Türkiye’ye ekonomik canlanma uyarısı

MDN İstanbul

Türkiye nisan sonunda 17 günlük tam kapanmaya giderken, kapanmanın ekonomik boyutuna ilişkin tartışmalar da sürüyor

Kapanma süresince şirketlere her hangi bir ekonomik destek açıklanmamasının yankıları sürerken, IMF’nin yayımladığı son raporda, ülkelerin GSYH’lerine göre pandemi destek ve harcamalarında Türkiye’nin, yüzde 1,5 oran ile en az yardımı yapan ülkeler arasında yer alması dikkat çekti. Ekonomistlere göre, bütçe disiplini ile yıllardır övünen, ‘‘Benzer ülkelere göre bütçe açığımız düşük, en güçlü kasımız’’ diyen Türkiye’nin pandemide en az desteği sunması ise şaşırtıcı.  IMF’nin, Ocak 2020’den Mart 2021’e kadar hükümetlerin duyurduğu ekonomik ve sağlık yatırımları, harcamaları ve yardımları baz alınarak, hangi ülkenin halkına ne oranda destek verdiğini gösteren raporunda, ülkelerin GSYH bütçelerine göre harcama oranları, yüzde 10+,  yüzde 7,5-10, yüzde 5-10, yüzde 2,5-5 ve yüzde 2,5 altı olarak sıralanmış. Türkiye, en düşük destek veren yüzde 2,5 grubuna giriyor. Türkiye burada, yüzde 1,5 orana sahip olarak, girdiği gelişmekte olan ülkeler sıralamasının çok altında, az gelişmiş ekonomiler sıralamasındaki ülkelerle yarışıyor.

Geçen yılki pozitif büyümenin yan etkileri sarsıcı
Bunun yanı sıra Dünya Bankası’nın son yayımladığı Türkiye Ekonomik İzleme Raporu (TEM)’na göre ise yurtiçi makroekonomik dalgalanmalar Türkiye’de canlanmayı etkileyebilir. Türkiye’deki son ekonomik gelişmelerin genel bir görünümünün ve ekonomik beklentilere ilişkin Dünya Bankası analizlerinin sunulduğu rapora göre, Covid-19 pandemisine karşı uygulamaya konulan politikalar ve bunların ekonomik etkileri 2020 yılının ikinci yarısında ekonomik faaliyetin toparlanmasını sağladı. TEM raporu, IMF’ten farklı olarak Türkiye’nin stimulus paketinin GSYH’ye oranının G20 ülkelerinin ortalamasından fazla olduğunu belirtiyor, ancak rapor IMF’nin raporundan farklı olarak yalnızca doğrudan sağlık yatırımlarını ve destek paketlerini değil, bunlara ek olarak yarı bütçesel kredi desteklerini de pandemi desteği olarak kabul ediyor.

Teşvikler sonucu ortaya çıkan kredileri desteklemeye yönelik önlemlerin sonucu olarak meydana gelen kredi patlaması ile haziran ve temmuz aylarında hareket kısıtlamalarının ve işletme kapatma önlemlerinin gevşetilmesi, ekonomik faaliyetin belirgin bir şekilde yükselişe geçmesini sağlayarak, Türkiye’yi 2020 yılında pozitif büyüme performansı

sağlayan birkaç G20 ülkesinden birisi haline getirdi. Ancak bu büyüme beraberinde yükselen enflasyon, uluslararası rezervlerde düşüş, lirada zayıflama, cari açıkta sert bir artış ve şirketlerde yaşanan finansal stres ile birlikte geldi.

Küresel likidite istikrar bozucu hareketlere yol açabilir
2020 yılının sonundaki toparlanma, işgücü piyasalarının bir miktar toparlanmasına yardımcı olurken; özellikle kadınlar, gençler ve düşük vasıflı işçiler olmak üzere birçok çalışan geride kaldı. Rapora göre, bu durumun yüksek enflasyon ile birlikte, yoksullara daha fazla zarar vermiş olması muhtemel. 2019 yılında yüzde 10,2 olan yoksulluk oranının 2020 yılında yüzde 12,2’ye yükseldiği tahmin ediliyor. Dünya Bankası’na göre, şu anda yoksulluk oranını pandemi öncesi seviyelere geri getirmek bir zorluk teşkil ediyor. Öte yandan, ihracattaki toparlanma ile birlikte, düşük bir baz seviyesinin etkisiyle de olsa Türkiye’deki yıllık büyümenin yüzde 5 gibi kayda değer bir seviyeye ulaşması bekleniyor. Bununla birlikte, özellikle ABD başta olmak üzere gelişmiş ekonomilerin enflasyonda artış işaretleri vermesi sebebiyle, bu ülkelerde çok gevşek para politikalarına son verileceğine dair piyasa spekülasyonlarının yoğunlaşması, küresel likiditede yükselen piyasaların aleyhine istikrar bozucu hareketlere yol açabilir. Bazı ülkelerde Covid-19 salgınının yeniden yükselişe geçmesi riskleri de küresel toparlanmayı ve Türkiye’nin büyüme beklentilerini etkileyebilir.

Bilançoların eskiye dönmesi için şirketlere odaklanılmalı
Rapor ekonomik dengesizliklerin kontrol altına alınmasına, insanların korunmasına ve finansal sektörde istikrarın sağlanmasına yönelik politika önceliklerine de dikkat çekiyor. Raporda, bilançolarını yeniden eski durumlarına getirmelerini sağlamak için finansal kuruluşlara ve şirketlere yönelik sunulacak kolaylaştırıcı politikalar üzerinde odaklanmanın, riskleri azaltmada ve gelecekteki büyümenin yolunu açmada kilit rol oynayacağının altı çiziliyor. Kamu bütçesinin, kapsayıcı bir toparlanma sağlamak için şirketlere ve hanehalklarına yönelik önemli destekler sağlama imkânının bulunduğunun belirtildiği raporda, uluslararası piyasa erişimini ve küresel değer zincirlerine katılımı artıran önlemlerin, Türk şirketlerinin büyümelerini ve daha üretken hale gelmelerini sağlayacağına dikkat çekiliyor. Dünya Bankası Türkiye Ofisi Program Lideri Vekili ve raporu hazırlayan ekibin lideri David Knight ise işgücü piyasasında yaşanan şokun uzun süre kalıcı etkiler yaratmasının beklendiğini ve sosyal yardımlar ile birlikte aktif ve hedefli işgücü piyasası politikalarının özellikle kadınlar ve gençler olmak üzere insanların potansiyellerinin tamamını gerçeğe dönüştürebilmeleri için giderek daha önemli hale geleceğini vurguluyor.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın