Stagflasyon mu, resesyon mu?

MDN İstanbul

Dünya ekonomilerinde gittikçe artan resesyon endişesi riskli varlık fiyatları üzerinde etkili olmayı sürdürüyor. Küresel ekonomiler merkez bankalarının önderliğinde yüksek ve kalıcı enflasyonla para politikaları aracılığıyla mücadele ederken ekonomiler daralmaya mı sürükleniyor kaygısı ise piyasalarda endişenin hâkim olmasına neden oluyor

‘Avrupa stagflasyondan uzak’
Avrupa Merkez Bankası’nın yapmış olduğu analiz, Avrupa ekonomisinin stagflasyon senaryosundan uzakta olduğuna işaret ederken ekonomistler belirsizliğin yükseldiğine de vurgu yapıyor. Uzmanlar henüz enflasyonla durgunluğun birlikte olduğu bir senaryonun uzak olduğu görüşünde ve 1970’lerde yaşanan bir stagflasyon gerçekleşmesini şu an Avrupa’da beklemiyor.

Ukrayna ve Rusya arasında devam eden savaş, enerji ve gıda da artan maliyet, enflasyon beklentilerini yükseltirken ekonomilerde belirsizlik hâkim. ABD’de Beyaz Saray ve ekonomi yönetimi henüz resesyon öngörmese de resesyon olasılığının arttığına dikkat çeken kurumların sayısı giderek çoğalıyor. Bazı kurumlar Amerika’da resesyonun yıl sonuna dek  yaşanabileceğini ifade ediyor.

‘Merkez bankaları şahin duruş sergiliyor’
Dünya ekonomisinde, 2021’in son aylarından bu yana özellikle Amerika ve Euro Bölgesi’nde, büyüme hız keserken fiyat artışlarında yaşanan hız ise dikkat çekici. Enflasyonun önüne geçebilmek için merkez bankalarının faizleri artırmasının yanı sıra para arzını, tüketici talebini daraltmak, ücret artışlarını baskılamak gerekiyor. Bu önlemler ise ekonomik durgunluğu hızla daralma içine itme riskini getiriyor. Merkez bankalarının enflasyonla mücadelesinde sergiledikleri şahin adımlar ekonomiyi daraltırken işsizlik ve piyasalarda oynaklık giderek artıyor.

Durgunluk eğilimine karşı ekonomik büyümeyi teşvik edici, düşük faiz, parasal genişleme, yüksek ücret politikaları, hükûmetlerin sermaye üzerindeki vergileri azaltarak ekonomik faaliyeti canlandırma çabaları, bu kez enflasyonu çift hanelere doğru taşırken önümüzdeki aylar içinse üç haneli rakamlar konuşuluyor. Artan enflasyon ise vatandaşın cebine zam olarak yansırken bir yandan da yüksek enflasyona karşı yatırımını korumak isteyenler arsa, araba ve konuta yöneliyor.

Merkez başkanları tarafından yapılan açıklamalar, enflasyonla mücadele için tüm araçların kullanılacağı yönünde ve hedef enflasyon rakamları yakalanana kadar politikalardan taviz verilmeyeceği açıklamaları yapılıyor.

Genel piyasa görüşlerinden ayrılan bazı ekonomistler ise Amerikan Merkez Bankası’nın faiz artışını enflasyonla mücadele için alınmış bir karar olarak değerlendirmiyor. Faiz artışlarının nedeni olarak işsizliğin artması ve ücret baskısı gösteriliyor. Böylelikle arz kaynaklı enflasyon derinleşecek ve ABD ekonomisi stagflasyon sürecine girecek görüşleri bildiriliyor.

TCMB faiz artırmadı
Gelişen ülkelerin merkez bankaları faiz artırımına giderken Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) haziran ayındaki para politikası toplantısında faizi sabit bıraktı ve fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları liralaşma stratejisi çerçevesinde kararlılıkla kullanmaya devam edeceği mesajını verdi.

Çin’de Omicron dalgası bitmiyor
Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin’de ise Omicron varyantı ile mücadele tüm sıkılığıyla devam ediyor. Sıfır vaka politikasıyla virüsün önüne geçmeye çalışan ülkenin, bazı bölgelerinde halk evlerinden çıkamazken alınan tedbirler tedarik zincirlerinde aksamaya sebep oluyor ve küresel ekonomileri de olumsuz etkiliyor.

Pandemi bitmedi
Dünyanın pek çok yerinde pandemiye dair alınan önlemler kaldırıldı. Fakat artan vakalar ve yeni varyantlar ekonomiler için hâlâ büyük tehdit oluşturuyor. Yeni varyantlar öldürmese de kış aylarında kapanmaların yeniden yaşanması riskini barındırıyor. Bu nedenle ekim ayında piyasalarda daha karamsar bir havanın hâkim olması öngörüsü, yatırımcıyı riskli varlıklardan kaçışa yönlendiriyor.

Dünya resesyona mı gidiyor stagflasyona mı?
Dünya Bankası Başkanı David Malpass, Ukrayna ve Rusya arasında devam eden savaş, Çin’deki Covid-19 kapanmaları, tedarik zincirindeki aksaklıklar ve en son 1970’li yıllarda görülen, zayıf büyüme ve yüksek enflasyonun bir arada olduğu stagflasyon riskinin yükselmesinin küresel büyümeye sekte vurduğunu söyledi.

Raporun önsözünü yazan Dünya Bankası Başkanı Malpass, “Bugün stagflasyon tehlikesi yüksek. Dünyanın büyük çoğunluğunda yatırımların zayıf olması nedeniyle bu on yılda büyüme yüksek olasılıkla zayıf seyredecek. Enflasyonun birçok ülkede son birkaç on yılın en yüksek seviyesinde olması ve arzdaki büyümenin yavaş seyretmesi, enflasyonun daha uzun süre yüksek kalması riskini beraberinde getiriyor” ifadelerini kullandı.

Merkez bankalarına güven kalmadı
Fed haziran öncesi yaptığı sözlü yönlendirmelerde federal fonlama oranında haziran ve temmuz toplantılarında, kesin olmamakla birlikte, 50 baz puan artış patikasında olduğunu işaret etti. Haziran toplantısına iki gün kala piyasalarda fiyatlanan 75 baz puan faiz artışı ve toplantıdan çıkan sonuç, merkez bankasının bundan sonra atacağı adımlara karşı dair güvensizlik oluşturdu.

Dünyada değerlenen dolar ve gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinin dolara karşı savaşında merkez bankaları, faiz artırımlarına gidiyor. Fakat enflasyonun kalıcı bir şekilde düşeceğine dair fikir birliği sağlanmazsa mali piyasalarda bir düzelme de beklenmiyor. ABD tarafından yapılan resesyon beklemiyoruz açıklamaları ise piyasaları ikna edebilmiş durumda değil. Küresel piyasalarda parasal akış ise durgunluğa karşı hazırlıksız yakalanmamak için pozisyon almaya çalışıyor.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın