Yeni bir kıtaya giden yol

MDN İstanbul

Pasifik Okyanusu’nun ortasındaki devasa atık, geçtiğimiz yıl gerçekleşen İstanbul Bienali’nin ana başlığı olmuştu: Yedinci Kıta. Popüler bilimdeki adıyla “Yedinci Kıta”, 3,4 milyon km2 genişliğinde, 7 milyon ton ağırlığındaki bir plastik yığınından meydana geliyor. İnsan atıklarının okyanusun ortasında dünyaya yeni bir kıta kazandırdığı aşikâr.İnsan faaliyetlerinden kaynaklı plastiklerin, denizlere ve beraberinde okyanuslara verdiği zarar yadsınamaz, bununla birlikte deniz ticareti yapan gemiler, turistik yatlar, tekneler, limanlar ve marinalarla birlikte avcılıkla uğraşan her boydan gemi/ tekne de denize bulaştırdığı evsel atıklar, yakıt sızıntıları gibi unsurlarla denizlerdeki kirliliğe büyük ölçüde katkı sağlıyor. MarineDeal News deniz kirliliği ile ilgili yıllardan beri yayımladığı haber ve makalelerinde konunun ciddiyetine dikkat çekiyor.

Peki, kurum ve kuruluşlar deniz kirliliğini önleme ile ilgili ne tür çalışmalar yürütüyorlar?

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, 31 Aralık 2019 tarihli ve 30995 sayılı Resmi Gazete’de, gemilerden kaynaklanan deniz kirliliği hakkında uygulanacak idari para cezalarına ilişkin 2020/1 sayılı Tebliğ yayımlandı. Yeni Tebliğ’e göre aykırılık halinde uygulanacak idari para cezalarına bu yıl yüzde 22,58 oranında zam uygulandı, bu oran geçtiğimiz yıl yüzde 23,73 olarak belirlenmişti. Cezalara gelen zamlar, kirlilik oranını ne derecede etkiliyor?

MarineDeal News Nisan sayısında konusunda uzman kişilere, kurumlara denizlerimizdeki kirliliği ve mücadele yöntemlerini sorduk. Turizm sezonu da yaklaşırken, bazı çevresel konulara dikkat çekmek istedik.

‘‘Akdeniz Havzası’nda her 4 m2’ye 1 plastik atık düşüyor’’

Nihan Temiz Ataş

Ülkemizdeki deniz kirliliğinin boyutlarının son derece endişe verici olduğunun altını çizen Greenpeace Akdeniz Plastik ve Okyanuslar Proje Sorumlusu Nihan Temiz Ataş, Greenpeace’in yaptığı araştırmalar sonucunda Akdeniz’den alınan derin deniz örneklerinin yüzde 92,8’inde plastik bulunduğunu açıkladı. Ataş, Akdeniz Havzası’nda her 4 metrekareye 1 plastik atık düştüğünü belirterek, ‘‘İncelenen neredeyse her iki balıktan birinde mikroplastik mevcut. 500-800 metre derinlere indiğimizde dahi deniz canlılarının plastik kirliliğinden ciddi şekilde etkilendiğini görebiliyoruz.

Deniz çöplerinin çoğunluğunu plastikler oluşuyor. Denizdeki plastik kirliliğininse yüzde 80’i karadaki insan faaliyetlerinden kaynaklanıyor. Sorunun en büyük kısmı da aslında 1-2 dakika bile kullanmadan attığımız tek kullanımlık plastikler.

Plastik kirliliğiyle mücadelede bireylere, şirketlere ve devletlere ayrı ayrı görevler düşüyor.

Öncelikle yönetmeliklerin oluşturulması ve uygulanması sürecine kadar bireylerin kalıcı bir davranış değişikliğine gitmesi gerekiyor. Plastik tüketimimiz, bundan 50 sene önce var olmayan bir alışkanlık. Bireylerin öncelikle “doğru” olarak telaffuz edilen yanlış çözümlerden haberdar olması ve çevresini de bu konuda bilinçlendirmesi gerekiyor.

Geri dönüşüm bir çözüm değil: Her gün tükettiğimiz kahvenin al-götür bardağı, plastik pipetler, kirli plastik ambalajlar geri dönüştürülmez.

Biyobozunur ürünler bir çözüm değil.

Plastiğin bir “doğru” alternatifi yoktur; kâğıt ürünler plastiğin yerine geçmemeli.

Ülkemizdeki deniz kirliliğinin çözümü için en önemli görev Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na düşüyor. Bireyler, ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan Avrupa Birliği’nde yasaklanan tek kullanımlık plastiklerin Türkiye’de de yasaklanmasını talep edebilir ya da bu konuda Greenpeace’in tek kullanımlık plastiklerin yasaklanmasına ilişkin yürüttüğü plastiktenkurtul projesine katılabilir.

