Dünya silahlanmaya devam ediyor

MDN İstanbul

Dünya 2020 yılında Covid-19 pandemisiyle yüzleştiğinde hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağına dair çok sayıda yorum yapılmıştı. Pandeminin salt sosyal hayatı değil, ekonomiyi, devletler arası ilişkileri dahası savunma ve güvenlik politikalarını da değiştireceğine yönelik öngörüler gündeme gelmişti. Yaşanan süreçte insanoğlu Covid-19 salgınının muhtelif varyantlarıyla yaşamayı öğrendi. Salgın da artık iki yıl öncesi gibi korkutucu ve ürkütücü değil, insanlık artık daha rahat. Başta Avrupa olmak üzere yerkürenin diğer bölgelerinde de normalleşme süreci her geçen gün ivmeleniyor.

Artan bloklaşma ve pakt kurma çabaları
Covid-19 şartlarının sarstığı ülkeler pandeminin yansımalarını acı bir şekilde tecrübe ediyor. Özellikle de ekonomik alanda. Ne yazık ki ilerleyen günlerde pandeminin ekonomideki artçı etkilerini daha şiddetli yaşayacağız. Artan enerji fiyatları, bozulan arz-talep döngüsü, tedarik zincirlerinde yaşanan aksaklıklar ve tüm gezegende yukarı doğru ivmelenen enflasyonist baskı ülkeleri daha da sıkıntılı günlerle karşı karşıya bırakacak.

Üstelik aktörler arasında ivmelenen stratejik seviyeli rekabet de cabası… Küresel kimliğe bürünen kriz bölgeleri ve enerji kaynaklarının bir hibrit silah olarak kullanılması ülkeler üzerindeki baskıyı daha da artırıyor. Bir hamle yapılmadan önce komplikasyonları çok boyutlu irdeleniyor. Ülkeler özgül ağırlıkları nispetinde stratejik adımlar atarken, beka endişesi yaşayan düşük ve orta ölçekli devletler güvenlik arayışlarını hızlandırıyor. Bu durum kaçınılmaz olarak bloklaşma ve pakt tesis etme çabalarını ivmelendiriyor.

Bitmeyen film: Silahlanma
Yaşanan küresel kaos esnasında değişmeyen tek şey ülkelerin silahlanma gayretleri. Ne pandeminin yarattığı olumsuz sosyal etkenler ne de her geçen gün kötüye giden ekonomik şartlar ülkelerin silahlanma politikalarını durduramıyor. Bozulan küresel ekonomiye suni teneffüs yapmanın ve diriltmenin yegâne yolunun konvansiyonel bir savaş olduğunu vurgulayan komplo teorileri sık işitilir oldu. Hâl böyle olunca biz de gözden kaçan silahlanma gayretlerini optimize etmek istedik.

Asya-Pasifik bölgesi silahlanıyor
Aralık ayında temas etmiştik1, dikkat çeken ilk aktör Japonya. 2022 yılı savunma bütçesine ek bir madde ile 6,8 milyar dolar ekleyen Japonya, toplamda 52 milyar dolarlık dev bir savunma bütçesine erişti. Bu rakam neredeyse Almanya ve Fransa ile aynı seviyede. Tıpkı Japonya gibi hava kuvvetlerini F-35 uçakları ile modernize edeceklerini açıklayan Endonezya ve Finlandiya’daki gelişmeler de dikkat çekici. Hindistan, Pakistan, Singapur, Tayvan, Güney Kore, Filipinler ve Avustralya gibi Asya-Pasifik bölgesi aktörleri de silahlanıyor, ezcümle dünya genelinde savunma harcamalarına ayrılan bütçeler her geçen gün artıyor.

Mısır
Biraz yakın coğrafyamıza odaklanalım. Doğu Akdeniz komşumuz Mısır’ın durumu önemli. Fransa’dan fırkateyn ve korvet, Almanya’dan denizaltı, Rusya’dan helikopter, Çin’den İHA satın alan Mısır, son olarak Güney Kore ile 1,6 milyar dolarlık silah anlaşması imzaladı. Bu anlaşma “K9 tipi obüs” satışını kapsıyor. Obüsler Güney Kore merkezli Hanwha savunma şirketi tarafından üretilecek. Ayrıca, ABD’nin Mısır’a 2 milyar 555 milyon dolarlık askeri satışa onay verdiğini de hatırlatalım. Bu satışın 2,2 milyar doları “C-130J” kargo uçaklarını, 355 milyon doları ise hava savunma radarlarını kapsıyor.

İsrail ve Bahreyn
İsrail Savunma Bakanı Gantz’ın tarihe not düşen Bahreyn ziyaretinde savunma alanında iddialı bir mutabakat muhtırası (MoU-Memorandum of Understanding) imzalandı. Muhtıranın istihbarat, askeri eğitim ve işbirliğini kapsadığı açıklandı. Esasen muhtıra, iki ülke arasında Eylül 2020’de imzalanan “İlişkileri Normalleştirme Anlaşması”nın ardından İsrail ve Bahreyn’in savunma alanındaki ilişkilerinin de resmileştirilmesine vesile oldu. İsrail’in Abraham Antlaşması bağlamında Orta Doğu’da Suudi Arabistan, Umman ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Arap ülkeleri ile normalleşme ve ikili ilişkileri çok boyutlu geliştirme gayretleri kuşkusuz ortak bir tehdidi merkeze koyuyor. Olağan şüpheli İran.

