Yankı Amiral’den tarihi ‘teğmen’ savunması

MDN MEDIA
  • |

Ordudan ihraç edilen teğmenleri savunduğu için hakim karşısına çıkan Emekli Tümamiral Yankı Bağcıoğlu, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e bağlılıklarını bildirdikleri için TSK’dan ihraç edilen teğmenlerin durumu beni derinden yaraladı. Dokunulmazlık zırhına bürünmüş siyasilerin hedef gösterdiği, sözde gazetecilerin adil yargılanmalarını engellediği, yandaş basın ve trollerin haysiyetsizce saldırdığı teğmenlerimizi korumak, silah arkadaşlığı ruhunun gereğidir” dedi

CHP Genel Başkan Yardımcısı, Emekli Tümamiral Yankı Bağcıoğlu, Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde kılıç çakarak “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyen teğmenlerin disipline sevk edilmesini eleştirmesi nedeniyle yargılanmaya başladı.

“FETÖ’nün hedefi oldum”

Askerî Ceza Kanunu’na muhalefet suçlamasıyla hâkim karşısına çıkan Yankı Bağcıoğlu; 39 yıl boyunca Türk Silahlı Kuvvetleri’nde onurla üniforma giydiğini, görevini sadakatle yerine getirmiş bir asker olarak, milletime, kurumuma, Atatürk ilkelerine ve anayasal değerlere bağlılıkla hizmet ettiğini hatırlatarak başladığı savunasında, şunları söyledi:

“O dönem göz yumulan, müdahale edilmeyen FETÖ’nün kumpas davalarında hedef oldum. Anayasa Mahkemesi tarafından bozulan bir mahkûmiyet kararım var.

“15 Temmuz’da hainlere karşı durdum”

15 Temmuz gecesi birliğimin başında, personelimle birlikte FETÖ ihanetine karşı durarak karargâhımızın güvenliğini sağladım; Cumhuriyet hükümetini, anayasal düzeni ve halkın iradesini korudum.

Bu nedenle, bir siyasi tarafından yöneltilen ve bir kısım medya ile yüzlerce sosyal medya trolü tarafından desteklenen askeri vesayet suçlamasını tümüyle reddediyorum. Benim duruşum vesayet değil; anayasaya sadakat ve millet egemenliğine bağlılıktır.

“Sessiz çığlıkları her fırsatta gündeme getirdim”

22 Eylül 1985’te ettiğim askerlik yemini, benim için meslekî bir zorunluluktan öte, vicdanî bir sorumluluktur.

Emekli astsubayların geçim zorlukları, emekli binbaşıların mağduriyetleri, uzman erbaş ve sözleşmeli erlerin işsizlik sorunları, haksız yere emekli edilen albayların isyanı, şehit aileleri ve gazilerin açlık sınırında mücadelesi…

Bu sessiz çığlıkları nasıl her fırsatta gündeme getirdiysem, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde haksızlığa uğrayan herkesin yanında durmak benim görevimdir. Bu, silah arkadaşlığı ruhunun gereğidir.

Teğmenlerin durumu beni derinden yaraladı

Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde subaylık andı okuyarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e bağlılıklarını bildirdikleri için TSK’dan ihraç edilen teğmenlerin durumu beni derinden yaraladı.

Yüksek disiplin kurulu süreci devam ederken, bu genç subayların sosyal medya ve bazı basın organlarında sistematik olarak hedef gösterilmesi, haysiyet cellatlığına maruz kalması ve bir cinayet hükümlüsü tarafından ölümle tehdit edilmelerine rağmen kurumları ve ilgili makamlar tarafından sahipsiz bırakılmaları vicdanımı sızlattı.

“Teğmenlere destek açıklamasında Valilik bilgilendirildi”

Emekli bir asker olarak bu haksızlığa sessiz kalamazdım. Bu nedenle, 22 Kasım 2024’te tamamen yasal çerçevede, valiliğe bildirilmiş ve emniyet tedbirleri alınmış bir basın açıklamasına katıldım. Amaç, siyasi değil, vicdanî bir dayanışmaydı.

Teğmenlerimizin zarar görmemesi için her faaliyette siyasi kimliğimi bir kenara bıraktım — vicdanî sorumluluğun önünde hiçbir kimliğin önceliği olamaz.

Daha sonra, bir diğer basın açıklaması için emekli askerlerden oluşan arkadaşlarıma bilgi amaçlı bir mesaj ilettim. Bu mesajı sosyal medyada paylaşma niyetim yoktu. Ancak bir siyasi figürün sosyal medya üzerinden yaptığı asılsız askeri vesayet iftiraları karşısında kamuoyunu doğru bilgilendirmek üzere yayımladım.

“-Komutanım- ifadesi emekli askerlere yönelik”

Üzerinde bir bardak suda fırtına koparılan “Komutanım” hitabım, emekli askerler arasında kıdemliye saygının ifadesidir. Sayın Yaşar Güler’in Sayın Hulusi Akar’a hitabında olduğu gibi, bu gelenekten gelmektedir.

“Silah arkadaşlarım” ifadesi de askerlik yemininden gelir. Emekli veya muvazzaf fark etmez; silah arkadaşlığı kalıcıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri’ni güçlü yapan da işte bu gelenektir.

“Kanunsuz bir temasım olmadı”

Hayatım boyunca anayasaya, laik ve demokratik cumhuriyete, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı kaldım.
Cumhuriyet’in kurucu ve koruyucu partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin savunma politikalarından sorumlu bir yöneticisi olarak, ne kanunsuz bir çağrım ne de muvazzaf personelle temasım oldu. Haksızlığa uğrayan askerleri yasal çerçevede destekleme kararlılığım sürecektir.

“Teğmenlerimizi korumak silah arkadaşlığının gereğidir”

Dokunulmazlık zırhına bürünmüş siyasilerin hedef gösterdiği, sözde gazetecilerin adil yargılanmalarını engellediği, yandaş basın ve trollerin haysiyetsizce saldırdığı teğmenlerimizi korumak, SİLAH ARKADAŞLIĞI RUHUNUN gereğidir.

Bu çabaya muvazzaf askerleri dahil etmemek, ASKERLİK ONURUMUN bir nişanesidir. Haksız idari süreçlere karşı eleştiri getirmek, ADALETLİ OLMANIN olmazsa olmazıdır.
Bu mücadele, aynı zamanda TARİHİN DOĞRU TARAFINDA OLMANIN gereğidir.

Sayın Başkan; Tek üzüntüm; çok sevdikleri mesleklerinden koparılan teğmenlerimiz ile onların haklarını korurken emekli edilen yüksek disiplin kurulu üyesi iki generalimizin yaşadığı mağduriyettir. Hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyor, beraatime karar verilmesini saygıyla arz ediyorum.

Duruşma 16 Eylül’e ertelendi

Emekli Tümamiral Yankı Bağcıoğlu’nun savunmasının ardından, İzmir Adliyesi 3'üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen dava 16 Eylül 2025 tarihine ertelendi.

Bunu Paylaşın