Ülkemizdeki Sıfır Atık Uygulaması çok önemli bir adım olmakla beraber, yönetmeliğin hâlihazırda çeşitli eksiklikleri mevcut. Sıfır Atık prensipleri gereğince öncelikli adım, atığın azaltılması ve atık oluşuyorsa bunun azaltılmaya çalışılmasıdır. Bunun için gerçekten ihtiyacımızın olmadığı tek kullanımlık plastiklerin sıfır atık hedeflerinde yeri olmamalı.

Bunun yanı sıra, şirketlerin plastik ambalajların ana üreticileri olarak sorumluluğu üstlenmeleri ve yeniden dolum/kullanım seçeneklerine yatırım yapmaları gerekiyor.

Deniz kirliliği ile mücadelede diğer bir önemli husus da 4’üncü müzakereleri yürütülecek olan ulusal yetki alanları dışında kalan açık denizlerin korunması. Bunun için Greenpeace, Küresel Okyanus Anlaşması imzalanarak açık denizlerin 2030’a kadar yüzde 30’unun korunması için mücadele ediyor.

Herkese ve hiç kimseye ait bölgeler olan açık denizlerin şu anda sadece yüzde 1’i korunuyor. Bu sebeple de petrol sondaj çalışmaları, plastik kirliliği, iklim değişikliği ve yıkıcı balıkçılık faaliyetleri gibi tehditlerle karşı karşıya.

Tüm bu tehditleri ortadan kaldıracak yöntem, Birleşmiş Milletler’in küresel bir anlaşma imzalanmasına karar vermesi ve bir an önce uygulamaya koyması.

Her ne kadar Türkiye’nin okyanuslara kıyısı olmasa da güneyinde yer alan Akdeniz bilinen deniz türlerinin yaklaşık yüzde 8’ini barındıran yüksek bir biyoçeşitliliğe sahip. Ne yazık ki, Akdeniz sürdürülemez ve yıkıcı balıkçılık uygulamaları, habitat kaybı ve bozulması, kirlilik, ötrofikasyon, yabancı türler ve iklim değişikliği etkileri ile “kuşatma altında”. Akdeniz deniz yaşamının tüm yelpazesini koruyabilmemiz için etkili bir okyanus barınakları ağı oluşturmaları zorunlu. Bunun için de bilim dünyasının önerdiği gibi 2030 yılı itibarıyla okyanusların en az yüzde 30’unun korunmasını sağlamak amacıyla Türkiye’nin de liderliğini ortaya koyduğunu görmek memnuniyet verici ve geleceğimiz için kaçınılmaz olacak,’’ dedi.

İstanbul’da 12 milyon 522 bin 455 TL idari para cezası uygulandı

Baysal Badem

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Çevre Koruma Müdürü Baysal Badem, deniz kirliliğini önleme adına İBB olarak 7 gün 24 saat denetimler yaptıklarını ve denetimler sonucunda deniz kirliliği yaptığını tespit ettikleri deniz araçlarına 2872 sayılı Çevre Kanunu kapsamında idari para cezası uyguladıklarını dile getirerek, ‘‘İstanbul deniz sınırları içerisinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan alınan yetki çerçevesinde; gemilerden kaynaklı deniz kirliliğinin önlenmesine yönelik 3 denetim botu, 3 adet drone ve yaklaşık 50 personel ile kesintisiz denetimler yapılmaktadır. Ayrıca, 10 adet deniz yüzeyi temizlik teknesiyle, deniz yüzeyinde bulunan katı atık çöpler, haftanın 7 günü aralıksız toplanmaktadır. Kara kaynaklı kirliliklerin denize ulaşmadan toplanması yönündeyse tüm İstanbul kıyılarında 186 personelden oluşan, 31 mobil ekip ile yıl boyunca temizlik çalışmaları sürdürülürken, 256 ilâve personelle mayıs ve eylül ayları arasında halka açık tüm plajlarda temizlik çalışmaları sürdürülmektedir.

Yine İstanbul deniz sahasında bulunan gemilerin atıkları, MARPOL 73/78 Sözleşmesi kapsamında, lisanslı 13 adet atık alım teknesiyle gerçekleştirilmektedir. Toplanan evsel nitelikli katı atıklar, aktarma istasyonlarına; pis sular (evsel atık sular) İSKİ’ye ait atık su kolektörlerine verilmektedir. Petrol türevli atıklar ise Haydarpaşa’da bulunan İBB’ye ait atık kabul tesisine getirilerek gerekli işlemlerden geçirilmekte ve ekonomiye geri kazandırılmaktadır.

İBB olarak deniz kirliliği denetimlerimizi planlı veya ani (şikâyetlere istinaden) olarak gerçekleştirmekteyiz. Bu kapsamda, Avrupa ve Anadolu Yakası’nda bulunan lokasyonlarımızda 24 saat esasına göre görevlendirilmiş denetçi personellerimiz bulunmaktadır.

