Yeni boru hattının düşündürdükleri

MDN İstanbul

İsrailli EAPC (Eurpe Asia Pipeline Co) firmasının 20 Ekim’de, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)’ne ait petrolün Basra Körfezi’nden Avrupa’ya bir boru hattıyla taşınması için bir ön anlaşma (Med-Red Land Bridge) imzaladıkları duyuruldu. Anlaşma, ABD Hazine Bakanı Steven Mnuchin ve Birleşik Arap Emirlikleri Maliye Bakanı Obaid bin Humaid al Tayer’in katılımıyla gerçekleşti.

Bildiğimiz üzere, İsrail ve Arap dünyası son zamanlarda ABD’nin üstlendiği arabuluculuk rolünün katkısıyla ilişkileri iyileştirme yolunda hareket ediyorlar. Bu kapsamda, daha önce İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri arasında imzalanan vize muafiyeti, havacılık, ekonomik dayanışma ve yatırımların korunumu başlıkları ile bu dört anlaşmaya ilaveten, yapılan yeni anlaşma, İsrail’in artık bölgede izole bir devlet halinde bulunmak istememesinin bir göstergesi olarak düşünülebilir.Arap petrol ve doğal gazının Avrupa’ya aktarılabilmesi, Avrupa’nın enerji ihtiyacının güven altına alınabilmesi açısından ABD için büyük önem taşıyor ve bu amacı gerçekleştirmek için Rusya ve İran ile yıllardır bir satranç masasında mücadele veriliyor. Irak’ın kuzeyinde yapıldığı gibi Suriye’nin kuzeyinde de oluşturulması planlanan enerji koridoru, Rusya’nın hamleleri sonucunda başarısızlıkla sonuçlandı. ABD açısından, İran’ın Hürmüz Boğazı’nın kontrolünü elinde tutması, olası bir İran müdahelesi sonucunda petrol trafiğine sekte vuracağıncan, öncelikle alternatif bir taşıma yolunun inşa edilmesi önem arzediyor. Şu an için dünyadaki petrol ticaretinin 5’te 2’si, 34 mil genişliğindeki Hürmüz Boğazı üzerinden yapılmaktadır. Konu, boru hattının inşa edilmesi sonucunda günlük 6.5 milyon varil bu hat üzerinden taşınarak, şu an için Hürmüz Boğazı’ndan taşınan miktarın yüzde 40’ının da bu hat üzerinden taşınması planlanmaktadır.

İran’a yapılacak olası bir müdahale, beraberinde İran’ın en büyük destekçisi Rusya’nın da masada yerini almasına neden olacaktır. 2018 yılında AB ülkelerince yapılan toplam ham petrol ithalatı 512 milyon ton olup, bu ithalatın 151 milyon tonu (yüzde 30) Rusya’dan ve 20 milyon tonu İran’dan olmak üzere gerçekleşmiş olduğu düşünüldüğünde, Avrupa’nın enerji ihtiyacında Rusya’ya bağımlı olduğu netçe görülebiliyor ki bu sadece enerjinin ham petrol formu. Doğal gaz tarafında ise, AB ülkeleri, toplam ihtiyacının yaklaşık yüzde 20’lik bir kısmını Rusya’dan ithal etmektedir.

Uluslarası ticaretin, ticareti yapan ülkeler arasında barışı sağladığını biliyoruz. Eğer bu ticaret, bir enerji bağımlılığı nedeniyle oluşuyorsa, enerjiyi ihraç eden ülkenin elinde daha büyük bir koz bulunması tabii ki kaçınılmaz bir sonuç olur. Dolayısıyla enerji ticareti veya trafiği üzerinde yapılan bir değişiklik, aynı zamanda ileride devletler arasında tesis edilen savaş ve barış durumunun da değişmesine neden olabilir.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın