Yatları açık denizde karaya bağlayan köprü: Uydu sistemleri

MDN İstanbul

Uydu sistemleri; hem kontrol, hem güvenlik hem de eğlence sebebiyle tüm yatlarda bulunması gereken en önemli donanımlardan biridir demek yanlış olmaz. Teknoloji her ne kadar insanoğlunun etrafını sarıp sarmalamış olsa da, zaman zaman yaşanan sorunların önüne geçmek pek de mümkün görünmüyor. Bu nedenle, en önemli gerekliliği güvenlik olan uydu sistemleri hakkında Arskom Ürün Geliştirme Müdürü Gökberk Arslan ve Arskom Teknik Müdürü Burak Arslan ile yat severler için özel bir sohbet gerçekleştirdik

Günümüzün en önemli sorunlarından biri güvenlik. Özellikle son yıllarda yaşanan siber saldırılar, teknolojiyi tüm avantajlarıyla kullanan tüketiciler için ciddi bir problem olarak karşımıza çıkıyor. Yatlarda kullanılan uydu sistemleri de bu noktada son derece önemli. Yat sahipleri tercih edecekleri uydu sistemlerinde nelere dikkat etmeliler?
Gökberk Arslan: Mesele güvenlik olduğu zaman en önemlisi size her açıdan tam ve yerinde destek verebilecek, kullanılan servise her yönüyle hâkim, kısacası iyi bir ekiple çalışmak. Bunun en önemli sebebi, güvenlik meselesinin birçok farklı boyuttan oluşması. Gemi ya da yattan karadaki servislere ulaşana kadar arada çalışan tüm cihaz ve yazılımlar, bunları kullanan insanlar ve internete bağlandıkları kişisel cihazlar bu sistemin birer parçası. Bu işi yapan ekibin tüm bu katmanlara hâkim olması, sistemi buna göre dizayn etmesi, kullanıcıları doğru bir şekilde eğitebilmesi ve en önemlisi sistemin genelini sağlıklı ve güncel tutarak proaktif destek vermeye hazır olması gerekiyor.
Biz Arskom olarak, Cybersecurity terimi popüler olmadan çok önce, uydu haberleşmede ağ ve veri güvenliği üzerine çalışmaya başladık. Son 5 senedir sahada aktif olarak kullandığımız ve tamamen şirketimiz mühendisleri tarafından geliştirilmiş AMP (Arskom Mobile Platform;) gerek ağ yönetim sistemleri, gerekse e-mail haberleşme servisleri şu anda IMO tarafından yayınlanan Cybersecurity kriterlerini karşılayacak durumda. Bu konuda sertifikalandırma çalışmalarına da başladık.

Ancak sadece ağ yönetimi ile güvenlik sağlanmıyor. Şirket içinde ve uydu operatörleri ile uyguladığımız protokoller sayesinde gemiye erişimi birden çok katmanda kısıtlıyoruz. Bunun haricinde sistemlerimizi güncel tutmak için belirli aralıklarla müşterilerimizin bilgisi dâhilinde uzaktan servisler düzenlemeyi de ihmal etmiyoruz.
Burak Arslan: Yatırım yapılan bir siber güvenlik sisteminde aranması gereken temel stratejik yaklaşıma biz “tekrar edilebilirlik” diyoruz. Tekrar edilebilir bir sistem kurmanız için yürütülen operasyonda kritik öneme haiz bileşenlerin kullanım amaçları, bunları kullanacak kişiler ve sorumlulukları iyi tanımlanmalı, bu sorumlulukların yerine getirilebilmesi için gereken bileşenlerin ve bu bileşenlerin yaptıkları işlemlerin kaydı tutulabilmeli ve en önemlisi, sistemlerde talep edilen değişiklikler, kayıt, sorumlunun belirlenmesi ve onay zinciri kırılmadan hızlı bir şekilde hayata geçirilebilmelidir.

Özellikle uçtan uca şifrelemenin yaygınlaşması sonucunda, “ara kutu” olarak tabir ettiğimiz sistemlerin etkinliği oldukça azalmıştır. Bu yüzden tekrar edilebilir bir siber güvenlik sisteminin yüzde 100 entegre çalışması artık günümüzde elzem hale gelmiştir.
Yat sahiplerinin ise bilişim sistemlerinin mesai içi ve mesai dışı kullanımın nasıl ayırt edildiği, yedekleme sisteminin ne durumlarda devreye girdiği gibi anahtar sorulara net ve kesin cevaplar alıp alamadıklarına bakmaları gerekli.