Denetimler; 3 adet denetim botu ve 3 adet drone ile deniz sahası ve gemilerin etrafı kontrol edilerek gerçekleştirilirken, aynı zamanda GATS Genelgesi kapsamı dışında kalan 150 GRT altındaki tankerler ile 400 GRT altındaki gemiler ve tüm yolcu gemilerinde Mavi Kart/Atık Transfer Formu denetimleri yapılarak gerçekleştirilmektedir. Yapılan denetimlerde, deniz yüzeyinde kirliliğe sebebiyet veren gemilerden numuneler alınarak analize gönderilmektedir.

Analiz sonuçlarına göre cezai işlemler uygulanmakta; yine Mavi Kart/Atık Transfer Formu denetimleri neticesinde, mavi kartını veya atık transfer formunu ibraz etmekle yükümlü deniz araçlarının belgelerinde eksiklik olması veya atıklarını verdiklerine dair bilgi-belge ibraz edememeleri durumunda da cezai işlemler uygulanmaktadır.

Başkanlığımız görev, yetki ve sorumluluğu kapsamında 2872 sayılı Çevre Kanunu’na istinaden sadece gemi kaynaklı deniz kirliliklerine cezai işlem uygulanmakta olup kara kaynaklı deniz kirliliklerine İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından cezai işlem uygulanmaktadır.

Bu kapsamda;

28 adet ticari gemiye 12.491.916,00 TL,

2 adet turistik gemiyeyse 30.539,00 TL tutarında idari para cezası uygulanmıştır,’’ dedi.

Gemi ve teknelerden atıkların toplanmasına ilişkin uygulanan Mavi Kart’ın tüm kıyı tesislerinde kurulumunun yapılması için çalışma içerisinde olduklarını belirten Badem, Mavi Kart’ın, GATS (Gemi Atık Takip Sistemi) dışında kalan 150 GRT altındaki tankerler ile 400 GRT altındaki gemiler ve tüm yolcu gemilerinde bulundurulması gerektiğinin altını çizdi. Sistem sayesinde; gemilerin atık takiplerinin dijital ortamda kontrol edilebildiğini söyleyen Badem, İstanbul genelinde ilk olarak 8 adet marinaya otomasyon cihazı kurularak sistemin uygulanmasına başlandığını da belirtti.

Çevre Kanunu’nda, 2018 yılı sonunda yapılan değişiklik kapsamında; gemilerden kaynaklı deniz kirlilikleri ile ilgili ceza maddelerindeki katsayılarda artışa gidilmesinin cezaları yaklaşık 14 kat artırdığını söyleyen Badem, ‘‘Başkanlığımızca yapılan çalışmalar sonucunda denizcilik sektörü, konu hakkında detaylı olarak bilgilendirilmiştir. Hem cezaların yüksekliği hem de önleyici denetim ve bilinçlendirme faaliyetlerimiz neticesinde ceza adetlerinde önceki yıllara oranla ciddi bir azalma gözlemlenmiştir. 2872 sayılı Çevre Kanunu ve ilgili Yönetmeliklerden kaynaklı olarak denetim uygulamalarımızda herhangi bir sorun ile karşılaşılması halinde bu durumlar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ilgili birimleri ile paylaşılmaktadır,’’ dedi.

‘‘Denizi kirleten gemi sayısında yüzde 50 oranında azalma oldu’’

Dr. Bülent Halisdemir

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın vermiş olduğu deniz denetim yetkisi kapsamında, liman ve liman demirleme sahasında bulunan gemileri (ticari, turistik, balıkçı gemileri vs.) günlük rutin ve rutin olmayan zamanlarda denetlediklerini belirten Mersin Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanı Yüksek Çevre Mühendisi Dr. Bülent Halisdemir, denetimlerin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından açılan eğitimleri başarıyla tamamlayıp, Deniz Kirliliği Denetçi Sertifikası’nı almaya hak kazanan yetkin personel tarafından denizden ve karadan yapıldığını ve kirliliğe neden olan gemilerin tespiti durumunda idari yaptırım cezaları uygulandığını söyledi.

Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin bünyesinde bulunan 3 adet denetim teknesi, 1 adet deniz süpürgesi, 1 adet fiber tekne ve yetkin temizlik personeli ile karadan, denizden denetim ve temizlik faaliyetlerinin yürütüldüğünü dile getiren Halisdemir, alınan ihbarların da değerlendirildiğini ve yetki sınırları çerçevesinde denetlemelerin yapıldığını belirtti.

