Suriye’de rejim değişikliği İsrail’in isteği miydi?

MDN Editör
  • |

Dünya diplomasisinin nabzını tutan Antalya Diplomasi Forumu’nda bu yıl yapılan konuşmalardan biri, yalnızca salonları değil, uluslararası kamuoyunun da dikkatini üzerine çekti. Konuşmacı, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı Başkanı ve dünyaca tanınmış ekonomist Jeffrey Sachs’tı. Sachs, forum kapsamında yaptığı açıklamalarla Suriye’de 2011 yılında patlak veren savaşın kökenine dair ezber bozan ifadelerde bulundu.

Suriye savaşının arkasındaki karar ne zaman alındı?

Jeffrey Sachs’a göre Suriye’deki iç savaşın müsebbibi, rejimin başı Beşar Esad değildi. Aksine Sachs, 2011 yılında Washington’da Esad’ı devirmeye yönelik bilinçli bir karar alındığını ve bu kararın temelinin İsrail’in uzun süredir taşıdığı bir stratejik arzuda yattığını ifade etti. Sachs’a göre bu arzunun geçmişi en az yirmi beş yıl öncesine, İsrail’in Orta Doğu’yu kendi güvenlik ve çıkarları doğrultusunda yeniden şekillendirme niyetine dayanıyor.

“Operation Timber Sycamore”: örtülü savaşın kod adı

Sachs’ın dikkat çektiği bir diğer unsur, Amerika Birleşik Devletleri'nin 2011 yılında hayata geçirdiği “Operation Timber Sycamore” isimli program oldu. Bu CIA destekli operasyon kapsamında, Suriye’deki çeşitli isyancı gruplar, özellikle cihatçı unsurlar, eğitildi ve silâhlandırıldı. Sachs’a göre bu sürecin sonunda Suriye’deki savaş yalnızca Esad rejimine karşı değil, aynı zamanda bölgesel statükoya karşı da yürütülen vekâlet savaşına dönüştü.

Programın uygulanmaya başlanmasıyla birlikte ülkede tırmanan çatışmalar on dört yılı aşkın süre devam etti ve yaklaşık altı yüz bin insanın ölümüne neden oldu. Sachs, bu savaşın bir halk hareketi değil, CIA tarafından organize edilmiş rejim değişikliği operasyonu olduğunu vurguladı.

İsrail’in rolü ve genişletilmiş savaş planları

Sachs’ın açıklamalarının belki de en dikkat çekici yanı, bu savaşın yalnızca Suriye ile sınırlı kalmadığı, İsrail’in desteklediği çok daha geniş bir askeri planın parçası olduğuna dair iddialarıydı. Sachs, İsrail’in teşvikiyle patlak verdiğini belirttiği altı savaş sıraladı: Irak, Sudan, Libya, Lübnan, Somali ve Suriye. Bu listeye girmesi hedeflenen ancak gerçekleşmeyen son halka ise İran’dı. Sachs’a göre bu ülkeler, 2011 yılında dönemin ABD Genelkurmay Başkanı Wesley Clark’ın kamuoyuna açıkladığı Pentagon planlarında açıkça belirtilmişti.

Rejim değişiklikleri: bir tercihin sonucu

Sachs, bu savaşların hiçbiri zorunlu değil, bilakis bilinçli tercihler sonucu başlatıldığını ifade etti. ABD’nin hangi ülkede nasıl bir rejim görmek istiyorsa, o hedefe ulaşmak için doğrudan ya da dolaylı askeri müdahalelerde bulunduğunu belirtti. Ona göre barışın tesisi, yalnızca bu coğrafyanın kendi kaderini tayin etmesiyle mümkün olabilecek. Dış güçlerin müdahalesi sürdükçe bölgedeki krizlerin de devam edeceği uyarısında bulundu.

ABD-İsrail işbirliği: savaşın finansal ve lojistik boyutu

Sachs, İsrail’in tek başına bu savaşları yürütebilecek kapasitede olmadığını da özellikle vurguladı. Askerî destekten mühimmata, istihbarattan finansmana kadar tüm cephelerde ABD’nin desteğiyle bu müdahalelerin gerçekleştiğini söyledi. “İsrail, ABD desteği olmadan bir gün bile savaşamaz; Gazze’de soykırım yapamaz,” ifadeleriyle hem askeri bağımlılığı hem de Gazze’deki duruma dair güçlü bir eleştiri getirdi.

Barış girişimlerinin akamete uğraması: Kofi Annan örneği

Sachs’ın ortaya koyduğu bir başka dikkat çekici örnek, 2012 yılında Birleşmiş Milletler tarafından barış elçisi olarak görevlendirilen Kofi Annan’ın girişimlerinin başarısızlıkla sonuçlanması oldu. Sachs, tüm tarafların barışa razı olmasına rağmen, yalnızca ABD’nin bu uzlaşmayı reddettiğini ve “Esad gitmeden barış olmaz” tavrıyla süreci tıkadığını dile getirdi. Bu tutum, Sachs’a göre Annan’ın istifasına ve barış umutlarının yitirilmesine yol açtı. Bu tarihten itibaren yaşanan kayıpların ise beş yüz binin üzerine çıktığını ifade etti.

Medyanın iki farklı yüzü: Türkiye örneği

Jeffrey Sachs’ın bu çarpıcı açıklamaları, dünyada sınırlı sayıda medya organında yer buldu. Türkiye’de ise konu hem iktidar yanlısı hem de muhalif medya tarafından farklı biçimlerde yorumlandı. Hükümet yanlısı, muhafazakâr medya organları, 2011’den itibaren Suriye’de yaşananları, halkın Esad diktatörlüğüne karşı başkaldırısı ve bir devrim hareketi olarak tanımlamaya devam etti. Bu bakış açısı, İsrail ve ABD’yi yaşananlardan sorumlu tutmayı reddediyor.

Muhalif kanatlar ise Sachs’ın sözlerine daha fazla yer verdi. Sachs’ın yorumlarına göre yaşananlar, bölgeyi İsrail’in çıkarlarına göre yeniden dizayn etme planının bir parçasıydı. İsrail’in Arap milliyetçiliğini temsil eden BAAS rejimleri ile tarihsel sorunlar yaşadığına işaret eden bu görüşler, İslâmcı rejimlerin ise daha kontrol edilebilir oldukları gerekçesiyle tercih edildiğini savundu.

Sonuç

Jeffrey Sachs’ın ortaya koyduğu tablo, Orta Doğu’daki savaşların yalnızca iç dinamiklerden değil, dış güçlerin stratejik tercihlerinden kaynaklandığını net biçimde ortaya koyuyor. Bölgedeki barış ihtimali, bu müdahale siyasetinin son bulmasına bağlı. Aksi takdirde yeni çatışmaların kaçınılmaz olduğu, tarihi örneklerle sabit.

Bu haberin/makalenin/çevirinin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın