Zoru üreten marka Üntel’in yarım asırlık yolculuğu

Yeşim Yeliz Egeli

Üntel Kablo’nun Yönetim Kurulu Üyesi ve İç Satışlar ve Özel Projeler Müdürü Onur Serhat Günan ile kurumun geçmişi, projeleri ve gelecek vizyonu hakkında konuştuk. Sayın Günan’a iş dünyasındaki yolculuğuna ve kişisel beklentilerine ve şirketin gelecek vizyonuna dair sorular sorduk


Kendinizden biraz bahseder misiniz? Üntel Kablo'daki görev ve sorumluluklarınız nelerdir?

Ben Onur Serhat Günan, 1986 doğumluyum. Kablo sektöründe 16’ncı seneme girmiş bulunuyorum. Bilgi Üniversitesi İşletme Bölümü mezunuyum, aynı zamanda İstanbul Ticaret Üniversitesi Uluslararası Ticaret alanında yüksek lisans bölümünden mezun oldum. Sektörde çalışmaya 2010 yılında başladım, aslında aile şirketinde yer alsam da aktif tarih olarak 2010 yılını kabûl ediyorum. 

Burada serüvenim iç satışlarda başladı. Normal bir personel gibi satış destek kısmında başladım ve 8 sene bilfiil her türlü sürecinde yer aldım. Biraz ‘pişme süresi’ olarak adlandıralım bunu. Sipariş takiplerinden, sevkiyat organizasyonlarına fiyatlandırmalarına kadar her aşamasında yer aldım. 8 senenin sonunda pazarlama departmanı kurduk ve 5 sene boyunca o departmanın kurulumunda yer aldım. O süreçte hem dijital anlamda hem fiziksel anlamda eksikliklerimizi giderdik. Üntel’in biraz daha görünür yüzünü hazırlamış olduk. 5 senelik görevin sonunda “kürkçü dükkânı”na geri döndük ve iç satış departmanında bu sefer müdür olarak görev almaya başladım. 

Nedir ‘iç satışlar’, tarif eder misiniz?

Kısa tâbirle, yurtiçi satış organizasyonlarının tamamından sorumlu departman. Biz Üntel olarak iç satış organizasyonumuzu farklı bir departmanda, ihracatı farklı bir departmanda yapıyoruz. İkisi için de farklı kadrolarımız var. Ben burada iç satışlar müdürü olarak 3 senedir görevime devam ediyorum. Şirketteki 16’ncı seneme böyle giriyorum.

Eskiden öyle söylenirdi, bütün departmanlarda çalışılır hangisinde doğruysa onda devam edilir. Siz buna katılıyor musunuz?

Evet buna katılıyorum. Sebeplerimden biri diğer departmanlarla empati yapma fırsatı buluyorsunuz. Mesela satış ve sevkiyat bağlantılı departmanlardır. Oradaki kişinin ne yaptığını, yaptığı işin sürecini bildiğiniz zaman onunla olan diyalogunuz farklı gelişiyor ve bu da şirkete pozitif yansıyor. Japon şirketlerinde bu yaygındır. Bir kişi her departmanda 5-6 sene görev alır ve çalışacağı yere ona göre karar verilir. Bunu burada pek uygulayamıyoruz ama en azından yaz stajlarında bunu tecrübe edebildim. Profesyonele geçtikten sonra pazarlama ve satışta kendimi daha iyi buldum ve kendimi ait hissettiğim bu taraf oldu. Ben tabiî mühendis değilim, işin pazarlama kısmı benim için daha keyifli. 

Üntel kablonun kısaca tarihçesinden bahseder misiniz?