‘‘Deniz yetki sahamız dışında kalan bölgelerde meydana gelen gemi kaynaklı kirliliklerde Akdeniz Bölge Sahil Güvenlik Komutanlığı’na, karasal kaynaklı kirliliklerde Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne bilgi veriliyor. Gelen ihbarlar yetki sahamız içinde olsun ya da olmasın denetim ekiplerimiz tarafından en kısa zamanda kirliliğin oluştuğu bölgeye gidilerek yerinde kontrol ediliyor. Görüntü kaydı ve deniz suyu numunesi alınıyor ve akredite olmuş laboratuvarlarda analizleri yaptırılarak; yetki sahamızdaysa idari yaptırım cezası uygulanıyor, yetki sahamız dışındaysa ilgili kurumlara yönlendiriliyor,’’ diyen Halisdemir; 2019 ve 2020 yılının ilk iki ayında kesilen idari cezaların tamamının ticari gemilerden kaynaklı cezalar olduğunu ve oluşan kirliliklerin gemilerden bırakılan evsel nitelikli atık sular, sintine suları, kimyasal vb. malzeme dökülmesinden kaynaklandığını söyledi.

Atıkların takibinin Mavi Kart sayesinde sağlandığını belirten Halisdemir, ‘‘Küçük deniz araçları için geliştirilen Mavi Kart sistemi, bayrağı ne olursa olsun gemi ve su araçlarının atıkları ile atık kabul tesislerince alınan atıkların, manyetik bir kart vasıtasıyla online takibini sağlayan bir gemi atık takip sistemidir. Mavi Kart sistemini deniz temizliği açısından son derece faydalı buluyoruz çünkü Mavi Kart uygulaması ile gemilerde ne kadar atık oluştuğu, atığın türü, miktarı, tarihi, atığın hangi kıyı tesisine verildiği web ortamında online olarak izlenebiliyor.

Belediyemiz olarak atık alım hizmeti vermiş olduğumuz Çamlıbel Balıkçı Barınağı’nda yaklaşık 350 adet ve Taşucu Balıkçı Barınağı, Feribot ve Yat Yanaşma İskelesi Kıyı Tesisi’nde yaklaşık 76 adet tekne mevcuttur. Tamamı atık üretim donanımına sahip olmamakla beraber, Karaduvar, Erdemli gibi balıkçı barınaklarında barınan, balıkçılıkla uğraşan ve çevre illerden gelen veya uluslararası bayraklı teknelerin de talepleri doğrultusunda Çamlıbel Tesisi’nde 469 adet ve Taşucu Tesisi’nde 96 adet olmak üzere toplamda 565 tekneye Mavi Kart edindirilmiştir. Sorumlu olduğumuz liman tesislerindeki deniz araçlarının hepsine Mavi Kart’a temini sağlanmıştır.

Sahil Güvenlik ve Belediyemiz Deniz Denetim ekiplerinin Mavi Kart Uygulama Genelgesi kapsamında teknelerde Mavi Kart bulundurmalarına yönelik sıkı denetimleri sebebiyle Mavi Kart sahibi gemilerin sayısında artış olduğunu gözlemledik. İlimizde her tesiste Mavi Kart uygulaması ile atık alım hizmeti gerçekleştirilmese de atık veren teknelerin tamamı Mavi Kart’a sahiptir,’’ dedi.

Deniz kirliliği cezalarının 10 Aralık 2018 tarihinde artmasıyla denizi kirleten gemi sayısında yüzde 50’lik bir azalma olduğunu söyleyen Halisdemir, ‘‘2020 yılında bu oranın daha da düşeceğini tahmin ediyoruz. Deniz kirliliğine ait Kanun ve Yönetmelik’te kirlilik sınıflandırılmasının net yapılmaması, kirlilik miktarına göre ceza uygulanmaması ve karasal kaynaklı oluşan kirliliklere verilen ceza miktarlarının caydırıcı olmaması gibi eksiklikler olduğunu düşünüyorum,’’ şeklinde konuştu.

Mersin Büyükşehir Belediyesi ve ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü ortaklığında 2015 yılından itibaren her yıl eğitim öğretim dönemi içerisinde yaklaşık 20 okuldan en az 400 ilköğretim öğrencisine ‘deniz kirliliği, deniz canlıları ve deniz ekosistemi’ hakkında teorik ve pratik olmak üzere Bilinçlendirme ve Farkındalık Yaratma Projesi yürütülüyor.

‘‘Denizin bize gösterdiği cömertliği ve saygıyı biz ona göstermiyoruz’’

Orhan Dinç

İMEAK DTO Bodrum Şube Başkanı Orhan Dinç denizlerin kirlenmesinin ekosisteme, insan sağlığına, denizlerdeki faaliyetlere, denizin kullanım kalitesine zarar vermenin yanı sıra turizmi kötü yönde etkilediğini belirterek, Bodrum çevresinde deniz kirliliğinin sebebinin büyük oranda kara kaynaklı olduğunu dile getirdi.

