiyi ciddi şekilde etkileyen bu gelişmelerin nereye varacağı da ayrı bir tartışma konusu. Rusya para birimi Ruble’nin dolar karşısında günlük yüzde 10’ları aşan ve 2014 içinde yüzde 80’lere varan değer kaybı ile oluşan volatilite, gelişmekte olan ülke para birimlerinin de sert değer kaybına neden oluyor.

Avrupa’da yeni bir kriz riski var
Her ne kadar Rusya hükümetinin aralık sonunda aldığı önlemler ve ABD Merkez Bankası FED’in faiz artırımı için “sabır” göstereceği açıklamaları gelişmekte olan ülke piyasalarındaki yangını en azından kontrol altına alınmış gibi gösterse de, 2015 yılı hem Türkiye hem de diğer gelişmekte olan ülke ekonomileri için pek de kolay olmayacak gibi görünüyor. Petrol ve siyaset arenasında işlerin bu derece karmaşık olduğu bir dönemde, Nobel adayı da olan MIT’nin ekonomi profesörü Daron Acemoğlu’nın aralık ayı sonunda İstanbul’da bir konferansta yaptığı konuşmada, Avrupa’da yeni bir kriz ihtimalinin olası olduğunu söylemesi de adeta 2015’in ne kadar zorlu bir yıl olacağının habercisiydi. Avrupa’da bir kriz ihtimalinin sıfır olmadığını söyleyen Acemoğlu, dünya ekonomisinde birçok risk bulunduğuna dikkat çekti.  Rusya ve Ortadoğu’nun durumunun çok ciddi belirsizlik yarattığını kaydeden Acemoğlu, Avrupa’da bir kriz ihtimalinin Türkiye için hiç de iyi olmayacağını söylüyor. Aralık ayında 2.41 liraya kadar yükselen dolar, daha sonra hızlı bir şekilde yeniden 2.32’li seviyelere geldi.
Ancak kurda yaşanan bu yüksek volatilite akıllara önemli bir riski getirdi.

“Türkiye reformları yapıp bağışıklık sistemini güçlendirmeli”
Petrol ve doğalgaz ithalatçısı olmasına ve genel makroekonomik tablosu gelişmekte olan birçok ekonomiye göre olumlu olmasına rağmen Rus Rublesi dışında en yüksek kayıp Türk Lirası’nda yaşandı. Fatih Keresteci, raporunda “Rus Gribi’nin” neden olduğu bulaşıcı etkinin, normalde olduğu üzere, bağışıklık sistemi zayıf, bünyesi pek de kuvvetli olmayanları daha fazla olumsuz etkilediğine dikkat çekiyor. “Bu noktada bağışıklık sistemindeki zayıflığın hem kısa hem de uzun vadeli nedenleri olabilir (ya da geçici ve kalıcı şeklinde ikiye ayırmak gerek)” diyen Keresteci’ye göre, öyle ya da böyle, AB üyelik sürecinde olması Türkiye’ye yabancı yatırımcı nezninde artı bir değer katıyor. Türkiye ekonomisinin uzun vadeli zayıflığının ardında ise yapısal reform ihtiyacının yer aldığını vurgulayan Keresteci’ye göre, kasım ayında açıklanan 25 ana maddeden oluşan reform paketinin ve aralık ortasında açıklanan bu paketin makro perspektifleri büyük önem taşıyor. Bu adımların ivedilikle hayata aktarılması gerektiğini savunan ekonomistler, Türkiye’nin “bağışıklık sistemini” kuvvetlendirmek adına başka bir opsiyonu olmadığının altını çiziyor. 2015 yılının birçok küresel ve jeopolitik riske açık olduğunu kaydeden uzmanlar, seçim yılı olması nedeniyle iç siyasi tansiyonun yükselebileceğini ve zor bir yılın bizleri beklediğini kaydediyor.

Bunu Paylaşın