Terme Tersanesi hakkında mayıs sayımızda yer alan MarineDeal News Genel Yayın Yönetmeni Yeşim Yeliz Egeli’nin “Bir gemi kaç kişiye satılabilir?” başlıklı Bakış köşesindeki gelişmeler oldukça ses getirirken konunun mağdurları gazetemizle iletişime geçerek olayın geniş yüzü hakkında pek çok bilgi paylaştılar. MarineDeal News’ün özel haberi olan bu dosyanın çok ses getirip konunun bilinmeyen mağdurlarını da ortaya çıkartacaktır
Söz konusu bilgilerin neredeyse tamamı belgelere ve şahitli yaşanmışlıklara dayanırken ortaya çıkan sonuç oldukça geniş kapsamlı ve katmanlı organize bir dolandırıcılık ağını işaret ediyor. Bu organize yapı o kadar geniş kapsamlı bir biçimde şekillendirilmiş ki şirket ortaklarından, müşterilere hatta devlet kurumlarına kadar ulaşmış bir zarar söz konusu gibi gözüküyor.
Haberimiz sonrası bizimle ayrı ayrı iletişime geçip gazetemize açıklamalarda bulunan Terme Tersanesi ortaklarından Tuğrul Karaca ile merhum ortak Hasan Öztürk’ün oğlu Emir Öztürk’ün belgelere dayalı bir biçimde anlattıkları ve yine ilk haberimizde olay örgüsü içindeki belgelere bağlı “paravan şirket” olarak nitelendirebildiğimiz ancak yeni bilgiler ışığında tersanenin “1300 metrekarelik bölümünü bir taşeronluk sözleşmesi” ile kiraladığını öğrendiğimiz Mimarine şirketinin ortaklarından Mustafa Kemal Sezer’in yine belgeler ışığında anlatımı olayın oldukça organize ve kötü niyetli bir oluşumun eseri olduğunu gözler önüne seriyor.
Terme’nin kuruluşu
Olayı tam anlamıyla anlamak için önce Terme Tersanesi’nin nasıl kurulduğunu anlatalım. Uzun yıllardır tanışan ve denizcilik sektöründe aktif çalışan Tuğrul Karaca ve Hasan Öztürk, ortaklık içerisinde oldukları Yunan Armatör Varvates’in tavsiyesiyle bir tersane kurmaya karar veriyorlar. Bu sırada da İstanbul Tuzla’daki tersanelerde gemiler üzerinde çalışan Gemi Mühendisi Erkan Zorlu ile tanışıyorlar. Tuğrul Karaca ile tanıştığında kendisine Samsun’da sahip olduğu tersane yapımına uygun araziden bahseden ve buraya yapılacak yatırım ile ortaklık kurabileceklerini belirten Zorlu ile anlaşan Karaca ve Öztürk 15 milyon dolara yakın ciddi bir yatırım yaparak bu arazide bir tersane kurulmasını sağlıyorlar. Ortakların yazılı anlaşması gereği önceden Erkan Zorlu ailesinin sahibi olduğu Frekans Gemi İnşaat Ltd. isimli şirket Terme Tersanesi olarak kuruluyor. Karaca ve Öztürk yüzde 51 hisse için anlaşma yapıyor ve yükümlülüklerini yerine getiriyor. Anlaşmaya göre Erkan Zorlu yüzde 49 hisseyi ortaklara devrediyor. Şirkete yüzde 51 ortak olması gereken Öztürk ve Karaca tarafının anlaşmanın yürürlüğe sokulması talebi ise arsanın bir kısmını Millî Emlak Komitesi’nden hibe yoluyla alan Zorlu tarafından “bu konunun imkânsız olduğu ve hibe sahibinin ancak çoğunluk hissesiyle bir işletme yürütebileceğine dair Kanun bulunduğu” gerekçesiyle reddediliyor ve yüzde 2’lik hisse için “Bakanlık’tan onay beklediğini” iddia edip devretmiyor ve yüzde 51 hisse Erkan Zorlu ile eşinin, yüzde 34 hisse Tuğrul Karaca ile eşinin, kalan yüzde 15 hisse ise Hasan Öztürk’ün finansmanlığında Öztürk’ün teyzesinin eşi olan Hasan Ali Akar’a ait olacak şekilde pay ediliyor. Karaca ve Öztürk tarafı ise daha önce hâkim hisse konusunda anlaştıkları Zorlu’dan söz konusu dengeyi sağlayacak yüzde 2’lik hissenin kendilerine mevcut Kanun değiştikten sonra devredilmesini yazılı talep ediyorlar ve bu talebi resmî olarak şirketin pay defterine gecikmeli de olsa noter tasdikli işletiyorlar. Ancak süreç içinde bu hisselerin Bakanlık’tan cevabı gelmediği iddia edilerek Şirket Genel Kurullarında gösterilmiyor. Erkan Zorlu ise bu durumu telafi etmek amacıyla Tuğrul Karaca’ya kendi gibi şirketi tek başına temsil etmesi yetkisini onaylıyor. Burada bir parantez açalım zira ilerleyen sürece ışık tutan ilk niyet bozulması olarak nitelendirilebilir. Satılmış hisselere ve pay defterindeki işlemlere rağmen Tuğrul Karaca’nın yetkisi Zorlu ailesi tarafından bir genel kurul ile elinden alınıyor. Parantezi kapatalım.
