Yüce Yöney – Aynı dünyanın farklı dertleri

MDN İstanbul

2018’de hava kirliliğine mi dertleneceğiz, evsizlerin sayısındaki artışa mı? Gelir eşitsizliğine mi öfkeleneceğiz; ifade özgürlüğünün kısıtlanmasına mı? Bu yıl geçen yılı aratır mı, yoksa Bitcoin sorunlarımızı çözer mi?

İyi, kötü, yılgın, umut dolu… Biz yeni yıla nasıl başlarsak başlayalım, 2018’de de tarih yine kendi dinamikleriyle yönlenecek; ama nereye doğru diye merak etmeden duramıyor insan. Küçük büyük, hoş nahoş, öne çıkan arada kalan birkaç ipucuna baksak fikir edinebilir miyiz? Fazla sıkıcı olmadan deneyelim…

Bir eşitsizlik hali
Geçen senenin (artık 2017’ye böyle diyoruz) sonunda Fransız ekonomist Thomas Piketty ve beraber çalıştığı ekip yaptıkları araştırmayla dünya genelindeki gelir eşitsizliğinin son 35 yılda daha da arttığını gözler önüne serdi: Dünya Eşitsizlik Raporu. Rapora göre, 1980’den beri, dünyanın en zengin yüzde 1’lik dilimindeki insanların gelir artışı, en fakir yüzde 50’nin gelir artışını ikiye katladı. Demek ki ekonomik büyümenin orta gelirlilere pek de yararı olmamış. Tabii gelir eşitsizliği bölgelere göre farklılık gösteriyor ama sonuçta ortaya çıkan gerçek genelleme için yeterli.
Gelir eşitsizliğinin en az olduğu yer Avrupa. Araştırmaya göre, Avrupa’da 2016’da en zengin yüzde 10’luk kesimin geliri, milli gelirin yüzde 37’sini oluşturuyor. Ortadoğu’da bu oran yüzde 61. Kuzey Amerika, Çin ve Rusya’da da zengin ile fakir arasındaki gelir eşitsizliği hızla büyüyor. Devletlerin denetiminden bağımsız şekillenen Bitcoin’e bel bağlayanlara şaşmamak gerek.

Hayatta dik durmalı
Genellemelerden başladık ama alanı daraltarak dünyada tur atmak daha anlamlı belki de… Sonuçta gelişme her yerde farklı gözükebilir. Refah ve huzur ülkesi imajıyla İsviçre’de mesela, dünyanın en dik raylı sistemi hizmete girdi. Yüzde 110’luk bir eğimi tırmanan fünikülerde vagonun tasarımı eğilmeden yolculuk yapmayı da mümkün kılıyormuş. Fıçı biçimindeki vagon eğim arttıkça kendini sürekli olarak yatay düzleme göre ayarlıyormuş.

Evsizlerin artışı
İngiltere’de ise İsviçre gibi keyifli bir “gelişme” yok. Geçen ay milletvekillerinden oluşan bir komite, evsizliğin ülkede ulusal bir kriz haline geldiğini açıkladı. Hazırlanan rapora göre, İngiltere’de dokuz bin kişi sokakta yaşıyor. Sabit bir evi olmayan, geçici barınma mekanlarında kalan ailelerin sayısı 78 bin; evsiz ebeveynlere sahip çocukların sayısı ise 120 bin civarında. Geceleri sokaklarda uyumak zorunda kalan insanların sayısı 2011’den beri yüzde 134 artmış durumda. Geçici barınma mekanlarında kalanların sayısında ise aynı dönemde yüzde 66 artış var.  Konuyla ilgili haber yapan BBC’de belirtildiği üzere, İngiltere’de evsiz tanımı sokakta yaşayanları, hostellerde ve geçici barınma mekanlarında kalan bireyleri kapsıyor.

