Son yıllarda derinleşen küresel kutuplaşma, Orta Doğu’da yaşanan her gelişmeyi çok taraflı ve stratejik bir denklem hâline getiriyor. Ukrayna Savaşı ile birlikte Batı ile olan gerilimini iyice artıran Rusya, bu defa İsrail-İran hattında tırmanan çatışmaya dair yaptığı açıklamalarla dikkat çekti. Kremlin yönetimi, Washington’u doğrudan müdahale konusunda uyardı.
Ryabkov'dan sert çıkış
Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, yaptığı açıklamada, ABD’nin İsrail’e doğrudan askerî yardım sağlaması hâlinde bunun tüm bölgesel dengeyi bozacağını ifade etti. Ryabkov’un, yalnızca fiilî destek değil, bu yönde yapılacak spekülatif açıklamaların dahi tehlikeli olacağını vurgulaması dikkat çekti.
Açıklamasında, “ABD her zaman bütün süreçlerin ön saflarında yer alıyor. Daha önce müdahale etmediklerini, şimdi ise müdahalede bulunduklarını söylemek bence yanlış olur. ABD’nin müdahalesi tüm durumu baştan aşağı istikrarsız kılacak bir adım olur,” ifadelerine yer verdi.
ABD’nin bölgedeki askerî varlığı güçleniyor
ABD Başkanı Donald Trump’ın İran karşıtı söylemlerini sertleştirmesinin ardından, Pentagon’un bölgeye askerî takviyesi hız kazandı. Reuters’ın ABD Savunma Bakanlığı kaynaklarına dayandırdığı bilgiye göre; F-16, F-35 ve F-22 savaş uçaklarının Orta Doğu’ya konuşlandırılması planlanıyor. Bu adımın savunma amaçlı olduğu ifade edilse de, bölgesel güçler ve aktörler tarafından farklı yorumlanıyor.
Hâlihazırda bölgede konuşlu olan yaklaşık 40 bin askerî personel, hava savunma sistemleri ve savaş gemileri ile ABD, Orta Doğu’da ciddi bir güç projeksiyonu yürütüyor. USS Nimitz öncülüğündeki Uçak Gemisi Saldırı Grubu’nun bölgeye doğru hareket ettiği ve bu grubun, halihazırda görevde bulunan Carl Vinson filosunun yerine geçeceği değerlendiriliyor. Ancak her iki grubun bir süre eş zamanlı görev yapabileceği de belirtiliyor.
Rusya’nın İran yanlısı tutumunun arka planı
Rusya’nın İran’a verdiği dolaylı destek, yalnızca ideolojik ya da diplomatik bir hamle olarak değerlendirilmemeli. Moskova, Washington’un Orta Doğu’daki askerî varlığını artırmasını kendi çıkarlarına doğrudan tehdit olarak algılıyor. Bu nedenle İran’ın zayıflaması, ABD'nin bölgedeki etkisini artırması anlamına geldiğinden, Kremlin bu dengenin bozulmasını istemiyor.
Öte yandan ABD açısından da mesele yalnızca İran ile sınırlı değil. Washington, bu müdahale ile Orta Doğu üzerinden Asya’ya uzanmayı, dolaylı yoldan Çin üzerinde baskı kurmayı amaçlıyor. Dolayısıyla İsrail-İran hattında yaşanacak olası bir sıcak çatışma, sadece bölgesel değil, küresel güç mücadelesinin de ön cephesine dönüşmüş durumda.
Sonuç
Tüm bu gelişmeler ışığında, Orta Doğu’daki dinamikler bir kez daha büyük güçler arasında yaşanan rekabetin aynası hâline gelmiştir. İsrail-İran gerilimi, yalnızca iki ülke arasında sınırlı kalmayacak bir potansiyele sahiptir. ABD'nin askerî yığınağı, Rusya'nın açık uyarısı ve İran'ın kararlılığı, bölgede yeni bir vekâlet savaşının işaret fişeği olabilir.
Bu denklemde hangi aktörün nasıl pozisyon alacağı, yalnızca bölgesel değil, küresel jeopolitiğin gidişatını da belirleyecek niteliktedir.
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.





