Yeterince net miyiz?

Yeşim Yeliz Egeli

yesimegeli@marinedealnews.com

Geçenlerde bir akşam çalışırken bir yandan da yeğenimin ödevlerine yardımcı oluyordum. Türk Dili Edebiyatı üzerine uzun bir metin sorusunun anafikir cümlesi soruluyordu ve karmaşık olan metinde anadüşünceyi hangi cümlenin verdiğini bulamamıştı. Cevabı için açıklama yaparken, bilgiyi de belleğine ekmek için örnekler vermek istedim. Kitaplıktan bir kaç kitap seçtim. Neyse, çalıştık o da kavradığını söyledi.
Yeğenime kitaplardan hangi örnekleri verebilirim diye araştırırken, Boğaziçi Üniversitesi’nin yayını olan Türk Dili Ders Notları II kitabında Selahattin Batu’ya ait bir parağraf ilgimi çekmişti:
Kararsız, ürkek, çekingen, mızmız insanlar vardır. Bunlar ne iyi, ne kötüdürler. Ne hayra ne şerre yararlar; kokmaz, bulaşmazlar. Belli bir sıcaklıkları olmayan ılımlılardır bunlar, insanı kızdırır, tedirgin eder, hatta delirtebilirler. Omuzlarından tutmak, itmek, sarsmak isteriz böylelerini! Çünkü konuşmaları gerekirken susarlar, yürümeleri gerekirken dururlar ya da susmakla konuşmak, durmakla yürümek arasında sallanırlar. Yargı güçleri yoktur sanki, iyi diyemezler, kötü diyemezler, çirkin diyemezler, bir hayır ya da evet sözü çıkmaz ağızlarından. Oysa ki, en büyük hürlüğümüz budur bizim: Bir evet ya da hayır diyebilmek…
Bu paragrafla beynimde cevabını aradığım bir soruya denk düşen bir bağlantının kıvılcımı yandı. Bazen düşünüyoruz, fikirler üretiyoruz konsantrasyon eksikliği veya bir çok nedenden bir türlü bir bütün olarak sözlü veya  yazılı “işte tam da bu” diyemiyoruz. Kitabı bir kenara koydum dedim ya, o paragrafla yanan kıvılcımı belleğimin “düşünülecek notlar” köşesine ektim.
Günlük işlerim için belirlediğim haftalık programımı uygulamaya koyuldum tabii… Bunlardan önemli biri de 28 Ekim’de Ankara’da, Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nda Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Murat Bilgel’in de katılımıyla gerçekleşen; SNR Holding’in iştiraki, İstanbul Tersanesi ile Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nca düzenlenen, Denizaltı Kurtarma Ana Gemisi ile Kurtarma ve Yedekleme Gemisi Tedarik Sözleşmeleri imza törenine katıldım. Devlet yetkililerinin ve sektörümüzün ileri gelen bir grubunun da hazır bulunduğu tören oldukça gurur vericiydi. 3 yıl süren maratonun sonucunda bizlere bu haklı gururu yaşattığı için yeri gelmişken, başta Atilla Çiftçigüzeli’ne, uzun vadede ciddi kazanım sağlayacağına inandığım bu gemilerin inşasını gerçekleştirecek, Savunma Sanayi Müsteşarlığı ve İstanbul Tersanesi’nin tüm ekibine başarılarının devamını diliyorum.
Törenin ardından Ankara’da katıldığım bir kaç toplantı sebebiyle bir yandan; Cumhuriyetimizin kuruluşunun 88. yıldönümüne de denk gelmişken bir kere daha Anıtkabir’i ziyaret edememenin üzüntü, diğer yanda uçağa yetişme telaşıyla yola koyuldum. Uçağa bindim. Zihnimde günü değerlendirmekten yorulduğumu farkedip, düşünceleri dağıtıp rahatlamak istedim. Kendi kitabım el bagajında kaldığından almaya üşendim (Outliers) ve Pegasus’un dergisinin ekim sayısında Ali Sabancı’yla yapılmış bir röportajı okumaya koyuldum. Hastalığım: uyumadığım veya fiziki olarak bir işle uğraşmadığım zamanlarda, mutlaka okumalıyım! Röportajda: Ali Sabancı’nın, herkese rağmen, babasının gerçekleşecek projeler listesinde yer alan havayolu şirketine sahip olma fikrini hayata geçirmesi ve Pegasus’u satın alma sürecinden bu yana geçen sürede uygulamaya koymak istediği her yeni ve yaratıcı fikrine ekibinin karşı koyduğunu, ancak onları ikna eden kararlılığıyla şimdi rakiplerini imrendirecek derecede bir yükselme trendinde olduklarını, yenilikçi uygulamaları olan iş başvuruları da dahil olmak üzere, yiyecek-içecek satışları gibi “ıvır zıvır işler”den bile yan gelir olarak ne kadar milyon dolar’lar kazandığını, şirketin kurulduğu yıldan başlayarak ciro değerlerini çekinmeden hür bir şekilde rakamlar vererek tek tek belirterek açıklamıştı.