İfade özgürlüğü
Türkiye’de bahsedilecek çok veri var ama farklı alandan bir örnek seçersek, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Örgütü’nün raporuna bakabiliriz. Sınır Tanımayan Gazeteciler’e göre Türkiye tutuklu gazetecilerin sayısının en yüksek olduğu beş ülke arasında. Raporda dünya genelinde en az 65 gazetecinin mesleğini yaptığı için öldürüldüğü, 326 gazetecinin de cezaevinde olduğu belirtildi. Bu gazetecilerin yarısının Türkiye, Çin, Suriye, İran ve Vietnam’da tutuklu bulunduğu da raporda yer aldı. Aynı zamanda Türkiye’de 100’ün üzerinde gazetecinin cezaevinde olduğu ve bu kişilerden “en az 43’ünün tutukluluğu ile gazetecilik mesleği arasında açık bir bağlantı olduğu” ifade edildi.
Aynı raporda, Çin’in de basın ve ifade özgürlüğü açısından alt sıralarda olduğuna dikkat çekildi. Çin’deki duruma dair “Artık muhalifler idam cezasına çarptırılmıyor, ancak hapishanedeki sağlık durumlarının kötüleşerek ölmeleri için kasten bekleniyor” denildi. Çin’de 52 gazeteci cezaevinde bulunuyor. Raporda, Meksika, Filipinler gibi ülkelerde yolsuzluk, organize suçlar gibi konular üzerinde çalışan gazetecilerin öldürülmesine yönelik kaygılar da ifade edildi. Mevcut verilere göre, Meksika’da 2017’de 11 gazeteci öldürüldü. Öldürülen gazeteciler üzerinden bakıldığında Meksika’yı Afganistan, Irak ve Filipinler izliyor; Meksika’nın önünde, birinci sırada ise Suriye var. Bu ülkede 2017 yılında 12 gazeteci ve medya çalışanı hayatını kaybetti. Sınır Tanımayan Gazeteciler’in raporundan son bir not daha aktaralım:  2017 yılında aşırı gruplar tarafından kaçırılan yabancı gazetecilerin sayısı 2016’ya kıyasla yüzde 14 arttı.
Sınır Tanımayan Gazeteciler gibi bağımsız bir sivil toplum kuruluşu olan Gazetecileri Koruma Komitesi’nin (CPJ) 2017 Basın Özgürlüğü Endeksi Raporu’nda da tutuklu gazetecilerin en fazla olduğu ülke olarak Türkiye gösterilmişti. CPJ 73 gazetecinin mesleklerini icra etmelerinden dolayı hapiste olduğunu belirtmişti.

Havasına suyuna…
Turu Hollanda’yla sonlandıralım ki aklımızda güzel bilgiler de kalsın. Ama konu hava kirliliği olduğu için önce Türkiye’den söz etmekte yarar var. Malum, hava kirliliği Türkiye’de de ciddi bir sorun. Türk Toraks Derneği’nin geçtiğimiz kasım ayındaki açıklamasına göre, Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği oranlar bazında havası tek temiz kent Rize’ydi. En kirli noktalar İstanbul’da Göztepe, Esenyurt ve Aksaray; Ankara’da Sıhhiye ve Kayaş; İzmir’de Bornova ve Bayraklı olarak duyurulmuştu.
Gelelim Hollanda’ya… Eindhoven kentinde hava kirliliğine karşı dünyada ilk kez gerçekleşen bir adım atıldı: Kentteki kirli hava belediye tarafından mekanik bir yöntemle temizlenecek. Kent merkezindeki kirli hava, yeraltında kurulan dev makinelerle emilip temizlendikten sonra yeniden dışarı verilecek. Eindhoven Teknik Üniversitesi ve belediyenin projesi üç ay süreyle uygulanacak. Üniversitenin araştırmalarına göre, yeraltında toplanarak temizlenen havanın yeniden dışarıya verilmesi ile şehir merkezindeki hava kalitesi ciddi biçimde artacak. Havadaki kirlilik oranı üç ay boyunca ölçülerek, hava haraketi konusunda haritalama yapılacak ve sistem sonra daha geniş alanlarda hayata geçirilecek. Her şey beklendiği gibi giderse Eindhoven mükemmel bir örnek yaratacak. Sonuçta dünyada her yıl yaklaşık 5,5 milyon kişinin hava kirliliğinin etkileri nedeniyle hayatını kaybettiğini unutmamak gerek.

Bunu Paylaşın