Sulak alanlar, küresel ısınmanın doğal müttefiki

MDN MEDIA

Uzmanlar, sulak alanlar olmadan küresel ısınmayı 1,5 derecede tutma hedefinin gerçekleştirilmesinin zor olacağını söylüyor

Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP), tüm yıl boyunca ya da yılın belirli zamanları yüzeyi suyla kaplı topraklar olarak tanımlanan sulak alanları gezegenin en önemli ekosistemleri arasında gösterirken, yayımladığı raporlarda bu alanların yaban hayatın korunması, kirlilikle mücadele ve karbon tutma konularında hayati yer oynadığını söyledi.

Özellikle tarımsal faaliyetler nedeniyle kuruyor

140 binden fazla canlı türünü barındıran sulak alanların yüzde 85’inin son 300 yılda yok olmasına ilişkin BM raporlarında, en önemli sebep olarak sulak alanların özellikle tarımsal faaliyetler nedeniyle kurutulması olduğu gösterildi.

Yağış desenlerinde yaşanan değişimler sulak alanları tehdit ediyor

Konuyla ilgili AA muhabirine açıklamalarda bulunan Bolivya San Andres Üniversitesi Ekoloji Enstitüsü Araştırma Görevlisi Estefania Quenta, iklim değişikliği sonucu yağış desenlerinde yaşanan değişimlerin sulak alanların varlığını tehdit ettiğini söylerken, bu değişimlerin bazı bölgelerde kuraklık, bazı bölgelerde ise taşkınlar şeklinde sulak alanları etkilediğini belirtti.

Quenta, bu duruma Güney Amerika’daki And Dağları’nda bulunan ve dünyanın toplam karbonunun 3’te birini depolayan turbalık ekosistemindeki değişikliği örnek göstererek, buradaki turbalıkların yoğun yağışlara muhtaç olduğunu ama dağların bir kısmında azalan yağışlar nedeniyle bölgedeki turbalık alanların kuruyabileceğinin öngörüldüğünü belirtti.

İklim değişikliği dışında etkenler de var

İklim değişikliği dışında etkenlerden de bahseden Quenta, aşırı tarım faaliyetlerinin, aşırı otlanmanın, plastik kirliliğinin ve turba madenciliğinin sulak alanların tahribatında rol oynadığını dile getirdi.

Quenta, sulak alanların karbon depolama kapasitesi hakkında şu sözleri söyledi:

‘Sulak alanlarda görülen mevcut bozulma, bu ekosistemleri sera gazı kaynağı hâline getirebilir’

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)’nin 6’ncı Değerlendirme Raporu, küresel ısınmayı 1,5 derecenin altında tutmak için 2050’ye kadar karbondioksit emisyonunun net sıfır olması çağrısında bulunuyor. Ciddi miktarda karbon depolayan sulak alanların korunması, bu acil ihtiyacın karşılanmasına destek olacaktır. Ne yazık ki sulak alanlarda görülen mevcut bozulma, bu ekosistemleri sera gazı kaynağı hâline getirebilir. Bu nedenle acil koruma çabalarına ihtiyaç var.

Dünyadaki suyun ortalama yüzde 2.5’inin tatlı su olduğuna değinen Quenta, sulak alanların kısıtlı erişilebilir tatlı su kaynaklarının bir parçası olması dolayısıyla hayati önem taşıdığını dile getirdi.

Gelirleri sulak alanlara bağlı milyonlarca insan var

Küresel ısınma karşısında yeterli korunmanın sağlanmaması hâlinde sulak alanların yok olacağını söyleyen Quenta,”Bu durum, gelirleri bu ekosistemlere bağlı olan milyonlarca insanın geçimini de etkileyebilir. Bazı çalışmalar sulak alanların bir yıllık ekonomik değerinin 47 trilyon ABD doları olduğunu gösteriyor” dedi.

Yaşanan tahribatın geri döndürülmesi zor

Sulak alanlarda yaşanan tahribatın geri döndürülmesinin zor olduğunu ifade eden Quenta, “Bir metre derinlikteki bir turbalığın oluşumunun yaklaşık 1000 yıl sürdüğü biliniyor. Bu alanların korunması için yerel ölçekte güçlü çabalara ihtiyaç var. Sulak alanların sürdürülebilir kullanımı ve bozulmanın durdurulması için güçlü politika ve düzenlemeler gerekiyor” şeklinde konuştu.

AA

Bunu Paylaşın