Açıklamalarda bulunan Gantz’ın dile getirdiği, “gelecekteki işbirliğinin, her iki ülkenin savunma kuvvetlerini güçlendireceğini, bölgede ortaya çıkan tehditlere, teknolojik ve askeri olarak güçlenmeye devam eden terör grupları karşısında bölgesel güvenlik ve istikrara katkıda bulunacağı” argümanının altını çizelim. İsrail-Arap işbirliği belli ki ilerleyen dönemde daha da ivmelenecek. Bu noktada ülkemizin pozisyonu da önem arz ediyor, malûm biz de Arap ülkeleri ile ilişkileri düzeltmeye çalışıyoruz. Dahası mart ayında İsrail Cumhurbaşkanı ülkemize resmi bir ziyaret yapacak.

ABD’nin Ürdün’e F-16 satışı
Yakın coğrafyamızı ilgilendiren bir başka silahlanma anlaşması da Ürdün’den geldi. ABD Dışişleri Bakanlığı Ürdün’e yönelik 4,21 milyar dolar tutarındaki F-16 C/D Block 70 uçağı satışının onaylandığını açıkladı. Bu satışın, Orta Doğu’da siyasi istikrar ve ekonomik ilerleme için önemli bir güç olan “NATO Dışı Önemli bir Müttefikin” güvenliğini geliştirmeye yardımcı olacağını ve ABD’nin dış politika ve ulusal güvenlik hedeflerini destekleyeceğini belirten ABD’nin, Türkiye’nin benzer talebine ne şekilde cevap vereceğini ilerleyen günlerde göreceğiz.

Polonya
Rusya ile Ukrayna marjında bilek güreşine tutuşan NATO’nun doğulu müttefiklerinin de silahlanma çabalarını artırdıklarını görüyoruz. Bunların başını hiç şüphe yok ki Polonya çekiyor. ABD ile ikili ilişkilerini derinleştiren Polonya’nın Avrupa’da ABD’nin gözde müttefiki hâline geldiğini söyleyebiliriz.

Bu nedenle Ukrayna’nın doğusunda tansiyonun yükseldiği mevcut konjonktürde ABD Dışişleri Bakanlığı Polonya’ya 6 milyar dolar değerinde tank ve ilave askeri teçhizatın satışına başlangıç onayı vermesi şaşırtıcı olmadı. ABD Savunma Bakanı Austin, Varşova ziyaretinde yaptığı açıklamada antlaşmanın “ortak savunma için NATO bünyesinde sorumlulukların daha adil bir şekilde paylaşılmasını sağlamaya yardımcı olacağını'” vurguladı.  Tankların teslimatına ilişkin zaman çizelgesinin henüz müzakere aşamasında olduğunu kaydeden Austin,  “Tank satışının Polonya Silahlı Kuvvetleri’yle çalışabilirliği güçlendireceğini, müşterek caydırıcılık çabalarının ve diğer NATO müttefiklerinin güvenilirliğini artıracağını” belirtti.

ABD 6’ncı Filosu tarafından şubat ayında yapılan bir açıklama iki ülke ilişki sistematiğinin derinliğini  gösterdi. Bu vesileyle ABD Deniz Kuvvetleri bağlısı Deniz Piyadelerinin kuzey Polonya’da NATO’nun Avrupa füze savunma sistemini destekleyecek stratejik bir tesis olan Redzikowo’daki 50 milyon dolarlık çok amaçlı yerleşkeye konuşlandığını öğreniverdik.

Baltık üçüzleri
Baltık Denizi kıyısında, Gdansk’ın yaklaşık iki saat batısında bulunan NSF Redzikowo’nın “Aegis Ashore” füze savunma sistemini desteklediğini ve Rota, İspanya merkezli Donanma destroyerlerinin sistemlerine ve Romanya Deniz Destek Tesisi Deveselu’daki Aegis yeteneklerine entegre olduğunu hatırlatalım.

Artan güvenlik endişeleri elbette Baltık üçüzlerinde de derin güvenlik endişesini tetikliyor. Nitekim Almanya bölge ülkelerine desteğini artırırken, Norveç’in de Litvanya’ya ilave asker gönderdiğini belirtelim.

NATO İttifakında savunmaya ayrılan bütçeler
“NATO Ülkeleri Savunma Harcamaları 2014-2021” raporunda NATO ülkeleri arasında 2021 yılında milli gelirden savunma harcamalarına en çok pay ayıran ülkenin Yunanistan olduğunu öğrenince nedense şaşırmadık. Bu istatistik ile Yunanistan uzun yıllar sonra milli gelirden savunmaya en fazla pay ayıran ülke olan ABD’yi geride bırakmış oldu. Yunanistan, 2021 yılında milli gelirin yüzde 3,8’ini savunma harcamalarına ayırdı.

