Gemi Makineleri İşletme Mühendisleri Odası (T.M.M.O.B), İsrail'in Gazze'ye insani yardım ulaştırmak amacıyla farklı ülkelerden sivil katılımcılarla kurulan Sumud Filosu'na yönelik uluslararası sularda yaptığı engellemeyi kınayan bir açıklama yayınladı.
Sumud Filosu'nun uluslararası sularda İsrail silahlı güçleri tarafından hukuka aykırı şekilde engellendiği ve filo üyelerinin modern korsanlıkla kaçırıldığının vurgulandığı açıklamada, sadece insani bir misyonun hedef alınmadığı aynı zamanda denizcilerin uluslararası sularda serbestçe ve güvenle seyir hakkını da ihlal ettiği vurgulandı. Barışçıl bir misyonla hareket eden ve gemi kimliklerini açıkça yayınlayarak seyreden denizcilerin engellenmesinin vicdani değerlerle ve BM Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne aykırı olduğunun altı çizildi.
“İsrail güçlerinin müdahalesi bir terör eylemidir!”
T.M.M.O.B, yaptığı açıklamada İsrail güçlerinin müdahalesinin uluslararası hukuk nezdinde bir terör eylemi niteliğinde olduğuna dikkat çekti. Gemilerin, bayrağını taşıdıkları ülkelerin toprağı olduğunu hatırlatan T.M.M.O.B, Sumud Filosu'na düzenlenen baskının ilgili devletlerin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne yönelik açık bir saldırı teknedelerdeki kişilerin milliyetlerine yönelik doğrudan bir tehdit olduğun belirtti.
Açıklamada, “Filistin halkının temel yaşam hakkını hiçe sayan ve küresel ablukayı meşrulaştıran aleni bir destektir. İsrail'in yılllardır sürdürdüğü abluka rejimi; cebri yerinden etme politikaları, temel sağlık hizmetlerine ve uluslararası yardımlara erişimin engellenmesi ve sistematik sivil katliamlar neticesinde uluslararası hukukun kesin tanımıyla bir insanlık suçu ve soykırım teşkil etmektedir.” ifadeleri yer aldı.
Gemi Makineleri İşletme Mühendisleri Odası, kaçırılan vatandaşlarımızın ve denizcilerimizin can güvenliğinin derhal sağlanması ve İsrail güçlerinin elinden kurtarılması için tüm devlet yetkililerini göreve çağırdı. T.M.M.O.B, ayrıca İsrail hükümetinin ekonomik kaynaklarına dikkat çekerek İsrail hükümetine verilen desteği tekrar değerlendirmeye davet etti.
Yapılan açıklama, “İşgale ve ablukaya karşı net bir duruş sergilemek, güven ortamını tesis etmenin tek yoludur.” denilerek son buldu.






