Türk Lirası’nın zor sınavı

MDN İstanbul

ABD Merkez Bankası FED’in şubat sonunda yayımladığı faiz toplantı tutanakları piyasalarda soğuk duş etkisi yarattı. Şöyle ki, piyasalar FED’in bu yıl 3 kez faiz artırabileceğini tahmin ediyordu 

Ekonomik büyümenin hız kazandığına işaret edilen FED tutanaklarında 2018 yılında üstü örtülü bir şekilde 4 faiz artırım sinyali verildi. Peki bu ne anlama geliyor? Küresel kriz nedeniyle likidite musluklarını açan ve adeta para pompalayan FED, bu musluğu beklenenden daha fazla kısma sinyali verdi. Zaten FED tutanaklarının açıklanmasıyla birlikte ABD 10 yıllık tahvil faizi 2014’ten bu yana en yüksek seviyesine ulaştı ve gözünü psikolojik sınırına dikti. Uzmanlar, ABD tahvil faizlerinde yüzde 3’lerin aşılmasının gelişen ülke varlıkları ve Türk Lirası için bir sınav anlamına geleceğini söylüyor. FED açıklamasının ardından ilk tepki olarak borsalarda ve gelişmekte olan ülke para birimlerinde satış baskısı gözlense de daha sonra bu baskının ortadan kalktığı görülüyor. Ancak uzmanlara göre, yılın kalan bölümünde bu Türk Lirası ve diğer gelişmekte olan ülke paraları için ciddi bir sınav olacak. Çünkü, her ne kadar yüzde 3’ler seviyesi kritik bir aşama olmasa da faizlerde daha fazla yaşanacak bir yükseliş, Türkiye dahil gelişmekte olan ülkelerin borçlanma maliyetlerini olumsuz etkilemesi kaçınılmaz görünüyor.

Uzmanlara göre yüzde 3 üssü faiz Türkiye için olumsuz 

Rabobank Gelişen Piyasalar Döviz Stratejisti Piotr Matys, yaptığı açıklamada, yüzde 3 üstü faizin ABD tahvil yatırımcısı için çekici olabileceğini söylüyor. Matys, “Bu durum lira ve gelişen ülke para birimleri karşısında doları destekleyebilir. Özellikle ABD hisselerinde satışın hızlanması durumunda, yüksek ABD tahvil faizi gelişen ülke tahvillerine talebi ve riskli varlıklara akımı azaltabilir” diyor. TEB Stratejisti Erkin Işık’a göre ise 2014 başındaki ABD tahsil faizlerinde yüzde 3.02’lik seviyenin kırılması durumunda daha kalıcı bir bozulma eğilimi oluşabilir. Işık, bu durumda da Türkiye’de faizler ve kurlar üzerinde daha belirgin etki görülebileceğini vurguluyor. Mevcut durumda ise kur cephesine bakıldığında biraz daha farklı bir matematiğin çalıştığı görülüyor. Şöyle ki, son açıklanan Merkez Bankası’nın haftalık para ve banka istatistikleri, ABD ile ilişkilerin normalleşmesi umutları ile dolar/TL’nin 3.84’ten 3.75’e doğru gerilediği 9-16 Şubat haftasında bankalardaki toplam yabancı para mevduatının yaklaşık 4.2 milyar dolar gibi oldukça yüksek bir düzeyde artış kaydettiğini gösteriyor.

Dolar yerli yatırımcılar yüzünden yüksek!

Detaya bakıldığında ise yurtiçi yerleşik gerçek ve tüzel kişilerin toplam döviz mevduatının sadece bir hafta içerisinde 2.9 milyar dolar arttığı görülüyor. Bu kategoride son üç buçuk ayda yaşanan artış ise 13 milyar dolar. Uzmanlara göre, yabancı yatırımcı faiz getirisi nedeniyle döviz satımına giderken yurtiçi yerleşiklerin döviz alması tezat bir durum yaratıyor. Uzmanlara göre, yurtiçi yerleşiklerin döviz alımı olmasa kurda çok düşük seviyeler görebilirdi. Başka bir bakış açısı ile Türk Lirası’nın diğer gelişmekte olan ülke paralarına göre zayıflamasının temel nedeni yurtiçi yerleşiklerin döviz alımları. Ekonomistlere göre, şu an için olumsuz gibi görünen bu olgu kurda yükseliş baskısının yaşandığı dönemlerde ise tersi yönde bir etki doğuracak. Uzmanlar, alınan bu dövizlerin bir kısmının kur yükselirken geri satılacağı, bu nedenle de olası bir yükselişin sınırlı kalacağını belirtiyor. Elbette ki, bu yükseliş çok büyük bir risk kaynaklı değilse. Dolar/TL kuru uzunca bir süredir 3.7250-3.8400 geniş bandında zikzaklar çiziyor. Yurtiçi yerleşikler bu bandın alt kısmına gelindiğinde yüklü döviz alımı yaparken bunların sadece bir kısmını bandın üzerine gelindiğinde satıyor. Ancak, net anlamda döviz alıcısı oldukları rakamlara da yansımış durumda. Yabancı yatırımcılar ise kur bandın tepesine yaklaştıkça, döviz satıyorlar. Yerli ve yabancı arasındaki bu çekişmenin kimin lehine sonuçlanacağı merak ediliyor.

Bunu Paylaşın