‘Yeşil yakıt vardı da biz mi içtik?’

MDN Editör
  • |

Denizcilik sektörü, son tarihleri yaklaştıkça daha çok sıkıştırmaya başlayan çevre düzenlemeleriyle önemli bir dönüşüm yaşıyor. Bu kapsamda, Türk denizcileri yeşil denizcilik konusunda bilgilendirmek maksadıyla Tamay Mühendislik tarafından düzenlenen “Shipping market amid tightening regulatory framework: Some examples from Dry Bulk Shipping” isimli webinarda, sektörün bu dönüşüm karşısında nasıl şekilleneceği ele alındı. 

Webinara, denizcilik sektörünün farklı alanlarından uzman isimler katılım sağladı. Drewry Shipping Consultants’tan Deputy Director Rahul Sharan, global denizcilik piyasasının mevcut durumu ve düzenlemelerle şekillenen ekonomik etkileri üzerine görüşlerini paylaştı. Wärtsilä’dan Genel Müdür Murat Ergen, alternatif yakıtlar ve yeni nesil deniz motorları üzerine teknik detaylar sundu. Arkas Bunker Genel Müdürü Seçkin Gül ise biyoyakıtlar ve FuelEU Maritime regülasyonlarının sektöre getirdiği yenilikler hakkında kapsamlı bilgiler verdi. Webinara moderatörlük yapan LodeStar Genel Müdürü Levent Akson ise denizcilik sektöründeki değişimler ve Türkiye’nin bu dönüşümdeki pozisyonuna dair dikkat çekici yorumlarda bulundu.

Akson, yeni makineler ve teknolojilerin sektördeki etkisini değerlendirerek, “Markete hazır olmalıyız. 2030’dan itibaren limanlarda sahilden besleme zorunluluğu getirilecek. Bunu dünyada ilk defa Asya Port başardı. Gittim, gemide gördüm. Darısı diğer limanlarımızın başına,” ifadelerini kullandı.

Yeşil limanların önemine vurgu yapan Akson, “Yeşil liman denilen de tam olarak Asya Port’un yaptığı. Yeşil liman sertifikası denince gönlümüz tamamen rüzgâr ve güneş enerjisiyle çalışan limanlardan yana olsa da bu pek mümkün görünmüyor. Bazı limanlarımız sahile jeneratör koyup besleme yapmayı düşünüyor. Bunu akıllarından çıkarmalılar,” dedi.

“Trump diye yazılır, artı 4 milyar ton karbon diye okunur”

Denizcilik sektörünün karbon salınımına dikkat çeken Akson, “Denizcilik marketi yılda 800 milyon ton karbon salıyor. Donald Trump yeniden seçilirse, iklim değişikliğine dair hiçbir önlem almayacağını belirtti. Onun için, ‘Donald Trump diye yazılır, artı 4 milyar ton karbon diye okunur’ diyorlar. Böyle bir tehlikeyle karşı karşıyayız,” ifadelerini kullandı.

FuelEU Maritime ve EU ETS arasındaki fark

FuelEU Maritime ve EU ETS farklarına değinen Akson, “FuelEU Maritime yalnızca karbon salınımını değil, tüm yakıt süreçlerini ve sera gazlarını inceliyor. Metan ve diazot monoksit gibi gazlar da bu kapsama dahil ediliyor,” dedi.

Gelecekteki yakıt teknolojilerini değerlendiren Akson, “LNG’nin 2050’ye kadar lider yakıt olacağı kesin. Alternatif olarak metanol, amonyak ve hidrojen gündemde, ancak bu yakıtların maliyetleri son derece yüksek. Örneğin, metanolün 20 yıllık maliyeti dizelin iki katı,” diye konuştu.

Türkiye’nin LNG altyapısındaki eksiklere değinen Akson, “Türk denizcisi olarak bu konuda çok ihmalkâr davrandık. Kaç tane LNG gemimiz var? Bu gemilerde çalışacak personelimiz yeterli mi? Eğer 1981’de Türkiye’nin 72 yıllık denizcilik okulunu kapatıp askeriyeye bağlamasaydık, bugün bu eksiklerle karşılaşmazdık,” dedi.

Armatörlerin tercihlerini de değerlendiren Akson, “Armatörlerin ilk tercihi LNG, ikinci tercihleri ise karbon yakalama teknolojileri olacak. Ayrıca, Çin’in geliştirdiği toryum reaktörleri ilerleyen dönemde sektörde önemli bir rol oynayabilir,” dedi.

Akson, konuşmasını esprili bir şekilde tamamlayarak, “Bu pilav daha çok su kaldırır. Eski başbakan Süleyman Demirel’in dediği gibi, ‘Yeşil yakıt vardı da biz mi içtik?'” ifadelerini kullandı.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

ETİKETLER: , , ,
Bunu Paylaşın