Arskom’un uydu teknolojileri için özel tasarlanmış yazılımları ve ağ yönetme platformları yat sahiplerine ne gibi avantajlar sağlamakta? Bu yazılımların oluşum aşamalarını etkileyen bileşenler/faktörler nelerdir?
Gökberk Arslan: Bizim başlangıç noktamız her zaman müşterinin var olan ihtiyaçlarıdır. AMP, temel hatlarıyla ortaya çıktıktan sonra, sürekli müşterilerimizden gelen istekler doğrultusunda şekillendi. Tabii ki bu istekler son ve mobil dünyaya en uygun olan teknolojiler kullanılarak, güvenlik ve esneklikten ödün vermeden uygulanmalı. Bizim uzmanlığımız da tam olarak bu aşamada devreye giriyor.
Her meslekte olduğundan daha çok bizim işimizde son teknolojiyi takip etmek ve bizim çalıştığımız ortama en uygun olanını seçip başarılı bir şekilde uygulamak gerekiyor. Geldiğimiz seviyede artık, gelişen teknoloji dünyasında müşterilerimizin gelecekte oluşacak ihtiyaçlarını, tabii olacakları standartları takip ederek bunları sistemlerimize uygulamaya başladık. Kullanıcı sayımız arttıkça ve daha fazla sektöre hitap ettikçe bu çeşitlilik artıyor. Nasıl yat müşterilerimiz için sağladığımız uydu haberleşme paketleri, antenler vb. farklı ise, yazılım ve ağ yönetimi ihtiyaçları da, örneğin bir tankerden farklı oluyor. Biz her iki çözümü de uygulamaya, gerek ekip olarak gerek yazılım ve donanım olarak hazırız.

Arskom olarak, uydu haberleşme maliyetlerini düşürme amaçlı özel paketler hazırlıyorsunuz. Bu paketlerin kullanıcıya sağladığı kazanımlar nelerdir?
Gökberk Arslan: Bizim elimizde çok geniş bir paket ve servis portföyü mevcut. Bizim bir projeye başlamadan önce ilk yaptığımız, müşterilerimizin ihtiyaçlarını belirlemek. Bu aşamada belirleyici parametreler müşterimizin servisi kullanacağı bölge, gemi/yat üzerinde kullanıcı sayısı, bu kullanıcıların özellikle varsa özel ihtiyaçları ve bizim verdiğimiz servislerle paralel ya da birlikte kullanmak istedikleri diğer haberleşme yöntemleri ve bunların entegrasyonu.

Bunu geçen sene kurulumunu yaptığımız bir yat müşterimizden vereceğimiz örnekle anlatmaya çalışayım. Söz konusu müşterimiz çalışma alanını Akdeniz ve Ege Denizi olarak bildirdi. Bu durumda kendilerine küresel bir servis sunmak yerine sadece Avrupa, Akdeniz ve Karadeniz’i kapsayan bir uydu servisi önererek maliyetlerini daha en başta yüzde 40 oranında düşürmüş oluyoruz. Aynı zamanda bu bölgede son 3 senedir aktif olarak servis veren yüksek performanslı Ka-bant VSAT uydusu sayesinde 60 cm gibi küçük bir anten çapında bile 16 Mbps kadar indirme hızını müşterilerimize sunabiliyoruz. Bu sayede donanım maliyetleri de ciddi oranda düşmüş oluyor.
İkinci olarak müşterimiz gemide hâli hazırda bulunan 4G haberleşme sistemini bizim sistemimize entegre ederek, ayrıca Marina Wi-Fi ağını gemi içinde dağıtacak bir sistem kurmamızı, bu ikisinin de olmadığı durumlarda, yani açık denizde VSAT kullanmak istediğini belirtti. Bu bizim ticari gemilerde çok karşımıza çıkan bir istek. Aynı anda birden çok haberleşme sistemini ki bu iki ya da üç uydu terminali de olabilir, marka ve modelden bağımsız olarak istediğimiz sıra ile birbirlerine yedekli çalıştırabiliyoruz.

Üçüncü olarak ki bu çok karşımıza çıkmaz, müşterimiz bizden İngiltere’deki IP TV yayınlarına internetten ulaşmak istediğini belirtti. Buradaki ana problem, süreklilik arz eden HD kalitesinde bir yayını kesintiye uğratmadan sürekli internet üzerinden indirecek hıza sahip olmalısınız. Ayrıca bu yat ağı içinde de öncelikli olmalı; zira yat tarafındaki bir kullanıcının fazla kullanım yapması durumunda söz konusu yayını kesilebilir. Buna karşı da çözümlerimiz mevcut. IPTV için gereken yayının bant genişliğini hesaplayarak hem o hızı garanti eden bir hız profili sunuyoruz, hem de gemi içerisinde IPTV’ye giden bağlantı ile normal kullanıcıların bağlantılarını ayırıp dengeleyerek, IPTV ağının sürekli istenilen seviyede bir hız kullanmasını garantilemiş oluyor ve diğer kullanıcıların da kullanımındaki sınırlamayı minimuma indirgemiş oluyoruz.