Söz konusu raporda ABD yüzde 3,5 ile ikinci, Hırvatistan ise yüzde 2,8 ile üçüncü sırada yer alırken, bu ülkeleri yüzde 2,3 ile İngiltere, Estonya ve Letonya izliyor. Milli gelirden savunma harcamalarına en az pay ayıran ülke ise yüzde 0,6 ile Lüksemburg. İspanya’da bu oran yüzde 1,2 iken Belçika’da yüzde 1,1. Türkiye’de milli gelirin yüzde 1,6’sı savunmaya giderken Almanya’da bu oran yüzde 1,5.

Yunanistan nereye?
Savunma harcamalarına miktar olarak bakıldığında ise farklı bir istatistik ortaya çıkıyor. Buna göre 30 üyeli NATO’nun 29 üyesinin toplam harcaması ABD’nin harcamasının yarısına dahi ulaşamıyor. ABD’nin 2021 tahmini savunma harcaması 725 milyar 709 milyon dolar olurken, diğer ülkelerin toplamı ise 322 milyar 264 milyon dolarda kalıyor.

ABD’den sonra en çok savunma harcaması yapan ülke 69 milyar 82 milyon dolar ile İngiltere. Almanya ise 53 milyar 736 milyon dolar ile üçüncü sırada yer alırken Fransa 50 milyar 971 milyon dolar ile dördüncü. Türkiye ise 16 milyar 581 milyar dolar harcama ile 30 ülke içinde 7’inci sırada bulunuyor. Türkiye’nin 2014 yılı harcamasının 11 milyar 783 milyon dolar düzeyinde olduğunu hatırlatalım. Yunanistan’ın 2021 yılı savunma harcaması 7 milyar 417 milyon dolar olurken,  2014 yılında bu rakamın 4 milyar 358 milyon dolar olduğunun altını çizelim.

Komşumuz Yunanistan’ın aşırı silahlanma çabasını gerçekleyen bu veriler dikkat çekici. Fransa ile ilişkilerini stratejik ortaklık seviyesine çıkaran Yunanistan Fransa’yı ihya ederken, ABD’yi de ihmâl etmiyor. Yunanistan’ın F-35 sahibi olma hevesi ise her an gerçekleşebilir. Kuşkusuz Yunanistan ülkemizi bir tehdit olarak görüyor ve bu nedenle silahlandığını da gizlemiyor. Yunanistan’ın uygun şartlar oluştuğunda bir emrivaki yapmayacağının garantisi yok. Mesnetsiz ve provokatif eylem ve söylemlerini ısrarla sürdüren Yunanistan iki ülke arasındaki ilişkileri sürekli gergin tutmaya özen gösteriyor.

Dikkatli hareket edilmeli
Bunun son örneğini Yunan Dışişleri Bakanı Dendias sergiledi. Moskova’da Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ile düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Dendias, Türkiye’nin Yunanistan politikasını eleştirdi. Ege Adaları’nın silahsızlandırılmasında Türkiye’nin söz hakkı olmadığını belirten Dendias, uluslararası anlaşmaları hiçe sayıp “Türkiye’nin anlaşmalara taraf olmadığından dolayı hiçbir hakkının bulunmadığı” savını gündeme getirdi.

Tarihi gerçeklerden ve reel politikten uzak Dendias bildik mesnetsiz Yunan dış politikasını sürdürdü. Kendince yeni bir açılım yapan Dendias bir ilke daha imza atarak, “12 Ada’nın silahsızlandırılmasına ilişkin antlaşma Türkiye ile değil, o zamanki Sovyetler Birliği’nin kaygılarıyla ilgiliydi. Sovyetler Birliği bundan yararlandı, Türkiye, antlaşmayı imzalayan taraf değil, bu nedenle anlaşmadan hiçbir hak elde etmez” çıkışını yapıverdi. Türkiye’nin Ege Denizi’nde en büyük çıkarma filosuna sahip olduğunu söyleyen Dendias, Türkiye’nin dünyada Yunanistan’a karşı savaş nedeni (CASUS belli) yayımlayan tek ülke olduğunu kaydetti.

Türkiye son dönemde ‘‘Gayri Askeri Statüdeki Adalar’’ konusunda Yunanistan’ı oldukça sıkıştırdı. Nitekim ülkemiz şubat ayında Atina’nın Oniki Adalar’da antlaşmalara aykırı davrandığını belirterek konuyu BM gündemine taşıdığını duyurmuştu. Yunan Bakan da kendince bu hamlelere cevap verme telaşında görünüyor. Son kertede; Yunanistan’ın eylem ve söylemleri yakından takip edilmeli, zira komşu şapkadan sürekli yeni tavşanlar çıkarıyor!

1Stratejik düşünme: Denizaltı ve ötesi-MarineDealNews, Ocak 2022

https://www.marinedealnews.com/stratejik-dusunme-denizalti-ve-otesi/

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın