Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ hakkında yürütülen ceza soruşturmasında ilk duruşma tarihi 11 Haziran 2025 olarak belirlendi. İstanbul 16’ncı Asliye Ceza Mahkemesi, yaklaşık iki aydan uzun bir süre sonraya gün vererek duruşma tarihini adli takvimdeki yoğunluk gerekçesiyle ileri bir tarihe attı. Bu kararla birlikte Özdağ, tutuklanmasından tam 142 gün sonra mahkemeye çıkarılacak.
77 gün sonra gelen iddianame, 85 gün süren tutukluluk
Ocak 2025’ten bu yana Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan Ümit Özdağ hakkında hazırlanan iddianame, tutukluluğunun üzerinden 77 gün geçtikten sonra düzenlendi. İddianamede Özdağ, “zincirleme şekilde basın yoluyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmekle” suçlanıyor. Savcılık, Özdağ için 1 yıl 10 aydan 7 yıl 10 ay 15 güne kadar hapis cezası talebinde bulundu.
Ancak kamuoyunun asıl dikkatini çeken nokta, iddianamenin içerdiği suçlamalardan ziyade duruşma tarihinin gecikmesi oldu.
Özdağ: Bu bir düşman ceza hukuku örneğidir
Ümit Özdağ, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada süreci sert ifadelerle eleştirdi. Tutukluluğunun ilk 85 günü boyunca iddianamenin hazırlanmasını beklediğini, şimdi ise duruşma için 58 gün daha cezaevinde tutulacağını belirtti. Özdağ, mahkemenin gerekçesini “daha önce uygun duruşma günü bulunamadığı” şeklinde açıkladığını, ancak bu ifadenin gerçekçi olmadığını savundu.
Özdağ açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Tutuklandıktan 142 gün sonra hâkim karşısına çıkacağım. Ortaya çıkan iddianame bomboş. Buna rağmen tutukluluğum her 30 günde bir ‘güçlü suç şüphesi’ gerekçesiyle uzatılıyor. Yapılmak istenen çok açık: Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü içeren düzenlemeler Adalet Bakanlığı ile DEM arasında konuşulurken Ümit Özdağ’ın dışarıda olmaması gerekiyor.”
Terörle mücadele duruşmalara da yansıyor mu?
Özdağ, kendisine yöneltilen suçlamaların hukuki değil, siyasi olduğuna inandığını ifade etti. Cezaevinde bulunmasının nedenini, terörle mücadele konusundaki duruşuna ve özellikle teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasına karşı verdiği muhalefete bağladı. Bu gerekçeyle “düşman ceza hukuku” uygulandığını savundu.
Bu tür bir itham, ceza hukukunun siyasallaşması ve bağımsız yargı ilkesine zarar verilmesi tartışmalarını da yeniden gündeme getirdi.
‘Silivri’de Türk milliyetçiliği adına rehinim'
Özdağ açıklamasında yalnızca hukuki süreç değil, sembolik bir temsil iddiasında da bulundu. Silivri Cezaevi’nde “Türk milliyetçiliği, Atatürkçülük ve üniter devlet ilkeleri” adına bulunduğunu belirtti. Açıklamasının sonunda teşkilatına birlik mesajı verirken, oğlu Alp’e hitaben duygusal bir mesajla seslendi.
Siyasi dava mı, basit yargılama mı?
Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın tutukluluğu ve ilk duruşma tarihinin ileri bir tarihe ertelenmesi, kamuoyunda “siyasi dava” yorumlarını beraberinde getiriyor. Hakkındaki suçlamaların ağırlığına karşın iddianamenin gecikmesi ve ilk duruşmanın beş ay sonraya bırakılması, yargı sisteminin tarafsızlığı ve etkinliği konusunda yeni soru işaretleri doğuruyor.
Gözler, 11 Haziran’daki ilk duruşmada yargılamanın nasıl şekilleneceğine ve Özdağ’ın savunmasının ne yönde olacağına çevrildi.
Bu haberin/makalenin/çevirinin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.