Üntel, kuruluşundan bu yana bir felsefesi olan firma. Üretmek için kurulmuş ama standart bir üretimden ziyade hep gelişmeyi ve yeniliği hedefleyen, biraz da zoru seven bir mantaliteye sahip. 1972 yılında kurulduk, ilk başta üç ortak vardı. Kısa bir süre sonra iki ortağa düştü bugün de bilfiil iki ailenin ortaklığıyla devam ediyor. Bugün Onursal Başkanımız Mehmet (Ünlü) Bey kuruculardan hâlâ aktif olarak görev alıyor, rahmetli Feyyaz Bey 13 sene önce aramızdan ayrıldı. Bugün yönetim kurulunda ikinci jenerasyon görev alıyor. Hem Ünlü ailesinden hem Günan ailesinden fertler görevlerine devam ediyorlar. Bağımsız Yönetim Kurulu Üyemiz Ali Ömer Bey de hem finans hem yönetimsel anlamda görevine devam ediyor.

Babalardan süregelen sürece bakarsak, standart üretim yerine zoru üretmeyi seviyorlar. Yokluk dönemleri, gelişim dönemleri. Hammaddeye ulaşım zaten zor, makine ekipmanına ulaşım zor. Bunları kendi metotlarıyla geliştirdikleri bir süreçten geçmişler. Kağıthane’de 100 m2’lik bir atölyede başlayan üretim yolculuğu 80’lerde Ümraniye’de devam ediyor. Şu ânda hâlâ Ümraniye’de “Üntel Sokak” adında bir yer var, geçip giderken görebilirsiniz. 80’lerde o sokakta ilk kurulan tesis. 

Sonra şehir içinde üretimin zorlaşmasıyla beraber sevkiyatların fabrika yoğunluğuyla ve ihracatın artmasıyla birlikte kapasitesin artışı gerçekleşti. 2008’in sonunda Dilovası tesislerinin yatırımına başladık ve 2009’da da üretime başladık. Buradaki ilk tesislerdi. İlklerimiz var. 2011’de tüm süreci tamamladık. Her şeyi tek çatı altında gerçekleştirmeye başladık. 2025’e geldiğimizde burasının bile dar geldiğini söyleyebiliyoruz. Yeni makine yatırımlarımızı bekliyoruz. Genişlemeye çalışıyoruz. 1970’lerde Ümraniye’de başlayan süreç 53’üncü yılında burada devam ediyor. Arada kilometre taşlarımız var. Kapasiteye yatırımlarımız hep devam etti. Hem insana hem makinelere yatırım yaptık. 90’larda deniz kablolarına yatırıma başladık. 1994 yılında ilk ihracatımızı gerçekleştirdik. Daha sonra İSO sertifikalarının alınması ve sonrasında prestijli projelerin şirket bünyesine alınması. 

Prestijli projelerden ilk aklınıza gelenleri paylaşabilir misiniz?

Meselâ maden kablolarının Türkiye Taş Kömürü Kurumu’nda maden sahalarında kullanılması veya ‘94 yılında Rusya’ya ilk gemi kablolarının ihracatı ve kablolarının sertifikalandırılması. Güncelde değerlendirecek olursak, üçüncü havalimanının pist aydınlatma kabloları yaklaşık 3 milyon metre, uçaklardan inerken gördüğümüz renkli lambaların her birine çekilen kablolar bir sinir ağı gibi pistlerde. 

Ben bunu daha çok TCG Anadolu için merak ediyorum… 

Güzel bir noktaya değindiniz. Ülkemizin çok değerli bir projesi, bunda yer almak bizim için büyük bir onurdu. Fakat askerî gemilerde Üntel Kablo Türkiye’nin tek yabancı VDE sertifikalı tek üretim yapan firması. Askerî gemiler, çok dar alanlarda ağırlıkların ve ölçülerin büyük önem taşıdığı ve bunda uzun yıllar güvenli çalışabilmeyi taahhüt etmenizin gerektirdiği bir ortamdı. Biz bunları sertifikalandırmış bulunuyoruz ve dünyada 7 kablo cinsine birden sahip olan 3 fabrikadan biriyiz. Bu kabloların Ar-Ge’si ve testleri sayesinde TCG Anadolu bizim için referansa dönüştü. Geminin tasarımcı firması tarafından da artık onaylı tedarikçi konumundayız. TCG Anadolu’yla başlayan ticaret bizim İspanya’da birçok gemide kablolarımızın kullanmasının önünü açtı. 