Anlaşmalardan sonra ayrıca savunma sanayii üretimleri için verilen teşviklerden yararlanılması için de gerekli bütün belgeler alınıyor.
15 milyon dolarlık yatırım
Öztürk ve Karaca’nın ciddi yatırımlarıyla 2008 yılında kurulan Terme Tersane’si 10 yıla yakın bir süre boyunca Yunan armatör Nikos Varvates’in şirketi Naftotrade için tamir ve inşa işleri yürüterek sorunsuz bir biçimde çalışıyor. Daha sonra işleri bozulan Varvates şirketini ve gemilerini devredince yeni müşteri ihtiyacı doğan Tersane ise bu defa Ilqar Basirov ile Sabahattin Su ortaklığındaki Kent Denizcilik ile anlaşıyor ve bu şirket için tamir ile yenileme projeleri yürütüyor. Tersanenin projelerinden memnun olan şirket bu defa 10 yeni inşa siparişi veriyor ve taraflar arasında sözleşme imzalanıyor. Sözleşme esnasında ise Erkan Zorlu’nun önerisiyle sac alımı için Yıldırım Demir Çelik A.Ş. ile anlaşılıyor. Bu gemilerin siparişleri için Litvanya merkezli Reitumu Bank isimli bankadan finansman sağlayan Kent Denizcilik için Türkiye’deki faaliyetlerine bir kefil gerekiyor ve Terme Tersanesi ortakları sözleşmelerde kefil olarak yer alıyorlar. Ve adeta rüyanın kabusa dönüştüğü olaylar silsilesi böylece başlıyor.
Gemilerin inşasına başlanıyor ve “Katiusha” isimli ilk gemi sorunsuz bir biçimde bitirildikten ve NB05 isimli ikinci geminin inşasının da tamamlamasına az kalmışken Letonya merkezli Reitumu Bank’tan Kent Denizcilik’in battığı ve gemilerin kendilerine teslim edilmesi gerektiğine dair bir yazı 2017 yılında Terme Tersanesi’ne iletiliyor. Taraflar arası süren anlaşmazlıklar ve şirket üzerinde haciz işlemi başlatan Yıldırım Demir Çelik A.Ş.’nin öncelik sahibi olması sonucu banka “Katiusha” isimli gemiyi satın almaya karar veriyor ve yapılacak ödemenin sac alınan Yıldırım Demir Çelik A.Ş.’ye olan borcu kapatmak için kullanılması konusunda anlaşılıyor.
Bu süreç zarfında ciddi sağlık sorunlarıyla da uğraşmak zorunda kalan Tuğrul Karaca’nın ve Hasan Öztürk’ün malları üzerine Yıldırım Demir Çelik A.Ş. tarafından alacaklarına karşılık icra başlatılıyor. Hâkim hisse ve imza sahibi olan Erkan Zorlu hakkında ise herhangi bir satış işlemi başlatılmıyor. 2017-2019 arasını ciddi sağlık sorunlarıyla uğraşarak geçiren Karaca ise bir yandan da bu icra taleplerinin iptaline yönelik açtığı davalarla uğraşırken savcılık tarafından elde edilen deliller olayın bambaşka bir yönünü ortaya çıkartıyor.
