Bir türkü vardı kulağıma çalınan ve dilime dolanan. Tamam hatırladım. Bedenimde değil ruhumda sızı…
Küresel piyasaları bir kenara bırakma kararı aldım bu ay. Tabii ki değineceğim az az ama derdimiz tasamızdan büyük ya hani, ondan dolayı çok da şey yapmamak lazım sanki. Eğri oturup doğru konuşmaya geldim desem yeridir. O zaman öncelikle depremde kaybettiğimiz tüm canlarımız için Allah’tan rahmet ve sevdiklerine de başsağlığı dileyerek başlayalım. Maddi ve manevi kaybımız çok büyük. Geride kalanlarda oluşan travmalar belki yıllarca geçmeyecek. Empati yeteneği yüksek, vicdan ve merhamet sahibi insanlarımızın ise bedenlerinin ruhlarına dar geldiği zamanlardayız.
Ölüm Allah’ın emri de şu cahillik olmasaydı
Depremi veya herhangi başka bir doğal felaketi bilimsel yolla açıklayabiliriz tabii ki. Takdir-i ilahî de diyebiliriz. Bana hepsi olur sıkıntı değil yani. O taraf bu taraf tartışmasına girmeyeceğim hiçbir şekilde ama doğal afetin öncesi de sonrası da insanı ilgilendirir. Depremi tabii ki engelleyemeyiz ama öncesinde önlem almak veya sonrasında doğru strateji ile müdahale etmek insanlığın ve yetkililerin sorumluluğundadır. İşte orada bilim ve teknoloji girer devreye. Bunun karşısında duranlar ise tarih boyunca kaybetmeye mahkûmdur.
Ekonomide yaşanacak tahribat düşünülenden fazla olabilir
Depremin etkilediği illerde yaşayan vatandaşlarımızın toplam nüfusa oranı yüzde 15’in üzerinde. Can kaybı, yaralı kurtulan, yerleşim yerini terk etme durumunda kalan vatandaşlarımızın oranı ise oldukça yüksek. İstihdam oranında ciddi sıkıntılar yaşanabilir dersek hiç de haksız sayılmayız. Depremden etkilenen illerin GSYİH içindeki payı yüzde 9,3 oranında. Sektörel olarak ise tarımın payının sanayi sektör payına oranla daha fazla olduğunu görüyoruz. Türkiye’nin tarım popülasyonu içinde yüzde 14,3 oranında paya sahip olan bölgenin içinde bulunduğu durum özellikle kurak geçen yılın ardından pazara ve market raflarına yansıyacaktır. Yüzde 11,2 oranında sanayi sektöründe payı bulunan bölgenin ithalat ve ihracat üzerinde yaratacağı olumsuz etki de kısa vadede hissedilebilir. Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 8,5’ini oluşturan bölge, depremin ardından oluşacak negatif durumdan dolayı ülkenin döviz girişinde kısa vadede sıkıntı yaşanmasına zemin hazırlayabilir. Örnek vermek gerekirse Gaziantep tek başına Türkiye ihracatının yüzde 4,4’ünü, Hatay yüzde 1,6’sını, Adana ise yüzde 1,2’sini gerçekleştiriyor.
Enflasyon yüzde 50’nin altına zor düşer, büyüme oranında ise yüzde 2 üzerinde daralma görülebilir
Olası ihracatta daralma ve döviz girişinde azalış etkisi olarak GSYİH verisinde gerileme görülme ihtimâli kuvvetlendi. Yapılan mali teşvikler ve yardımlardan dolayı da piyasada para arzının artması enflasyonu destekleyecek diğer bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Hem baz etkisi geçiyor enflasyonda hem de depremin etkisi yeni geliyor. Raflar ve pazarlar biraz daha alev alacak gibi bir görüntü var. Özellikle faiz indiriminin devam ettiği bu süreçte istihdamda daralma, enflasyonda artış, büyüme oranında küçülme ile döviz cephesinde yeni ataklar gelebilir. 18,95 üzeri ataklarda yeni birincil rekor seviyeleri test edilebilir.
Neler yapılabilir?
Olası bir İstanbul veya Marmara depreminde sanayi ve diğer merkezlerin kaybını aza indirmek için, bu sektörler, fay hattı olmayan bölgelere taşınabilir. Çünkü oranın yaratacağı ekonomik tahribat daha güçlü olacaktır. Acil durumlarda iletişimi sağlayacak altyapı hizmetleri ve koordinasyon merkezleri ile uygulanacak stratejiler daha verimli bir şekilde geliştirilebilir. Konutlar kesin bir şekilde deprem yönetmeliğine göre yapılabilir ve bu kurala uymayanlara ciddi yaptırımlar uygulanabilir. Yabancıya konut satışı durdurulabilir ve emlak fiyatlarında oluşan yükselişin önüne geçilebilecek hamleler yapılabilir. Turizm sezonu geliyor, o sektör için daha fazla yatırımlar yapılıp daha etkin kullanılabilinir.
Olumlu ve olumsuz etkilenebilecek sektörler
Borsa İstanbul’da yaşanan yüksek oynaklığın ardından uzun vadeli dikkat çeken sektörlerin başında demir çelik ve çimento sektörü geliyor. Cam, dayanıklı eşya ve ilgili diğer sektörlerde rasyosu kuvvetli firmalar pazarda etkin bir rol oynayacak diyebiliriz. Olumsuz olarak ise bankacılık, sigortacılık ve ulaşım sektörleri depremin ardından negatif görünüm izleyenler arasında.
İyi ki varsınız,
Mehmetçiğimiz, jandarmamız, polisimiz, sağlık çalışanımız, madencilerimiz, STK ve daha niceleri…
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.