Onur Serhat Günan

Millî gemi projesi MİLGEM’in vizyonu buydu. Navantia ve başka İspanyol firmalarla çalışıyorsunuz o zaman? 

Evet, hattâ sadece İspanya değil Alman ordusuyla da uzun yıllara dayanan bir askerî gemi projemiz var. Bunun satışını da ilk kez bir Türk firma gerçekleştirdi. Keza şu ân Meksika’da, Vietnam’da, Tayvan’da, Pakistan’da birçok askerî gemide Üntel’in kabloları kullanılıyor. Ve her geçen gün eklenen ülkelerle, savunma sanayiinde artan yatırımlarla birlikte daha fazla noktaya ulaşacak gibi görünüyor.

Askerî bahriye ve savunma sanayiini kapsayacak şekilde kaç ülkeye ihracat yapıyorsunuz? 

Toplamda Üntel geçmişinden bugüne 120 ülke, şu ânda aktif olarak 80 ülkeyle ticaretimiz mevcut. Aktif olmayanlara bakarsak, dönem dönem farklılık gösteriyor elbette, ama 120 ülkeye ulaştı. Üntel sadece gemi kabloları üretmiyor. Sadece gemicilik sektörüne üretim yapan bir firma değil. 

O zaman bulunduğunuz tüm ana sektörleri ve onların alt segmentlerini söyleyebilir misiniz?

Tabiî ki. Lokomotif sektör olarak marine ve gemi inşa sektörünü söyleyebilirim. Bu Üntel’in cirosunun önemli bir kısmını kapsıyor. Bunu takip eden diğer sektörler ise maden ve tünel sanayii, endüstriyel tesisler, güç santrallerinden bahsedebilirim. Demir çelik, vinç sanayii, kaynak makineleri, havayolu pist aydınlatma, mühendislik firmaları gibi birçok sektörü sıralayabiliriz. Yeni ve popüler alanlarda yeşil enerji tarafında Üntel’in birçok ürünü de mevcut.

Yeşil enerji ilgimi çekti, yeni nesil ürünler neler acaba?

Kısaca ilk akla gelenlerden bahsetmek gerekirse konumuz marine olduğu için oradan başlayalım. Dizel yakıtların kullanılmasının azaltılmaya teşvik edilmesi, net sıfır hedeflerinin artmasıyla karbon ayak izinin daha çok hesaplanıp değerlendirilmeye alınmasıyla birlikte gemi inşa sanayii de park hâlindeyken sahilden elektrikle beslemek sıkça yatırım yapılan alanlardan biri. Yeni inşa edilen gemilerde bu sistemler adapte ediliyor. Keza limanlarda tersanelerde bu enerji altyapıları kuruluyor.

Bunlar sıkça bizim üretim portföyümüzde yer alan hem yurtiçinde hem yurtdışında birçok limana ve tersaneye üretimini yaptığımız kablolar. Aynı zamanda bu sistemleri kuran hareketli makine ekipman firmalarına da bu kabloların teslimatını yapıyoruz. Diğer trend alanlarından birisi rüzgâr enerjisi. Burada Üntel’in nitelikli ürünleri bir hayli talep görüyor. Yabancı üreticilerden onaylı tedarikçi konumundayız. 

Gelecek şu ân sualtında şekilleniyor. Sizler sualtında ne gibi harikalar yaratıyorsunuz ve sualtı nasıl bir dünya bize biraz anlatır mısınız?

Aslında marine sektörüyle iç içe geçmiş ama keskin ayrımları olan bir alan. Çünkü sualtı dediğimizde basınç faktörü çok önemli. Gemide kullandığımız kabloları sualtında uyguladığımız zaman başarılı olamıyoruz. Burada çok daha gelişmiş ürünler ve kablo tasarımları işin içine giriyor. Biz bu alanda da başarılı bir firmayız. 2000’lerin başından beri bunu yapıyoruz. 

Teknik olarak baktığımızda denizaltı uygulamalarında basınçtan kaynaklı suyun ürün içinde yürüme riskinden dolayı yatay ve dikey anlamda su geçirmezlik testleri çok büyük önem taşıyor. Burada aldığımız başarılı sonuçları referans listemize gururla yazıyoruz. 