Deniz kirliliği ile mücadele çalışmalarında şube olarak yürüttükleri çalışmaların yanı sıra il ve ilçe belediyeleri, marinalar, balıkçılar ve diğer STK kuruluşları ile de ortak çalışmaları olduğunu belirten Dinç, ‘‘İMEAK Deniz Ticaret Odası Bodrum Şubesi olarak ‘Daha Temiz Deniz’ sloganıyla Bodrum Belediyesi, Bodrum Ticaret Odası ve Bodrum Denizciler Derneği’nin ortak katkılarıyla Venüs isimli katı atık alım teknesi ile Bodrum sahilleri ve Gökova Körfezi’nde katı atık toplama çalışmaları yapıyoruz. Tekne, 2019 yaz sezonu boyunca 5,242 torba çöp topladı.

Denizlerde dolaşan yatlardan, günübirlik teknelerden kaynaklanan kirliliğin önlenmesi amacıyla 2011 yıllında T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca çıkartılan Mavi Kart uygulamasına destek amacıyla Şube olarak Bodrum Limanı’na 25 adet Mavi Kart Katı Atık Su Sistemi kurduk ve Bodrum Belediyesi’ne devrettik.

Şubemizin geçen yıl hizmete giren ve ücretsiz hizmet veren katı atık alım teknesi bulunmakta. Atık alım teknesi, 10 Temmuz-10 Aralık 2019 tarihleri arasında kıyılardan ve teknelerden toplam 8,031 poşet çöp topladı. Ayrıca teknemiz Bodrum Belediyemiz ile ortak kıyı temizliği ve deniz dibi temizliklerine de katılım sağladı.

Tekne, 16 Eylül ve 12 Ekim tarihlerinde Şubemiz tarafından yürütülen organizasyonda Gökova Körfezi ve Karaada’da Sahil Güvenlik Komutanlığı Dalış Timi’nin katılımı ile deniz dibinde kalan hayalet ağları çıkardı. Bu konudaki desteklerimiz artarak devam edecektir,’’ dedi.

Şube olarak saha ziyaretleri yaparak bilinçlenme çalışmaları ve okullarda öğrencilere bilgilendirme toplantıları düzenlediklerini de belirten Dinç, ‘‘Okullarla anlaşıp öğrencilerle çöp toplama etkinlikleri düzenleyip, genç neslin bilinçlenmesine katkıda bulunuyoruz. Öğrencilerden ve vatandaşlarımızdan bu konuda çok iyi geri dönüşler alıyoruz.

Gökova ve Bodrum kıyılarında, teknelerde yolcuların dikkatini çekecek yerlere deniz çöpleri ile ilgili uyarı afişleri asıyoruz.

Bizim geçim ve yaşam kaynağımız olan denizlerin kirliliğini önleme adına uygulanan yaptırımları yeterli bulmakla beraber, yine de denizin bize gösterdiği cömertliği, sevgiyi ve saygıyı ona göstermediğimiz görüşündeyim. Bu bilinci geliştirmek için de en etkili yolun gemicilerimizin ve halkımızın konuyla ilgili daha duyarlı olmasını sağlayacak çalışmalar yapılması olduğunu düşünüyoruz,’’şeklinde konuştu.

Konu ile ilgili hassasiyeti doğrultusunda Bodrum TURMEPA Yönetim Kurulu Başkanlığı’na aday olup seçildiğini belirten Dinç, özellikle Mavi Kart uygulamasındaki altyapı eksikliğini gidermeye yönelik toplam 150 tonluk 4 adet sıvı atık tankerinin Bodrum’da hizmete girmesi için çalışmalar başlattıklarını; Mavi Kart uygulamasını faydalı bulmakla beraber konunun takibi, denetimi ve altyapı konusunda desteklenmesi gerektiğini düşündüklerini de söyledi.

‘‘Sorumluluk sahibi ‘mavi kuşaklar’ın yetiştirilmesini amaçlıyoruz’’

Şaban Arıkan

İMEAK DTO Fethiye Şubesi özellikle yaz aylarında gerçekleşen mavi yolculuklar esnasında yatlardan çıkan evsel atıkları toplamak üzere atık toplama teknesi inşa ettirdi. Teknenin, 2016 yılının Haziran ayında kullanım hakkının Deniz Temiz Derneği TURMEPA İktisadi İşletmesine devredildiğini dile getiren İMEAK DTO Fethiye Şube Başkanı Şaban Arıkan, ‘‘Seyahat Vakfı (The Travel Foundation), TURMEPA Fethiye Şubesi, D-Marin Göcek ve Fethiye Belediyesi ile ortak-laşa yürütmekte olduğumuz sürdürülebilir Deniz Turizm Projesi olan Mavi Dalga Projesi (The Blue Wave) ile temiz ve daha çekici bir turizm ürünü yaratmayı hedeflemekteyiz.

Ülke turizminin en önemli parçalarından olan mavi yolculuklar esnasında, yatlarda meydana gelen atık sorununun çözülmesinde ülkemiz için örnek bir proje olan ‘DTO Fethiye’ atık toplama teknesi, Güney Ege Kalkınma Ajansı’nın tekne maliyetinin yüzde 75’ini karşılaması ile yat turları sırasında, yatlardan çıkan evsel atıkların ve endüstriyel atıkların (sintine) toplanması amacı ile inşa ettirilerek İMEAK Deniz Ticaret Odası Fethiye Şubesi envanterine alınmıştır. 2016 Haziran ayından itibaren atık toplama teknesinin kullanım hakkı Deniz Temiz Derneği TURMEPA İktisadi İşletmesine devredilmiştir.

