Göreve gelir gelmez agresif bir dış politika sergileyen Donald Trump, askeri söylem ve hamleleriyle dünya ülkeleri arasında tedirginlik yaratmaya devam ediyor. Son olarak Rusya-Ukrayna Savaşı'nı sonlandırmak için girişimlerde bulunması ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı telefon görüşmesi, özellikle Ukrayna ve Avrupa Birliği için hayal kırıklığına neden oldu.
Trump’ın Putin ile görüşmesi
Yaklaşık 1,5 saat süren telefon görüşmesi sonrası Trump, sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu. Görüşmede Rusya-Ukrayna Savaşı, Ortadoğu’daki gelişmeler, özellikle Gazze ve enerji kaynakları gibi kritik konuların gündeme geldiğini belirtti. “2022’de başkan olsaydım, bu savaş kesinlikle başlamazdı” diyen Trump, savaşın 24 Şubat 2025’te üçüncü yılını dolduracağını hatırlatarak, çözüm için yeni yaklaşımlar denediğini söyledi.
Ancak görüşmenin içeriği Avrupa’da tedirginlik yarattı. Paris’te toplanan Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları ve Ukrayna Dışişleri Bakanı, ortak bir açıklama yaparak Trump’ın açıklamalarına duydukları kaygıyı dile getirdi.
Tartışmalı çözüm önerileri
Trump’ın öne sürdüğü bazı çözüm önerileri ise tartışma yarattı:
Ukrayna’nın NATO üyeliği talebinin savaşın ana nedeni olduğu ve bu isteğin rafa kaldırılması gerektiğini söyledi.
2014 sınırlarına dönmenin artık mümkün olmadığını belirtti.
Ukrayna’nın yeraltı kaynaklarının bir kısmını ABD’ye devretmesini önerdi.
Bu açıklamalar, Avrupa Birliği ve Ukrayna’da derin endişe yarattı. Özellikle Ukrayna’nın kaynaklarını ABD’ye vermesi önerisi, birçok gözlemci tarafından tehlikeli bir pazarlık unsuru olarak değerlendirildi.
NATO’daki gerginlik
Trump’ın hedeflerinden biri de NATO ülkelerinin savunma harcamalarını artırmaları. NATO üyelerinden silahlanma için gayrisafi yurt içi hasılalarının (GSYİH) %2’den %5’e çıkarılmasını talep etmesi, ittifak içinde rahatsızlık yarattı. Avrupa’daki bazı ülkeler bu talebi ekonomileri açısından sürdürülemez bulurken, Trump’ın ısrarcı tutumu ittifak içindeki tansiyonu yükseltti.
Dört yıllık dönem nasıl şekillenecek?
Trump’ın ilk 20 günündeki agresif hamleleri, önümüzdeki dört yılın küresel dengeler açısından oldukça çalkantılı geçeceğini işaret ediyor.
Avrupa, Ortadoğu ve Uzak Doğu’daki ülkeler, Trump’ın sıradaki adımlarını endişeyle takip ediyor. Türkiye’nin de bu süreçte nasıl bir tavır alacağı, özellikle Suriye ve NATO politikaları konusunda belirleyici olabilir.
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.