Üntel’in Ar-Ge’ye ayırdığı yıllık bütçe nedir? Müşterilerin istekleri dışında da raf ürünleriniz var mı?

Bütçesel anlamda yüzde 10 civarında ama net bir rakam söylemek göreceli olur. Üntel’in gelişiminin bir parçası Ar-Ge zaten. Bizim için kesintisiz süren bir alan. Her gün yeni bir deneme, yeter ki bizi istediğimiz yere götürebilsin, bazen 50 defa deneme yapabiliyoruz. 

Müşteri taleplerine özel üretimler yapabiliyoruz. Üntel terzi gibi üretim yapabilen bir firma. Kabloyu gömlek üretimine benzetirsek, standart bir beyaz gömlekten binlerce üretilebilir. Ancak biz sahaya ve müşteri taleplerine göre üretiriz. Biz bir kabloyu üretmeden önce yerinde kullanılacağı sahayı, saha koşullarını gözlemliyoruz. Bu sayede standart değil standart üstünde uzun vadede katkı sağlayacak ürünle buluşturmak hedefleniyor.

Burada yeni yönetim sistemleri deniyor musunuz? Meselâ biraz önce Japonlardan bahsettiniz. Benim sorularım arasında Japonların yalın üretim sistemi var Muda, Mura, Muri… Hem israfı hem zamanı hem sürekliliği olabildiğince sıfıra indirip israfı önleyen bir sistem. Siz de uyguluyor musunuz?

Burada yaklaşık 350 personelimizle 24 saat üretim yapıyoruz. Burada verimlilik işin kaçınılmaz taraflarından biri. Bunu hesap etmek zorundayız. Sapmalar yaşanabiliyor. Bunları baştan hesap edebilmemiz lâzım. Verimlilik çalışmalarını sürekli aktif olarak yapıyoruz. Bunun için kendi ekiplerimiz var. Bunların takibini yapıyoruz, sene içinde bazı hedefler koyuyoruz. Sadece üretimde değil tesis içinde de yapıyoruz. Enerji tasarrufunda da yapıyoruz, yaklaşık yüzde 30 enerji tasarrufu yaptık. Atık yönetim sistemlerini de takip ediyoruz.

Ülkeye katkınıza gelmek istiyorum, üniversitelerle işbirliğiniz var mı? Belli başlı projelerinizden bahseder misiniz?

Burada ilk bahsetmemiz gereken yerlileştirme projelerimiz. İlk akla gelen proje olarak petrol sondaj kuyuları. Gabar bölgesinde ve Trakya’da petrol sondaj kuyularının daha fazla faaliyete geçmesiyle birlikte bu alanda yatırımlar artmış durumda. Devletin açtığı bir Ar-Ge projesi kapsamında uzun süredir yurtdışından ithâl edilen petrol sondaj kuyuları kablolarının dizayn ve üretimine hak kazanmıştık. Çok kısa bir sürede başarıyla üretimini gerçekleştirdik. 

Keza yine demiryolu ve metro araçlarında kullanılan ısıya ve aşınmaya dayanıklı kabloların üretimini yapıyoruz. Yine denizaltılarda kullanılan kablolar ithâl ediliyordu, bunun da üretimini yapıyoruz.

Bu kapsamda üniversiteler bizim için destek noktası oluyor. Oradaki değerli profesörlerin görüşleri ve akademik çalışmaları, bizim Ar-Ge merkezimizle temaslarımızla birlikte bize yol gösterecek kılavuz olacak alanlar oluyor. Zaman zaman biz de onların laboratuvarlarını kullanarak işbirliğini bir üst seviyeye taşıyoruz. 

Yeni dönemde ilk 500 sanayi kuruluşu arasında bir sıralamanız var mı? Uluslararası aldığınız ödüller var mı?

Birkaç yıl önce ilk 500 içinde yer almıştık. Bugün de aktif olarak 500 şirketin içindeyiz ve daha yukarıları hedefliyoruz. Amacımız sadece yurtiçi değil yurtdışı pazarına da daha fazla ve daha gelişmiş ürünlerle hizmet vererek katma değer sağlamak. Belki yurtdışında yatırımlar yaparak, bünyemize farklı firmaları katarak daha ileriye taşımayı hedefliyoruz. 