Ne güzel dedim, iki Türk işadamı, iki milli kazanım… Biri cesaret edip Milli Savunma Bakanlığı’na eşi olmayan projeler üretebilecek cesareti gösterdi ve bu işleri yapmayı hak etti. Diğeri ise, “misafir” diye nitelendirdiği yolcularının önceliklerini belirleyip alışkanlıklarını yıkarak kârlılığa odaklı bir pazarlama sistemini uygulamaya girişip başarılı bir uçak filosuna ulaştı. İşte tam da bu sırada belleğe ektiğim düşüncem filizlenip bu yazının anafikriyle bir bağlantı kurdu: Kendi sektörümde, her platformda her tür konuyla ilgili olarak; neden girişimlerini iyi veya kötü, hür bir şekilde açıklayabilen ve düşüncelerini kararlı bir şekilde net ifade eden daha çok kişiye rastlamıyorum? Kendi yaratıcılıkları sonucunda edinilen kazanç, maddi ya da manevi her ne ise neden gizli tutuluyor ve paylaşılmıyor? Sağduyulu olmak kaydıyla, biraraya gelinen toplantılarda neden, taraflı, tarafsız veya karşı görüş olarak fikirler paylaşılmıyor?
Bu arada tümünün ismini yerim nedeniyle sayamayacağım, sektörümüz adına çalışmaktan bıkmayan, her danıştığımda yardımcı olan, iletişim kuran, net bir şekilde açıklama yapan işadamlarımız ve yöneticilerimiz de var, örneğin, Tamer Kıran: Çalışkan, kararlı ve disiplinli bir işadamı. İş yapışında grilere yer yok: Net. 2007 yılında başladığı ve açıkça yayınladığımız yeni inşa gemi projeleri tamamlanarak teslim alındı. Şimdi ise planlanan yeni projeler yolda…
Geçmişten bu güne edindiğim tecrübeler doğrultusunda, köşemde isimlerini yazmaktan gurur duyacağım, yatırımlarını, sektörel gelişmeleri, sektöre kazandırdıkları yenilikleri, düşüncelerini açıkça ifade edebilen, sürekli iletişime açık diğer kişilere de teşekkür etmek isterim. İletişim çağında haberalma ve bunu duyurmak olan birincil görevimize net açıklamalarla katkıda bulundular: Ahmet Paksoy, Ali Gürün, Ali Torlak, Altan Köseoğlu, Aret Taşçıyan, Aygün Özgen, Birol Üner, Cem Seven, Cemalettin Şevli, Cihan Ergenç, Engin Oktay, Engin Yazıcıoğlu, Erbil Özkaya, Eşref Cerrahoğlu, Fehmi Ülgener, Feramuz Aşkın, Fuat Çakmak, Galip Kendigelen, Gökhan Kıran, Güldem Cerit, Hakan Tuna, Hakkı Deval, Hasan Naiboğlu, Kerem Kiper, Koray Deniz, Koray Karagöz, Korkut Omur, Murat Kıran, Nevzat Kalkavan, Nil Güler, Nilgün Yamaner, Oral Erdoğan, Osman Kamil Sağ, Önder Sezgi, Pekin Baran, Pınar Kalkavan, Recep Baştuğ, Selim Şahin, Servet Yardımcı, Seyfettin Tatlı, Sualp Ürkmez, Suay Umut, Süha Aktaş, Şadan Kaptanoğlu, Şeyma İnal, Şükrü Ergün, Tuğrul Tokgöz, Yalçın Sabancı, Yaşar Canca ve Yavuz Kalkavan…
İletişim kurmaktan çekinmeyen, aradığım zaman 24 saat içinde geri dönen, bir isteğim olduğunda artı değerler sunan daha bir çok değerli isim var elbet. O isimlere de bir başka yazımda tek tek teşekkür edeceğim.
Müjdeler olsun! Ulaştırma Bakanlığı’nın; ulaştırma, haberleşme ve denizcilik isimleri altında yeniden yapılanacağı kararını Resmi Gazete’de yakın zamanda okuyacaksınız.
Daha bildiğim ‘deal’lar var ama yukarıdaki savım anlaşılsın diyevarsın bu sefer bende kalsınlar!
Her işimizde net olabilmek dileğiyle, tüm Türk milletinin, Cumhuriyet Bayramı ile Kurban Bayramı’nı en içten dileklerimle kutlar, büyük önder Atatürk’ü ve tüm şehitlerimizi rahmetle anarım.

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın
yesimegeli@marinedealnews.com