TURMEPA Fethiye Şubesi tarafından yürütülen ‘Mavi Kuşak Hareketi-Muğla’ Projesi ile Muğla’nın turizm bölgelerinde denizlerimizin önemine, kirliliğe ve ekosistemin karşı karşıya olduğu tehditlere dikkat çekilerek, eğitim faaliyetleri ve etkinliklerle denizleri korumayı, kirlenmesini engellemeyi görev edinecek, sorumluluk sahibi ‘mavi kuşaklar’ın yetiştirilmesini amaçlamakta, şube olarak projeye destek vermekteyiz.

DTO Fethiye Şubesi, Deniz Temiz Derneği/ TURMEPA Fethiye Şubesi ile ortaklaşa bölgede birçok kıyı temizliği etkinliğinde etkin rol üstlenmekteyiz.

Mavi Dalga Projesi ürünleri; harita, sürdürülebilir denizcilik ürünlerinden örnekler kitapçığı, günübirlik teknelere bilgilendirici servis ürünü, seyir öncesi deniz temizliğini teşvik edici ses kaydı, teknelere asılabilen bilgilendirme föyleri gibi süreklilik sağlayıcı öneri niteliğindeki materyalleri dağıtmaktayız. Aynı zamanda teşvik edici faaliyetimiz olan Mavi Dalga Çevre Ödülleri’ni her yıl düzenlemekte, en çok atık veren tekneleri örnek göstermekteyiz. Projemiz hem üyelerimiz hem de halk tarafından oldukça ilgi görmektedir,’’ dedi.

Deniz kirliliği ile ilgili yürürlükteki yaptırımların yeterli olmadığını belirten Arıkan, ‘‘Arıtmaların derin deşarj ile açık denize verilmesi ve daha da önemlisi altyapı eksikliklerinin giderilerek denetim mekanizmasını çalıştırmak gerekmektedir.

Altyapı eksikleri nedeniyle uygulanamayan atık su alımlarından kaynaklı evsel atıklar birçok deniz canlısının yok olmasına ve deniz özellikleri sebebiyle olmaması gereken yeni türlerin bölgemizde görülmesine sebep olmaktadır. Kontrolsüz atılan çapalar deniz dibine ve orada yaşayan canlılara zarar vermektedir. Kısa vadede fark edilmeyen ancak uzun vadede su kalitesini azaltan etkiye sahiptir.

Konuyla ilgili olarak Mavi Kart uygulaması faydalıdır ancak altyapı eksikleri nedeniyle uygulama alanları yetersizdir. Şubemize kayıtlı tekne sahibi üyelerimizin yüzde 95’i Mavi Kart sahibidir,’’ şeklinde konuştu.

“Denizlerin gerçek koruyucusu, denizden ekmeğini kazananlardır”

Yusuf Öztürk

İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şube Başkanı Yusuf Öztürk de aynı zamanda DenizTemiz Derneği/TURMEPA İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı olarak denizcilik sektöründe çalışmalar yürütüyor. Deniz kirliliği ile ilgili yürüttükleri çalışmalar konusunda Öztürk, ‘‘Denizle-rimizi korumak, deniz kirliliğini engellemek ve bu konuda insanları bilinçlendirmek için birçok çalışma yapıyoruz. Deniz kirliliği, deniz ekosistemi, su döngüsü, küresel iklim değişikliği ve sıfır atık temalı eğitimler okullarda farklı yaş gruplarına uygulanmaktadır. Bunun yanı sıra İzmir’den Didim’e uzanan sorumluluk sahamızda kıyı ve deniz dibi temizliği faaliyetlerimiz yüzlerce gönüllünün katılımıyla yılın 12 ayı farklı mevkilerde farkındalık yaratmak amacıyla icra edilmektedir. Denizleri gerçekten koruyanlar, denizden ekmeğini kazananlardır’’ dedi. İMEAK DTO İzmir Şubesi üyelerine ve meslek kuruluşlarına denizi korumanın öncelikleri olduğunu sıklıkla hatırlattıklarını; buna ilişkin eğitimler, sosyal medya içerikleri, uyarı levhaları hazırlayarak paylaştıklarını ve deniz temizliği faaliyetlerine davet ettiklerini belirten Öztürk, kirliliği önleme adına uygulanan yaptırımları yeterli bulduklarını fakat gelen şikayetleri de değerlendirerek takip ettiklerini, belirterek, ‘‘Yerel anlamda gerek İzmir Büyükşehir Belediyesi ve denize kıyısı olan ilçe belediyeleriyle gerekse de Çevre İl Müdürlüğü ile olan işbirliğimiz sayesinde yönetmeliklerde eksik ve/veya uygulaması zor noktaları çözüme ulaştırmak için çabalıyoruz,’’ şeklinde konuştu.