Hiçbir ödemenin kapatamadığı borç
Savcılığın elde ettiği verilere göre Terme Tersanesi’nden 3 milyon 25 bin dolar alacağı bulunan Yıldırım Demir Çelik A.Ş.’ye banka tarafından nakit çek olarak 1 milyon 858 bin 723 Euro’nun Avukat Mehmet Doğu hesabından Yıldırım Demir Çelik A.Ş.’ye ödendiği ayrıca yaklaşık 1 milyon 600 bin Euro’luk nakit olarak da başkaca bir ödeme yapıldığı yani toplamda o dönemdeki döviz kuruyla dolar olarak 3 milyon 700 bin doların elden ve çek ile ödendiği tespit ediliyor. Bu süreçte de ayrıca Terme Tersanesi’nin “Katuisha” gemisi için banka tarafından yaklaşık 5 milyon dolar ödeme aldığı fark ediliyor.
Tersane’nin inşa ettiği NB05 isimli ikinci geminin ise Ziya Doğan isimli şahsın ortağı olduğu Gürdoğan Demir Çelik Makine İnşaat Sanayi Ticaret LTD. isimli bir şirkete Terme’nin Yıldırım Demir Çelik A.Ş.’ye olan “borçlarıyla birlikte satıldığı” görülüyor. Ziya Doğan’ın ayrıca Yıldırım Demir Çelik A.Ş.’nin ortağı ve Münferiden Müdürü olduğu da anlaşılıyor. Gürdoğan Demir Çelik ise borçlarıyla birlikte aldığı bu gemiyi organik olarak bağlı olduğu Kubilay Yılmaz isimli bir şahsa ait olan Bozkurtlar Denizcilik firmasına kısmi bölünme yoluyla yaklaşık 360 bin Türk Lirası’na devrediyor. Ayrıca Kubilay Yılmaz isimli şahsın sonra yapılan araştırmalarda “Katiusha” isimli geminin satışını Erkan Zorlu’dan aldığı yetkiyle İstanbul Gemi Sicil Müdürlüğü’nde gerçekleştirerek geminin satış bedelini tahsil ettiği ortaya çıkıyor. Öyle ki; Kubilay Yılmaz hem Terme Tersanesi’nin sahibi olduğu “Katiusha” isimli gemiyi satmış hem NB05 isimli gemiyi de üzerine geçirmiş.
En can alıcı nokta ise; Kubilay Yılmaz’ın sahibi olduğu Bozkurtlar Denizcilik’in kısmi bölünme evraklarında görünen adresi Yıldırım Demir Çelik A.Ş. ile aynı.
Bu olayların ortaya çıkmasından sonra söz konusu NB05 isimli gemi apar topar Terme Tersanesi’nden kaldırılıp 2023 yılının Ekim ayında Yalova’ya getiriliyor. Merhum Hasan Öztürk’ün oğlu Emir Öztürk tarafından gemi tespit ediliyor ve böylelikle bağlatılıyor. Bu sebeple söz konusu geminin üçüncü kişilere devri mahkeme kararıyla yasaklanıyor.
Birden ortaya çıkan ortaklar
Karaca ve Öztürk tarafının hiç tanımadığı Tuğrul Torunoğlu isimli şahıs Erkan ve Sevim Zorlu tarafından Terme Tersanesi Yönetim Kurulu’na tüm itirazlara rağmen seçiliyor.
Tüm bu devir ve icra süreçlerinin yoğunlaşma dönemi ise Millî Emlak Komitesi’nin üretim teşviki kapsamında hibe edilen arazilerde hâkim hissenin devredilememesine yönelik kararının 2019 yılında kaldırılmasına denk geliyor. Şirketin pay defterinde açıkça belirtildiği gibi hâkim hisse devrini yapması gereken Erkan Zorlu ise Karaca ve Öztürk tarafının bu konunun yönetim kurulunda görüşülmesi üzerine toplantı yapılması taleplerini görmezden geldiği gibi açılan davaların da hiçbirisine katılmıyor.
Ofiste bulunan gizli not
Olayları ortaya çıkartan şey ise geçirdiği ani beyin kanaması sonucu 2022 yılında vefat eden Hasan Öztürk’ün ofisinde bulunan bir kâğıda el yazısı ile yazılmış notta yer alan “Yıldırım Bozkurt’un teklifi”.
Kâğıtta yazan notta, şu madde madde sıralanmış şekilde bilgiler yer alıyor;
1) Katiusha satılacak
2) Kalan para + 2
3) Erkan (Zorlu) çıkacak,
4) Tuğrul (Karaca) çıkacak.
