Queen Elizabeth

Sinan Topuz

sinantopuz@marinedealnews.com
Sinan Topuz

2017’nin son günlerinde, telefonum titremeye başlayınca ve ekranda Yeşim Yeliz Egeli Hanım’ın ismini görünce, “işte vazife geliyor” dedim. Her zamanki ikna ediciliği ile, “sizin haberiniz yok ama bu ay bir yazınız var ve süreniz iki gün” dedi. Neyse ki ikna konusunda ben de fena değildim ve çalışmayı Şubat 2018’e erteledik.
Tecrübe seyirlerinde şaft yatağından saatte 200 litre su aldığı için, 3.5 milyar dolarlık gemi nasıl su alır başlıkları ile geçtiğimiz ay, savunma haberlerine konu olan, İngiltere’nin inşa ettiği en büyük gemi HMS Queen Elizabeth (QE) hakkında kenarda köşede kalan bilgileri derleyelim istedik. İngiltere’nin 70.600 tonluk yeni uçak gemisi bir müddet daha savunma haberlerini meşgül edecek gibi gözükmektedir.
Geminin tohumları 1997 yılında Savunma Gözden Geçirme Raporu’nda atılarak, uçak konuşlanacak üs bulunmayan coğrafyalarda da darbe kabiliyetinin altı çizilmişti. Raporlar raporları izledi. Geminin yapımı için 2003 yılında Aircraft Carrier Alliance adı altında bir ortaklık kurularak yapım işi çeşitli şirketler arasında görev bölümleri ile paylaştırıldı.
25 Haziran 2007’de açıklanan kontrat anlaşmasının imzalanması mali gerekçeler nedeni ile 3 Temmuz 2008’i buldu.. QE’in kardeşi, Prince of Wales’in (PoW) inşası devam ediyor. Her iki geminin toplam maliyeti 8.8 milyar dolar olarak öngörülmektedir. Tam kapasitede 50 uçak taşıyabilecek geminin harekata hazır hale gelmesi 2020 olarak planlı. İkinci gemi PoW’in ise 2019’da deniz tecrübelerine başlaması, 2020’de İngiliz Deniz Kuvvetleri’ne katılması planlanıyor. PoW’in kardeş gemisinden 3 sene sonra 2023’lerde harekat kabiliyetini kazanması takvime bağlanmış.
Her iki gemi de kısa kalkışlı ve dikey inişli olarak planlandı, daha sonra İngilizler ‘’acaba klasik kapapult kalkışlı pist üzerinde mi çalışsak’’ diye değerlendirme yaptıysa da, maliyetler nedeni ile F-35C planlarından vazgeçerek, 10 Mayıs 2012’de tekrar F-35B kullanım konseptine döndüler. F-35C’nin düşünülmesindeki en önemli faktör daha ucuz olması, daha fazla menzile ve silah taşıma kapasitesine sahip olmalarıydı. İngilizlerin hesaplarının arkasında ne yattığını anlamak zor değil. Uçaklarının menzillerini mümkün olduğu kadar fazla tutmak ve uçak maliyetlerini düşürmek istiyorlardı. Denizden uçak harekatında uçak menzili çok önemli çünkü hava harekatı için hedefe yaklaşmak zorunda olmak demek, aynı zamanda düşman silahlarının etki alanına yaklaşmak manasına geliyor. Bugün de zaman zaman aynı hesabın Amerikalılar tarafından, Çin’e karşı yaptığına dair yazılar yayımlanıyor. Gene ağırlıklı olarak katapult ve uçak maliyeti arasındaki denge, etkinlik, bakım, yedeklilik gibi faktörlerle F-35B ile devam ederek PoW’i katapultsuz olarak inşa etmeye karar verildi. Bu arada F-35B ve C arasındaki 100-150 NM harekat yarıçapı farkının savaşta hiç de azımsanacak bir rakam olmadığını hatırlamakta fayda görülmektedir.
İngiliz hükümetinin 2023’e kadar 138 JSF sipariş ettiği, şimdilik bunlardan 24’ünün uçak gemisi konfigürasyonuna sahip olduğu bilinmektedir. Yani gemiler tam operasyonel hale geldiklerinde bile öngörülen F-35B miktarına ulaşamayacakları şimdiden belli. Uçak gemisinde yakalama teli öngörülmediği için helikopter veya F-35B, V22 Osprey veya üretilecek dikey iniş yapabilecek sabit kanat uçakları konuşlandırabilecek. Dikey inişin bir başka dezavantajı olan yakıt ve silahların iniş öncesi boşaltma işleminden kaçınmak için İngiliz Donanması Gemi Tekerlekli Dikey İniş Sistemi üzerinde çalıştığını açıkladı ve bir takım simülasyon videoları internete düştü. Dikey iniş ve piste iniş arasında, hibrid bir sistem olan iniş sırasında uçağın vektörel trust kabiliyeti kullanılarak sürati 70 knt’a düşürülüyor ve tel kullanmadan fren sistemi ile uçak durduruluyor.
İniş seçimi ne olursa olsun F-35B’nin nozullardan çıkacak 1.500 derecelik sıcaklık için güverteye ayrı bir koruma gerekliydi ve bu iş için alüminyum ve titanyumdan oluşan bir alaşım geliştirildi. Koruyucu boya 19.000 m2‘lik uçuş güvertesinin şeçilmiş 2.000 m2 alanına robotik kollarla 10.0000C’ye ısıtılarak uygulandı. Erimiş metal damlaları gemi yüzeyine düştüğünde soğuyarak 2-2.5 mm kalınlığında kaplama meydana getirdi. Geminin 15 dakikada 24 uçak kaldırabilmesi, 15 dakikada 15 uçak indirebilmesi yapılan hesaplamalar arasında yer aldı.