Başka bir ülkede herhangi bir fabrikayı satın alarak birleşmek ya da ortaklıklar gibi düşünceleriniz var mı?

Evet var. Geçmişte denemelerimiz oldu ama yakın zamanda bilfiil bir çalışmamız var. 

Ne zaman olacak peki? Bir zaman dilimi var mı?

Çok kısa süre içerisinde. 2-3 ay içerisinde yeni bir açılımımız olacak. Yurtdışı pazarlarda bizi ileriye taşıyabilecek, pazarla iç içe olabileceğimiz, kıtalararası ulaşımı bizim için hızlandıracak çalışmalarımız var. Bunu yakında duyuracağız. Kendimizi yurtdışında daha üst liglere taşımak istiyoruz.

En büyük rakipleriniz hangi ülkeler? Kimlerle yarışıyorsunuz?

İhracat bazında Türkiye kablo sanayii iyi bir noktada. Başlıca pazarlar İngiltere, Avrupa, Uzak Doğu. Çin tarafı değil ama Asya ülkelerinde. Bugün Türkiye’den ABD’ye, Singapur’a ve Avustralya’ya kablo ihraç ediliyor. Bizim başlıca ihraç ettiğimiz ülkeler İngiltere, Irak geliyor. Ürün bazında da değişiklikler gösteriliyor. Nitelik ne kadar artarsa Uzak Doğu’dan Avrupa ve ABD yönüne kayıyor. 

Gençlere tavsiyeleriniz nedir? Ulaşmak istediğiniz bir hedef var mı?

Burada şunu göz ardı etmemek gerekiyor. Okul sadece kâğıt üzerinde bir ‘okuma’ değil. Orada edindiğin kültürle, kurduğun bağlarla geliştirmek ve sahada bunu deneyimlemek büyük önem taşıyor. Üniversitede tek gayen sınav geçmek olmamalı. Orada tanıdığın arkadaşların ihtiyacın olduğunda telefon edeceğin kişiler oluyor. Ya da bir profesörle, hocanla ettiğin sohbet belki 5-10 sene sonra çocuğuna anlatabileceğin bir anı olabiliyor. 

Betül Mardin, Asaf Savaş Akat, Kerem Alkin gibi isimlerden ders aldım. Çok kıymetli kadrolar tanıma şansım oldu. Arkadaşlıklarda da keza şanslıydım. Benim tavsiyem okul hayatını sadece akademik olarak değil, kültürel ve network olarak da değerlendirebilmek. Onun dışında iş hayatında da sabırlı olmayı tavsiye edebilirim. 8 sene önce operasyonel işlerde başlamıştım. Kendi şirketimiz olmasına rağmen ilk 4 ayda masam bile olmadan sadece tabureyle geçirmiştim. Bekleyebilmek önemli, her şey bir ânda olmuyor. Gençlerde sabırsızlık var. İnsanlar bir yere erişebilmek istiyor ama bir yerlere gelen insanları, onların geçtikleri yolları göz önünde bulundurursak birden bunları atlayıp da geçmek çok da âdil bir beklenti olmuyor.

Son sorum: İşiniz satış, çok stresli bir iş, çok dinamik ve çok araştırmanız, temas yapmanız, diğer yandan üretim hattını kontrol etmeniz gerekiyor. Bu stresi nasıl atıyorsunuz, özel bir uğraşınız var mı? Özel zevkiniz nedir?

Benim de keyif aldığım alanlar, hobiler var. Arabalar var, her erkekte olduğu gibi. Onun dışında kendi kişisel zevklerim arasında yazmak var. Denemeler yazmayı seviyorum. Yazı tarafından keyif alıyorum. Zaman zaman sporla uğraşıyorum. Stresi atmak çok kolay olmuyor. Değişik yerlerde yemek yemeyi, içmeyi ve sosyalleşmeyi severim. 

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın
yesimegeli@www.marinedealnews.com