‘‘Odamız çatısı altında faaliyet gösteren Deniz Temiz Derneği/TURMEPA İzmir Şubesi’nin himayesinde ARKAS Holding’in donatmış olduğu ve sponsorluğunu sürdürdüğü TURMEPA II atık alım teknesi, özellikle yaz aylarında teknelerden ücretsiz olarak katı ve sıvı evsel atık alımı yaparak, yüzlerce litre kirli suyun denizlere karışmasını önlemektedir. İzmir Şubemize konuyla ilgili gelen talepler doğrultusunda gerekli yönlendirmeler yapılmaktadır,’’ diyen Öztürk, ‘‘Genellikle turistik amaçlı faaliyet gösteren üyemiz günübirlik gezi teknelerinin mola noktalarında katı ve evsel atıklara maalesef sıkça rastlamak mümkün. Bu konuda farkındalığı artırmak adına söz konusu noktalarda günübirlik gezi tekne sahipleri ile beraber sezon öncesi ve sezon sonrası kıyı ve dip temizliği yapıyoruz ve tonlarca katı atık toplanıyor. Bazı özel teknelerin bünyesinde bulunan ve kat ettiği yol boyunca biriken sintine, gri su ve evsel atıkları denize basması ciddi anlamda kirlilik yaratıyor. Ancak denizlerimize yönelik asıl kirliliğin karasal kaynaklı olduğunu ve bu konuda etkin önlemler alınması gerektiğini de vurgulamak isterim,’’ açıklamasını yaptı.

Mavi Kart uygulamasının son derece faydalı olduğunu söyleyen Öztürk, ‘‘ Mavi Kart sistemi cihazının her limanda, marinada, balıkçı barınağında, çekek ve bağlama yerinde tam kapasiteyle hizmet verecek şekilde hazır bulunmasını arzu ediyoruz. Ancak söz konusu Mavi Kartlara tekne sahiplerinin daha kolay ulaşması ve söz konusu cihazların altyapısıyla birlikte daha fazla yaygınlaşması için gerekli adımların atılması da faydalı olacaktır,’’ dedi.

‘‘Amatör denizcilik denizlerimize çok zarar verdi’’

Abdullah Turak

Yat Kaptanları Derneği Muhasip Üyesi Abdullah Turak, Göcek bölgesinde yaz aylarında yaklaşık bin adet özel teknenin bulunduğunu, bu teknelere 2 adet atık teknesinin hizmet verdiğini, dolayısıyla da hizmetin yetersiz kaldığını belirtti. Deniz Temiz Derneği/TURMEPA’ya ait atık toplama teknelerinin kapasitesinin az olmasının yoğunluğa sebep verdiğini ve sabah planlanan ziyaretlerin akşama sarktığını dile getiren Turak, ‘‘Charter yapan tekneler aktarım yapamadıkları için atıklarını denize boşaltmak zorunda kalıyorlar. Marinalarda atık depolama tesisleri var fakat yat sahiplerini tatillerini bırakıp, marinaya dönmeye ikna edemiyoruz. Çekici vidanjörlerin çoğaltılması lazım. Gerekirse mesafeye göre ayrı fiyat tarifesi uygulanabilir.

Göcek’e 6 tane marina yapıldı. Göcek zaten avuç içi kadar bir yer. Bu tür tesisleri yaparken denizcilere kimse sormadı. Sorup, tavsiye almaları doğru olur. Göcek’in koyları artık kirli, maalesef eskisi gibi değil. Göcek o kadar kirlendi ki 5 yıl boyunca her türlü teknenin giriş çıkışı yasaklansa belki düzelir. Caretta Caretta’ların ölümlerine şahit oluyoruz. Poşetleri yutup boğuluyorlar,’’ dedi.

Deniz kirliliğinde eğitimsiz insanların rollerinin oldukça büyük olduğunun altını çizen Turak, ‘‘İnsanlar, kısa süreli kurslara gidip yat kaptanı belgesi alabiliyorlar ve gidip charter yapabiliyorlar. Deniz kültürü almamış, deniz adabını almamış, parasıyla 2-3 ay kursa gidip 25-30 metre bir tur teknesi satın alıp üstünde mangal yakıp külünü denize döken insanlar var. Bizim gibi, Sahil Güvenlik ekipleri de bu olaylara şahit oluyorlar ama çoğu zaman bir şey yapmıyorlar. Amatör denizcilik denizlerimize çok zarar verdi. İdare, 34 lira karşılığında 1 milyon ehliyet dağıttı. Bu belgeyi alan bir arkadaşımızın denizcilik bilgisi ne kadar olabilir, makine basmayı ne kadar bilebilir?