HMS Queen Elizabeth

İngilizlerin 70.600 tonluk bir gemi ve 50 uçaklık bir kapasiteye geçmelerindeki en önemli faktörün, taarruzi sorti üretme kabiliyeti ve uçak gemisi uçuş görev kuvvetinin yapısı olduğu anlaşılmaktadır. Yaptıkları hesaplamada görev pakedi için 36 JSF’a ihtiyaç olduğu, günde 75 (bazı kaynaklara göre 72) sortiyi beş gün süre ile sağlayabilmeyi amaçladıklarını söylemişlerdi. Şüphesiz bu rakamlara güvertede hazır bulundurulması gereken platformlar, bakımda ve onarımda bulunacaklar ve havada Muhabere Savaş Devriyesi, Elektronik Harp, Erken İhbar, Denizaltı Savunma, SAR gibi faaliyetler için görevli unsurlar da ilave edilmelidir. Taşınması gereken uçak kombinasyonuna, QE’in taşıma sınırlaması ile birlikte görev tipi de etki edecektir. Kıyı Manevra Paketi dedikleri görev unsuru gemide bulunduğu takdirde personel taşımada kullanılan Chinhook ve taaruz helikopteri Apache’ların da, taşınması gereken uçar unsur olarak dahil edileceğini hesaba katmak gerekecektir.
İngiltere’nin nükleer gemi işletme kültürü olmasına rağmen, 50 yıl ömür biçilen QE sınıfı gemilerde masraflı olacağı gerekçesi ile nükleer güç seçilmemiş, iki adet Rolls Royce türbin ve dört dizel makine geminin ihtiyaç duyacağı gücü üreteceği değerlendirilmiş.
QE diğer uçak gemilerinden farklı olarak, gemi kontrol ve uçak kontrol için olmak üzere iki ‘ada’lı olarak inşa edildi. İki ‘ada’ seçimi için açıklanan gerekçeler mantıklı gözükmektedir. İlk ve ana gerekçe, geminin iki makinesi için gerekli baca yapısını birleştirmeden ayrı olarak inşa etmek olarak açıklandı. Gemi inşacılar, ayrı baca yapısının geminin hayatta kalma yeteneğini artıracağını değerlendirdi. Yeni yapı ile hangarlarda uçaklara daha fazla yer açılabildiği, geminin daha kolay inşa edildiği, büyük ‘ada’nın yarattığı türbülansın azaldığı, uçuş güvertesinde daha fazla yer sağlandığı, her iki ‘ada’ya monte edilen hava gözetleme ve orta mesafe hava radarlarının birbirlerine daha az müdahale ettiği kamuoyuna sunulan gerekçeler arasında.
İngilizler başlangıçta Price of Whales’den vazgeçmek istediyse de kontratı sona erdirmek pahalıya patlayacak ve tazminat ödemek zorunda kalacaklardı. Bir ara iki gemi için de İngiliz savunma planlamasının utancı adı verildi. Gemilerin 2007’de hesaplanan maliyeti 4.75 milyar dolarken, bugün hesaplanan maliyetleri 8.82 milyar dolar seviyesinde.
Biz ‘’QE üzerinden bir ders çıkar mı’’ diye düşünürken, bazıları ‘’bize uçak gemisi lazım mı’’ diye sorguluyor. Doğaldır, demokrasinin gereğidir ve bu tip tek bir gemi üretiminin bile ulusal strateji bacağının da olmasındandır. Diğer taraftan, bu satırları yazanın emin olduğu bir şey vardır. Eğer bir platform askeri ihtiyaç ise, üretilmesi gereken rakam asla bir olmamalıdır. Bir gemi tipine olan ihtiyacın, geminin görevden ayrı düştüğü bakım, arıza, eğitim gibi durumlarda ortadan kalkacağını beklemek uygun olmayacaktır.

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın
sinantopuz@marinedealnews.com