5) NB05 satılacak, Tüm alacaklar
6) Tersane satılacak, kâr bölüşülecek.
Babasından kalan kâğıdı olduğu gibi Savcılığa veren Emir Öztürk’ün bu başvurusundan sonra geniş kapsamlı bir inceleme başlatılıyor ve yapılan bütün işlemler Savcılık tarafından resmî olarak tespit ediliyor.
Savcılık tarafından hazırlatılan Bilirkişi Raporu’nda yer alan ilginç bir gelişme daha var; Yıldırım Demir Çelik A.Ş.’nin hesap durumunu belirten bir “excel” dosyasında sadece “borç ve alacak” kısımlarının yer aldığı “bakiye” hakkında ise herhangi bir bilginin bulunmadığı. Daha sonra yapılan baskılar üzerine bu defa bir ek Rapor paylaşılıyor ve alacaklı gözüken Yıldırım Demir Çelik A.Ş.’nin aslında Terme Tersanesi’ne 1 milyon 835 bin 262,53 dolar borçlu olduğu anlaşılıyor.
Olayların Savcılık nezdinde büyümesinden ve resmiyet kazanmasından sonra ise tarafların Erkan Zorlu ile bağının olduğunu iddia ettiği ve tersanede yetkiliymiş gibi duran Engin Göncü isimli bir şahsın Karaca ve Öztürk ailesine yönelik çeşitli tehditleri başlıyor. Bu tehditleri de doğrudan Savcılığa ileten ortaklar yetkililerin gerekli tedbirleri almasını hâlâ bekliyor.
Onlarca mağdur milyonlarca dolarlık vurgun
Ortakların arasındaki mahkeme süreci devam ederken şirketin hâkim hisselerini elinde bulunduran ve imza yetkisine sahip olan Erkan Zorlu’nun ise ortaklarından habersiz ve vergi kaçırarak gizli bir biçimde çeşitli tipte gemilerin inşasına devam ettiği anlaşılıyor. Ve Zorlu tarafından, şirketin aldığı gemi sipariş ödemelerinin şirket hesabına yapılması yerine, ödemelerin; kendisinin, eşi Sevim Zorlu ve Gülden Aydoğan isimli bir kişinin şahsi hesaplarına yapıldığı ortaya çıkıyor. Ayrıca bu minvalde başka kişilerden de paravan şirketler aracılığıyla ödeme alınmış olma ihtimâlinin yüksek olduğu da iddia ediliyor. Zorlu’nun talebi üzerine bu ödemeleri yapan şirketlerin ve kişilerin ise Terme Tersanesi’ne sipariş ettikleri gemilerini alamadıkları ve mağdur oldukları belirtiliyor. Bu konuda da pek çok mahkeme süreci devam ediyor.
Mimarine şirketinin Terme ile olan ilişkisi de bu dönemlerde başlıyor. MarineDeal News ile iletişime geçen Trabzon Sürmene merkezli Mimarine Gemi İnşa Ltd.’nin hissedarı ve Yönetim Kurulu Başkanı Gemi İnşaatı Mühendisi Mustafa Kemal Sezer’in de Erkan Zorlu ve Terme hakkında verdiği bilgiler bu kadar da olmaz dedirtiyor.
Terme Tersanesi ve Erkan Zorlu ile deniz boyaları satışı yapan Engin Göncü vesilesiyle tanıştığını belirten Sezer, Moritanyalı bir yatırımcının desteğiyle Samsun’daki tersanenin 115 dönümlü alanından 13 dönümünü kiralamak için aylık 30 bin dolara anlaştıklarını ve 1 yıllık ücretini peşin ödediklerini belirtiyor.
Daha sonra kiraladıkları alanlarda gemi inşa işlemleri için tersane yatırımlarını da yaptıklarını belirten Sezer’i inşalara başlamak için gerekli izinleri almak üzere gittikleri Samsun Liman Başkanlığı’ndan, bu bölgedeki bütün işlemlerin “Terme Tersanesi üzerinden yapılmasının zorunlu olduğunu” öğrendiklerini ve işlemlerin bu şekilde yapıldığını aktarıyor.
