Türkiye V tipi toparlanabilecek mi?

MDN İstanbul

Dünya koronavirüs salgınıyla mücadeleye tam gaz devam ederken, haziran ayı başı itibarıyla birçok ülke ekonomik anlamda normalleşme adımlarını hızlandırdı. Atılan normalleşme adımlarının temelinde ise ülke ekonomilerinin verdiği derin kriz sinyallerinin etkili olduğu herkesin malumu.

Öyle ki bu yazıda detaylarını yazacağımız IMF’nin haziran ayı sonunda güncellediği Dünya Ekonomik Görünüm raporundaki beklentiler, küresel ekonomik tahribatın resmini oldukça net gösteriyor. IMF’nin raporunun detaylarına gelmeden önce Türkiye’nin çizdiği resme bakmakta fayda var. Bu resimle ilgili en güncel değerlendirme ise Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın, haziran ayının son haftası Türkiye Bankalar Birliği’nin Genel Kurulu’nda yaptığı açıklamaların satır aralarında gizli. Bakan Albayrak bu toplantıda yaptığı konuşmada, ekonominin geleceğine yönelik birkaç yeni gelişmenin de ipuçlarını verdi. Türkiye’nin normalleşme sürecine en etkili giren bir kaç ülkeden biri olduğunun altını çizen Albayrak, ekonomideki toparlanmanın V şeklinde olacağını söyledi. Ekonomistlere göre, ekonomiye yönelik haziran ayında açıklanan öncü veriler bu tahmini doğrular nitelikte.

5 kredi stoku 500 milyar TL arttı
Bakan Albayrak, TİM verilerine göre, 21 Haziran itibarıyla ihracatın yüzde 24 arttığını açıkladı. Uzmanlara göre, iki ay üst üste yüzde 40’lık azalmanın ardından üçüncü aydaki bu toparlanma şüphesiz en pozitif haber ve normalleşme yolunda mesafe alındığının da göstergesi. Bakan’ın açıkladığı bir diğer pozitif gelişme ise faizlerin uygun hale getirilmesinden sonra konut kredisi için 133 bin başvuru alınması. Bunlardan 101 bininin talebinin karşılanması ve 25 milyar liralık konut kredisi kullandırılması, konut sektöründeki hızlı toparlamanın altında yatan nedenlerden biri olarak gösteriliyor. Ekonomistlere göre, Bakan Albayrak’ın işaret ettiği V tipi toparlanma ve ekonomideki canlanmada en önemli etken negatif faizler. Mevduat tarafından itilen para yanında kredi artışlarıyla beslenen bir harcama patlaması yaşanıyor. Uzmanlara göre, u zun sürecek negatif faize karşı kendini enflasyon karşısında korumaya almanın yolu da gelecekteki tüketimleri öne çekmekten geçiyor. Kredilerde son bir yılda yüzde 26,5, yılbaşından beri de yüzde 21 artış olduğuna değinen uzmanlar, kredi stokundaki 5 aylık artışın 500 milyar lira olduğunu belirterek, ekonomik aktivitenin hemen hemen tamamına yakınının krediyle fonlanmış durumda olduğunun altını çiziyor.

Finansal kaynak yükü bankaların üzerinde
Ancak en önemli konu ise bu durumun kaynak noktasında ne kadar sürdürülebileceği. Bu noktada TBB Başkanı Hüseyin Aydın’ın aynı toplantıda yaptığı ve bütün finansman talebinin bankaların omuzlarına yığıldığını belirten konuşması önemli ipuçları veriyor. Kaynak talebinin finansal sistemin yüzde 90’ını oluşturan bankacılık sektörünün omuzlarında kalmaya devam ettiğini söyleyen Aydın’ın, “Bu çerçevede bankacılık dışı finansal sektörün büyütülmesi, kurum ve araç çeşitliliğinin artırılması, sermaye piyasalarının, sigortacılık sisteminin geliştirilmesinin önemi bir kez daha ortaya çıktı” açıklamaları bankacılık sektörünün kaynak noktasında önümüzdeki dönemde sorunlar yaşayabileceğinin sinyallerini verdi. Özetle; ekonomi yönetiminin bankalardan ekonomiye daha fazla kaynak aktarmasını istediği, bankaların ise negatif faiz ortamında kaynakları nasıl toplayacağını düşündüğü bir dönemden geçiliyor.

Ekonomi yönetimi Türkiye için iyimser, IMF dünya için kötümser

Türkiye cephesinde hâl böyleyken, IMF’nin küresel büyüme konusunda gittikçe kötümserleşmesi de dikkat çekiyor. Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nu güncelleyen IMF, nisan ayında bu yıl için yüzde 3 olarak açıkladığı küresel ekonomide küçülme tahminini, Covid-19 salgınının ekonomide oluşturduğu etkinin beklenenden daha olumsuz olduğu gerekçesiyle 4,9’a yükseltti. IMF, raporunu “Benzeri olmayan bir kriz, belirsiz bir toparlanma” başlığıyla güncelledi. Raporda, küresel ekonominin 2021’de ise yüzde 5,4 büyüyeceği tahmin edildi. Gelecek yıla ilişkin büyüme tahmini daha önce yüzde 5,8 olarak açıklanmıştı. IMF’nin raporunda bazı ülkelere yönelik yeni büyüme tahminleri de paylaşıldı. Buna göre, daha önce yüzde 5,9 küçülmesi beklenen ABD ekonomisinin bu yıl yüzde 8 daralacağı öngörüldü. Ülke ekonomisine ilişkin 2021’e ait büyüme beklentisi ise yüzde 4,7’den yüzde 4,5’e düşürüldü. Türkiye için ihracat açısından önemli olan Euro Bölgesi ekonomisinin de bu yıl yüzde 10,2 küçüleceği tahmin edilirken, 2021’de yüzde 6 büyüyeceği öngörüldü. Daha önce Bölge ekonomisinin bu yıl yüzde 7,5 daralacağı, gelecek yıl ise 4,7 büyüyeceği tahmin edilmişti. Avrupa’nın önde gelen ekonomilerinden Almanya’nın büyüme tahmini bu yıl için yüzde eksi 7’den yüzde eksi 7,8’e düşürülürken, 2021 için yüzde 5,2’den yüzde 5,4’e yükseltildi. Raporda, Türkiye’ye ilişkin tahminlerde değişikliğe gidilmezken, ülke ekonomisinin bu yıl yüzde 5 daralacağı, 2021’de yüzde 5 büyüyeceği öngörüldü.

IMF’nin tahmin konusunda dönem dönem isabet sorunu yaşadığını belirten ekonomistler, raporu karamsar olarak nitelendirirken, buna karşın Türkiye’de ekonomi yönetiminin de aşırı iyimser olduğunu ifade ediyorlar.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın