Türkiye’nin 2019 yılında büyük tartışmalar eşliğinde Rusya’dan tedarik ettiği S-400 hava savunma sistemleri, uluslararası ilişkilerde önemli krizlere yol açmıştı. Aradan geçen yılların ardından, bu sistemlerin Suriye topraklarında konuşlandırılması ve kontrolünün Ahmed El Şara’ya bırakılması ihtimali kulislerde ciddi şekilde tartışılmaya başlandı. Bu iddialar, Türkiye’nin S-400 stratejisini ve bölgesel güvenlik dengelerini yeniden gündeme taşıdı.
S-400’lerin tedarik süreci ve ağır bedeller
Türkiye, uzun yıllar boyunca ABD’den talep ettiği Patriot hava savunma sistemlerini temin edemeyince, 2019 yılında Rusya ile anlaşarak S-400 sistemlerini 2,5 milyar dolar bedelle satın aldı. Bu adım, “kötü komşu mal sahibi yapar” atasözünü hatırlatacak şekilde bağımsız bir savunma kapasitesi arayışının ürünüydü. Ancak tedarik süreci, beklendiği gibi yalnızca teknik değil, yoğun bir siyasi kriz dalgasını da beraberinde getirdi.
ABD, Türkiye’yi CAATSA yaptırımları kapsamına aldı ve Türkiye'nin F-35 Müşterek Taarruz Uçağı Projesi’nden çıkarılmasına karar verdi. Türkiye’nin projeye yaptığı 1,25 milyar dolarlık yatırım da bu süreçte karşılıksız kaldı. Tüm bu gelişmelerin ardından, NATO sistemleriyle entegrasyon sorunu nedeniyle S-400’ler aktif kullanımda tutulamadı ve depolarda beklemeye alındı.
Suriye’de konuşlandırma iddiaları
Geldiğimiz noktada, S-400 sistemlerinin Türkiye içinde aktif edilmesi yerine, Suriye topraklarında konuşlandırılması fikri ciddi biçimde tartışılmaya başladı. Özellikle Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde kontrol sağladığı bölgelerde bu sistemlerin konuşlandırılması ve burada Ahmed El Şara gibi isimlerin denetiminde kullanılması iddiaları, yeni bir diplomatik krizin işaret fişeği olabilir.
Bu adımın, Türkiye’nin CAATSA yaptırımlarını bertaraf etmek amacıyla kurgulanmış bir ara formül olduğu düşünülse de, S-400’lerin Suriye’de faaliyete geçmesi özellikle İsrail tarafından doğrudan tehdit olarak algılanacaktır.
İsrail endişesi: Hava üstünlüğü tehlikede
S-400 sistemleri, 400 kilometre menzili ve 30 kilometre irtifa kapasitesi ile bölgede hava üstünlüğünü köklü biçimde değiştirebilecek niteliktedir. İsrail’in, Golan Tepeleri ve çevresinden havalanan savaş uçakları ile düzenlediği operasyonlar açısından, Suriye’de etkin bir S-400 sistemi büyük bir risk teşkil edecektir. Bu nedenle İsrail’in ve dolaylı olarak ABD’nin, Suriye’de S-400 konuşlandırılmasına sıcak bakmadığı açıkça görülmektedir.
Türkiye açısından bakıldığında ise, ilerleyen süreçte İsrail ile yaşanabilecek muhtemel hava çatışmalarında S-400 sistemlerinin önemli bir caydırıcılık sağlayacağı değerlendirilmektedir. Ancak bu kazanımın kısa vadede ABD ve İsrail ile ilişkilerde yeni gerginlikler yaratması kaçınılmaz olacaktır.
Lavrov’un uyarısı: son kullanıcı sertifikası
Öte yandan, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un yaptığı bir açıklama, bu tartışmaya teknik bir sınırlama getirmektedir. Lavrov, S-400 tedarik sözleşmesinde yer alan “son kullanıcı sertifikasyonu” maddesi gereği, Türkiye’nin bu sistemleri üçüncü bir ülkeye transfer etmesi durumunda dahi, kullanım izninin geçerli olmayacağını belirtmiştir. Bu ifade, S-400’lerin Suriye’de aktif bir şekilde çalıştırılmasının uluslararası hukuk ve sözleşme yükümlülükleri açısından mümkün olmayabileceğini göstermektedir.
Siyasi çözüm mü, teknik çıkmaz mı?
S-400 meselesi, Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı en önemli jeopolitik sıkışmalardan biri olmaya devam ediyor. Sistemin Suriye’ye taşınması kısa vadede bazı iç ve dış politik kazanımlar getirebilir. Ancak uzun vadede bu adım, Türkiye’nin Batı ittifaklarıyla olan ilişkilerini daha da zora sokabileceği gibi, İsrail ile doğrudan çatışma riskini de artıracaktır.
Öte yandan, Rusya ile imzalanan son kullanıcı anlaşması nedeniyle bu seçeneğin teknik olarak ne kadar mümkün olduğu da büyük bir soru işareti olarak ortada duruyor. Önümüzdeki süreç, Türkiye'nin S-400 krizine bulacağı çözümün yalnızca askeri değil, diplomatik etkilerinin de yoğun olacağını gösteriyor.
Bu haberin/makalenin/çevirinin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.