Denizler çöp dolu. Geceleri teknelerimizin altındaki mavi ışıklarımızı açtığımız zaman çok kötü manzaralarla karşılaşıyoruz. Üzülüyoruz. Bazı bölgelerde denize girenler, çıktıkları zaman kaşınmaya başlıyorlar.

Atık toplamayla ilgili Yat Kaptanları Derneği olarak bizim bir projemiz vardı. Arkadaşımız Arif Güler hazırladı. Bu projeyi Ankara’ya götürdük ama maliyeti yüksek görüldüğü için ilgilenilmedi. 6-7 milyon euro civarındaydı. 80×45 metre ölçülerinde, içerisinde revir ve helikopter pistinin de bulunduğu bir yüzer atık toplama merkezi. Bütün Ege Bölgesi’nde uygulanacak bir projeydi. Gelen hiçbir tekneci de sıra beklemeyecekti. Ne yazık ki değerlendirilmedi,’’ şeklinde konuştu.

‘‘Guletlere özel projeler yapılmalı’’

Ümit Çolakoğlu

Yat Kaptanları Derneği Üyesi Emekli Kaptan Ümit Çolakoğlu ise Antalya bölgesinde kirliliğin yüzde 90’ına günübirlik tur teknelerin sebep olduğunu belirterek, ‘‘Günübirlik turlar yapan guletler, eski tekneler oldukları için donanım açısından çok yetersizler ve atıklarını denize basıyorlar. Diğer teknelerde arıtma sistemleri ya da 3 yollu küresel vanalar var. Guletlerde bu sistemler olmadığı için açığa gitmeleri gerekiyor ama vakit kaybetmemek için açığa gitmeden basıyorlar. 7 mil süratle giden bir gulete 3-4 mil açığa çıkması söyleniyor ama çıkmıyorlar. Bu nedenle guletlere özel projeler yapılması lazım. Mesela büyük tanklara sahip mobil tesisler yapılabilir,’’ dedi.

‘‘Dalgıçlarımızla dip temizliği yapıyoruz’’

Deniz Akaltan

The British Yacht Harbour Association (TYHA) tarafından “2018-2019 Dünya’nın En İyi Süper Yat Marinası” ödülüne layık görülen Yalıkavak Marina, marina ve çevresinde gerçekleşecek olası bir çevre kirliliğine anında müdahale edebilmek adına tüm ekipmanlarını hazır bulunduruyor. Yalıkavak Marina Marina Direktörü Deniz Akaltan, temizlik ekipmanlarının bakımlı ve her an hizmet verebilecek kondisyonda olmasına özen gösterdiklerini belirterek, Türkiye’nin en temiz lokasyonlarından birinde faaliyet gösterdiklerini dile getirdi. Bu çok hassas çevrenin korunması ve her zaman temiz tutulmasının büyük gayret ve çaba gerektirdiğini söyleyen Akaltan, kendi alanlarında denizin temizliğini koruyabilmek için yürüttükleri faaliyetler hakkında, ‘‘Marinamızın sahip olduğu Mavi Bayrak ödülü kriterleri, TYHA tarafından verilen 5 Altın Çıpa ödülü düzenlemeleri ile yerel kurallar ve kanunlar çerçevesinde marina genelinde personelimize, tekne sahiplerine ve mürettebata yürürlükteki kurallara hassasiyetle uymaları ve çevrenin korunması konusunda daha fazla bilinçlenmeleri amacıyla eğitimler düzenliyoruz. Marinamızda bağlama yapan Sahil Güvenlik’e ait botlarla, personelinin de katılımıyla marina genelinde çevre kirliliğine karşı sürekli kontroller gerçekleştiriyoruz ve rüzgâr, akıntı gibi dış etkilerle liman sahamıza gelen yüzer katı atıkları her gün düzenli aralıklarla denizden topluyoruz. Yılda iki kere limanımız içerisinde, dalgıçlarımız ile dip temizliği yapıyor ve bu faaliyetlerimizi raporluyoruz. Marinamız çevresinde ise gerek sivil toplum kuruluşları gerekse Bodrum Belediyesi’nce yapılan sualtı temizlik faaliyetlerine personel ve ekipman katkısı sağlıyoruz.

Teknelerden katı ve sıvı atıkların toplanmasını kolaylaştırmak üzere de çeşitli önlemler aldık. Ponton ve iskelelerdeki çöp kutularının sayısını ve kapasitelerini artırmakla beraber, marinamızda bağlama yapan 30 metre ve daha büyük teknelerden bağlama yerinde sıvı atık alımına devam ediyoruz. Tüm marina içerisinde kullanılan pil ve aküleri de iade ederek geri kazanımlarını sağlıyoruz. Bu çalışmalara ek olarak ilgili Bakanlık, Bodrum Belediyesi ve ilgili sivil toplum kuruluşları ile işbirliği içerisinde çalışmalarımıza devam ediyoruz,’’ dedi.

Bu haber/makale kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın