Avrupa’nın doğusu biraz soğuk bir bölge. Tarih de buralarda biraz sert mizaçlı topluluklara yer vermiş. Daha batıya ve Akdeniz’e geçerken hem iklimde hem insanlarda bir yumuşama görülebiliyor. Slovenya bu geçiş yolu üzerinde yer alan bir ülke.
Şimdi kısa kısa yer önerileriyle 2014 yılında, arabayla iki ay süreyle dolaştığım Balkanlar’da, büyük keyif aldığım, bu geçişin tam örneği sayılabilecek Slovenya’ya uzanacağız.
Batı Avrupa’ya açılan kapı…
Slovenya bana göre Avrupa’nın en güzel gezi ve yaşam noktalarından biri.
Küçük ama içinde çok farklı özellikte bir çok güzelliği barındıran, doğasıyla, coğrafi konumuyla çok hoş bir ülke. Yurdumuz Orta Doğu’dan batıya bir köprü olurken, Slovenya Doğu Avrupa’dan Orta Avrupa’ya geçişin alanı.
Avusturya ve İsviçre Alpleri’ne benzer dağları, nehirleri, gölleri, güneyinde İtalya’nın Toscana’sına taş çıkartacak Goriska Brda ve Adriyatik’e ulaşan son nokta Piran ile yemyeşil bir ülke. Aynı zamanda Balkan ve doğu coğrafyası ve kültürüyle de temasları var. Balkanlar’ın Avrupa’ya açılan kapısı.
Öyle ki, bu özelliğiyle parçalanan güzelim eski Yugoslavya’dan ilk ayrılan ve Avrupa Birliği’ne kabul edilen ilk ülke olmuş.
Şimdi kısa kısa Slovenya’yı dolaşalım.
Soça Nehri’nin turkuaz suları…
Pırıl pırıl yer yer firuze, yer yer turkuaz renkte akan Soça Nehri havzası, muhteşem güzellikte bir bölge. Nehrin kıyısında veya ağaçlar arasında birçok yerde seyyar sandalyemi açıp oturup etrafı izler ve dinlerken huzuru buldum Soça Vadisi’nde. Bu bölgede Birinci Dünya Savaşı’nın en meşakkatli mücadelelerinin geçtiğine inanmak zor. Bu harika doğa içerisinde, müze haline getirilmiş kalelerde ve diğer mekânlarda savaşın tüm vahşetine tanık oluyorsunuz.
Bu bölge ve genelde Slovenya, bisiklet meraklılarının yapacakları turlar için de çok uygun. Yollarda bol sayıda bisikletli görüyorsunuz. Ben klasik arabalarla yapılan bir tura da rast gelmiştim.
Bohinj ve Bled Gölleri…
Yemyeşil bir coğrafyada göz alıcı bu göller ve onları çevreleyen dağlar harika görüntüler veriyor. Tertemiz havada, geniş otlakların yanından geçtiğiniz yollarda etrafı izlemek bir zevk. Köy evlerinin pencerelerinden sarkan renk renk çiçeklerle tablo gibi her yer. Bölgeye özgü yemekler eşliğinde alınan tatlar da özel. Tertemiz yollar, sokaklar içindeki eski takvim yapraklarında görülen şirin müstakil yerleşimler, oralara özgü samanlıklar, dereler, çaylar, nehirler, köprüler, etrafta dolaşan kazlar, koyunlar.
Sanat ve tarihi Ljubljana…
Şehri tepeden izleyen Orta Çağ kalesi soğuk bir havası olsa da, kentin içinden geçen nehir ve etrafında şekillenen şehir hayatı ferah bir görüntü veriyor Ljubljana’ya. Modern sanatın öğelerini içeren galerileri, salonları, tiyatrolarıyla Ljubljana soğuk Orta Çağ yapısının dışına çıkıyor. Nehrin kenarında ağaç gölgesinde şezlongunuzu açıp huzurla kitap okumak ya da merkezde bir kafe veya restoranda keyifli zaman geçirmek de mümkün.
Cuma günleri, nehrin kıyısında harika mimarisi olan tarihi Balık Hali arkasındaki meydanda kurulan dünya mutfaklarından yemeklerin sunulduğu açık pazar etkinliği kaçırılmamalı.