Daha sonraki süreçte ise iki taraf arasında bir Taşeronluk Sözleşmesi yapılıyor ancak Terme’nin taşeron firma olan Mimarine’e ödeme yapması gerekirken, taşeron şirketin Erkan Zorlu’nun belirttiği şahsi hesaplara ödeme yaptığı görülüyor.
Terme Tersanesi’nde çalıştıkları süre boyunca Erkan Zorlu tarafından fahiş elektrik ücretleri ödemek zorunda bırakıldıklarını ve bu ödemeleri yine Erkan Zorlu ile eşi Sevim Zorlu’nun şahsi hesaplarına ödediklerini, bütün boyalarını Engin Göncü’den almaya zorlandıklarını ve gemilerin suya indirilme işlemlerinin sadece şirket çalışanı Hüseyin Çelik tarafından yapılmasının şart koşulduğu bilgisini veren Sezer, ayrıca Terme Tersanesi’ne kesilen cezaların kendilerine yüklendiğini ve inşa ettikleri gemilerin 10-20 bin TL gibi aşırı düşük bedellerle Samsun Liman Başkanlığı tarafından tescil edilip 3 tanesinin satıldığını iddia ediyor. Bir gemilerine el konulduğunu da aktaran Sezer Terme’de toplamda 20 gemi inşa ettiklerini ve hiçbir ödemeleri için kendilerine fatura kesilmediğini aktarıyor.
Tersaneye yatırım için kurdukları; vinçlerin, ırgatların ve motorların kayıp olduğunu, konteyner, ofis, vinç ve forklift ile CNC gibi makinelerin ise diğer tersanelere kiralanıp satıldığını iddia eden Sezer, Tersanedeki çalışanlarını korkutmak için zaman zaman silâh atıldığını ve kira sözleşmelerinin feshedilerek Tersaneye girişlerinin kapandıktan sonra gemilerine “çöküldüğünü” aktarıyor. Sezer’in iddiasına göre Terme Tersanesi’nden ettiği toplam zarar 50 milyon TL.
Sezer ayrıca Tersanede çalıştıkları süreçte Zorlu’nun da gemi inşa işlemleri yaptığını ve 35 metrelik bir geminin yanı sıra somon ihracatı yapan Kuzuoğlu isimli şirkete gemiler inşa ettiğini belirtiyor. Söz konusu inşalardan ve taşeron kiracıdan hiçbir şekilde haberi olmayan ve Tersaneye girişleri engellenen Karaca ve Öztürk tarafı ise tüm bu gelişmelerden dava sürecinde haberdar oluyor.
Liman Başkanlığı’ndaki memurdan “gmail” cevabı
Daha önceki yazımızda yer alan Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı raporunda tespit edilmiş olan gemiler hakkında Samsun Liman Başkanlığı’yla iletişime geçen Tuğrul Karaca’nın avukatı Selen Öztaş’a, Ahmet Yüzbaşı isimli görevli bir memurun “şahsi gmail hesabından” Terme Tersanesi’nde inşa edilen gemiler hakkında herhangi bir sicil kaydının bulunmadığı bilgisinin verilmesi de bu dosyada irdelenmesi ve gözden kaçırılmaması gereken bir başlık.
Yetkililere çağrı!
Mağdurların sözlü ve yazılı beyanları, elde ettiğimiz banka dekontları ve çeşitli resmî belgelerle gelinen bu noktada; pek çok kişinin mağdur edildiği, “mala çökme”, “haksız kazanç sağlama”, “dolandırıcılık”, milyonlarca liralık “vergi kaçırma” ve “paravan firmalar üzerinde borcun bırakılması ve vergi muafiyetinin tek firmada toplanması” gibi her biri ayrı ayrı büyük suç olarak nitelendirilebilecek olayların yer aldığı bir organize yapıdan söz etmek mümkün. Bu nedenle MASAK, Cumhuriyet Savcıları, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı (UAB), UAB SAMSUN Liman Başkanlığı, Gemi Sicili Müdürlüğü yetkililerini bu özel haberimizi dikkatle okuyup gerekli incelemelerde bulunmaya davet ediyoruz.
Bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nde bu gibi organize kötülüklerin elde edilen belgelerle aleni bir biçimde ortada olmasına rağmen hâlâ herhangi bir yaptırıma maruz kalmamış olmasını kabul edilemez buluyor yetkililerin gerekli önlemleri alacağını ümit ediyoruz.
MarineDeal News’ün özel haberi olan bu içeriğin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.