Üstelik bu saydıklarımın hepsini kısa periyotlarla uygulayabiliyoruz. Bu sayede yüksek hız gerektiren aylarda müşterilerimiz paketlerini kısa süreli artırabiliyor ve ay sonunda eski haline çevirebiliyor.
Bu sayede hem geniş bir yelpaze ile müşterilerimizin tüm ihtiyaçlarını karşılıyor hem de bunu mümkün olan en hesaplı şekilde yapıyoruz.

Lüks tüketimin en açık adresi olan yatlarda tasarımların yanı sıra aktiviteler de değişim gösteriyor. Zamanla dijitalleşmeye evrilen aktivitelerde kesintisiz bir internet bağlantısı oldukça önemli. Açık denizlerde seyir etmeyi tercih eden yat sahiplerinin kesintisiz bağlantıya sahip olmaları için ne tür önlemler alıyorsunuz?
Gökberk Arslan: Tüm uydu servislerimiz SLA (Service Level Agreement) adı verilen anlaşmalar ile müşterilerimize sunulur. Biz SLA sunmayan ya da garanti edilen servis sürekliliği oranları yüzde 99,5’in altında olan uydu operatörleri ile çalışmayı uygun bulmuyoruz. Eğer gemi/ yat tarafında, belirli rotalarda anten ile uydu arasında giren ana direk ya da başka bir blokaj faktörü yoksa ve/veya kullanıcı tarafından kaynaklanan başka bir engel (güç kesintisi, anten arızası vs.), biz servisin kullanıldığı süre boyunca en az bu oranda bağlı kalacağını garanti ediyoruz.
Bunun haricinde tüm servislerimiz CIR (Committed Information Rate) paket içerisinde belirtilerek satılır. Aldığınız pakete göre CIR, aldığınız servisin en kötü hava şartlarında dahi size garanti edilen minimum hızı anlamına gelir. Matematiksel olarak CIR değeri bağlantınızın kalitesini belirtir diyebiliriz. Bunu bir nevi paylaşım oranı olarak düşünebilirsiniz ama karasal internet servis sağlayıcılarında belirtilmez. Biz bu oranı da baştan belirtip garanti ediyor ve müşterilerimizin bağlantı kalitesinin hep olabileceğinin en üstünde olması hususunda elimizden geleni yapıyoruz.

Dünya standartlarında üretim yapan yerli yan sanayi firmalarımızın, bir tarafta pazarlama ve Ar-Ge sorunlarıyla boğuşurken; diğer tarafta ithal ürünlerin kendini kanıtlamış markalarına karşı verdikleri mücadelede yenik düşmekte olduğunu görüyoruz. Siz, yerli yazılım ve yerli üretim yapan, özel yatlardan ticari gemilere, balıkçı gemilerinden savaş gemilerine kadar geniş bir yelpazeye hizmet veren bir firma olarak markalaşmada ne türlü sıkıntılarla karşılaştınız/karşılaşıyorsunuz?
Gökberk Arslan: Bu konu, detaylıca incelenmesi ve çözüm önerilerinin hem özel sektör hem de kamu tarafıyla oluşturulacak bir işbirliği çerçevesinde düzenlenmesi gereken bir konu ve açıkçası burada tüm yönleriyle ele alınamayacak kadar da geniş. Bizim alanımızda yaşanan problemler ise genellikle ürün ve hizmetlerin sertifikalandırılması konusunda yaşanıyor. Tabii ki en önemli etken bir ticari faaliyetin temelini oluşturan kâr-zarar hesabı oluyor. Eğer firmalar ürün veya hizmetlerine güveniyor ve pazar bulabileceklerine inanıyorlarsa şartları yerine getirerek kendi markaları ile ürünlerini pazarlayabiliyorlar. Takdir edeceğiniz üzere bazen firmalar bu maliyetlere katlanmamayı tercih edebiliyorlar.
Bizim bu aşamada hedefimiz, zaten niş tabir edilebilecek bir alanda, dünya standardında ürünler ve çözümler üreterek, sektörün henüz tamamen dolmamış alanlarında öncü olarak yer almak. Bu hedefimizde de imkânlarımız dahilinde emin adımlarla yürüyoruz.

Bunu Paylaşın