Lipizzan Atları ve Goriska Brda…
Dünyaca meşhur Lipizzan atlarının tarihi ve büyük bir titizlikle düzenlenmiş haralarının bulunduğu Lipica, atlara ilginiz varsa mutlaka uğrayacağınız noktalardan biri olmalı. Ülkenin güneyine doğru yapacağınız bir gezide Slovenya’nın Toscana’sı Goriska Brda’ya uğramamak olmaz. Engin arazilere bakan kasabalar, köylerin için- deki bağlardan üretilmiş şaraplar eşliğinde yemek yediğiniz mekânlarda ve sokaklarında dolaştığınız köylerde mutena deneyimler yaşayabilirsiniz.
Akdeniz’e ulaşan nokta Piran…
Slovenya’nın birçok farklılığına tanık olduktan sonra Adriyatik’e ulaştığınız son nokta da Piran Kenti. Burada da Akdeniz mutfağını deneyimlerken denize karşı oturduğunuz masadan baktığınızda sağ tarafındaki ışıkların İtalya’da, soldakilerin Hırvatistan’da olduğunu görürsünüz. Slovenler Piran’ın ufacık bir sahiliyle de olsa Bolivya gibi denize hasret değiller neticede.
Bütün bu yerleri gezgin arkadaşım Roc Çampa ile birlikte gezmiş- tim. Roc’un rehberliğinde gezmek daha keyifliydi benim için.
Yer mi insan mı?
Peki bu özellikler gezilen bir yeri sevmek ve benimsemek için yeterli mi?
Roc Çampa olmasaydı Slovenya’yı bu kadar sever miydim? Adrian Marcelo’suz bir Arjantin bana ne ifade ediyor?
Bunların cevabı benim açım- dan belli. Severdim bu yerleri tabii ama benim ruhumda bu sıcaklıkta yer etmezlerdi.
Elbette dünya harikası doğal güzellikler karşısında büyülenmiş gibi kaldığım zamanlar da oluyor ama gezdiğim yerleri ağırlıkla kurduğum ilişkilerle anımsayan biriyim.
Kişilik yapısına göre geziler…
“Tebdil-i mekânda ferahlık vardır” deyişi temelinde gezmek, sıra- dan hayat çizgisi dışında bir soluk almak. Ya sıradanlık dışına çıkmak istemeyenler, ferahlığı aynı yerlerde bulanlar? İnsanoğlu farklı karakter, yapı ve zevklere sahip.
İnsanın gezdiği yerleri tanımla- ması birçok etkene bağlı. Öncelikle neye odaklandığınız, kişilik yapınız bunda en önemli etken.
Enneagram ile uğraşan eşim benim tipik bir “6” numaralı tipoloji olduğumu söylüyor. Enneagram kişilik tiplerine göre 6 numara, sonuç ve insan odaklı biriymişim zaten. Gerçi “insan olmasa da olur” durumundan da şikâyetim yok. İnsan psikolojisi çok farklı katmanlara sahip bir muamma.
Bunaltan süreçlerde nefes almak için gezmeli…
Can sıkıcı dönemler geçiriyoruz. Birçok yurttaşımızı aramızdan ayıran depremler, depremin getirdiği yıkıntı ve sorunlar, onun üzerine gelen seller, kötü yönetimler, bozulan ekonomi, ısınan siyasi çekişmeler, dünyanın çıldırtacak hâlleri derken bir hengamede boğuluyor ruhlarımız. Sonunda buralardan çıkış olacak, ama ne zaman?
Böyle sıkıntılı zamanlarda gezmenin ve yeni yerleri görmenin bize huzur vereceğini, rahatlatacağını düşünüyorum. Böyle düşünenler ve imkânı olanlar için Slovenya, içinde birçok seçeneği barındıran ekonomik bir seçenek olabilir. Soça Vadisi’nin turkuaz renkli sularına bakıp huzur bulmamak mümkün değil.
Sonuç olarak bir yerlere gitme düşünceniz varsa Slovenya mutlaka listenizde olsun…
Sağlık ve sevgiyle kalın.
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.